• Sonuç bulunamadı

Ar-Ge Teşvikleri ve Şirketlerin Performansı

Belgede TC DOKUZ EYLÜL ÜN (sayfa 58-62)

1.4. Ar-Ge Faaliyetlerine Kamu Müdahalelerine İlişkin Çalışmaların

1.4.5. Ar-Ge Teşvikleri ve Şirketlerin Performansı

Birçok araştırma sonuçlarına da bakarak iş dünyasının Ar-Ge harcamalarının uyarılmasında kamu teşviklerinin etkinliği konusunda endişe duyulmaktadır. Bu teş-viklerin bir sonucu olarak firmaların gerçekleştirdiği çabalar ve özellikle araştırma sonuçlarının kalitesine tam olarak ışık tutmamaktadır. Eğer kamu teşvikleri firmalar ahlaki tehliki davranışlarını cesaretlendirirse ikinci en iyi durumuna razı olacaklar ve riskli projeler kabul edilebilecektir. Bu tür harcamaların getiri oranları ilave etkiler beklenebilmesine rağmen düşük kalabilecektir.

Adams, Chiang ve Jensen Birleşik Devletlerde iş aleminin araştırma perfor-mansı üzerine Araştırma ve Kalkınma Araştırma Anlaşmaları(CRADAs)nın etkileri-ni araştırmıştır. CRADAs, federal devlet laboratuarları ve özel şirketler arasındaki gönüllü ortak araştırma sözleşmeleridir. Bunların birçoğu şirketler ile federal araş-tırma laboratuar kaydedilen maliyet paylaşımlarını içermektedir. Özel sektörün fi-nansmanının alışılmış terimleri altında ortak araştırmalardan sonuçlanan entelektüel mülkiyetin muhafaza edilmesine müsaade edilmektedir. Araştırmacılar CRADAs federal laboratuarların patentleme ve iş dünyası tarafından finanse edilen Ar-Ge har-camalarını etkileyen birçok önemli araçlara dikkat çekmektedir. CRADA’ya katılan şirketler daha fazla paten yapma ve Ar-Ge faaliyetlerine yönelik kendi finansman çabalarını arttırmaya çalışmaktadır. Araştırmacılar teknoloji transferlerinin kamu fonlarından daha fazla bu anlaşmaların sonuçları üzerine odaklanmışlardır.

CRADA’nın başarısına katkı sağlayan önemli unsurlar hem firmaların hem kamu

59 OECD verilerinden tarafımızdan derlenmiştir.

laboratuarlarının ve işbirliği yoluyla serbest seçme tercihi yapanların çabalarını sür-dürmelerinin gerekli olmasıdır60.

Branstetter ve Sakakibara Japonya hükümeti tarafından finanse edilen patent çalışmalarına katılan araştırma konsorsiyumunu incelemektedir. Söz konusu araştır-macıların araştırmalarının ekonometrik sonuçları ham katılımcıların ham de katılımcı olmayanların konsorsiyumun başlamasından sonra patentleme faaliyetlerini artırma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bütün bunlarla birlikte firmaların ve konsorsi-yumun sabitlenen etkileri dikkate alındığında katılımcıların patent alma çabalarında-ki marjinal artışın oldukça düşük kaldığını göstermektedir. Şirketlerin performansı üzerine konsorsiyumun etkinliğinin onların teknolojik önceliklerine bağlı olan firma-lar arasında dışsallıkfirma-lar taşıyan potansiyel etkiler de taşıdığına da dikkat çekilmekte-dir. Firmaların son pazarlanabilir ürünler üreten firmalar artan patentlerin geliştiril-mesinde daha yetersiz kalırken, ticarileştirmeden uzaklaşan temel araştırma üzerine odaklanan Ar-Ge konsorsiyumu daha yüksek performansa sahiptir. Araştırmacılara göre konsorsiyumun bu şekildeki düzenleme karakteristiği Ar-Ge’lere adanan kamu desteklerinin seviyesinden çıkan araştırma sonuçlarının açıklanmasında çok daha büyük öneme sahiptir61.

Geroski, Samiei ve Van Reenen tarafından yapılan bir araştırmada farklı sonuç-lardan birisi bulunmaktadır. Onların çalışmasında Birleşik Krallık’da Ar-Ge destek-lerinin başlangıcındaki etkileri uyarmak için kurumların patentleme çalışmalarında ve yenilik faaliyetlerine ilişkin dinamik ekonometrik bir model geliştirilmiştir. Araş-tırmacılar şirketlerin performansının oldukça hayal kırıcı olduğunu teşvik tabanlı araçların sınırlandırılması yoluyla teknolojik ilerlemenin geliştirilmesinde kamu mü-dahalelerine yönelik araştırmaya göre sınırlı sonuçlar bulunmaktadır62.

Küreselleşme sürecinde bilgi toplumuna ve bilgi ekonomisine doğru yönelen dünyada bilimdeki, teknolojideki, ekonomideki gelişmenin toplumsal ve evrensel faydaya dönüştürülmesi yani innovasyon süreci ülkelerin, toplumların ve tüm

60 J.ADAMS-E.CHIANG-J.JENSEN; “The influence of Federal laboratory R&D on industrial researh”, NBER WP 7612, March 2000, s.24.

61 L.BRANSTETTER-M.SAKAKIBARA; “When do researh consortia work well and why? Evidence from Japanese panel data”, NBER WP 7972, October 2000, s.21.

62 P.GEROSKI-SAMIEI-Van REENEN; “Innovation, patents and cash flow”, CEPR WP, 1996, s.23-28.

nın yüzünü yeniden belirleyecek dinamiklere sahiptir. Avrupa Birliği ve küreselleş-me sürecinde yer alan Türkiye’de Ar-Ge faaliyetleri ve yenilik çabaları her geçen gün artan bir öneme sahiptir. Ekonominin istikrar içerisinde büyümesi, ekonomik ve kültürel rekabette güçlü olmak, yenilik, yeni teknolojiler ve verimliliğin önemini ortaya çıkaran önemli faktörler olmaktadır. Bu nedenle söz konusu süreçte yenilik çabalarına yönelik Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi, AB ve küreselleşme sürecine uyumun kolaylaştırılmasını sağlayacaktır. Bundan sonraki bölümde AB’nde yenilik politikaları ve bu politikalara yönelik vergi teşviklerine yönelik çalışmalar irdelene-cektir.

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA GELİŞTİRME HARCAMALARINA YÖNELİK VERGİSEL TEŞVİKLER VE TEŞVİKLERİN ETKİNLİĞİ

Son 20 yılda dünyanın birçok yöresinde ulaşım, iletişim, elektrik ve elektronik sistemlerde "yeni teknolojiler" den yararlanmak o kadar hızlı ve büyük değişimler oluşturmuştur ki, dünyamız adeta küçük bir küresel "köy" haline dönüşmüştür.

Teknolojik gelişmelerin temel amacı ve özü "daha az harcama ile kısa zamanda çok iş yaparak işletme karını maksimize" etmektir. Teknolojik gelişmeler nedeniyle dünyanın tek pazar haline dönüşmesi ve teknolojik gelişmeler iç dinamiği olan "bilgi üretimi" sanayi devriminin bitmesi ve "bilgi devrimi"nin başlamasına neden olmuştur. Artık, girişimciler yüksek teknolojiye dayalı üretken yatırımlara yönelmişler ve dünya için üretimi amaçlar olmuşlardır. Dünya için üretim, yenilikçi teknolojilere dayanmakta, yenilikçi teknolojide yenilikçi düşünceye ve problem çözme gibi beyin gücüne gereksinme duymaktadır. Bu nedenle yenilikçi ekonomik anlayışa "bilgi ekonomisi" ya da bilgi devrimi adı verilmektedir. Bu çalışmamızda ülkemizin söz konusu olan bilgi devriminin neresinde yer alabildiğinin sorusu genel hatlar halinde yanıtlanmak istenmiştir. Bu konudaki teşviklerin yeterliği de irdelenmeye çalışılmıştır.

2.1.Teknolojik Gelişmeler ve Teknolojik Gelişmelerin Ekonomik ve Mali Yapılar Üzerindeki Etkisi

Ekonomik değişimin itici gücü teknolojik yenilikler olmuştur. Teknolojik yenilikler sayesinde insanlar, tarım toplumundan da sanayi toplumuna sanayi toplumundan ise bilgi toplumuna geçiş yapmayı başarmışlardır. Bilgi toplumunun temel çabası ise, "Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) ve innovasyon" adı verilen kavramın içinde yoğunlaşmaktadır. Teknoloji, ekonomik ilişkileri, toplumların sosyal yapısını çok yakından etkilemekte ekonomik refahını artırmaktadır. Bu nedenle ülkeler arasında ekonomik gelişmenin en önemli dinamiği olan teknolojik yarış baş döndürücü bir biçimde gelişmektedir. Teknolojik yarışta üstünlük sağlayan ülkeler ekonomide "lider" durumuna girmektedir. Teknolojik gelişmeler o kadar çok hız-lanmıştır ki izlenme imkanı kalmamıştır. Geleneksel teknoloji anlayışı yerini

"High-Tech" anlayışına bırakmıştır. Yüksek teknoloji anlayışı mikro-elektronik, enformasyon teknolojileri, nano teknoloji, bio teknoloji gibi alanlara yöneltmiştir.

Teknolojik rekabet stratejileri de, bağımlı, fırsatları izleme, taklitçi, yenilikçi olabilmektedir. Ülkemizde henüz yüksek teknoloji anlayışının tamamen benimsendiği söylenemediği gibi rekabet stratejisi yenilikleri çok yakından takip eden ortaya çıkan yenilikleri endüstriye adapte etmeye çalışan ve yeni teknolojileri teşvik etme biçimindedir. Temel amacın yeni teknolojiler konusunda ülkemizi rekabette geri bırakmayacak alanlarda yeni yatırımların geliştirilmesi ve yeni teşvik sisteminin geliştirilmesi hedef alınmalıdır.

Ülkemizde Ar-Ge çalışmalarının bir kısmı "üniversite" bir kısmı "kamu kuruluşları" bir kısmı da "özel sektör" tarafından yürütülmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, 1995 yılında yapılan Ar-Ge çalışmalarının % 69'u üniversiteler, % 7'si kamu kuruluşları, % 24'ü özel teşebbüs tarafından yapılmıştır.

Özel teşebbüsün Ar-Ge çalışmalarına gereken önceliği ve önemi verdiği söylenemez.

Ar-Ge çalışmalarının özellikle araştırmacı "iş gücü" yetiştirilmesi işleri üniversitelere düşmektedir. Türkiye'nin Ar-Ge harcamalarının gayrisafi milli hasılaya oranı da binde 40 civarındadır ve çok yetersizdir. Çalışan iş gücü içinde 10.000 kişide sadece 7-8 kişi Ar-Ge çalışmalarında görev almış bulunmaktadır. Bu oran da özellikle yarışı önde götüren ülkelere oranla çok düşük düzeydedir.

Belgede TC DOKUZ EYLÜL ÜN (sayfa 58-62)