• Sonuç bulunamadı

2. BASIN DÖNEMĠ VE MEDYAYA EVRĠLME SÜRECĠNDE BASIN-

2.2. ANAP Dönemi (1983–1990)

12 Eylül Askeri Harekâtı‟nın ardından yapılan 1983 seçimlerini, iletiĢim alanında bugün bile etkinliği hissedilen 24 Ocak Kararları‟nın 10

mimarı olan Turgut Özal‟ın Anavatan Partisi‟nin kazanması, kararların fiilen uygulanmasını sağlamıĢtır. Bu bağlamda „80‟li yıllarda Türkiye‟de kapitalist ekonomik mantığın yerleĢmeye

10

24 Ocak 1980 tarihinde kabul edilen kararların alındığı süreç kısaca Ģöyledir: 1977 seçimlerinin ardından Türkiye‟de istikrarlı bir hükümet kurulamamıĢ ve bu durum ülkeyi, siyasi, ekonomik ve toplumsal açılardan çöküĢ noktasına getirmiĢtir. Ekonomik kriz, siyasal istikrarsızlıkla eklemlenince, gruplaĢmalar, sokak çatıĢmaları ve terör baĢ göstermiĢ ve zaten bozuk olan ekonomi, sürekli para basımı nedeniyle enflasyona ve mala kaçıĢa yol açmıĢtır. 1979‟daki ara ve senato seçimlerini Adalet Partisi‟nin büyük bir farkla kazanması üzerine meclisteki en büyük parti olmasına rağmen CHP hükümeti istifa etmiĢtir. Mecliste diğer sağ partilerin desteğini alan AP, azınlık hükümeti kurmuĢ, Süleyman Demirel baĢbakanlığındaki bu hükümette Turgut Özal Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) baĢkanı olmuĢtur. 24 Ocak Kararları olarak geçen istikrar programını hazırlayıp uygulamaya sokmuĢlardır (IĢık, 2007:159).

baĢladığı bu dönemde, basın alanında da tekelleĢme olgusu ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır.

1980 yılındaki 24 Ocak Kararları ile birlikte ekonomik alanda uygulamaya konulan liberal politikalar, ülkenin her alanında bir değiĢim ve dönüĢüm geçirmesine yol açmıĢtır. 12 Eylül Askeri Müdahalesi ile ekonomik politikalardan bir sapma olmamasına rağmen, siyasal alanda çok partili sistemin geçici olarak rafa kaldırılması ile birlikte her alanda getirilen kısıtlamalar medyayı da derinden etkilemiĢtir. Ardından hazırlanan 1982 Anayasası her alanda ayrıntılı düzenlemeler getirdiğinden, bireysel hak ve özgürlüklerdeki kısıtlamalarla birlikte, iletiĢim araçlarının da depolitizasyon sürecine girmesine yol açmıĢtır. Diğer yandan aynı dönemin basın dıĢı finans kurumlarının basınla eklemlenme süreci yaĢanmıĢtır. Dolayısıyla, siyasal ve ekonomik politikaların etkisiyle yazılı basında değiĢim ve dönüĢümler yaĢanmıĢ, ticari-özel radyo-televizyon kanalları açılarak göreli bir çeĢitlenme olmuĢtur11

(IĢık, 2008:161).

1831‟den 1983‟e dek yazılı yayın organlarının büyük bölümü devlet desteğinde, iĢitsel ve görsel iletiĢim organları da devlet tekelinde iĢlevlerini yerine getirmekteyken, 1983‟den sonra geliĢen serbest pazar ekonomisi ve liberal rüzgârların etkisiyle basın yayın organlarının büyük bölümü tekelci sermayenin eline geçmiĢ ve böylece basında patron imajı büyük değiĢime uğramıĢtır (Yiğenoğlu, 1996:50). Basının Medya‟ya evirildiği bu süreçte, medyadaki sermaye yapısının değiĢmesiyle bazı medya kurumlarının giderek artan kontrol alanı, siyasal iktidarı kimi zaman rahatsız etmiĢ, kimi zaman da ortak çıkarlar nedeniyle bu alan birlikte kullanılmıĢtır. Ancak bu noktada sermayenin iĢleyiĢ biçimi ile ideolojik kültürel yapının ulus devletin kurucu değerlerini dönüĢtürme sancıları açısından bir gerilim söz konusudur. Bunun yanı sıra 1980‟ler, bilhassa 12 Eylül hukukunun getirdiği

11

1980‟li yıllarda sermayenin medyaya ilgisini artıran, dolayısıyla sektör dıĢından giriĢimcileri de sektöre çeken ve sektörün eskilerini büyümeye zorlayan ana etkenlerden birisi, medyaya siyasi alandan yönelen ilgi olmuĢtur. 12 Eylül‟ün biçtiği yeni siyaset yapma elbisesi parti yapılarını, yan örgütlenmeleri kısırlaĢtırınca kitlelerle iliĢki kurma ve siyaset yapmada medyanın önemi artmıĢtır. Bunun ilk farkına varanlardan biri de Turgut Özal olmuĢ, gerek baĢbakan yardımcısı olduğu 12 Eylül döneminde, gerekse ANAP iktidarı döneminde toplumsal yapıdaki ekonomik, siyasal, kültürel dönüĢümde toplumsal destek bulma konusunda medyaya önem atfetmiĢ, gazete sahip ve baĢyazarlarıyla birebir iliĢki kurmuĢ, bu arada elinde tuttuğu TRT‟yi de dilediği gibi kullanmıĢtır (Sönmez, 1996:79).

özgürlüğü kısıtlayıcı düzenlemelerden gazete ve gazetecilerin öncelikle etkilenmeleri, basın açısından sıkıntılı bir dönem oluĢturmuĢtur. 1989 yılına gelindiği halde gazeteler hakkında açılan ceza davalarının sayısı 183‟ü bulmuĢtur. Basın Konseyi‟ne göre; Türk basını, tüm tarihi boyunca 1989 yılı içinde olduğu kadar çok ve yoğun engellemeyle ya da müdahaleyle karĢılaĢmamıĢtır (Demir, 2007:202). 1989‟da beĢ gazetecinin silahlı saldırı sonucu öldürülmesi ise Türk basın tarihinde ender görülen hadiselerden birisidir.

Türkiye‟de bu döneme basın ve siyaset iliĢkilerine bakıldığında, Özal döneminde basın-siyaset iliĢkilerinin çeĢitlenmesi bu döneme rastlamaktadır. Birçok alandaki geliĢmeler basın alanında da kendisini göstermiĢ, baĢka sektörlerde de olduğu gibi basına da birçok teĢvikler verilmiĢtir. Bu durumu gören basın kuruluĢu sahipleri bu teĢviklerle en modern aletleri almıĢlardır. Bu geliĢmelerin dıĢında kalan basın kuruluĢları sahipleri ise ya gazetelerini satmıĢ ya da ortak almıĢlardır. Bu dönemde basının ön plana çıktığını gören basın dıĢı sermaye sahipleri bu fırsatı iyi değerlendirmiĢ ve satın aldıkları gazetelerle basın sektörüne girmiĢlerdir. Böylece daha önce basını ilanlarla korkutan sermaye, bu kez patron düzeyinde basına egemen olmuĢtur. Bu Ģekilde basına giremeyen diğer sermaye sahipleri de televizyon kanalları kurmuĢlardır. Bu dönemde basın giderek siyasetle daha içli-dıĢlı olmaya baĢlamıĢ, sermaye gruplarının desteğini arkasına alan basın kuruluĢları siyasi partilerin birer örgütü gibi çalıĢmaya baĢlamıĢlardır (Ataklı 1997:1250-1251, aktr. TaĢdemir, 2005:177).

Mustafa Sönmez‟in de belirttiği gibi, kısaca “medyanın holdingleĢmesi” diye adlandırılabilecek 1980 öncesi evreyi 1980‟den itibaren “holdinglerin medyaya giriĢi” ve “yazılı-elektronik basınla bütünleĢme” evreleri izlemiĢtir. Bu durum 1990‟larda da devam etmiĢ, böylelikle 1980-1990‟lı yıllar medya sektöründe bir kurtlar savaĢı olarak yaĢanmıĢtır. Bir yandan, medya sektöründen ilk birikimlerini yapıp palazlanan kuruluĢlar kendi aralarında pazar savaĢına tutuĢurlarken bir yandan da medyanın kârının yanı sıra onun bir silah olarak kullanılma gücüne göz koyan holdinglerin sektöre giriĢiyle sektör mücadeleleri hızlanmıĢtır (1996:77). Özellikle 1990‟ların ortalarından itibaren özel radyo ve televizyonların kurulmaya baĢlaması ile basın ve medyaya evirilme süreci tamamlanmıĢ ve medya dönemi baĢlamıĢtır.

Benzer Belgeler