• Sonuç bulunamadı

3.3 Gecekondu Alanları Kapsamındaki Kentsel Dönüşümün Örnek Kentleri

3.3.2 Ankara Örneği

Ankara bir metropoliten kent olmanın yanında ulusal başkent sıfatıyla öncülük ve temsiliyet değerlerine sahip olmasıyla son yıllardaki dönüşüm projelerinin diğerlerinden farklı nedenlere dayandırılmasına sebep olmaktadır. Özellikle Kuzey Ankara Girişi yani “Protokol Yolu” Ankara’nın başkent olması ve bölgenin süregelen politik ziyaretlerin Ankara içindeki önemli ulaşım güzergahı üzerinde yer alması gibi nedenlerden dolayı bu alana özel kanun çıkartılması ve yerel yönetime bu konu özelinde çeşitli yetkiler verilmesi ile projelendirilmiş ve uygulama aşamasına getirilmiştir. Planlı kentsel gelişimin öncü kenti olmasının yanında Ankara, Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi ile de bu konuda da ilk örneği üretmiştir. Türkiye’deki diğer kentlerde öngörülen bir çok kentsel dönüşüm çalışması Dikmen

Vadisi’ni örnek almıştır.Dikmen ve Portakal Çiçeği Vadisi çalışmaları özellikle O.D.T.Ü.’lü akademisyenlerin vermiş olduğu destek ve kamu eli ile dönüştürülmüş gecekondu alanları olması nedeniyle kentsel dönüşümün bu tür benzer sorunlar için önemli bir çözüm yolu olarak gündemdeki yerini almasına neden olmuştur. Ancak 2000’li yıllarla birlikte her ölçekteki yerleşimde kısa vadeli amaçlar adına tek tip dönüşüm ve gelişim projelerinin uygulanması yaygın hale gelmiştir. (Şahin, 2006)

Alanların niteliğine bağlı ilgili yasalardan kaynaklanan yetkilerle dönüşüm alanları belirlenmiştir. Ankara’da belirlenen kent çeperlerinde ya da boş alanlarda sınırları çizilerek ilan edilmiş dönüşüm bölgeleri, gecekondu ve çöküntü alanı olarak tanımlanmış dönüşüm bölgelerine göre daha hızlı uygulama görmektedir. Zaten belirlenmiş alanların çok azı gecekondu alanı olup bunun yanında çok az sayıda gecekondu bulunan boş arazilerdir. Bu bağlamda kentsel rantın transfer edilmesinin amaçlandığı kentsel dönüşüm projeleri uygulamaları ile kuralsızlaştırma sürecinde kent planlamasının sağladığı meşruiyet yerine kentsel dönüşümün pragmatik faydası konmaya çalışılmakta, bu sürecin sonunda kentsel dönüşüm uygulamaları kent planlamasına alternatif bir uygulama biçimi olarak ortaya çıkmaktadır. (Şahin, 2006)

2006 yılında ilan edilen kentsel dönüşüm alanlarında genel itibariyle 1990’lı yıllarda Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği gibi ilk ve öncü örneklerinde olduğu gibi gecekondu ve kaçak yapılaşmış alanlarının yada çöküntü bölgelerinin sağlıklı dönüşümü için bir dönüşümün olmadığı anlaşılmaktadır.

Ankara’da bir başka uygulama örneği de GEÇAK (gecekondudan çağdaş konuta) projesidir. Tasfiyesi mümkün olmayan gecekonduların hak sahiplerini mağdur etmeden üzerinde bulundukları arsaların bir kısmını kişilere satarak vermeyi ve boşaltılan arsaları da kamuya kazandırmayı öngören bir proje hazırlanmış ve uygulanmıştır. Ancak uygulama sonrası araştırmalar 17 göstermemiştir ki kimi dönüşüm alanlarında fiziksel kalite olarak hedefe ulaşılsa da hak sahiplerinin %90’nına yakını konutlarını satmıştır. Bu yönüyle kendi yerinde

17 GEÇAK ile ilgile daha detaylı bilgi için bakınız: (1)Eke, Feral, Uğurlar, Aysu (2004), Kentsel Döünüşüm: Başarı mı? Hata mı?, Değişen-dönüşen Kent ve Bölge Bildiri Kitabı sf 381-399. (2) Görk, Reyhan V. (2002)Gecekondu Bölgeleri ve Yerinde Islah Projelerine Sosyolojik Bir Bakış, Yoksulluk,

dönüşümü amaçlayan projenin amacına ulaşamadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında bazı alanlarda yapı kalitesi ve donatı açısından yetersiz durum oluşturması ve kar amacı güden özel sektörün yüksek yoğunluklu doku yaratması yaşanabilirlik kriterlerini tam olarak taşımayan bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böylece her ne kadar projede istenmeyen bir şey olsa da kısmen soylulaştırma süreci de yaşanmış oluğu anlaşılmaktadır.

Gerek İstanbul gerekse Ankara yüklendikleri vizyon dahilinde misyonlarını gerçekleştirebilmek için Türkiye’de kentsel dönüşüm uygulamaları açısından yoğunluk göstermektedir. İstanbul ve Ankara, 2000’li yıllar ile birlikte hem merkezi yönetimin hem de yerel yönetimlerinin politik, yasal ve idari bakış açılarıyla şekillendirilmeye çalışılmakta, uluslar arası ve yerel sermayeye dayalı yeniden yapılanma süreci içinde, bir araç olarak belirlenmiş olan kentsel dönüşüme finansal kaynak sağlamak üzere ödünler vermak zorunda kalmaktadır. Üretilen plan ve projeler göstermektedir ki ekonomik ve sosyal açıdan güçsüz olan, mekansal açıdan yetersiz, kalitesiz ve güvensiz bulunan kent parçalarının imar hakları üzerinden kentsel rant arttırılmakta, ancak dengeli bir biçimde paylaştırılamamaktadır. Çünkü bugün bu süreçte hak sahipliğini temel alan, yıkılan konutun yerine toplu konut yöntemiyle üretilmiş konutu hak sahibini borçlandırarak veren bir sistem ile çalışan dönüşüm projeleri, söz konusu alanlarda yaşamaya çalışan halkı sosyo-ekonomik ve mekansal anlamda bir çok sorunla karşı karşıya bırakmaktadır.

53

BÖLÜM DÖRT

İZMİR’İN KENTSEL DÖNÜŞÜM SÜRECİ

İzmir’in bugünki mekansal, sosyal, ekonomik, kültürel, politik ve yönetsel yapısının oluşmasında, uzun yıllar boyunca önemini yitirmeden ülkenin en önemli kentlerinden biri olma özelliğini korumasında Türkiye’nin iş hacmi ve ihracat açısından en büyük limanına sahip olmasının etkisi çok büyüktür. Ege bölgesi ve Türkiye’nin önemli tarımsal arazileri, doğal ve çevre kaynakları ile çevrili İzmir’in sahip olduğu ulaşım imkanları ekonomik faaliyetlerin gelişmesine olumlu yönde katkı sağlamıştır. Bunun yanında ilk önceleri tarıma dayalı sanayi ve depo alanlarının daha sonra ise çeşitlilik gösteren farklı sanayi kollarının gelişmesi, üretimin liman üzerinden iç ve dış pazara dağıtımının sağlanabilmesi ekonomik yapıyı olumlu etkileyen bir başka unsurdur. Aslında İzmir’in ve hinterlandının sahip olduğu nitelikler bağlamında tarım, sanayi, turizm gibi önemli ekonomik faaliyetler açısından büyük potansiyellere sahip olduğu düşünüldüğünde sosyal ve fiziksel değişimleri ve gelişmeleri yaşayacağı kesindir.

İzmir kenti fiziksel ve sosyal yapılanmaların karşılıklı etkileşimi içerisinde önemli dönüşüm süreçleri geçirerek bugünkü durumuna ulaşmıştır. Bugün karşımızda duran yapılanmanın uzun bir tarihsel geçmişi ve bugünkü biçimlenmeye yön veren önemli bir birikimi bulunmaktadır. Dönüşümü olağan kılan süreçler içsel dinamikler ve dışsal etmenler çerçevesinde, kırılma noktaları olarak tarif edebildiğimiz süreçleri de beraberinde getirmiştir. İçinde bulunduğumuz aşamada pek çok açıdan böyle bir kırılma noktası olarak adlandırılabilecek niteliklere sahiptir.

Bu tez çerçevesinde ele alınacak olan söz konusu nitelikler ve bu kapsamda ön plana çıkan kentsel dönüşüm uygulamalarıdır. İzmir kenti, “kentsel Dönüşüm” olarak gündeme damgasını vuran fiziksel müdahaleler açısından İstanbul ve Ankara’dan farklı olarak daha “temkinli” daha yavaş bir süreç izlenmekte ve henüz başlamış az sayıda uygulama ile karşımızda durmaktadır. Bununla birlikte Büyükşehir belediyesinin planlama çalışmaları kapsamında da yer alan ve dönüşüm uygulamalarına aday bölgelerin varlığı ilerleyen aşamalarda İzmir’in de tıpkı diğer

büyük kentleri gibi büyük bir şantiye görünümü kazanma potansiyeli olduğunu açıkça göstermektedir.

Burada kritik olan söz konusu dönüşüm uygulamalarının kendiliğinden olmayan yani dışsal yönlendirmelerle ve bu nedenle de olağan olmayan bir dönüşme durumuna işaret ediyor oluşudur. Hazır olmama durumu ise genel olarak müdahale edilecek alanlarda yaşamakta olan toplumsal kesimlerin sosyo-ekonomik durumları çerçevesinde açığa çıkmaktadır. Karşılanamayan pahalar, hem yeni yapıların maliyetleri hem de öngörülen yeni çevrenin maliyetleri açısından kritik bir durum açığa çıkarmaktadır.

Bu çalışma söz konusu kritik açılımlar ve en önemlisi de hala en azından İzmir kenti için var olan belirsizlikler temelinde, öngörülen dönüşüm alanları üzerinden bazı değerlendirmeler yapmayı amaçlamaktadır. Böylece bir yandan Kentsel dönüşümün İzmir kenti açısından dinamiklerini sorgulamaya diğer yandan da belki ancak beş on yıl sonra somut olarak gözler ününe serilebilecek bir kırılma aşamasının olası sonuçlarını göstermeye çalışacaktır.

Söz konusu irdelemeler İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 5216 sayılı yasaya dayanarak yapmış olduğu 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planında belirlemiş olduğu, yenileme, sağlıklaştırma ve kentsel dönüşüm çalışmalarına konu olacak alanlar ele alınarak gerçekleştirilecektir. Bu alanlarda ortaya çıkarılması planlanan yaşama alanlarının nitelikleri ile başlanacak değerlendirmeler, özellikle yeni nitelikler ile karşı karşıya getirilmekte olan toplumsal kesimlerin özellikleri açısından ayrıntılandırılacaktır.