• Sonuç bulunamadı

Antik Yunan Felsefesinde Bona Fides

Öğretide, uluslar ve bireyler arası söz verme ve sözünü tutma geleneği bakımından, Akalara ve Hititlere dayanan ve daha sonra Mısır, Yunan, Kartaca ve Roma

modellerine taĢınan bir terminoloji birliği olduğu kabul edilmektedir. Keza, anlaĢmaların bona fides yani iyiniyet ve dürüstlük kuralı çerçevesinde yapılması gerektiği konusunda da, fikir birliği mevcut olmuĢtur.55

Bu nedenle, Antik Yunan felsefesinde bona fides‟in taĢıdığı yer, Roma medeniyeti açısından da önem

taĢımaktadır. Nitekim, Roma medeniyeti özellikle felsefe ve retorik alanlarında, çok daha eski ve kuvvetli bir geçmiĢe sahip olan Yunan kültüründen etkilenmiĢtir.56

Antik Yunan felsefesi incelendiğinde, önemli kavramların büyük çoğunluğunun mitolojik olarak ifade bulduğu gözlemlenmektedir. Antik Yunan felsefesinde bu açıdan önem taĢıyan kavramlardan birisi, Yunan mitolojisinde adalet tanrıçasını da ifade eden, diké kavramıdır.57 Diké de, bona fides gibi salt ahlaki bir kavram olmayıp; içerisinde ahlakiliği barındıran hukuki bir kavramdır.58

Öte yandan,

ahlakilik de 5. yüzyılda Sofistler ile geliĢtirilmeye baĢlanmıĢ olup, daha sonra Platon ve Aristoteles tarafından tam olarak incelenmiĢtir.59 Bu nedenle, ilk dönemler için ahlakilik ya da hukukilik olgularını birbirine karıĢtırmak mümkündür.

55Sommerstein, A.H. ve Bayliss, A.J.:Oath and State in Ancient Greece, Berlin : De Gruyter, 2012,

s. 150.

56Karagöz, H.:Hukuk Kuralı (Regula Iuris) Kavramı, Ġstanbul: XII Levha Yayınevi, 2010, s. 33. 57von Lübtow, U.:De Iustitia Et Iure, ZSS, Romantische Abteilung, S. 108, Yıl: 1948, s. 458-565, s.

557, Gagarin, M.:Diké in the Works and Days,Classical Philology, C. 88, S. 2, Yıl: 1973, s. 81-94, s. 81.

58Gagarin, M.:Diké in Archaic Greek Thought, Classical Philology, C. 69, S. 3, Yıl: 1974, s. 186-197,

s. 187.

Yunan Ģair Hesoidos,60

Erga kai Hēmerai (ĠĢler ve Günler) adlı eserinde, diké‟ye sıklıkla değinmiĢ ve diké‟nin insani ve dini boyutlarının yanı sıra, hukuki ve ahlaki boyutlarını da irdelemiĢtir.61

Öte yandan, Heraklitos62 ise diké‟yi kozmik bir güç olarak ele almıĢtır.63 Heraklitos‟a göre, bu tanrıça yalanlar ve yalancı Ģahitliklere karĢı iyiniyet ve dürüstlüğü korumaktadır. Buna göre diké, evrensel doğal bir düzeni temsil etmektedir.64Bona fides, Heraklitos‟un duyguların karĢılığı olarak kullandığı

ve erdemlerin en yücesi olarak görülen lógos kavramı ile de iliĢkilidir. Nitekim,

lógos kiĢilerin doğru düĢünmelerini, doğru söylemelerini ve doğru davranmalarını

sağlamaktadır. 65

Diké, özellikle iustitia (adalet) ile iliĢkili olup, bu iliĢkisi bakımından, bona fides‟i

dolaylı olarak etkilemiĢtir. Diké ve adaleti simgeleyen themis, Yunan mitolojisinde ana-kız iki tanrıçayı ifade etmektedir.66 Homeros‟un eserlerinde de, diké ve adalet tanrıçası themis‟in toplumun taleplerine hizmet ettiği ve bu figürlerin savunduğu değerlerin, insanları hayvanların mertebesinden ayıran özellikler olduğu

belirtilmektedir. Keza, Homerik Ģiirler67 incelendiğinde aslında somut varlıklar olan

diké ve themis‟in, soyut ahlaki ve etik kavramlar olarak kullanılmaya baĢlandığı

dikkati çekmektedir.68

Bu düĢünceye göre, Homeros ve Hesiodos diké‟yi, adil olma

60Heisodos, M.Ö.750-650 yılları civarında yaĢamıĢ olan Yunanlı Ģairdir. ġairin en önemli eseri “ĠĢler

ve Günler” sekizyüz den fazla satır içeren bir Ģiir olup, bu eserin, ekonomik düĢüncenin ilham perisi olduğuna inanılmaktadır.

61Orhan, Ö.:Homeros ve Hesiodos‟da Adalet Kavramının Kökenleri ve Platon‟a Yansımaları,

Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, S. 13, Yıl: 2012, s. 11-38, s. 20.

62Heraklistos, M.Ö.553-475 yılları arasında Efes‟te yaĢamıĢtır.

63Gagarin. Op. Cit. s. 188. 64Ibid., s. 193.

65Severino. Op. Cit. s. 70. 66

Orhan. Op. Cit. s. 13.

67Bu bağlamda, özellikle M.Ö. 8. yüzyılda Homeros tarafından yazıldığı düĢünülen İlyada ve

Odysseia destanları önem taĢımaktadır.

68Dickie, M,W.:Diké as a Moral Term in Homer and Hesiod, Classical Philology, C. 73, S. 2, Yıl:

ve hileden kaçınma, doğruluk ve dürüstlük anlamında kullanmıĢtır.69

Demosthenes‟in70 yazdıklarından günümüze gelenler incelendiğinde de, Atinalı yurttaĢlar arasında, bir kimsenin yalancı Ģahitlik, adaletsizlik ve dürüstlüğe aykırı davranıĢları ile asla güç sahibi olamayacağının altının çizildiği görülmektedir.71

Antik Yunan‟da iyiniyet ya da dürüstlük kuralı anlayıĢını kavrayabilmek adına, çalıĢmaları önem taĢıyan bir baĢka düĢünür ise Sokrates ve onun öğrencisi Platon olmuĢtur. Platon‟a göre adalet erdemine sahip olan ve adil bir kiĢiden beklenen Ģekilde davranan bir Ģahıs, ihanet ya da borcunu ödememe erdemlerini sergilemez. Dürüstlük kuralına aykırı bu davranıĢlar, aynı zamanda toplumda adaletsizliğin göstergesi olmuĢtur.72

Bona fides, çoğunlukla Platon‟un epistemolojik çalıĢmalarında

yer almıĢ olup, düĢünüre göre iyi olana ait bilgi, akıl ile kavranabilmektedir. Platon, iyinin ideasının adaletten de önce geldiğini savunmuĢtur.73

Bu çerçevede bona fides de, aklın bir ürünü olarak görülmektedir. Yine, bona fides ile beraber sınırları bulanık bir baĢka kavram olan hakkaniyet de Antik Yunan‟da önem taĢımıĢtır. Platoncu felsefeyi benimsemiĢ olan Plutarkhos, bona fides; hakkaniyet ve adaletin sıklıkla altını çizmiĢtir.74

Yine, Aristoteles‟in eserleri incelendiğinde de, dürüstlük kuralının önemli ölçüde yer kapladığı göze çarpmaktadır. Bu kavramın, özellikle Yunan felsefesi ve retorik bağlamında, karĢılıklı güven iliĢkisi çerçevesinde güçlü tarafa yükletilen zayıf tarafı

69Dickie. Op. Cit. s. 92. 70

Demosthenes, M.Ö. 384-322 yılları arasında yaĢamıĢ olan Atina‟lı politikacıdır.

71Sommerstein ve Bayliss. Op. Cit. s. 280.

72Orhan. Op. Cit. s. 28, Ayrıca bkz. Platon. Politeia. 442e4-443b6. 73Ibid., s. 29. Ayrıca bkz. Platon. Politeia. 504d.

74

koruma ve aldatmama zorunluluğunun kökeni olduğu eserlerde belirtilmektedir.75

Öğretide, bu kavramın baĢta Aristoteles olmak üzere, çoğunlukla Yunan filozofların düĢünceleri çerçevesinde, önce Yunan, sonra ise Roma toplumunca benimsendiği ve Roma hukukunun ayrılmaz bir parçası olduğu konusunda görüĢ birliği

bulunmaktadır.76

Bir diğer deyiĢle, Aristo felsefesi Roma hukukunu doğrudan etkilemiĢtir.77

Aristoteles, Platon ve diğer Atinalı filozoflarca bilinen ve ölçülülük anlamında ele

alınan epieikeia kavramını dürüstlük, adilane davranmak ve hakkaniyet kavramlarıyla iliĢkilendirmiĢtir.78

Öte yandan, epieikeia kavramının felsefi bir kavram olup, hukuki nitelik taĢımadığı da unutulmamalıdır. Aristoteles, genel ve soyut karakterlerine rağmen, kanunların genel bir çerçeve altında toplanamayan olaylara uygulanamayacağını savunmuĢtur. Dahası, yasamanın doğası gereği bazı sınırlamalara tabi olduğu ve belirsizlikleri beraberinde getirdiği düĢünüldüğünde, hâkimin olaylara yaklaĢımının çok dikkatli olması gerektiği ve kanunun katı bir Ģekilde uygulanmasının ötesinde bir muhakeme yapması gerektiği de, bu dönemde ortaya atılmıĢtır.79

Bu muhakemenin yapılmasını sağlayan araçlardan birisi ise bona

fides olmuĢtur.

Aristoteles, özellikle sözleĢmeler bakımından gözetilmesi gereken bona fides ilkesini

ele almıĢtır. Buna göre, sözleĢmelerde amaçlanan değiĢ tokuĢ, uygulanan

75

Kremalis, D.:Good Faith in Greek Employment Law, Comparative Labour Law and Policy Journal, C. 32, Yıl: 2010-2011, s. 630-662, s. 631.

76Coing, H.:Zum Einfluß der Philosophie des Aristoteles auf die Entwicklung des Römischen Rechts,

ZSS, Romantische Abteilung, S. 36, Yıl: 1952, s. 24-58, s. 26, Kremalis. Loc. Cit.

77Öte yandan, Karagöz, Yunan felsefesinin Roma hukukuna etkisini kabul etmekle beraber; Schulz‟un

aksine, bu etkinin Roma hukukunun orijinal yapısını değiĢtirecek fazlalıkta olmadığını savunmaktadır. Karagöz. Op. Cit. s. 34.

78Hamburger, M.:Morals and Law: The Growth of Aristotle‟s Legal Theory, New York: Biblo and

Tannen, 1965, s. 93, Coing. Op. Cit. s. 44 vd.

79

denkleĢtirici adaletin bir yansımasıdır. Dağıtıcı adalet (iustitia distributiva), her bir bireyin toplum tarafından sunulan ve paylaĢılması gereken onur ya da zenginlik bütününden adil bir pay almasını ifade ederken; denkleĢtirici adalet (iustitia

commutativa) ise tarafların münferit paylarını garantiye almaktadır.80 Bir diğer deyiĢle, her bir tarafın aldığının karĢılığında bir Ģey vermesi gerekmiĢ olup, bu ise

bona fides ilkesinden doğmuĢtur.81 Aristoteles‟in üzerinde durduğu bir baĢka husus da, sözü tutmanın erdemi olmuĢtur. DüĢünüre göre, sözünü tutmayan insan

düĢünceleri ile sözleri uyuĢmayan bir yalancı gibidir.82

Helenistik felsefi akımlar arasında, bona fides bakımından en çok önem taĢıyanlardan bir tanesi de stoisizmdir. Bilindiği üzere, bona fides kavramını açıklamak adına farklı kavramlardan da bahsedilmekte olup, bunlardan adalet ve hakkaniyet, özellikle Stoacı filozofların sonraki dönem eserlerinde geniĢ yer tutmuĢtur.83

Öte yandan, Stoacı okul mensupları, Aristoteles‟in epieikeia kavramını eleĢtirmiĢ ve bilge bir insanın zaten adil olacağını ve hakkaniyete ihtiyacı

kalmayacağını savunmuĢlardır.84

Yine de epieikeia kavramı, bilge olmayan insanlar için gerekli bir erdem olarak görülebilmiĢtir.85

Keza, inanç, sadakat ya da söze bağlılık anlamında kullanılan fides, cumhuriyet döneminin ortalarından itibaren dinî karakterinden arınıp laikleĢmeye baĢlamıĢ, bunda ise Stoacı felsefe etkili olmuĢtur.86

Toplumsal çıkarları, bireysel çıkarlara üstün tutan stoacı felsefeye göre bona fides,

80

Aristoteles. Ethica Nicomachea. 5.2, Honsell, H.:Römisches Recht, Salzburg: Springer, 8. Auflage, 2015, s. 19, von Lübtow. Op. Cit. s. 531.

81Gordley, J.:Good Faith in Contract Law in the Medieval Ius Commune, (ed. Zimmermann, R. ve

Whittaker, S.) “Good Faith in European Contract Law”, Cambridge: Cambridge University Press, 2000, s. 93-118, (Medieval Law), s. 106.

82

Bkz. Aristoteles. Ethica Nicomachea.4.7.

83Karagöz. Op. Cit. s. 42.

84Rist, J.M.:The Stoics, California: California University Press, 1978, s. 267. 85Kremalis. Loc. Cit.

insanların birbirlerine duydukları karĢılıklı güven ve dayanıĢma ilkesidir.87

Özellikle M.Ö. 1 ve 2. yüzyıllarda Roma hukuku uygulamasını etkisi altına alan bu ilke, taĢıdığı söz konusu iĢlevlerle en büyük güç olarak adlandırılmaya baĢlanmıĢtır.88

Keza, Villey de bona fides‟in stoisist bir anlam taĢıdığını vurgulamaktadır.89

Terminolojik açıdan farklı kavramlarla ele alınmıĢ olsa da, iyiniyet, Antik Yunan‟ın klasik çağında mevcut olmuĢ çoğu hukuki ilkenin temelini oluĢturmuĢtur. Bu hususta kanunların geriye yürümezliğinden, zımni irade beyanlarıyla sözleĢmelerin

kurulması ve ifa edilmesi zorunluluğuna uzanan geniĢ bir yelpaze söz konusudur. Yunancada kali pisti olarak adlandırılan iyiniyet, esasında ahlaki bir emir olarak doğmuĢtur. Esasında Yunan pistis anlayıĢı, Romanist fides‟i ĢekillendirmiĢ olup,

bona fides‟in geliĢimine katkı sağlamıĢtır.90 Buna karĢılık pistis, fides‟e nazaran dostluk ile daha çok ilgilidir.91

Ġyiniyet, christa ithi de denilen adil ahlak ile

synallaktika ithi olarak isimlendirilen iĢ etiği ve genel örf ve adeti de içerisinde

barındırmaktadır. Christa ithi, toplumsal etik bağlamında özünde ahlaki bir emir olarak görülmüĢ; tüm bu etik ilkelerin ihlalleri ise, sosyal disiplini bozduğundan arzu edilmeyen davranıĢ modelleri olarak değerlendirilmiĢtir.92

Aristoteles‟in eserleri, bona fides kavramının sadece etik boyutunu değil, pratik yani

uygulamasal boyutuna da ıĢık tutmuĢtur. Arisoteles‟in Physica, Metaphysica, Ethica,

87Stoacı okul, Atina‟lı Zenon tarafından kurulmuĢ olup, felsefenin amacı olarak bireysel mutluluğu

hedeflemiĢ; ancak bunun erdemler vasıtasıyla toplumsal mutlululuğun sağlanmasıyla bulunacağını kabul etmiĢtir. Helenistik düĢünce hareketlerinden olan bu okula göre, mutluluk doğuĢtan gelen etkilere ya da kaderle ilgili değildir; bilakis, kiĢilerin kendi ellerindedir. Hirsch, E.(çev. Veziroğlu, S.B.): Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi Dersleri, Ankara: BTHAE, 3. Tıpkı Basım, 2001, s. 185.

88Oğuz. Unidroit. s. 19.

89Villey, M.:La Formation de la Pensée Juridique Moderne: Cours d‟Histoire et de la Philosophie du

Droit, Paris: Montchrétier, 1975, (Pensée Juridique), s.66.

90Martini, R.:Fides E Pistis in Materia Contrattuale, (ed. Burdese, A., Garofalo, L.) “Il Ruolo della

Buona Fede Oggettiva nell'Esperienza Giuridica Storica e Contemporanea atti del Convegno Internazionale di Studi in Onore di Alberto Burdese”, Padova, Venezia, Treviso, 14-15-16 giugno 2001, Vol. 2, Padova: CEDAM, 2003, s. 439-449, s. 440.

91Ibid., 448. 92

Politica eserlerinde yer alan kavrmların çoğu Roma sözleĢmeler hukukunu büyük

ölçüde etkilemiĢ, daha sonra glossator‟lar tarafından Ģematize edilerek günümüzdeki halini almıĢtır.93

Bu eserler özellikle 12. yüzyıl sonu ile 13. yüzyıl baĢında batı dünyasında ses getirmiĢ, hem ahlak felsefesi, hem de hukuk bakımından önemli bir evrime yol açmıĢlardır.94

Benzer Belgeler