• Sonuç bulunamadı

Araştırma Alanı Akgöl’de Yapılan Gözlem Sonuçları

4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA

4.1. Araştırma Alanı Akgöl’de Yapılan Gözlem Sonuçları

Araştırma alanı Akgöl ile ilgili belirlenen gözlem sonuçlarını, şu şekilde özetlemek mümkündür:

Akgöl’le ilgili eldeki mevcut haritalara baktığımız zaman göl aynası olarak gösterilen alanın günümüzdeki gerçekleri yansıtmadığı görülmektedir. Şöyle ki; sayısallaştırılan harita üzerinde (MapInfo 6.0 programı ile yapilan çalışmalara göre), Akgöl alanı toplam 14.85 km2 olarak, güneyindeki Düden Gölü ise 1.590 km2 olarak ölçülmüştür. Halbuki, bu çalışmada yapılan tespitler sonucunda, günümüzde Göl alanı sınırları içinde sadece Akgöl’ün kuzey doğusunda yaklaşık 3 km2’lik bir alanda su bulunduğu, ve göl sınırları dışında da bir su dağılımının olduğu ve bunun kuzey ve kuzey doğu yönünde arttığı, ve yaklaşık tahmini su alanının 12 km2’ye ulaştığı görülmüştür (Şekil 3.10). Bunun nedeni olarak, muhtemel göl alanının sedimentlerle dolması ve yaşanan kuraklıkların sebep olduğu buharlaşmalar, kaynaklarla beslenememe gibi faktörler gösterilebilir. Diğer bir ifadeyle, Akgöl’deki su miktarı ve suların mevcut olduğu bölgeler, mevsimsel olarak, hatta ay ay değişmektedir. Sediment birikimi, buharlaşma, yağış durumu, göle karışan atık su miktarı gibi faktörler, sulak alandaki su kütlelerinin durumunu önemli oranda etkilemektedir.

Göl aynasının daralmasının (su çekilmesinin) nedenine gelince: Akgöl’de buharlaşan su miktarı oldukça fazla olup, alana buharlaşan su kadar yeterli besleme yapılamadığından Akgöl’ün su bilançosundaki denge bozulmuştur. Alanda su bulunan aylar; kış ve bahar ayları ile Ağustosa kadarki yaz aylarıdır. Ağustos ayında, alandaki suyun tamamen kurumuş olduğu gözlenmiştir. Su çekilmesine dayalı bir su örneği alımı stratejisinde, mevcut örnek alma noktaları arasındaki farklar, suyun kuzey ve özellikle de kuzey doğu yönünde çekilmesinden kaynaklanmaktadır. MapInfo 6.0 programı üzerinde, aylara göre su örneği alım noktaları birleştirildiğinde, tahmini bir hat ortaya çıkmakta ve aylara göre hatlar arasındaki uzaklık değişmektedir. Bu bulguya dayanarak, göl aynasından su çekilmeleri tahmini

olarak hesaplanabilir. Nisan-Mayıs 2005 ve Haziran –Temmuz 2005 arasında yaklaşık 1 km, Mayıs-Haziran 2005 arasında yaklaşık 1.3 km su çekilmesi olmuştur. Alanda en fazla su çekilmesi olan dönem ise Mayıs-Haziran 2005 dönemidir. Bunların dışında, diğer çevre problemleriyle ilgili olarak, Akgöl’e atık su deşarjı başta olmak üzere, kaçak avlanma ve saz kesimi en önemli unsurlardır. Hiçbir arıtıma tabi tutulmadan Akgöl’e boşaltılan evsel ve endüstriyel atık sular, göldeki ekolojik dengeyi bozmuş ve uluslar arası öneme haiz bazı kuş türleri kirlilikten etkilendiği için alanı terk etmişlerdir. Atık sular Akgöl ekolojisinde önemli bir yer tutmakta olup, alanın su ihtiyacını karşılamaktadır. Hiçbir yerden beslenmeyen Akgöl, geldiği kanal boyunca suyun akış etkisiyle otoepürasyonu sonucu kısmen temizlenen ve Akgöl’e ulaşıp sazlıklar tarafından tekrar temizlenen atık suya da muhtaç konuma gelmiştir. Bu durum, Akgöl gibi I. Derece Doğal Sit Alanı, Tabiatı Koruma Alanı ve Önemli Kuş Alanı statülerini üzerinde taşıyan, tabiat harikası bir sulak alan için çok kaygı verici bir durumdur.

Aslında, temel olarak Akgöl suyundaki kirlilik parametrelerini tespit etmek amacıyla başlatılan bu çalışmada, ekosistem dengesini bozan faktörleri birer kirlilik parametresi olarak dikkate almamak imkansız hale gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, Akgöl’ de fiziksel, kimyasal ve biyolojik kirlenme ile beraber estetik bir kirlenme de mevcuttur.

Estetik kirlilik faktörleri olarak, önem sırasına göre şunlar sayılabilir:

Su kaybı (Akgöl’ün beslenememesi ve buharlaşma), evsel ve endüstriyel atık su deşarjı, kuş populasyonlarının bölgeyi terk etme oranlarında artış, kaçak avcılık, kontrolsüz saz kesimi ve sazlıkların yakılması, bazı sahalardan kum alımı ve turba çıkarılması, yeşil alanların azlığı.

Akgöl’de estetik kirlilik meydana getiren, aynı zamanda ekolojik dengeyi bozan unsurları Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (Anonymous 2005)’ne göre değerlendirmek mümkündür.

Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin amacı, “Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslar arası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme” (Ramsar Sözleşmesi)’nin uygulanmasına yönelik olarak sulak alanların korunması, geliştirilmesi ve bu konuda görevli kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon esaslarının belirlenmesidir (Anonymous 2005).

Adıgeçen yönetmeliğin ikinci bölümü, sulak alanların koruma, kullanım ilkeleri ve yasaklarla ilgili hükümleri içermektedir. Ekolojik dengeyi bozan estetik kirlilik parametreleri ile ilgili olarak su kaybı (alanı besleyen su kaynaklarının olmaması) konusunda yönetmelikteki 7.Madde “Su alımı” ile ilgili hüküm şu şekildedir:

“Koruma bölgeleri içerisinden doğal sulak alanların ekolojik karakterini ve fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek ölçüde yerüstü ve yer altı suyu alınamaz, sistemi besleyen akarsular ile diğer yüzey suların yönleri değiştirilemez veya sistemdesu depolanamaz. Sulak alanlardaki su rejimini etkileyebilecek her türlü faaliyet için planlama aşamasında Bakanlığın uygun görüşü alınır”

Akgöl’ü besleyen akarsular barajlarda tutulduğu ve bu barajlardan su bırakılamadığı için yukarıdaki 7.Madde “Su alımı” ile ilgili hükümlerin uygulanmadığı görülmektedir.

Evsel ve endüstriyel atık su deşarjı ile yönetmelikteki 14.Maddedeki “ Atık su deşarjı” ile ilgili hüküm şu şekildedir:

“Sulak alanlara ve sulak alanları besleyen tüm sulara veya sisteme bağlantılı kuru derelere hiçbir surette arıtılmamış evsel ve endüstriyel atık sular verilemez. Atık su deşarjı ile ilgili olarak , 31.12.2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği”, su ürünleri istihsal sahalarında ise 10.03.1995 tarihli ve 22223 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Su Ürünleri Yönetmeliği” hükümleri uygulanır.”

Ereğli ilçesinin evsel ve endüstriyel atık suları hiçbir arıtıma tabi tutulmadan doğrudan Akgöl’e boşaltılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, yukarıda bahsedien 14.Maddedeki “Atık su deşarjı” ilgili hükümlere uyulmadığı görülmektedir.

Aynı şekilde; kum alınması, turba çıkarılması ile saz kesimi ve yakılması gibi konularla ilgili olarak aynı yönetmeliğin sırasıyla 8. , 9. ve 10. Maddelerdeki hükümlerin ihlal edildiği görülmektedir.

Akgöl’ü kirleten ya da kirlenmesine katkıda bulunan etkenler, estetik kirlilik parametreleri olarak tanımlanmıştır. Aslında, estetik kirlilik parametrelerinin tamamı

Akgöl’ün mevcut ekolojik problemlerini tanımlamaktadır. Ekolojik problemlerin bir kirlillik parametresi gibi tanımlanmasının nedeni, Akgöl ekolojisinde büyük yer tutan su kütlesi, flora ve faunası gibi estetik değerlerin yok olmaya başlamış olmasıdır.

Akgöl (Ereğli Sazlıkları) için yapılan çalışmalarda (Akkuş ve ark. 1998, Ceyhan ve ark. 2001) belirlenen ekolojik problemlerin bir çoğu, aslında ülkemizde ve dünya üzerindeki diğer sulak alanlarda yaşanmaktadır. Sulak alan gölleri üzerine yapılan çalışmalarda, doğal nedenlerden çok antropojenik etkilerle kirlenmenin fazla olduğu ve özellikle evsel ve endüstriyel atık su deşarjları ve tarımsal kaynaklı kirlenmenin daha fazla görüldüğü görülmektedir. Akgöl ile benzer şekilde, doğal ve antropojenik etkilerle kirlenen sulak alanlar; Başıbüyük 1992, Kartal ve Tokalıoğlu 1994, Berzas ve ark. 2000, Bebek 2001, Kara ve Bahadıroğlu 2001, Yalçın ve Sevinç 2001, Bayan 2002, Demirel 2002, Gür ve ark. 2002b, Ramachandra ve Ahalya 2002, Verep ve ark. 2002, Zengin ve ark. 2002, Garcia-Ferrer ve ark. 2003, Mansour ve Sidky 2003, Somay ve Filiz 2003, Aydın ve Yıldız 2004, Gündoğdu ve ark. 2005, Karafistan ve Çolakoğlu-Arık (2005)’ın çalışmalarında da bildirilmektedir.