• Sonuç bulunamadı

ARSLAN BEY’İN OĞLU İLE RÖPORTAJ 46

Kahramanmaraş Destanı’nın en büyük kahramanı Arslan Bey’in oğlu Sayın Mahmut Toğuz gazetemizi ziyaret ederek gazetemizin sahibi ve yazı işleri müdürü Nurettin Dal’la bir süre sohbet etti. Tarihimize yön veren ama tam manasıyla bilinmeyen, perde arkasında kalan, yanlış bilinen Göksun’lu şahsiyetleri tanıtmak için hazırladığımız ‘Efsane Tarihimiz’ yazı dizimiz için teşekkür eden Mahmut Bey, Arslan Bey hakkında sorduğumuz soruları içtenlikle cevaplandırdı. Bizde bu anlamlı ziyaretinden dolayı Mahmut Bey’e teşekkür ediyoruz.

-Kendinizden biraz bahseder misiniz?

-1952 Kahramanmaraş’ta doğdum, İlk, orta ve lise eğitimini Kahramanmaraş’ta tamamladım. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Filoloji bölümünü okurken tekrar sınavlara girerek Anadolu Üniversitesi Ziraat Fakültesini kazandım ve 1981’de Ziraat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldum. Halen Fındık

46 Göksun Gündem gazetesi adına Nurettin Dal’ın gerçekleştirmiş olduğu söyleşi Kahramanmaraş Kafkas Kültür Derneği’nin hazırladığı Milli Mücadele Kahramanımız Arslan Bey adlı dergiden alındı.

Köyünde çiftçilikle uğraşmaktayım. Evli ve iki çocuk babasıyım.

-Milli Mücadele döneminde Arslanbey’in halk üzerinde bu denli etkili olabilmesini, onlara önderlik, liderlik yapabilmesini sağlayan etkenler nelerdir?.

-Arslan Bey Kafkasya’dan Çarlık Rusya’sı tarafından sürgüne tabii tutulan Asetinlerin (oset), Toğuzata kabilesindendir. Dedesi Hasan Bey Kafkasya’dan göç etmiştir. Kafkasyalıların fasılalarla da olsa 293 yıl gibi uzun bir süre Ruslarla savaştıklarını biliyoruz. Kafkasyalıların kaçınılmaz olarak asker gibi yetişmeleri gerekmektedir.

Her zaman her şeye hazır, muhakeme gücü yüksek, çabuk karar verebilecek, cesur insanlar olmaları gerekmektedir.

Bu özellikler Arslan Bey’de de fazlası ile vardı. Halka yakın oluşu, ikna kabiliyetinin yüksek oluşu, İslam Dini konusunda bir İlahiyatçı kadar bilgi sahibi oluşu onu farklı bir konuma taşımıştır. Liderliğe taşımıştır.

-Maraş halkına liderlik yapıp Fransızlara karşı büyük bir zafer elde eden, 1. Dönem Milletvekilliğine seçilen ancak 2. Dönemde Hükümetle arası açılan ve Milletvekili olmayan Arslanbey’in İstiklal Mahkemesinde yargılanıp bir suçlu gibi 15 yıl boyunca göz altında kalması Arslan Bey üzerinde nasıl bir etki göstermiştir? Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?

-Kurtuluş Savaşı liderlerinin Terakki Perver Partisinde toplandıklarını görüyoruz. Partinin beyni Rauf Orbay’dır.

Parti başkanı Kazım Karabekir, parti genel sekreteri Ali Fuat Cebesoy Paşa’dır. Başka birçok aydın ve asker kökenli insanlar bu partide toplanmışlardır. Arslan Bey’de bu parti içerisindedir. Daha sonra kurulan Fethi Okyar’ın partisi Serbest Parti de Terakkiperver Parti zihniyetini devam ettirmiştir. M. Kemal Atatürk’e yapılan İzmir suikastı bu

parti ve uzantıları aracılığı ile göründü ve partinin aşırı dinci kesimlerle birlikte hareket izlenimi görmüş, parti mensuplarının İstiklâl Mahkemesinde yargılanmalarına sebep olmuştur.

Arslanbey’de İstiklal mahkemesinde yargılanmak için götürülmüş ancak Mustafa Kemal Arslan Bey gibi bir insanı yargılamamanız gerekir telgrafı ile yargılanmaktan kurtulmuş, ancak daha sonra 15 yıl gibi bir göz hapsi cezası gelmiştir.

Bunda etmen ise meclisten izinsiz olarak ayrılması, Yozgat ve Uzun Yayla Çerkezlerinin kendisini büyük bir içtenlikle karşılamaları ve misafir etmeleri neden olmuştur.

Arslan Bey’in İstiklal mahkemesine götürülmesi göz hapsi gibi cezalara çarptırılması onda bir kırgınlığa küskünlüğe neden olmuş, vatani hizmet tertibinden maaş bağlanması, yeşil-kırmızı İstiklal Madalyası ile taltif edilmesi bu kırgınlığı ortadan kaldıramamıştır. Daha sonra İsmet Paşa döneminde çıkarılan Varlık Vergisi’ne Arslan Bey’in de özellikle dâhil edildiğini görüyoruz. Arslan Bey bu varlık vergisini ancak mallarının büyük bir kısmını satmak sureti ile ödeyebilirdi.

Nitekim ödeyememek gibi bir durumla karşı karşıya kalmış, kendisine demir yollarında işçi olarak ray döşemek sureti ile bu vergiyi ödeyebileceği önerisinde bulunulmuştur.

Arslan Bey varlık vergisine muhatap olacak kadar zengin değildir. Elindeki gayrimenkuller de bu verginin ödenmesi için çok ucuza satılmıştır. Bu da ayrıca bir kırgınlık yaratmıştır.

-Savaş öncesinde, savaş esnasında ve sonrasında Arslan Bey’in evlatlarına ve eşine karşı davranışları nasıldır? Arslan Bey nasıl bir eş ve babaydı?

-Arslan Bey Trablusşam’da Serkomiser likten istifa edip Maraş’a gelirken beraberinde kızı ve kız kardeşi vardır.

Buraya geldikten sonra son evliliğini Nazmiye Hanım’la (Bozkurt) yapmış, Ahmet ve Mahmut isminde iki oğlu dünyaya gelmiştir.

Arslan Bey’in evinde misafir odası Arslan Bey’e, mutfak Nazmiye Hanım’a, diğer üç oda misafir ve aileye yakın akrabalara ayrılmıştır. Çocukların Arslan Bey’le beraberlikleri hem yoğun ziyaretçi ve misafir trafiği hem de töre gereği mümkün olmamıştır. Çocukların eğitimi diğer akraba fertlerine aittir. Günübirlik konaklayan misafirler, birkaç gün kalıp giden misafirler, çeşitli sebeplerle köylerden Maraş’a gelen misafirler özenle ağırlanırdı. Ayrıca birçok öğrenci yatılı olarak eğitimini tamamlamıştır.

-Maraş’ın düşman işgalinden kurtulmasında Maraş halkına liderlik yapan bu uğurda büyük çaba sarf eden Arslanbey’in yeterince ilgi görmemesi ve yeterince tanınmamasını neye bağlıyorsunuz? Bu konuda sizin herhangi bir çalışmanız oldu mu?

-Arslan Bey’e savaş sonrası halk tarafından büyük bir ilgi, sevgi ve minnettarlık duyulmuştur.

Sonra bazı kaygılarla Arslanbey unutturulmaya çalışılmış, sahte ve asılsız kahramanlar türetilerek savaş bu sahte kahramanlar üzerinden yürütülmeye ve anlatılmaya çalışılmıştır. Ancak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Kuvay-i Milliye olmadan Maraş kurtuluşu anlatılamazdı. Arslan Bey’de Kuvay-i Milliye Reisi idi.

Arslanbey savaş sonrası kendi el yazması (Eski Türkçe ve Latin harfleriyle yazılmış) iki hatırat bıraktı. Bunun yanı sıra Mustafa Kemal’le yazışmaları ve daha birçok belge vardı. Bu belgeleri Mustafa Zulkadiroğlu kardeşim Ahmet Toğuz’dan

aldı ancak iade etmedi.

Hatıralar daha sonra ortaya çıksa da bazı sayfalarının yok edilmiş olduğu, bazı eklemeler yapıldığı, tahrifata uğratıldığı görülmüştür. Bu nedenle Maraş’in kurtuluşu tam olarak belgelenememiştir. Bunda İngiliz işgalinde İngilizleri ağırlayan daha sonra Fransızlarla işbirliği içine giren ve Arslan Bey’i yok etmek sureti ile teslim olma gayretine giren ailelerin büyük etkisi olmuştur.

Bu nedenle bizler de belgesiz kaldık, bu şekilde de konuşamazdık. Başka bir şekilde Arslan Bey’i anlatma gayreti içerisine girmekte bize yakışmazdı. O Maraşlılarındı ve Maraşlıların sahip çıkıp tanıtması gerekirdi. Nitekim Maraşlıda birçok kamu kuruluşuna ismini vererek yaşatmaya çalışmış, tarihine sahip çıkmıştır. Göksun halkı da bir bulvara adını vermiş, Sayın Emniyet Müdürümüz Sadettin Aksoy Arslan Bey adına bir salon düzenlemiştir.

Milli Mücadele Kahramanımız Arslan Bey

Sakallı Bedri ve Akıncı Müfrezelerindeki Silah Arkadaşları