• Sonuç bulunamadı

ANAYASA UYGUNLUK DENETİMİNDE ÖLÇÜ NORMLAR

Toplam 16 üyenin görev yaptığı Federal Almanya Anayasa Mahkemesi, her biri sekiz üyeden oluşan iki ayrı daire (senate) biçiminde görev yapmaktadır. Her

IV- ANAYASA UYGUNLUK DENETİMİNDE ÖLÇÜ NORMLAR

Anayasaya uygunluk denetiminde denetime konu olan normların hangi norm veya normlara uygunluğunun araştırılacağı sorunu, anayasaya uygunluk denetiminde

“ölçü normlar” kavramını ortaya çıkarmıştır. Anayasaya uygunluk denetiminde ilk ve en temel ölçü norm, doğal olarak, anayasanın kendisidir. Ancak, anayasa, tek ölçü norm değildir. Bazı ülke anayasalarında, anayasa dışında başka bazı ölçü normlar da öngörülmüş, bazı ülkelerde ise Anayasa Mahkemeleri kendi içtihatlarıyla birtakım

271 Bkz. Oberndorfer, a.g.m., s. 10-12. Aliefendioğlu, 1997, s. 301

272 AYM’nin 20.05.1963 tarih ve 1963/174 E ve 115 K. sayılı kararı, AMKD, Sayı 2, s.13-14

ölçü normlar geliştirmişlerdir. Örneğin Doğu Blokunun yıkılmasından sonra yapılan Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Bulgaristan Anayasalarında, bu ülkelerin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara da anayasaya uygunluk denetiminde ölçü norm olarak başvurulabileceği öngörülmüştür. Beşinci Fransız Anayasası da Başlangıç Bölümünde 1789 İnsan Hakları Bildirgesine ve 1946 Anayasasının başlangıç bölümüne atıfta bulunmak suretiyle, Anayasanın kendisi dışında bir dizi ölçü norm yaratmıştır. Fransız anaysa Konseyi, bu ölçü normları, 1971 yılından beri uyguladığı gibi, kendisi de “anayasal değerde genel ilkeler” kavramını oluşturarak “anayasallık bloku”nu içtihadi yoldan genişletmiştir.273

1-ANAYASALAR

Anayasaya uygunluk denetiminde başvurulacak ilk ve en önemli ölçü norm, şüphesiz anayasadır.

Bir ölçü norm olarak anayasa ile kastedilen, sadece devletin temel organlarının kuruluş ve görevlerini düzenleyen kurallar bütünü değil; anayasada yer alan ilkeler, hak ve özgürlükler de dahil olmak üzere geniş anlamda anayasadır.

Hatta 1982 Anayasasında ve 1958 tarihli 5.Fransız Anayasasında olduğu gibi bazı anayasalarda anayasanın başlangıç metni dahi ölçü norm olarak kabul edilmektedir.

Anayasaya uygunluk denetiminde başvurulan ilk ve en temel ölçü norm anayasayı yorumlama yetkisi, Anayasa Mahkemesi üyelerinde olduğundan, anayasal

273 Bkz. Özbudun, 1998, s. 354.

ilkelerin içerik ve alanını belirleme olanağı da anayasa yargıçlarının elindedir. Bu bağlamda, yargıçların anayasayı nasıl yorumladıkları son derece önemlidir. Bu konuda iki ana eğilimden bahsetmek mümkündür: Yasaların uygunluğunun sadece anayasada yazılı kurallara göre değerlendirildiği, anayasanın lafzına öncelik verildiği pozitivist anlayış ile anayasaya uygunluğun anayasa ve anayasanın ruhundan çıkartılan prensip ve yazılı olmayan kurallara göre değerlendirildiği ve bazı doğal hakların tanındığı naturalist anlayış.274

Avusturya Anayasa Mahkemesi, pozitivist bir eğilime sahip olup anayasayı yorumlarken, Anayasa koyucunun tarihi anlayışı ile kendini bağlı saymakta ve çoğu geçen yüzyılda kabul edilmiş olan temel hakları sosyal değişmeye uygulama yetkisini kendisinde görmemektedir. Buna karşılık Almanya Anayasa Mahkemesi, Fransa Anayasa Konseyi ve İtalya Anayasa Mahkemesi anayasanın lafzına öncelik tanımakla birlikte, anayasanın ruhundan çıkartılan birtakım “genel prensipler” de kullanmaktadır.275

Türk Anayasa Mahkemesi de anayasayı yorumlarken, anayasanın lafzına bağlı kalmakla birlikte “hukuk devleti” , “demokrasi” , “eşitlik ilkesi”, “ölçülülük ilkesi” gibi, birtakım genel ilkeleri de ölçü norm olarak kullanmaktadır.276

Ayrıca belirtmek gerekir ki, 1982 Anayasası, adeta kendi içinde de ayrı bir hiyerarşik düzen kabul etmiş ve 4.maddesinde; Anayasanın 1.maddesindeki

“Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu”na ilişkin hüküm ile 2.maddesinde belirlenen,

“Cumhuriyetin nitelikleri”ne ilişkin hükmün ve 3.maddede düzenlenmiş olan

“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başkentinin Ankara olduğu”na ilişkin hükmün

274 Bkz. Bakır Çağlar, “Anayasa Yargısında Yorum Problemi Karşılaştırmalı Analizin Katkıları”

Anayasa Yargısı 3, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayını, 1986, s. 170.

275 ibid, s.170.

276 ibid, s.170; Kaboğlu, 2000, s. 140.

değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini öngörerek, ilk üç maddeyi diğer maddelere oranla daha üstün bir konuma getirmiştir. Böylece, Anayasa, yasama organının, salt yasa çıkarırken değil, anayasada değişiklik yaparken de Anayasanın 2.maddesinde belirlenen, Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliğini değiştiremeyeceğini, Anayasada bu niteliklere aykırı değişiklikler yapamayacağını öngörmüştür.

2-ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER

Uluslararası sözleşmeler, Avusturya ve Türkiye gibi bazı Avrupa ülkelerinde yasaların anayasaya uygunluğuna karar verme işleminde Anayasa Mahkemelerine referans norm olarak hizmet ederken, Bulgaristan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi bazı Avrupa ülkelerinde ise, yasaların denetiminde doğrudan ölçü norm olarak kullanılmaktadır. Bu ikinci grup ülkelerde yasalar, sadece anayasaya uygunluk açısından değil, uluslararası sözleşmelere uygunluk açısından da denetlenmektedir.277

Türkiye’de gerek 1961 Anayasası (m.65) gerekse 1982 Anayasası (m.90), uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu belirtmekle yetinmiş, uluslararası sözleşmeleri, anayasaya uygunluk denetiminde başvurulacak bağımsız bir ölçü norm olarak düzenlememiştir. Bu düzenlemelere paralel olarak Anayasa

277 Kaboğlu, 2000, s. 96.

Mahkemesi de uluslararası hukuk kurallarını “bağımsız ölçü norm” olarak değil, ancak “destek ölçü norm” olarak kabul etmiş ve kullanmıştır.278

Özbudun’a göre, Anayasa’da konuya ilişkin açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle, “yürürlükteki Türk pozitif hukuku bakımından milletlerarası hukukun, anayasaya uygunluk denetiminde genel ve bağımsız bir ölçü norm olarak kabul edilmesi mümkün olmamakla beraber, 1982 Anayasasının açıkça milletlerarası hukuka yollamada bulunduğu alanlarda, ilgili milletlerarası hukuk kurallarının ölçü norm olarak kullanılabileceğinde kuşku yoktur.” 1982 Anayasasında açıkça uluslararası hukuka yollama yapılan maddeler 15 ve 16. maddeler olduğundan,

“Anayasa Mahkemesi, bu maddelerin değindiği alanlarda anayasaya uygunluk denetimi yaparken, konuyla ilgili tüm milletlerarası hukuk kurallarını ölçü norm olarak kullanabilecektir.”279

Uluslararası sözleşmelerden insan haklarına ilişkin sözleşmelere özel olarak değinmek gerekir. Anayasanın 90.maddesi karşısında bu tür sözleşmelerin de tıpkı diğer sözleşmeler gibi, kanun hükmünde olduğu, bu nedenle kanunların anayasaya uygunluğunu denetlerken başvurulabilecek ölçü norm niteliği taşımadığı düşünülebilir. Ancak, Anayasanın 2.maddesinde Cumhuriyetin niteliklerinden biri olarak “insan haklarına saygılı” ilkesine yer verilmiş olması ve günümüzde insan hakları sorununun bir iç hukuku sorunu olmanın çok ötesinde, evrensel bir anlam ve içerik kazanmış olması karşısında, “insan haklarına saygılı” ilkesinin yalnız insan haklarının korunmasına ilişkin iç hukuk kurallarına saygıyı değil, uluslararası hukuk kurallarına saygıyı da kapsadığı savunulabilir. Bu bağlamda, insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerin, anayasaya uygunluk denetiminde, genel nitelikteki

278 Bkz. 13.06.1985 tarih ve 1984/14 E. ve 1985/7 K.sayılı karar, AMKD, Sayı 21, s.168; 09.10.1986 tarih ve 1986/18 E. ve 1986/24 K.sayılı karar, AMKD, sayı 22, s.255.

279 Özbudun, 1998, s. 356.

uluslararası antlaşmaları aşan bir özellik arz ettiği ve bu nedenle, bu tür sözleşmelerin anayasa yargısında ölçü norm olarak kullanılabileceği ileri sürülebilir.

Nitekim Anayasa Mahkemesi de çeşitli kararlarında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine atıfta bulunmuştur. Ancak, Özbudun’a göre, Anayasa Mahkemesi, bu kararlarında, sözü edilen metinleri bağımsız ölçü norm olarak değil, “insan haklarına saygılı devlet” ilkesini aydınlatıcı

“destek ölçü norm” olarak kullanmıştır.280 Yüşbaşıoğlu da Anayasa Mahkemesi’nin uluslararası insan hakları bildirgelerini ve antlaşmaları anayasaya uygunluk denetiminde destek ölçü norm olarak kullanmasının doğal olduğu görüşündedir.281

3-HUKUKUN GENEL İLKELERİ

Avrupa Anayasa Mahkemeleri, kanunların anayasaya uygunluğunu denetlerken, genellikle, anayasa metninin yanısıra, “demokrasi”, “hukuk devleti”,

“eşitlik”, “kazanılmış haklara saygı” gibi, evrensel nitelik taşıdığı düşünülen ve

“hukukun genel ilkeleri” başlığı altında toplanabilen bazı temel kavramları da dikkate almaktadırlar.

“Hukukun genel ilkeleri” başlığı altında toplanan ilkelerin, anayasanın dahi üstünde olduğu, bu nedenle, anayasanın da bu ilkelere uygun olması gerektiği zaman zaman geniş kabul gören bir görüş olmuştur. Gerçekten Alman Federal Anayasa Mahkemesi, ilk yıllarda verdiği kararlarında anayasanın da üstünde hukuk ilkelerinin varlığını kabul ederek anayasanın bu ilkelere aykırılığının denetlenebileceğini kabul etmiştir. Alman Federal Anayasa Mahkemesi, bu kararlarında “supra-pozitif temel

280 ibid, s.357.

281 “Ölçü norm” kavramı ve tartışmaları için bkz. Nemci Yüzbaşıoğlu, Türk Anayasa Yargısında Anayasallık Bloku”, İÜHF yayını, İstanbul, 1993, s.25-78.