• Sonuç bulunamadı

Bu araştırma altı ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler aşağıda kısaca tanıtılmıştır.

36

• 1. Bölüm: Bu bölümde fen öğretimi ve öğreniminin önemi, öğrenme ve öğretme kuramları, yapılandırmacı yaklaşım, kavramsal değişim ile ilgili bilgiler verilmekte, ayrıca araştırmanın problemi, amacı, önemi, sayıtlıları ve sınırlılıkları açıklanmaktadır.

• 2. Bölüm: Bu bölümde araştırma ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. • 3. Bölüm: Bu bölümde araştırmanın yöntemi ve buna ait bileşenler

(örneklem, araştırmanın modeli, veri toplama araçlarının geliştirilmesi, uygulanması ve analizi süreci) verilmiştir.

• 4. Bölüm: Bu bölümde araştırmacı tarafından deney grubuna yapılan öğretim açıklanmaktadır.

• 5. Bölüm: Bu bölüm, veri toplama araçları ile elde edilen verilerin analizinden sonra elde edilen bulguların özetlenerek yorumlandığı bölümdür. • 6. Bölüm: Bu bölümde ise araştırmadan elde edilen sonuçlar tartışılmakta, bu

37 2. KAYNAK TARAMASI

Bu bölümde Işığın Dalga Modeli konusu üzerine yapılmış çalışmalara yer verilmiştir. Çalışmaların özellikle bu araştırma için önem arz eden noktaları özetlenmiştir.

Wosilait, Heron, Shaffer, Mc Dermott (1999) yaptıkları araştırmada mezun durumda olan ve üniversiteye yeni girmiş öğrenci grupları üzerinde çalışmışlardır. Çalışmada her iki gruptaki öğrencilerin de (mezun, yeni) ışığın dalga modeli konusunun öğretimini daha önce almış oldukları ancak konu ile ilgili doğru bir kavramsal anlamaya sahip olmadıkları rapor edilmiştir. Öğrencilerin kavramsal değişimlerini sağlamak adına araştırma tabanlı bir öğretim yaklaşımı benimsenmiştir. Öğretim öncesi ve öğretim sonu testler uygulanarak öğrenciler değerlendirilmiştir [38].

Her öğretim aşamasında; ön test, çalışma yaprağı verilmesi, ev ödevi ve araştırma soruları gibi etkinliklere yer verilmiştir. Öğretimin her aşamasında öğrenciler işbirlikli çalışmışlardır. Dağıtılan çalışma yapraklarındaki soruları kendi aralarında tartışarak kavram hakkında fonksiyonel bir anlama kazanmaya çalışmışlardır. Her dersin sonunda son test uygulanarak öğrenciler değerlendirilmiştir [38].

Wosailait ve ark. (1999) araştırmalarına ve öğretimlerine su dalgalarında girişim ile başlamışlardır. Bunu için Şekil 2.1.(a)’da verilen soru ile ön test uygulaması yapılmıştır. Öğrencilere Şekil 2.1.(a)’da görülen soru yöneltilmiş ve öğretim öncesi sonuçlar çok zayıf olarak bulunmuştur. Üniversiteye yeni başlayan gruptaki 1200 öğrencinin sadece % 10’u, mezun durumda olan gruptaki 95 öğrencinin ise % 55’i soruya doğru cevap verebilmiştir. Bu soruda öğrencilerden Şekil 2.1.(b)’deki doğruyu çizerek yol farkını dsinθ ile bulmaları, A, B ve C

38

noktalarında yapıcı mı yoksa bozucu girişimin mi olacağına karar vermeleri beklenmektedir [38].

Sonuçların ışığında araştırmacılar, öğrencilerdeki ışığın dalga modeli kavramının gelişimi için bir öğretim tasarlamışlardır. Öğretim (ilk ders) dalga leğeninde titreşen (suya girip çıkan) iki nokta kaynağın oluşturduğu dairesel su dalgalarının girişimi ile başlamıştır. Öğrenciler dalga leğeninde yaptıkları deney ile bazı noktaların maksimum genlikte titreştiğinin (maksimum yapıcı girişim noktaları), bazı noktalarında titreşmediğinin farkına varmışlardır. Bu noktaların birleşimi ile düğüm çizgilerinin ve maksimum yapıcı girişim çizgilerinin oluştuğunu keşfetmişlerdir [38].

Öğrenciler, eğitimcinin rehberliğinde düğüm çizgileri üzerinde çeşitli noktalar seçerek, bu noktaların kaynaklara olan uzaklıkları farkını bulup kaydetmişlerdir. Bu kayıtlar sonunda düğüm çizgileri üzerindeki noktaların kaynaklara olan uzaklıkları farkının (yol farkı) yarım dalga boyunun tek sayı katlarına eşit olduğunu görmüşlerdir. Aynı sınamayı maksimum yapıcı girişim çizgileri için de yaparak, sonucun hep dalga boyunun tam sayı katları çıktığını keşfetmişlerdir [38].

Öğretimin sonuna doğru öğrencilere ev ödevi verilmiş ve son test uygulanmıştır. Son testte 560 yeni üniversite öğrencileri grubundaki öğrencilerin %70’i soruya doğru yanıt vermiştir. Mezun durumdaki öğrencilere son test uygulanmamaktadır. Buradaki amaç öğretime katılan üniversite yeni giriş yapmış öğrencilerinin, mezun durumdaki öğrencilerle kıyaslanmasıdır [38].

Bir sonraki derste, aynı deney dalga leğeninde su içine batıp çıkan iki noktasal kaynak ile değil de, bu kez dar iki yarık ile yapılmıştır. Dar iki yarıkta kırınıma uğrayan dalgaların birbiri içinde girişim yaparak, düğüm çizgileri ve maksimum yapıcı girişim çizgilerini oluşturdukları öğrencilere gösterilmiştir. Buradaki amaç, bu deneyden ışığın çift yarıkta girişimine geçiş yapmaktır [38].

39

Şekil 2.1.(a): Wosailait, Heron, Shaffer, Mc Dermott (1999)’ un su dalgalarında girişim konusu ile ilgili yaptıkları öğretim öncesinde kullandıkları ön test sorusu, (b) Öğrencilerin soruyu yanıtlarken izlemesi gereken yöntem

Bir sonraki derste öğrencilere ışığın çift yarıkta girişimi ile ilgili bir ön test uygulanmıştır.

Şekil 2.2: Öğrencilere çift yarıkta girişim ve çoklu yarıkta girişim konuları öğretimi öncesinde uygulanan ön testte yer alan soruya aittir. Wosailait, Heron, Shaffer, Mc Dermott (1999)’dan alınmıştır.

Öğrencilere Şekil 2.2’de görülen girişim deseni verilmiş ve soldaki yarık kapatıldığında ne olacağı sorulmuştur. Soruya 600 yeni öğrencinin, %20-%40’ı doğru yanıt vermiştir. Yüzdelerin belli bir aralıkta çıkmasının sebebi; testin farklı

C

Kaynaklar arasındaki uzaklık 300λ 400λ B A Kaynaklar 2,5λ (a) θ Kaynaklar C (b)

Çift yarıkta girişim deseni

Ekranın orta noktası

40

zamanlarda farklı öğrenci gruplarına uygulanması olarak açıklanmıştır. 50 mezun öğrenciden % 55’i soruya doğru yanıt verebilmiş, öğrencilerin ancak %25’i tek yarıkta girişim deseninin elde edileceğini belirtebilmiştir [38].

Araştırmacılar tarafından, öğrencilere dar yarığın her noktasının kaynak gibi davrandığı fikrini verebilmek için öğretim planlanmıştır. Öğrencilere, ışığın girişim desenindeki karanlık bölgelerin; su dalgalarında girişim deseninde bulunan düğüm çizgilerine, aydınlık bölgelerin ise maksimum yapıcı girişim çizgilerine karşılık geldiği açıklanmaya çalışılmıştır. Kısacası öğretim, öğrencilerin, dalga leğenine girip çıkan iki nokta kaynak ile ışık önüne konan çift yarık arasında bir benzeştirme yapmalarını amaçlamıştır. Ancak doğal olarak sadece bu öğretim, ön testteki sorunun yanıtlanmasında yeterli değildir. Yarıklardan biri kapandığında oluşan desenin tek yarıkta girişim deseni olacağı konusunda öğrencilerin ikna edilmesi gerekmektedir. Ön testten çıkan bazı sonuçlar; bazı öğrencilerin geometrik ve fizik optiği birleştirerek hibrit bir kavram oluşturduklarını, aydınlıkları geometrik optik ile karanlıkları ise fizik optikle açıkladıklarını göstermiştir. Ayrıca yine bazı öğrenciler konuyu daha önce görmüş olmalarına rağmen yarıklardan biri kapatıldığında ekrandaki girişim deseninin, kapatılan kaynak tarafındaki kısmının (girişim deseninin yarısının) kaybolacağını düşünmektedirler. Bu anlamda öncelikle çift yarık öğretiminin yapılması, ardından çoklu yarık öğretimine geçilmesi uygun görülmüştür [38].

Bir sonraki derste, öğrencilerden çift yarıkta girişim konusundaki geliştirdikleri dalga modelini N (ikiden fazla) yarık için genişletmeleri beklenmektedir. Bu bölümde öğrencilere gerekli matematiksel işlemler ve sinüsel dalgalar hakkında bilgi verilmiştir. Öğrencilere, kaynakların yanına yine aynı uzaklıkta üçüncü bir kaynak eklenirse, Şekil 2.2’de verilen maksimum şiddetteki B ile minimum şiddetteki A noktalarında bir değişim olup olmayacağı sorulmuştur [38].

Sorunun yanıtı yol uzunluğu farkı bilgisi ve süperpozisyon kavramı hakkında bilgi gerektirmektedir. Beklenilen yanıt A noktası için bir değişim olmayacağı, B noktasının da 3.kaynak eklendiğinde diğer kaynaklar ile aynı fazda olduğundan hala

41

maksimumum yapıcı girişim çizgisi üzerinde bulunacağıdır. Ancak, yalnızca öğrencilerin; % 10’u doğru yanıt verirken (hem A hem de B için), % 55’i de hem A hem de B de değişim olacağını yanıtını vermişlerdir. Öğrencilerin çoğunda “kaynak sayısı değişirse, girişim deseni de değişir” düşüncesi bulunmuştur. Çoklu yarıkta süperpozisyon ilkesi girişimin açıklanabilmesi adına öğretim planlanmıştır. Öğrenciler yine işbirlikli çalışarak üç yarık için maksimumların aynen kalacağını, ancak bu kez ardışık iki maksimum arasına iki minimum çizgisi gireceğini keşfetmişlerdir. N yarık için N-1 minimum çizgisi genellemesine ulaşılmıştır. Arkasından araştırmacılar üçüncü yarığı d/2 kadar uzağa koyarak öğretimlerine devam etmişlerdir. Araştırmacıların çalışmalarındaki niyeti çoklu yarıktan, tek yarıkta girişimin açıklanmasında gerek duyulan Huygens Prensibini açıklamaktır. Tek yarığa ait noktaları, “yan yana dizilmiş sonsuz yarık” şeklinde açıklamaya çalışmışlardır. Tek yarıkta kırınım öğretimi için ön test yapılmış, merkezi aydınlığın kalın oluşunun sebebi sorulmuş, aynı zamanda öğrencilere kırınımın gerçekleşmesi için yarık genişliği ile dalga boyu ilişkisinin nasıl olması gerektiği sorulmuştur. Her iki soru içinde doğru yanıtı 510 yeni öğrenciden sadece % 25’i, 95 mezun öğrenciden % 60’ı verebilmiştir. Tek yarıkla ilgili öğretim tasarlanmış, önce iki yarık, arkasından üç yarık ve en son olarak da tek yarıkta sonsuz kaynak ilişkisi kurulmuştur. Öğretimin sonunda üniversiteye yeni girmiş durumda olan öğrencilerin % 80’i her iki soru için doğru yanıt vermişlerdir [38].

Çalışma sonuç olarak; öğretim öncesinde, birçok öğrencinin ışığın dalga modeli konusunu öğrenmiş olsalar da girişim ve kırınım olaylarını açıklamakta kullanacakları mantıklı bir model geliştiremediklerini ortaya koymuştur. Öğrenciler girişim ve kırınım olaylarını açıklamakta zorluk yaşamaktadırlar. Öğretimin bu zorluklara hitap edecek şekilde tasarlanmadığı durumda, yeni öğrenmelerin (maddenin doğası, ışığın tanecik modeli ve foton gibi konuların) önünde ısrarlı bir şekilde duracağı belirtilmiştir. Yapılan değerlendirmelere göre, araştırmada yapılan öğretimlerin iyi çalıştığı öğrencilerdeki kavramsal değişimi büyük oranda sağladığı belirtilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; öğrenciler, yeni bir kavramın uygulamalarının olduğu bir durum hakkında basamaklar halinde sonuç çıkarmaya teşvik edilirlerse, zor bir bilgiyi bile rahatlıkla anlayabilmektedirler. Araştırma tabanlı öğretim yaklaşımı; öğrencilerin fiziği daha anlamlı hale getirerek, girişim ve

42

kırınım gibi soyut ve anlaması zor olan konularda bile mantıklı bir model geliştirmelerine yardımcı olmuştur [38].

Ambrose, Shaffer, Steinberg ve McDermott (1999), yaptıkları çalışmada, ileri düzeyde ve yeni üniversite öğrencilerinin çift ve tek yarıkta girişim desenini açıklamak için kullandıkları modelleri ortaya çıkarmışlardır. Araştırma; öğrencilerin ışığın dalga ve tanecik modeli konusundaki kavram yanılgılarını ortaya çıkarmakta ve bu kavram yanılgılarını kategorize ederek okuyucuya sunmaktadır. Bu araştırma, Wosailait, Heron, Shaffer, Mc Dermott (1999)’ın çalışmaları ile aynı olmakla birlikte, farklı olarak öğretim öncesindeki kavram yanılgıları üzerinde durmaktadır. Araştırma, standart test sorularının en zor olanlarını çözebilen öğrencilerin bile, geometrik ve fizik optik modellerini ilişkilendirmekte güçlük yaşadıklarını göstermiştir. İşlem tabanlı başlangıç kursunu tamamlayan öğrencilerin “ışığın dalga modeli” konusuna ait kavramsal anlamalarında eksikler olduğu açıklanmaktadır. Ayrıca ileri düzey kurslarındaki öğrencilerde, foton ve madde dalgaları konusunda yanlış inanışlar bulunduğu rapor edilmiştir [39].

Çalışma Washington Üniversitesinde yürütülmüştür. Öğrenciler, seviyelerine göre işlem tabanlı kursa ya da modern fizik kursuna alınmışlardır. Çalışma aynı zamanda cebir tabanlı ve düşük düzeyde kuantum mekaniği kurslarını içermektedir. Tüm fizik bölümü öğrencileri işlem tabanlı kursa katılmışlar ve kursa tüm katılan öğrencilerin %5’ini oluşturmuşlardır. Kursa katılanların çoğu mühendislik, matematik, diğer bilim dallarındandır. Buna karşılık modern fizik kursuna katılan öğrencilerin yarısını fizik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır [39].

Başlangıç kursunda öğrencilere ışığın doğrusal yolla yayıldığı fikri verilmeye çalışılmıştır. Öğrenciler yansıma ve kırılmayı öğrenmişler bunlar ile ilgili problem çözümü yapmışlardır. Ayrıca bu kursta öğrencilere ışığın enine elektromagnetik dalga şeklinde uzayda yayıldığı açıklanmıştır. Ayrıca başlangıç kursu öğrencilerine kırınım, girişim ve polarizasyon konuları öğretimi yapılmıştır [39].

43

Modern fizik kursunda ilk olarak ışığın dalga modeli üzerinde durulmuş, ışığın girişimi, ışığın kırınımı ve madde dalgaları öğretimi yapılmıştır. Öğrencilere fotoelektrik olay gösterilmiş, ışığın çift karakterli davrandığı vurgulanmıştır.

Çalışmadaki veri toplama araçları öğrenci görüşmeleri ve öğrencilere yöneltilen sorulardır. Başlangıç ve modern fizik kurslarından 46 (16 başlangıç kursundan, 30 modern fizik kursundan öğrenci) öğrenci ile görüşme yapılmıştır.

Şekil 2.3: Ön görüşmelerde öğrencilere yöneltilen soru. Ambrose, Shaffer, Steinberg ve McDermott (1999)’ dan alınmıştır.

Öğrencilere Şekil 2.3’de görülen düzenek gösterilmiş, bunun ile ilgili sorular sorulmuştur. Öğrencilere, yarığın boyutlarının 1 cm – 3 cm değerleri için, lamba yakıldığında ekranda nasıl görünüm oluşacağı sorulmuştur. İkinci soru, ışık kaynağı uzaklaştırılırsa ekran üzerinde nasıl bir değişiklik olacağıdır. Son soru olan üçüncü soru da aralık sürekli olarak daraltılıp çok küçük hale getirildiğinde perde üzerinde nasıl bir görünümün olacağıdır. Bunun yanında öğrencilere çift yarık, foton ve madde dalgaları hakkında da sorular yöneltilmiştir. Ayrıca modern fizik öğrencilerine kuantum mekaniği ve elektron kırınımı ve girişimi gibi konularda da sorular yöneltilmiştir. İlk soruya verilecek doğru yanıt, perde üzerinde aydınlık bir leke oluşacağıdır. İkinci soruda ışık kaynağı uzaklaştırılırsa, yarığa gelen ışınların aşağı yukarı birbirlerine paralel olacağı ve yarık boyunda bir aydınlık bölge oluşacağıdır. Son soruda ise yarık çok dar hale getirildiğinde perde üzerinde tek yarıkta girişim deseninin oluşacağıdır [39].

Küçük Lamba Maske

Delik Boyutları: 1 cm x 3 cm Perde

44

Çalışmada öğrencilerin yaşadıkları zorluklar kategorilere ayrılmıştır. 1. Geometrik ve fizik optiğin yanlış uygulanması

2. Dalga modeline ait niteliksel bir anlamanın olmaması 3. Modern fizik kavramları ile ilgili yanılgılar

1. Geometrik ve Fizik Optiğin Yanlış Uygulanması

Öğrencilerde görüldüğü rapor edilen sorunlardan biri, geometrik ve fizik optiğin uygulamalarında güçlük yaşanmasıdır. Öğrenciler, iki modeli birleştirerek hibrit model oluşturmuşlardır. Öğrencilerden bazıları desen üzerindeki aydınlıkları geometrik optikle, karanlıkları ise fizik optikle açıklamışlardır. Yanlış inanışlardan biri de yarığın iki ucunun bir nokta kaynak gibi düşünülmesidir. Öğrenciler gelen ışığın yarığın uçların da bükülerek kırınım deseninin oluşacağını belirtmişlerdir. Şekil 2.4’de görülmektedir. Ayrıca yarık dikdörtgen olsa da, ışık kaynağı uzaktayken aydınlık lekenin dairesel olacağını düşünen öğrenciler bulunmaktadır [39].

Şekil 2.4: Öğrencilerin ışığın tek yarıkta kırınımı açıklarken kullandıkları model. (Ambrose, Shaffer, Steinberg ve McDermott (1999)’ dan alınmıştır.)

410 başlangıç kursu öğrencisine “yarığın yarısı kapatılırsa merkezi aydınlık saçağın genişliğine ne olur” diye sorulmuştur. Burada öğrencilerin %20’sinin yanıtı, yarığın daraltılmasının, merkezi aydınlık saçağın genişliğini de azaltacağı olmuştur. %10’u aynı kalacağını söylemiştir. Modern fizik kursu öğrencilerinin (95 öğrenci) %90’ı soruya doğru yanıt vermişlerdir [39].

Gelen ışığın doğrultusu Işığın kırınımı

45

Kimi öğrenciler, deseni açıklamak için melez model kullanmaktadır. Öğrenciler yarığın merkezi için geometrik optiği, yarığın uç kısımları için ise fizik optiği kullanmaktadırlar. Yarık merkezine gelen ışığın yolunu gösterirken, perdeye düzgün çizgiler çizmiş, yarık uçlarındaki ışık içinse dairesel dalgalar çizmişlerdir. Bu öğrenciler kırınım olayının yarığın uçlarında gerçekleştiğini düşünmektedir. Yarığın tüm noktalarını ışık kaynağı olarak düşünmemektedirler [39].

Bazı öğrenciler, merkezi aydınlık saçağın geometrik optik kuralları çerçevesinde oluştuğunu düşünmektedirler. Görüşmeler, öğrencileri merkezi aydınlık saçağın yarığın merkezindeki ışığa bağlı olduğunu düşündüğünü açığa çıkarmıştır. Başlangıç kursu öğrencilerinden biri; yarığın orta bölgesine gelen ışığın kırılmadan geçeceğini ve diğer kalan kısmının uçlarda kırılmaya uğrayacağını söylemiştir. Yanlış inanışlardan biri de Şekil 2.5’de görüldüğü gibi, girişim deseninin uçlara vuran ışınlardan kaynaklandığı düşüncesidir. Benzer düşünen öğrencilerin çoğu da ışığın yarık uçlarından sıçradığını düşünmektedir [39].

Şekil 2.5: Modern fizik sınıfındaki öğrencinin, dar yarıkta fotonun yarığın kenarlarında sıçrama yapacağı şeklindeki düşüncesini açıklarken kullandığı çizim. (Ambrose, Shaffer, Steinberg ve McDermott (1999)’ dan alınmıştır.)

Modern fizik kursundaki öğrencilerden bazıları da Huygens Prensibini uygularken, yarığın tüm noktalarını göstermişler fakat dairesel dalgaları sadece yarık uçlarındaki iki kaynak için göstermişlerdir.(Şekil 2.4’de görülmektedir). Bu öğrenciler tek yarıkta girişim desenini yarığın uçlarındaki iki kaynağın girişimi ile açıklamaktadırlar. Başka bir modern fizik kursu öğrencisi bunu bir adım daha ileri götürerek, olayı aralarında d kadar uzaklık bulunan çift yarık gibi düşünmüş ve

λ

θ m

dsin = (m= 0, 1, 2, 3, …) bağıntısı ile aydınlık saçakları açıklamaya

Küçük lamba

Foton bir miktar sıçrıyor

1 cm genişliğinde yarık

46

çalışmıştır. Bu öğrenci girişim ve kırınım formüllerini birbirine karıştırmaktadır [39].

Öğrencilere çift yarıkta girişim deseni verilmiş ve yarıklardan birisi kapatılırsa ne olacağı sorulmuştur. Öğrencilerden bazıları desenin aynen kalacağını, tek yarığın her noktasının girişimi ile aynı desenin oluşturulacağını söylemişlerdir. Bazıları desenin aynen kalacağını ancak daha sönük saçaklar elde edileceğini söylemişlerdir. Kimi öğrenciler ise yarıklardan biri kapatıldığında girişim deseninin yarısının kaybolacağını düşünmektedirler [39].

2. Dalga modeline ait niteliksel bir anlamanın olmaması

Yanlış inançlardan biri de ışığın dalga boyu yarık genişliğinden büyükse ekrana hiç ışık düşmeyeceğidir. Işığın yarığa sığmayacağı düşünülmektedir. Öğrencilerin bazıları da kırınımın ancak yarık genişliği dalga boyundan küçükse gerçekleşebileceğini düşünmektedirler. Onlara göre yarık genişliği dalga boyundan büyükse artık geometrik optik kullanılmalıdır. Bazıları da ışık dalgasının genliğinin yarığa sığması gerektiğini vurgulamıştır [39].

Öğrencilerden bazıları yol farkını yanlış kullanmaktadır. Örneğin Şekil 10(a)’da görülen B noktasının kaynaklara uzaklığı olan 300λ’nın, dalga boyunun

tam katı olduğu söylenerek; “bu B noktasında bir maksimum yapıcı girişim vardır” söyleminde bulunulmuştur. Öğrenciler yol farkı yerine, B noktasının, kaynaklardan herhangi birine ya da kaynakları birleştiren doğrunun orta noktasına uzaklığını kullanmaktadırlar. Yine ilgi çekici olarak; öğrencilerden bazıları, çok uzun mesafeler için yol farkının ihmal edilebilecek derecede küçüleceğini düşünmektedirler. Bu öğrenciler yol farkının, yarıklar düzleminden çok uzak noktalar için bile dalga boyundan çok büyük olabileceğini düşünememektedirler [39].

47

3. Modern fizik kavramları ile ilgili yanılgılar

Öğrencilerdeki kavram yanılgılarının rapor edildiği çalışmadaki bu bölüm yalnız modern fizik sınıfına aittir.

Öğrenciler fotonun doğrular halinde ilerlerken yarık uçlarında bükülmeye uğradığını düşünmektedirler. Işığın davranışını açıklarken, doğrular halinde hareket eden nokta parçacıklardan bahsetmektedirler. Onlara göre yarığa gelen bu noktalar dairesel olarak saçılırlar. İlginç yanlış inanışlardan biri de fotonun sinüsel dalgalar halinde hareket ettiğidir [39].

Şekil 2.6.(a): Fotonun sinüsel dalgalar şeklinde yayıldığını, yarıktan geçerken genliğin bir kısmının kesileceğini ön gören öğrenci fikri, (b): Öğrencinin polarizasyonu açıklarken kullandığı model

Öğrenci, Şekil 2.6.(a)’da görüldüğü gibi fotonun gelerek yarık düzlemine çarpıp kalacağını yarıktan geçemeyeceğini düşünmektedir. Aynı zamanda dalga üzerinde küçük parçacıklar çizmiş bunları foton olarak değerlendirmiştir. Yarıktan geçerken, dalganın bir miktarının kesileceğini, yarıktan bu kesilen kısmının geçeceğini ve dalganın diğer kısmının yarıkta kalacağını açıklamıştır. Öğrencilerden biri, polarizasyonu açıklarken, Şekil 2.6.(b)’de görüldüğü gibi, genliği yarığa sığan ışığın yarıktan geçebileceğini ancak, genliği yarığa sığmayan ışığın geçemeyeceğini belirtmiştir.

Genliğin bir kısmi kesilmiştir

Işık dalgası yarıktan geçebilir

Parçacık engele çarptığından, yarıktan geçemez.

48

Hubber (2006) tarafından yapılan araştırmada, üç yıl süre ile altı ortaokul öğrencisinin optik ile ilgili kavramsal anlamaları incelenmiştir. İlk iki yılda, kırılma, yansıma gibi geometrik optik konuları öğretilmiştir. Üçüncü yılda ise fizik optik ve kuantum fiziği üzerinde durulmuştur [40].

Çalışmada, 12 yaş grubu öğrencilerinin (üçüncü yıl) ışığın doğası hakkındaki zihinsel modelleri ortaya çıkarılmış ve bunlar dikkate alınarak bir öğretim yapılmıştır. Araştırmacılar, hem araştırmacı hem de öğretmen rolünü üstlenmişlerdir. Üç yıl süren araştırmanın, öğretim aşamalarında yapılandırmacı yaklaşım benimsenmiştir. Öğrenciler öğretim süresince, bireysel ve grup olarak çalışmışlardır [40].

Çalışmanın amacının öğrencilerin geometrik ve fizik optik konusundaki anlamalarını ayrıca kavramsal anlamayı gerçekleştirecek farklı öğretim stratejilerini keşfetmek olduğu rapor edilmiştir. Araştırmacılar iki alt probleme yanıt aramaktadır.

1. Öğrencilerin ışığın doğası hakkındaki zihinsel modelleri nelerdir? Yapılan