• Sonuç bulunamadı

II- AVRUPA MODELİ ANAYASA YARGISI

2- DENETİM YOLLARI

Avrupa Modeli Anayasa Yargısında denetim yetkisi, Amerikan Modelinin aksine, bütün yargıçlara değil, özel olarak ve münhasıran anayasal uyuşmazlıkların çözümü için kurulmuş ve bu konuda uzmanlaşmış, genel yargı organları dışında yer alan, biçimsel ve organik açıdan kendine özgü bir yüksek yargı organı olan Anayasa

64 ibid, s. 16; Feyzioğlu, a.g.e., s. 93 vd.

Mahkemesine bahşedilmiştir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, kendisini harekete geçirecek bir başvuru olmaksızın, re’sen anayasaya uygunluk denetimi yapamaz.

Avrupa Modelini Amerikan Modelinden ayıran önemli farklardan biri denetimi yapan yüksek yargı organının, somut uyuşmazlıklar dışında da harekete geçirilebilmesi, yani ortada çözüme kavuşturulması gerekli somut bir uyuşmazlık olmadan, doğrudan, soyut bir biçimde anayasaya aykırılık iddiasını çözmek üzere harekete geçirilebilmesidir. Bu denetim tarzına, soyut norm denetimi ya da dava yolu adı verilmektedir.

Avrupa Modeli ile Amerikan Modeli arasındaki bir diğer önemli fark da yapılan denetimin etkileri bakımından ortaya çıkmaktadır. Amerikan Modelinde itiraz yoluyla yapılan denetim sonucunda bir yasanın anayasaya aykırı olduğu yönünde verilen karar, yalnız taraflar arasında bir sonuç doğurur ve anayasaya aykırılığı sonucuna varılan yasa yalnızca o davada taraflara uygulanmaz. Ancak, yapılan denetim ile, anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılan yasa yürürlükten kalkmaz. Bu nedenle, Yüksek Mahkemenin anayasaya aykırılık kararı, teknik anlamda bir iptal kararı değildir. Oysa Avrupa Modelinde, yapılan denetim üzerine verilen anayasaya aykırılık kararı, yalnız davanın taraflarını değil, herkesi etkiler.

Üstelik, anayasaya aykırılığı saptanan yasa, iptal edilerek hukuk dünyasındaki varlığı sona erdirilir.

a)Somut Norm Denetimi (İtiraz Yoluyla Denetim)

Amerikan Modelinde de başvurulan bir denetim biçimi olan itiraz yoluyla denetim, görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, davada uygulanacak yasanın anayasaya aykırılığını ileri sürmesi ve bu iddianın davaya bakan mahkeme tarafından ciddi (üzerinde durulmaya değer) bulunması ya da davaya bakan mahkemenin, tarafların anayasaya aykırılık def’inde bulunmamasına rağmen re’sen bu kanıya varması sonucu yapılan denetimdir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, bu denetim yolunun harekete geçirilebilmesi için taraflardan birinin anayasaya aykırılığı ileri sürmesi zorunlu olmayıp bu hususun mahkemece re’sen dikkate alınması da mümkün olduğundan, somut norm denetiminin harekete geçirilebilmesi bakımından anayasaya aykırılık iddiası, teknik anlamda bir def’i değil, itirazdır.65

Gerek Avrupa Modelinde başvurulan itiraz yoluyla denetim gerekse Amerikan Modelinde başvurulan itiraz yoluyla denetim, çözüme kavuşturulması gerekli somut bir uyuşmazlık ve bu uyuşmazlığın giderilmesi için açılmış bir davada ortaya atılan anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunması ile ya da mahkemenin re’sen bu kanıya varması ile işlemeye başlar. Ancak, Avrupa Modelinde, Amerikan Modelinden farklı olarak, anayasaya aykırılık iddiası ileri sürüldüğünde davaya bakmakta olan mahkeme, anayasaya aykırılık iddiasını, esas dava açısından bekletici sorun sayar ve bu iddianın Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmasını bekler. Oysa, Amerikan Modelinde, görülmekte olan bir dava sırasında anayasaya aykırılık iddiası gündeme geldiğinde, davaya bakmakta olan mahkeme, bu iddiayı bekletici sorun değil, bir ön sorun olarak değerlendirir ve bu iddia konusunda kararı

65Davayla ilgili bir husus, taraflarca ileri sürülmediğinde mahkemece re’sen dikkate alınamıyorsa def’i, mahkemece re’sen dikkate alınabiliyorsa itiraz söz konusudur.

kendisi verir.66 Bununla birlikte her iki modelde de anayasaya aykırılık iddiası karara bağlanmadan, somut uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmez.

Anayasaya aykırılık iddiasının yerinde bulunması, yani davaya uygulanacak yasanın anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılması durumunda verilecek anayasaya aykırılık kararının yaratacağı etki bakımından da Amerikan Modeli ile Avrupa Modeli arasında fark vardır. Daha önce de değindiğimiz üzere, Amerikan Modelinde, itiraz yolu ile yapılan denetim sonucunda, davada uygulanacak normun anayasaya aykırılığı kanısına varılması halinde verilen anayasaya aykırılık kararı, yalnız o davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve anayasaya aykırılığı tespit edilen yasa, o davanın taraflarına uygulanmaz. Bu bağlamda, Amerikan Modelinde, itiraz yoluyla yapılan denetim sonucunda verilen anayasaya aykırılık kararı, teknik anlamda bir iptal kararı değildir. Buna karşılık Avrupa Modelinde, itiraz yoluyla yapılan denetim sonucunda, davada uygulanacak yasanın anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılırsa, o yasa iptal edilerek yürürlükten kaldırılır.

b)-Soyut Norm Denetimi (Dava Yoluyla Denetim)

Avrupa Modeline özgü bir denetim biçimi olan ve Amerikan Modelinde bulunmayan soyut norm denetimi, ortada çözüme kavuşturulması gerekli somut bir uyuşmazlık olmadan, doğrudan, soyut bir biçimde, belirli kişi ve organlar tarafından bir yasa hakkında anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülmesi ve salt bu iddianın

66 Bekletici sorun sayma; bir davanın karara bağlanmasının başka bir mahkeme tarafından yapılmakta olan ya da yapılacak bir yargılamanın sonuçlanmasına bağlı olması halinde, davaya bakan mahkemenin karar vermek için diğer mahkemenin kararını bekleme kararı almasıdır. Buna karşılık ön sorun sayma; bir davada esas hakkında karar verilebilmesinin, bu davayla ilgili bir konunun öncelikli olarak yine aynı mahkeme tarafından karara bağlanmasının gerekli olması durumudur.

karara bağlanması için Anayasa Mahkemesinde dava açılması üzerine yapılan anayasaya uygunluk denetimidir.67

Soyut norm denetiminde, açılan dava üzerine yapılan yargılama sonunda anayasaya aykırılık iddiası yerinde bulunursa, dava konusu yasanın iptaline karar verilir. Böylece, anayasaya aykırı bulunan norm, yürürlükten kaldırılır.

Soyut norm denetimi, diğer bir deyişle dava yoluyla denetim, hayli etkili bir yol olması, yasama organı tarafından çıkarılan yasaların sık sık geçerliliklerinin dava konusu yapılabilmesine ve anayasa yargıçlarının halk tarafından parlamento üstü bir güç olarak görülmesine yol açması olasılığı nedeniyle, kurucu iktidarlar tarafından kuşku ile karşılanmakta; bu nedenle, bu denetim biçimini benimseyen ülkelerde anayasaya uygunluk denetimi yapacak olan yargı organında dava açma yetkisi, herkese değil belli organ ve kuruluşlara tanınmaktadır.68

c)-Bireysel Başvuru (Anayasa Şikayeti) 69

Avrupa Modelini benimseyen bazı ülkelerde, soyut ve somut norm denetimleri yanında, kişilerin anayasal haklarının korunmasını sağlamak üzere,

“anayasa şikayeti” denilen ayrı bir yöntem ile bireylere Anayasa Mahkemesini doğrudan harekete geçirme olanağı sağlanmaktadır. Anayasa şikayeti ile, kişilerin anayasada garanti edilen haklarının, anayasada veya kanunda öngörülen usullerle korunması anlaşılmaktadır. Bu, tam bir norm denetimi değildir. Burada kişiler, sadece kanuna karşı değil, genellikle bütün kamu tasarruflarına karşı doğrudan doğruya iptal davası açmaktadır. Bununla beraber bu, bir actio popularis de değildir.

67 Kaboğlu, 2000, s.62; Teziç, 1991, s. 202; Tunç, a.g.e., s.86

68 Teziç, 1991, s. 202

69 Göztepe, a.g.e., s.28; Kıratlı, 1966, s.31.; Teziç,1991, s.202; Kaboğlu, 2000, s. 74

Çünkü, davayı ancak bir anayasa hakkı ihlal edilmiş olan kişiler açabilir. Bir kanuna karşı yapılan anayasa şikayetinin Anayasa Mahkemesince haklı görülmesi durumunda, başvuruya konu kanun, iptal edilmektedir.

Bireysel başvuru, uygulamada genellikle, olağan başvuru yolları tüketildikten sonra, yargı kararlarına karşı bir anayasa şikayeti şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu denetim biçimin en iyi örnekleri Almanya’da ve Avusturya’da işlemektedir.