Efsaneler üzerine çalışma yapan pek çok araştırıcı efsaneleri tasnif etmiştir. Bu tasnifler incelendiğinde görülecektir ki bu tasniflerin hiçbirisi genel tasnif değil, eldeki efsane metinlerine göre yapılan özel tasniflerden ibarettir. Nitekim efsaneleri konu edinen birçok yüksek lisans ve doktora tezlerinde de eldeki metinlere göre tasnif çalışması yapılmıştır.
Biz de Anadolu’da anlatılan efsaneleri kaynakları tarayarak tespit ettiğimiz dağ motifli 144 efsaneyi şöyle tasnif ettik:
I. Dağın Menşeini / Oluşumunu Açıklayan Efsaneler
A. Taş Kesilme Sonucu Oluşan Dağlar
1. Deveci Dağı II 2. Gelin Dağı 3. Gelincik Dağı 4. Kırmızı Gelin Dağı 5. Yamanlar Dağı 6. Yılanlı Dağı I 7. Yılanlı Dağı II
B. Dua Sonucu Oluşan Dağlar
8. Büyük Ağrı, Küçük Ağrı ve Murat Suyu 9. Deveci Dağı I
10. Gelincik Dağı ve Mastluğ 11. Hamile Kadın Dağı I 12. Hasan Dağı ve Ekecik Dağı
13. Taşbaş Dağı 14. Yılan Dağı I 15. Yılan Dağı II
C. Beddua Sonucu Oluşan Dağlar
16. Ağrı Dağları 17. Akdağ Efsanesi
18. Büyük ve Küçük Ağrı Dağları 19. Çeç Dağı
20. Hamile Kadın Dağı II 21. Karacadağ Efsanesi I 22. Karacadağ Efsanesi IV 23. Mezir Dağı
D. Kardeşlerin, Dağa Dönüşmesi Efsaneleri
24. Ağlayan Dağı
25. Alaca Dağ ve Kohu Dağı 26. Çiçekbaba-Babadağ Efsanesi
II. Dağın Ad Alışını Açıklayan Efsaneler
A. Adını Kullanılan Bir Kelimeden Alan Dağlar
27. Ağrı Dağı’nın Adı 28. Armelit Dağı 29. Durdağı I 30. Durdağı II
31. Kammer Koppo Dağı 32. Ölemez Dağı
33. Sığın Dağı 34. Süphan Dağı 35. Süphan Dağı
B. Adını Kullanılan Kelimenin Bozulmasından Alan Dağlar
36. Amanos Dağı 37. Amanos Dağları 38. Anamas Dağı 39. Anamas I 40. Anamas II 41. Anamas III 42. Baydığın Dağı 43. Çökelez Dağı I 44. Çökelez Dağı III 45. Çökelez Dağı IV 46. Gâvur Dağları I 47. Gâvur Dağları II 48. Hazar Dağı 49. Hodul Dağı 50. Sandraz DağıC. Adını Görünüşünden Alan Dağlar
51. Babadağ IV
52. Büyük Ağrı ile Küçük Ağrı Efsanesi 53. Dumanlı Dağı
54. Göbekli Dağ 55. Kara Göbek Dağı 56. Karacadağ Efsanesi II
57. Süpürgeç Dağı ile Karadağ Efsanesi 58. Top Dağı
D. Adlarını Özelliklerinden Alan Dağlar
60. Bingöl Dağları 61. Çengelli Dağı 62. ÇomAkdağı 63. Evrenli Dağı 64. Gümülek Dağı 65. Kızkapan 66. Kızkapan Dağı 67. Köse Dağı
68. Küçük feryat ve Büyük Feryat 69. Tekeli Dağı
70. Yılanlı Dağı
III. Şahıs Adlarından Adını Alan Efsaneler
A. Adını Eren, Dede, Ana, Baba, vb. Manevî Şahsiyetlerden Alan Dağlar
71. Akdağ Erenleri I 72. Akdağ Erenleri II 73. Ali Dağı/Ali Dede 74. Çile Dağı
75. Dede Dağı 76. Döldür Dağı
77. Erengüruh Dağı, Yatağan ve Hasanşeyh Köyleri 78. Etyemez Dağı
79. Fıdıl Dağı-Fidan Baba 80. Gafır Dağı
81. Gelincik Ana Efsanesi I 82. Gelincik Ana Efsanesi II 83. Gelincik Ana Efsanesi III
84. Gelincik Ana Efsanesi IV 85. Geyikli Baba
86. Hasan Dağı
87. Hasan Dağı’ndaki Söylentiler I 88. Hasan Dağı’ndaki Söylentiler II 89. Hasan Dağı’ndaki Söylentiler III 90. Kazancığın Karababa
91. Kırklar Dağı II 92. Kırklar Dağı III 93. Kırklar Dağı IV 94. Kırklar Dağı V 95. Kırtıl Dağı I 96. Kırtıl Dağı II 97. Kırtıl Dağı III 98. Kızıldağ Baba 99. Sultan Ana 100. Şeme Dağı
101. Üç Kardeşler(Melek, Sultan, Gelincik)
B. Adını Bağrında Yaşayan Bir Kahramandan Alan Dağlar
102. Dümen Dağı ile Keşiş Dağı 103. İda(Kaz Dağı) Efsanesi 104. Keşiş Dağı
105. Munzur Dağı 106. Munzur ile Keşiş
107. Uğuz Çayırı ve Uğuz Dağı
IV. Dağın İyesiyle İlgili Efsaneler 108. Bolkar Dağı
V. Kutsal Dağlarla İlgili Efsaneler A. Dağ, Adını Peygamberden Alır
110. Çökelez Dağı II 111. Musa Dağı 112. Yıldız Dağı
B. Dağ, Dinî Bir Şahsiyete Atfen Kutsal Sayılır
113. Aptal Dağı 114. Düldül Dağı 115. Düldül İzi
116. Evliya Dağı-Çoban’ın Karısı 117. Evliyalar Dağı
118. Gez Bel/Tecer Dağları 119. Hüseyin Gazi Dağı 120. Hz. Ali Dağı 121. Kırklar Dağı I
122. Suzan Suzi ve Kırklar Dağı 123. Tecer Dağı
C. Dağ, Ritüellerin, Törenlerin Yapıldığı Yerdir
124. Babadağ Efsanesi I 125. Babadağ Efsanesi II 126. Babadağ Efsanesi III 127. BeşparmAkdağı 128. Dua Dağı
129. Köse Dağı ve Köse Baba 130. Yülük Dağı Türbesi 131. Ziyaret Dağı (Yeşilkale) 132. Ziyaret Dağı
D. Dağlar Hediye Edilir
134. Çadır Dağı
135. Kaşmer Dağı Efsanesi II
E. Dağ, Adını Orada Şehit Olan Kişiden Alır
136. Habib Neccar Kıssası Dağı
VI. Hazine ve Define Barındıran Dağ Efsaneleri
137. Hazine(Mastar Dağı)
VII. Dağda Meydana Gelen Olağanüstü Olaylar
138. Gök Dağı Efsanesi
139. Karacadağ Efsanesi III
140. Koçan Dağı ve Küçük Ziyaret 141. Kaşmer Dağı Efsanesi
142. Obrukdağ’daki Mağaranın Efsanesi 143. Süphan Dağı’ndaki Geyik Efsanesi 144. Ziyaret Dağı-Nurilik
İKİNCİ BÖLÜM
ANADOLU DAĞ EFSANELERİNİN MOTİF/EPİZOT SIRASI
A. MOTİF VE EPİZOT NEDİR?
Motif kavramı, dünyada derleme çalışmalarının başlamasıyla birlikte pek çok araştırıcının dikkatini çekmiş ve birçok araştırıcı da bu kavram hakkında görüş be- lirtmişken ülkemizde yapılan derleme çalışmalarında ise yakın zamana kadar motif kavramı net olarak açıklanmamıştır. Bu kavram karmaşası epizot için de geçerlidir.
Ülkemizde yapılan metin derleme çalışmalarından inceleme aşamasına gelin- diğinde bu incelemelerin metinde bulunan motiflerin tespit edilmesine yönelik olduğu görülür. Yapılan bu çalışmalarda motif kelimesinin tam olarak neyi ifade ettiği açık- lanmazken buralarda motif olmayan bazı hususlar ise motif gibi değerlendirilir (Ekici, 1998: 30). Ülkemizde son yıllarda yapılan akademik çalışmalarda motif kavramı çok yönlü olarak açıklanmaya çalışılmış, bu husustaki belirsizlikler büyük oranda açıklığa kavuşturulmuştur.
Günümüzde musiki, resim, nakış ve edebiyatta çok kullanılan motif kelime- sinin aslı Latince “motivum”dur. Kelimenin günlük hayattaki manası ile edebiyattaki manası oldukça farklıdır. Günlük hayatta motif denildiğinde “parça” ve “bölüm” an- laşılırken edebiyatta – bilhassa halk edebiyatında – motif kelimesinin manası oldukça farklıdır. Anlatmaya dayalı türlerden destan, masal, efsane, fıkra ve halk hikâyelerin- deki motifler bile birbirinden farklıdır. Yukarıda bahsettiğimiz türlerin motiflerini Stith Thompson altı ciltlik eserde toplayarak bir bütün halinde değerlendirmiştir (Alptekin, 1986: 401).
Anlatmaya dayalı türler üzerindeki motif çalışmaları 19. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Daha önceki çalışmalar batıda derlemeden öteye gitmezken günümüz- de bu çalışmaların bilimsel bir hüviyete kavuşturulduğunu söylememiz mümkündür (Alptekin, 2002: 113).
Motifin edebiyatımızda kullanılış sebeplerini, farklı araştırıcılar tarafından ya- pılan tariflerle ortaya koymak istiyoruz:
Max Lüthi motifi; “Hikâye etmenin en küçük şeklidir.” (Max Lüthi, Marchen, Stuttgart 1962, s. 18’den Şimşek, 2001: 156) diye tarif etmektedir.
Arthur Christensen ise motifi; “Canlılıklarıyla kendilerini kabul ettiren, tarifi
güç bir psikolojik kanuna göre dinleyiciyi avuç içine alabilen ve iptidaî fikir silsilele- rinden yeni terkiplere girmek için az veya çok parçalara ayrılabilen unsurlar.” (Arthur
Christensen, Motif et theme, s.5’ten Sakaoğlu, 1980: 24) şeklinde tanımlamaktadır. Vesselovski ise motifi; “Hikâyenin parçalanamayan en küçük parçasıdır.” (V. Propp, Morphology of the Folktale, Austin 1958, s. 12’den Seyidoğlu, 1975: 83) diye tarif etmektedir.
Motif konusunda en önemli çalışmanın sahibi Stith Thompson’dur. Thomp- son’a göre motif; “Eskiden beri yaşama kabiliyetine sahip olan masalın en küçük un-
surudur.” (Stith Thompson, The Folktale, New York 1946, s. 415-416’dan Alptekin,
2002: 113)
S. Thompson, motifi böyle tarif ettikten sonra efsaneleri üç gurupta toplar:
“1. Masalların aktörleri: Tanrılar, alışılmamış hayvanlar, harikulade yaratık- lar, cadılar, devler, periler, insanlar, küçük masum çocuklar, zalim üvey anneler vs.
2. Hareketlerin arkasındaki bazı konular: Sihirli objeler, alışılmamış âdetler, acayip inanışlar gibi.
3. Bir tek olaydan ibaret olan ve motiflerin büyük bir çoğunluğunu içine alan motif grubu.” (Stith Thompson, The Folktale, New York 1946, s. 415-416’dan Şim-
şek, 2001: 156)
O halde metinde geçen sıradan bir kelimeyi motif olarak kabul edemeyiz. Bir kelimenin motif olabilmesi için onun olağanüstü özelliklere sahip olması gerekir. Me- sela üzerinde yemek yediğimiz bir sofrayı motif olarak kabul edemeyiz. Ancak “Açıl sofram açıl, türlü yemekler saçıl.” dediğimizde bir anda sofrada türlü yemekler ortaya çıkıyorsa bu sofrayı bir motif olarak kabul ederiz (Şimşek, 2001: 156).
Epizot kelimesinin aslı Fransızca “episode”dir. Epizot, sözlüklerde “Bir ro- mandaki veya hikâyedeki olay” (TDK, TS, 2011: 805); “Asıl olay içinde, başlı başına bir konu denecek şekildeki olay” (Özön, RBTDS, 1971: 211); episode “Olay, serüven; (roman vb.) bölüm” (Fono Yayınları, FYİBS, 2014: 193) olarak tanımlanmaktadır. Epizot kavramının çok yönlü tanımı ise Yaşar Çağbayır’ın hazırlamış olduğu Orhun
Yazıtlarından Günümüze Türkiye Türkçesinin Söz Varlığı Büyük Türkçe Söz- lük’ün üçüncü cildinde buluyoruz. Bu sözlükte epizot “1. Bir bütüne bağlanan ikincil
derecedeki giriş olayı. 2. Eski Yunan trajedelerinde, iki koro şarkısı arasına yerleştiri- len diyaloglardaki asıl bölümler. 3. Hikâye veya romandaki olay. 4. Asıl hikâyeye dâhil edilmiş başka hikâyeler; araya sıkıştırılan ikinci olay. 5. Geniş çaplı dizi olayların bir parçası olmasına rağmen kendi başına yeterli olan bir olay. 6. Bir şiir, hikâye ve ro- manda ana konuya bağlı ikinci dereceden olay. 7. Tiyatroda asıl olayla ilgisi olmayan sahne. 8. Bir roman ya da dizi filmin bölümleri. 9. Aslından ayrılarak değişik biçimde gelişeni; oluntu. 10. Bir eserin, bitmiş ve bağımsız olan parçası; dilim. 11. Olay; hadi- se; vak’a. 12. Bölüm; dilim. 13. Olay sırası. 14. Olay halkası.” (Çağbayır, BTS, 2017:
1832).