• Sonuç bulunamadı

ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Belgede VII. ULUSAL SOSYOLOJİ KONGRESİ (sayfa 188-200)

TARİHİ KENT MERKEZİNDE GÖÇ, YOKSULLUK VE İSTİHDAM: İSTANBUL SÜLEYMANİYE BÖLGESİ BEKÂR ODALARI1

ARAŞTIRMA BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Araştırmanın örneklem grubunu, İstanbul Süleymaniye Bölgesi’nde bulunan (yerleşim yeri karakterini kaybetmiş iki mahalle dışında) altı mahallesinde5

bekar odasında kalan 224 kişi oluşturmaktadır. Görüşmeler, Ekim 2011- Nisan 2013 tarihleri arasında derinlemesine mülakat ve saha gözlemlerine dayanmaktadır. Bu çalışmada bekar odası sosyal evreni ve bekar odası sakini göçmen karakteristiğinin genel çerçevesini ortaya koymak amacıyla; nitel analizler dışarıda bırakılmış, görüşme metinlerinden elde edilmiş nicel verilerden yararlanılmıştır.

Bekar Odası Sakinlerinin Sosyo-Demografik Nitelikleri

5 Hoca Gıyaseddin Mahallesi, Hacı Kadın Mahallesi, Demirtaş Mahallesi, Yavuz Sinan Mahallesi, Süleymaniye Mahallesi ve Molla Hüsrev (y.n.).

176 Yaş kategorisi açısından bakıldığında, görüşme yapılan bekâr odası sakinleri arasında çocuk ve genç nüfus oranının belirgin bir ağırlığa sahip olduğu görülmektedir. Bekar odası sakinlerinin yaklaşık %11’i 11-15, yaklaşık %22’si de 16-18 yaş aralığındaki kişilerden oluşmaktadır (Bkz. Tablo 1). Bu durumda toplam örneklemin %33’ü (üçte biri) 18 yaş ve altındakilerden oluşan -çocuk ve ergen bireylerden- oluşmaktadır. 19-22 yaş dilimini içine alan genç nüfus da eklendiğinde (%17,9) yarısı (%50,9) çocuk ve gençlerden oluşan düşük yaş kategorileri karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın görece yaşlı kabul edilebilecek 51 ve üstü yaştakilerin oranı en dip noktasında %3,6'dır. 23-33 yaş aralığındakileri genç yetişkinler olarak kabul edecek olursak bekar odası toplamı içinde %27,2'lik bir orana sahip olduğu görülmektedir. 34-50 yaş aralığındaki yetişkinlerin oranı ise %18,3'dür. Bu durumda her ikisini birlikte ele alıp yetişkin kategorisinde değerlendirdiğimizde %45,5 gibi yarıya yaklaşan bir orana ulaşılmaktadır.

Tablo-1: Doğum Yerleri ile Yaş Grupları Arasındaki İlişki

Yaş Grupları → 13-15 Yaş 28-33 Yaş 16-18 Yaş 41-50 Yaş 19-22 Yaş 23-27 Yaş 34-40 Yaş 11-12 Yaş 51+ Toplam Doğum Yeri ↓ Erzurum 40,0 20,0 40,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 100 Ardahan 25,0 0,0 75,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 100 Ağrı 13,0 21,7 21,7 13,0 13,0 13,0 4,3 0,0 0,0 100 Konya 0,0 25,0 25,0 37,5 12,5 0,0 0,0 0,0 0,0 100 Şanlıurfa 13,6 15,3 20,3 1,7 22,0 13,6 6,8 6,8 0,0 100 Adıyaman 9,3 18,6 18,6 9,3 18,6 9,3 11,6 0,0 4,7 100 Nevşehir 0,0 0,0 37,5 25,0 12,5 12,5 12,5 0,0 0,0 100 Niğde-Aksaray 0,0 7,1 14,3 35,7 14,3 21,4 7,1 0,0 0,0 100 Mardin 0,0 0,0 35,3 0,0 29,4 29,4 0,0 5,9 0,0 100 Diyarbakır 0,0 12,5 25,0 6,3 18,8 18,8 12,5 0,0 6,3 100 Malatya 0,0 0,0 0,0 25,0 12,5 25,0 37,5 0,0 0,0 100 Diğer İller 0,0 0,0 10,5 5,3 15,8 21,1 10,5 10,5 26,3 100 GENEL TOPLAM 8,0 12,5 21,9 9,8 17,9 14,7 8,5 3,1 3,6 100

Doğum yerleri açısından değerlendirme yapıldığında, on iki farklı kategori karşımıza çıkmaktadır (Bkz. Tablo 1). Görüşülen kişiler arasındaki ağırlığı da dikkate alınarak (toplam örneklemin %45,5’i) Şanlıurfa ve Adıyaman doğumluların yaş grubu özelliğine daha yakından bakmak yararlı olacaktır. Yukarda ifade edilen oranların da ilk bakışta ortaya koyduğu gibi Şanlıurfa ilinden gelenler, Ardahan ve Erzurum’dan sonra en düşük yaşa sahip bireylerin yoğunlaştığı bir özellik arz etmektedir. Yalnızca diğer illerden gelenler, Mardinliler ve Şanlıurfa ilinden gelenlerin yer aldığı 11-12 yaş grubundakilere (aynı zamanda en düşük yaş aralığına karşılık gelen) baktığımızda bu grubun yarıdan fazlasının (%57,1) ve 13-15 yaş dilimindekilerin de yaklaşık %45’inin Ş.Urfa doğumlulardan oluşması bu ilin 16 yaş altındaki (11-15 yaş arası) yoğunlaşmasına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle Şanlıurfa’nın çocuklardan oluşan yapısını ve bu özelliğiyle de bekâr odası ikametçileri arasındaki baskın karakterini ortaya koymaktadır. Kabaca yarısı 15 yaş altı çocuklar ve diğer yarısı 16-18 yaş arası ergenlerden oluşan (yaklaşık % 41) çocuk-ergen niteliğine sahip nüfus Şanlıurfa doğumluların yarısına yakın bir orana tekabül etmektedir. 19-22 yaş aralığını da (%22) dahil edecek olursak büyük kısmı (yaklaşık %63’ü) çocuk-genç nüfustan oluşan bir Ş.Urfa doğumlular kesimi görüntüsü ortaya çıkmaktadır. Üst yaş gruplarına baktığımızda da bu tespiti tamamlayacak sonuçlarla karşılaşmaktayız.

Yaş grubunun yükselmesi ile bu grupta yer alan Ş.Urfa doğumluların sayısının ciddi biçimde azaldığı anlamlı bir ilişki (ters orantı) söz konusudur. 23-33 yaşları arasında ortalama 14 civarında bir oran söz konusu iken, bu oranlar 34-40 yaş aralığında 6,8’e, 41-50 aralığında 1,7’ye düşmektedir ve 51 yaş ve üstünde kimse bulunmamaktadır. Şanlıurfalılardan oluşan bekâr odası sakini grubu için, özetle, çocuk-genç niteliği ağır basan, 30’lu yaşlardan itibaren ise İstanbul’da bekâr odasında bulunma oranı ciddi biçimde azalan bir grup nitelemesi yapmak mümkündür. Böylece, en geniş bekâr odası

177 görüşülen grubunu oluşturan Şanlıurfa örneğinden hareketle, yapılan alan görüşmeleri ve gözlemler ışığında birtakım genellemelere ulaşmak ve bekâr odası dinamiğini aydınlatmak mümkün gözükmektedir: Geleneksel/ataerkil aile bağları ve yükümlülükleri (küçüklerin aile bütçesine katkısı, askerdeki erkek kardeş/ağabeyin geçimi veya büyük kardeşlerin başlık parası dahil evlenmesine yardım; arsa, iş kurma ya da ev yapma-alma vb. harcamalar için destek gibi gelirin -genelde baba kontrollü- ortak bir havuzda biriktirilmesi/toplanması ve ortak kullanımı vb.) ailenin yaşça küçük bireylerini gurbetçilik yoluyla aile gelirine katkı yapması gereken/istenen birey durumuna sokmaktadır.

İkinci en geniş görüşülen kitlesini barındıran Adıyaman ilinden gelenlerin özelliklerine yakından bakıldığında 11-12 yaşında olan kimsenin bulunmaması dikkat çekmektedir. Buna karşın 13 yaş sonrasında ortaya çıkan (13-15 yaş arasında %9,3), 16 yaş sonrasında artış gösteren (bir önceki yaş diliminin tam 2 katına çıkan) ve 22 yaşına kadar olan bireyler arasında aynı kalan/yatay seyreden (%18,6) bir durum göze çarpmaktadır. 23-27 yaşlar arasında ani bir düşüş (%9,3) gözlenmekle birlikte sonrasında yine genç kuşakların düzeyine ulaşan (%18,6) bir eğri söz konusudur. 34 yaş sonrasında ise sürekli azalış biçiminde cereyan eden Şanlıurfa örneğine benzeyen -ancak orada gözlediğimiz gibi keskin bir düşüş niteliği taşımayan- bir durum ortaya çıkmaktadır.

34-40 yaş dilimi arasında %11,6; 41-50 yaş dilimi arasında %9,3 ve 51 yaş ve üstündeki %4,7’lik oranlar 30’lu yaşlar sonrası için görünürlüğün giderek azaldığı ve kaybolmaya yüz tuttuğu bir eğilim sergilemektedir. Ancak bu iki şehir arasındaki benzerlik kadar farklılaşma da dikkat çekicidir. 51 yaş ve üstünde hiçbir Şanlıurfa doğumlu yer almazken burada Adıyamanlıların yaklaşık %5’lik varlığı (genel örneklem açısından bakıldığında daha da çarpıcı hale gelen 51 yaş ve üstündekilerin dörtte birinin Adıyamanlı oluşu), yine 41-50 yaş arasında sadece 1 Şanlıurfalı bulunurken Adıyamanlıların %9,3’ünün bu yaş diliminde yer alması farklılaşmaya işaret etmektedir. Toparlayıcı olması açısından, genişletilmiş oranlar açısından kıyaslama yaptığımızda, Şanlıurfa doğumluların yalnızca %8,5’i 34 ve daha yukarı yaşta yer alırken, Adıyamanlılarda bu oran yaklaşık %26’ya -Adıyamanlılar içinde dörtte birlik bir orana sahip- çıkmaktadır.

Bu iki ilde tespit ettiğimiz bu eğilimi, 30’lu yaşlar sonrasını içerecek biçimde diğer illerle kıyasladığımızda bazı dikkat çekici sonuçlar karşımıza çıkmaktadır: 34 ve daha yukarı yaşlarda Erzurum, Ardahan ve Mardin illerinden gelen hiç kimse bulunmamaktadır. Dikkat çekici bir örnek olarak Malatyalıların %62,5’i 34 ve daha yukarı yaştaki kişilerden oluşmaktadır. Genel olarak değerlendirildiğinde 18 yaş ve altındakiler ile 51 yaş ve üstündekiler arasında da Malatyalı hiçbir kişinin bulunmaması, tamamı 19-50 yaşları arasında olan ve büyük çoğunluğunu 34-50 yaştakilerin oluşturduğu, çocuk-ergen ve yaşlıların bulunmadığı görece yetişkin bir nüfusun varlığını ortaya koymaktadır.

Tablo-2: Görüşülenlerin Eğitim Durumu Görüşülenlerin

Eğitim Durumu Sayı Yüzde

Hiç Okula Gitmeyen 9 4,0

İlkokul Mezunu 44 19,6 İlkokul Terk 40 17,9 İlköğretim Mezunu 62 27,7 Lise Mezunu 7 3,1 Lise Terk 10 4,5 Ortaokul Terk 52 23,2

178 Görüşülenlerin

Eğitim Durumu Sayı Yüzde

Hiç Okula Gitmeyen 9 4,0

İlkokul Mezunu 44 19,6 İlkokul Terk 40 17,9 İlköğretim Mezunu 62 27,7 Lise Mezunu 7 3,1 Lise Terk 10 4,5 Ortaokul Terk 52 23,2 Toplam 224 100,0

Bekar odası sakinlerinin düşük eğitim düzeyine sahip olduklarını söylemek mümkündür. Bu durum onlar için istihdamın enformel ve güvencesiz hali ile tanışmalarını kolaylaştıran etken olduğu gibi vasıfsız işlerde çalışma eğilimlerini ve birlikte düşük nitelikli işlerdeki dolaşımlarını da arttırmaktadır. Örneklem grupta ilköğretim ve ilkokul mezunları birlikte alındığında temel bir eğitim kurumu bitirmiş kişiler en büyük grubu meydana getirmektedir ( %50,4'ü). Bunun dışında ikinci büyük grubu ise hiç okula gitmemiş, ilkokul ve ortaokul terklerden oluşan %49,6’lik kesim oluşturmaktadır. Bu anlamda mezuniyet ve terk açısından neredeyse eşit iki parçaya bölünmüş ve her biri görüşülenlerin neredeyse yarısına ulaşan bir temsil söz konusudur. Okul terk durumları açısından baktığımızda ciddi sayılacak oranda terk durumuyla karşılaşılmaktadır. Çoğunluğu ortaokul terk (%23,2) ve ilkokul terk (%17,9) ile lise terklerden (%4,5) oluşan, bu anlamda yarıya yakın kısmı (%45’6’sı) okul terk durumunda olup eğitimini yarıda kesmiş/devam etmemiş kişilerden oluşan bir görüşülen profili söz konusudur. Örneklem grup içinde okuryazar olan ve olmayanları içine alan “hiç okula gitmeyen” kategorisi ve ilkokul terkleri içine alan “temel bir eğitim kurumu bitirmemiş” kişilerin oranı dörtte bir oranına yaklaşmaktadır (%22 civarı).

Görüşülen kişilerin büyük bölümü kalabalık nüfuslu ailelerden gelmektedir. Hane büyüklüğü açısından bakıldığında en küçük hanenin 4, en büyük hanenin ise 13 üstü kişiden oluştuğu görülmektedir. Görüşülenlerin %13,8’i 4-6 kişiden oluşan hane büyüklüğüne, %45,1’i 7-9 kişiden oluşan hane büyüklüğüne sahiptir. Hane halkı sayısından hareketle, 1-3 kişilik aile grubunu, küçük haneler olma özellikleri yanında yeni kurulmuş çekirdek aileler olarak da ifade etmek mümkündür. Bu anlamda 4-6 kişilik hane büyüklüğünü de orta büyüklükte hane halkları olmaları yanında 1-3 kişiden oluşan küçük hane birimlerinin çocuk sayısı artmış-genişlemiş biçimleri olarak da görmek mümkündür. Görüşülen kişilerin ortalama hane büyüklükleri yaklaşık olarak 7 kişidir. %80’den fazla kesiminin 7 ve üzeri kişiden oluşması kalabalık hane yapısının belirginliğini ortaya koymaktadır6

. Medeni durum açısından bekâr odası sakinlerinin çoğunluğu genç-göçmen-evlenmemiş bekâr erkeklerden oluşsa da, aralarında geride ailelerini, nişanlılarını, eşlerini bırakanlar da azımsanamayacak sayıdadır. Bir başka ifadeyle bekâr odasında barınanları; çocuk, bekâr, evli, yaşlı, yabancı/kaçak göçmenler, şeklinde nitelemek bizi daha doğru bir tanımlamaya götürecektir. Nihayetinde bir ‘bekâr hayatı’ yaşadıklarından dolayı bu durum medeni halleriyle ilgili olmayıp,

6Türkiye ortalama hane büyüklüğü 3,7’dır. Türkiye’nin Ortalama hanehalkı büyüklüğü illere göre incelendiğinde, 2012 yılında ortalama hanehalkı büyüklüğünün en yüksek olduğu il, 7,9 kişi ile Şırnak’tır. Şırnak ilini 7,4 kişi ile Hakkari, 6,6 ile Muş, 6,5 ile Siirt ve 6,4 ile Van illeri izlemektedir. Ortalama hanehalkı büyüklüğünün en düşük olduğu il ise 2,8 kişi ile Çanakkale’dir. Çanakkale ilini 2,9 kişi ile Balıkesir ve Eskişehir, 3 kişi ile Burdur ve Muğla izlemektedir. Detaylı bilgi için bkz. TÜİK 2012 Yılı İstatistiklerle Aile, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13662

179 yaşam biçimlerine işaret eden bir kullanımla, burada barınıp yaşayanları tanımlayıcı sıfat olarak ‘bekâr’, yaşadıkları mekânın ortak adı olarak da ‘bekâr odası’ yaygınlık kazanmış ifadelerdir. Örneklem grubunun %67,4’ünü (yaklaşık üçte ikisini) bekârlar, %32,6’sını evliler oluşturmaktadır.

Bekar Odası Sakinlerinin Ekonomik Nitelikleri

Tablo-3: Görüşülenlerin İstanbul'da İlk Çalıştığı Sektör ile Şuan ki İş Durumu7

İstanbul'da İlk Çalıştığı Sektör ile Şuanki İş Durumu Şuanki İş Durumu → Diğer İmalat İşleri Tekstil Satış Elemanı Lokanta ve Büfecilik İşyeri Sahibi veya Ortaklık Hamallık ve Nakliye İşleri Seyyar

Satıcı İnşaat TOPLAM İstanbulda İlk Çalıştığı Sektör ↓ Diğer İmalat İşleri 78,6 1,9 6,3 3,8 0,0 0,0 0,0 0,0 6,7 Atık Toplayıcı 14,3 1,9 0,0 1,9 0,0 0,0 0,0 0,0 1,8 Tekstil 0,0 90,4 43,8 17,0 75,0 10,7 13,9 0,0 33,0 Lokanta ve Büfecilik 7,1 5,8 6,3 58,5 0,0 17,9 5,6 9,5 20,1 Satış Elemanı 0,0 0,0 25,0 1,9 0,0 0,0 2,8 4,8 3,1 Seyyar Satıcı 0,0 0,0 18,8 9,4 25,0 3,6 66,7 9,5 16,1 Hamallık ve Nakliye İşleri 0,0 0,0 0,0 3,8 0,0 67,9 2,8 4,8 10,3 İnşaat 0,0 0,0 0,0 3,8 0,0 0,0 8,3 71,4 8,9 TOPLAM 100 100 100 100 100 100 100 100 100 TOPLAM 6,3 23,2 7,1 23,7 1,8 12,5 16,1 9,4 100

Tablo-3 de görüldüğü gibi, bekar odasında kalan erkek göçmenlerin halen çalıştıkları işler açısından lokanta ve büfecilik işleri ile tekstil öne çıkan işkolları durumundadır. Oransal olarak ifade edildiğinde, lokanta ve büfecilik işleri (yaklaşık %24) ve tekstil (yaklaşık %23) görüşülen bekar odası ikametçilerinin yarıya yakınını (%46,9) içine alan ana sektörlerdir. %16,1’lik oranıyla seyyar satıcılık ve %12,5’lik oranıyla hamallık-nakliye işleri -örneklem grubun dörtte birinden fazlasının dâhil olduğu- diğer yaygın iki sektörü oluşturmaktadır. Bu dört sektörü inşaat (9,4) ve diğer imalat işleri kategorisi (%6,3) takip etmektedir. Son bir iş alanı olarak da çok küçük bir orana sahip (%1,8) iş yeri sahipliği ve ortaklığı yer almaktadır. Buradan hareketle İstanbul’da şu an çalıştıkları iş açısından bekâr odasında kalan ve istihdama katılanları hemen tamamı ücretli işçi konumunda çalışan kişiler olarak tanımlamak mümkündür.

İstanbul’da çalıştığı ilk sektör diğer imalat işleri olanların %78, sı şuan diğer imalat işi yapmaktadır. Şuan diğer imalatta çalışanların %7.1’i lokantada çalışmakta ve şuanda tekstil işinde uğraşanların %90’ı yine tekstil işinde uğraşmaktadır. Atık toplayıcıların bir kısmı şimdi tekstilde ve

7Şuan ki iş tanımında emekli kategorisi aktif istihdam süreci içerisinde yer almadığı için çıkartılmıştır. Satırda yer alan ikinci toplam İstanbul’da ilk çalıştığı sektörün genel durum içindeki dağılımını vermektedir (y.n.).

180 lokanta işini yapmakla birlikte şuanda satış elemanlığı yapanların %44’ü önceden tekstil sektöründeyken oradan satış elemanlığına geçmiştir. Sadece %25’i satış elemanıyken eskiden tekstilde çalışanların bir kısmı yine tekstildeyken %64’ü aynı sektörde kalmış, %36’sı ise farklı sektörlere kaymıştır. Şuan işyeri sahibi olanların %75’i önceden tekstil sektöründe olduğu görülmektedir. Hamallık ve nakliye işlerinde çalışanların %68’i hamallık ve nakliye işinde çalışmaktadır. Şuan hamallık yapanların %18’i lokanta ve büfecilik işinde uğraşmaktayken önceden hamal olanların çoğu hamal ve şuanda %82’si hamal olarak devam ettikleri görülmektedir. En az meslek değiştiren grup ise hamallık ve nakliyecilik yapanların oluşturduğu gruptur.

Şuan seyyar satıcılık yapanların %67’si önceden de seyyar satıcıyken ve şuanda seyyar satıcılık yapanlar daha öncede tekstil lokanta, büfe, inşaat sektörlerinde ağırlıklı olarak bulunmuşlardır. İnşaatçılarımızın %71’i yine önceden inşaat işiyle uğraşıyorlarken, anlamlı bir kısmı ise önceden satış elemanıymış ve lokanta büfede çalıştıkları görülmektedir. Şuanda diğer imalat işi, tekstil, hamallık ve nakliye işi seyyar satıcı ve inşaat işi ile uğraşanların büyük kısmı halen aynı işlerde çalışmakla birlikte diğer mesleklerde de bu oranlar yüksektir.

Özetle enformel içinde hala çok az meslek değiştirerek devam etmektedirler. Bu da el becerisi ya da vasıf kazandıkça o işlerde kalma ısrarlarını göstermektedir. Sadece satış elemanı durumunda görece bir meslek değişimi ve birazda lokanta ve büfe işinde görece meslek değişimi ortaya çıkmaktadır. Bunlarda yarı yarıya aynı işleri yapmakla birlikte ve o işlerde diğerlerine göre seyyariyetin daha fazla olduğu görülmektedir.

Tablo-4: Görüşülenlerin Aylık Geliri

Aylık Kazanç Sayı Yüzde

650 altı 40 17,9 700-799 26 11,6 800-999 52 23,2 1000-1200 59 26,3 1250-1500 22 9,8 1600-1999 9 4,0 2000+ 16 7,1 Toplam 224 100,0

Daha çok düşük ücretli, her türlü sosyal güvenceden yoksun düzensiz ve geçici işlerde çalışan bu kişiler, çok sık olarak iş değiştirmektedir. Yukarıdaki Tablo-4 de de görüldüğü gibi, görüşülen kişilerin %17,9’unun aylık kazançları 650 TL altıdır. Bu durum asgari ücretin8

altında ve bu ücretin biraz üzerinde çalışan kesimin yoğunluğunu göstermektedir. %34,8’inin 700-999 TL, %26,3’ü de 1000-1200 TL arasındadır. Yukarıda yer alan Tablo 4 de dikkat çeken bir diğer nokta ise, 2000 TL ve üzerinde ücret alan kişilerdir. Bu kişiler daha çok çeşitli sektörlerde (inşaat, tekstil, vb.) ustalık statüsünde çalışan ve ayrıca işyeri sahipliği (özellikle kemer atölyesi) olmasından kaynaklanmaktadır.

Memlekette yapılan iş açısından bakıldığında -bu kategorideki soruda bilgi alınamayan kişiler (51 kişi) dışarıda bırakılarak - bilgi edinilen 173 kişinin hemen hemen yarısını oluşturan bekâr odası sakinleri grubunun, daha önce memlekette gelir getirici başka bir iş yapmadığı anlaşılmaktadır. Veri sahibi olunan grup içinde çalışmamışlar kategorisindekiler dışındaki en büyük kategori olarak MTİ’nin yaygınlığı dikkat çekmektedir. Çalışmamışları (89 kişi) ve bilinmeyenleri (51 kişi) dışarıda bırakıp, çalışılan işler açısından bakıldığında, MTİ, çalışanların yaklaşık %26’8 inin daha önce memlekette yaptığı iş durumundadır. Emek yoğun karakteri ve kentsel iş kollarına transfer edilemeyecek beceri-tecrübe içeriyor oluşu ilerde kentsel iş kollarında yer alabilme açısından da

801.07.2012 - 31.12.2012 arasında belirlenen asgari ücretler: 16 yaşından büyükler , 940.50 TL(Brüt) - 739.80 TL(Net),16 yaşından küçükler için805.50 TL(Brüt) - 643.15 TL(Net).Detaylı hesaplama ve göstergeler için bkz. http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/ShowProperty/WLP%20Repository/cgm/asgariucret/2012_ikinci_alti_ay

181 nitelik gerektirmeyen/kazandırmayan işler özelliğine sahiptir. MTİ’den sonra ikinci sırada hayvancılık (bilgisi alınanlar içinde %21,84) işleri gelmektedir.

Tablo-5: Görüşülenlerin Sosyal Güvence Durumu Sosyal Güvence

Durumu Sayı Yüzde

Bir dönem sigortalı 11 4,9 Hiç sigortası olmamış 189 84,4 Sigortalı 24 10,7 Toplam 224 100,0

Sosyal güvencesizlik hali seçilen örneklem içerisinde sıklıkla karşımıza çıkan ve kendini sıradanlaştıran ciddi bir sorun alanıdır. Görüşülen bekar odası sakinleri arasında hiç sigortalı olmamış grup (%84,4) ve bir dönem sigortalı olan grup (%4,9) bir arada değerlendirildiğinde, toplamda %90,3 gibi çok yüksek bir orana karşılık gelmesi bu bireyler için güvencesizliğin boyutlarını ortaya koymaktadır. Sigortalı olanların oranının ise sadece %10,7 olması ise formel ile iletişimi olan kesimlerin ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir.

Bekar Odası Sakinlerinin Göç ve Göçmenlik Özellikleri Tablo-6: Görüşülenlerin İstanbul'a İlk Geliş Yaşı

İlk Kaç Yaşında İstanbul’a

Geldiği Sayı Yüzde

1-9 5 2,2 10-15 125 55,8 16-20 63 28,1 21-25 21 9,4 26-30 7 3,1 31+ 3 1,3 Toplam 224 100,0

Bekar odası dinamiğinin genel karakteristiği göz önünde bulundurulduğunda yalnızca şimdiki göçmenlerle sınırlı olmayan -eski kuşakları da kapsayan- küçük yaşlarda çalışma hayatına katılma, evin sorumluluğuna ortak olma/üstlenme ve İstanbul’a göç durumu söz konusudur9. Araştırma kapsamında görüşülenlerin 10-15 yaşlar arasındaki İstanbul’a ilk geliş yaşının yaygınlığı (toplam grubun yaklaşık %56’sı) çocuk sayılacak yaşlarda İstanbul’a ve bekar odalarına yönelen göçün ayırt edici niteliğini ortaya koymaktadır.

Şu an yapılan işler açısından İstanbul'da kalış süresi analiz edildiğinde anlamlı bazı ilişkiler tespit edilebilmektedir. Bu anlamda bazıları için geçici/sezonluk (en düşüğü 4 ay), bazıları içinse süreklilik (1 yılın tamamı) niteliği taşıyan bir bekar odasında barınma ve İstanbul'da çalışma deneyimi söz

9Konu ile ilgili tartışma için bkz. Bülent Şen, Fatih Kahraman, "Oyun Hakkının Uzağında Yaşamak: Türkiye’de İçgöç ve Çocuk Emeği", SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:27, Aralık-2012, ss.167-189.

182 konusudur. Bu anlamda genel durumu ortaya koymaya çalıştığımızda örneklem grubun %22,3'ü gibi hiç küçümsenmeyecek bir orana sahip kesimi yılın tamamını İstanbul'da geçirmektedir (Tablo-7). Kısa süreli gidiş gelişler, tatil ve ailevi ihtiyaçlar vb. nedenlerle memlekete gidiş gelişle kesilen ancak yılın büyük bölümünde yine İstanbul'da ikamet eden ve çalışan 10-11 ay dilimindeki kişiler ise %32,1'lik bir ağırlığa sahiptir.

Tablo-7: Görüşülenlerin Şu anki İşi İle İstanbul’da Ortalama Kalış Süresi Arasındaki İlişki Görüşülen İstanbul’da Kalış

Süresi→ 10-11 Ay 12 Ay 6--7 Ay 8--9 Ay 4-5 Ay TOPLAM

Görüşülen Şuan ki İş↓

İşyeri Sahibi veya Ortaklık 75,0 25,0 0,0 0,0 0,0 100,0

Satış Elemanı 43,8 43,8 6,3 6,3 0,0 100,0

Diğer İmalat İşleri 57,1 21,4 7,1 7,1 7,1 100,0

Lokanta ve Büfecilik 37,7 28,3 15,1 9,4 9,4 100,0

Hamallık ve Nakliye İşleri 39,3 17,9 7,1 35,7 0,0 100,0

Seyyar Satıcı 19,4 25,0 16,7 33,3 5,6 100,0

İnşaat 23,8 9,5 9,5 42,9 14,3 100,0

Tekstil 21,2 15,4 3,8 28,8 30,8 100,0

GENEL TOPLAM 32,1 22,3 9,8 23,7 12,1 100,0

Bu her iki grubu sürekli ya da uzun süreli İstanbul'da kalan grup olarak tanımlayıp hesaplama yaptığımızda, bekar odasında kalanların yarısından fazlasının (%54,4) bu niteliğe sahip olduğunu görmekteyiz. İş yeri sahibi-ortağı statüsündekilerin tamamı, satış elemanı durumundakilerin yaklaşık %88'i, diğer imalat işlerinde çalışanların yaklaşık %79'u, lokanta-büfecilik sektöründekilerin %66'sı ve hamallık-nakliye işlerinde çalışanların yaklaşık %57'si en az 10 ay veya yılın tamamı İstanbul'da kalıp çalışan bireylerden oluşmaktadır. Bunun dışında kalan seyyar satıcılık, inşaat ve tekstil sektörlerinde daha düşük oranlar görülmekle birlikte, bu üç sektörde yılın en az 10 ayını veya tamamını İstanbul'da geçirenlerin oranları da %30'ların üstü gibi dikkat çekici bir orana sahiptir.

Mevsimlik/geçici iş bulma ve çalışma anlamında en göze batan grup tekstildir. İstanbul'da bekar odasında 4-5 ay kalanların yaklaşık %59'u tekstil sektöründe çalışmaktadır (yaş grubu ile ilişkisi önemli, özellikle okul çağındakiler ve henüz okul bitirmiş genç kuşak; bunun yanında tekstil sektörünün mevsimsel dalgalanmalara açık yapısı, kriz ve düşen talep/sipariş dönemlerine paralel olarak işlerdeki azalmanın bu sektörde sürekli çalışmaya imkan vermeyen yapısı). 4-5 ay süreyle İstanbul'da çalışıp bekar odasında kalanlar açısından sezonluk niteliği baskın tekstil sektörünü çok daha düşük oranlara sahip olmak üzere sırasıyla lokanta ve büfecilik, inşaat, seyyar satıcılık ve diğer imalat işleri takip etmektedir. Yaz dönemi veya sezonluk olmanın sınırlarını zorlayan ancak sürekli olma karakterine de dönüşememiş bir kategori olarak 6-7 ay İstanbul'da kalanların önemli kısmını

Belgede VII. ULUSAL SOSYOLOJİ KONGRESİ (sayfa 188-200)