• Sonuç bulunamadı

ALTIN TALEBİNİN EKONOMİK KOŞULLARLA İLİŞKİSİ

2. BÖLÜM: DÜNYA ALTIN ARZI VE TALEBİ

2.6. ALTIN TALEBİNİN EKONOMİK KOŞULLARLA İLİŞKİSİ

112

“Altına Talep”, Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Sayı:87, (Mayıs 1986), s.20. 113

İsmail Türk, Maliye Politikası, SBF Yayınları, Ankara, 1983, ss.76-79. 114

Avni Zarakoğlu, Ekonomi İlminin Temel İlkeleri, A.Ü. Hukuk Fak. Yayını, Ankara-1982, ss.340-341.

107

Altın, enflasyonist dönemlerde paranın sürekli değer kaybetmesin den dolayı bir sığınma değeri olarak görülmektedir. Öte yandan acaba milli gelirin sürekli arttığı dönemlerde ve/veya durgunluk dönemlerinde altına olan talebin hangi boyutlarda olduğu incelenmesi gereken konular arasındadır.

2.6.1. Gelişme Dönemlerinde Altın Talebi

Ekonominin içinde bulunduğu devresel dönemlerden birini oluşturan gelişme dönemi, ekonomide milli gelirin bir önceki döneme göre sürekli arttığı bir dönemdir. Üretimin arttığı, kişi başına düşen gayri safi milli hâsılanın yükseldiği, istihdamın arttığı gelişme döneminde ise altın kârlı bir yatırım kaynağı olmaktan çıkmaktadır. Bu ekonomilerde, getirisi yüksek başka yatırım alanlarına tasarrufları yönlendiren finansal kurumlar yaygındır. Bu nedenle altın talebinde bir artış olmayacaktır.115

Ekonominin içinde bulunduğu devri hareketlerin birçok nedenleri vardır. Bu nedenleri burada tek tek anlatmak konunun dışına taşmak anlamına geleceğinden, burada şunu belirtmekle yetinilecektir: Bu devri hareketlerin “insanların bilinçli hareketlerinin bir sonucu olduğu”nu bilmek yeterlidir. Aksi halde, piyasa ekonomisinde bunun başka türlü açıklamasını yapmak mümkün değildir.

2.6.2. Enflasyonist Dönemlerde Altın Talebi

Enflasyon, bilindiği gibi bir ekonomide reel değerlerle nominal değer arasındaki ilişkinin nominal değerler lehine bozulması sonucu fiyatlar genel seviyesinde görülen devamlı yükselişler şeklinde tanımlanabilir. Kısaca arz yetersizliği veya talep fazlalığı nedeniyle fiyatlar sürekli ve önemli miktarlarda artarak, arz - talep denkliği sağlanmaya çalışılır.

Enflasyon iktisat yazınında talep, maliyet ve fiyat enflasyonu olarak sınıflara ayrılır. Her üç durumda da ekonomide nominal değerler reel değerlerin önünde bulunduğundan fiyat artışları sürekli hale gelmektedir. Fiyat artışlarının yüksek olduğu bu dönemlerde elde para tutmanın riski büyüktür. Özellikle hiper -

115

108

enflasyonist dönemlerde para çok hızlı değer kaynbetmektedir. Paradan kaçış enflasyonist dönemlerde, görülen bir olgudur. Çünkü kişiler elinde ne kadar az süre para tutarsa o derece kârlı olmaktadır. Mal fiyatlarının sürekli olarak yükselmesi paranın değerini olumsuz yönde etkilediğinden, para elde tutulmayarak hemen mala çevrilmek istenmektedir.

Enflasyonist dönemlerde altın fiyatlarındaki artış enflasyon hızından, başka bir deyişle fiyatlar genel seviyesinin artış hızından daha yüksek olmasından dolayı kişiler ellerine geçen gelirin bir kısmım altına yatırarak, böylece spekülatif bir kazanç elde ederek enflasyonun olumsuz etkisinden kurtulmak isterler.

Reel faiz oranı enflasyon hızının altında ise gelirin harcanmayan kısmının mevduat olarak bankada tutulması tasarruf sahiplerini olumsuz yönde etkileyeceğinden, gelirin tüketimden arta kalan kısmı ile altın almanın olumlu bir davranış olacağı düşünülmektedir. Enflasyonist dönemlerde altın talebi yüksek olmaktadır. Çünkü diğer getiri kaynakları mesela mevduata verilen faiz, tasarruf bonolarının getirisi ve tahvil getirilen enflosyon hızından düşük getiri sağlıyorsa, her dönemde de altın fiyatlarındaki artış hızı diğer malların fiyatlarındaki artış hızından yüksek olacağından, altına yönelme kaçınılmaz olacaktır.

Nur Keyder yaptığı araştırmada bu ilişkinin pozitif yönlü olduğunu, Türkiye üzerine 1966-77 yılları için yaptığı araştırmada ortaya koymaktadır. Çalışması altın talebi nominal milli gelirin ve altın fiyatlarındaki değişmenin bir fonksiyonu olduğunu ve regresyon analizi sonucu etkisinin pozitif yönlü olduğunu ortaya çıkartmıştır. Keyder buna farklı bir bakış açısıyla değerlendirmiştir.

Keyder, gerek enflasyon hızı ve gerekse altın ve çeşitli mali aktiflerin getiri oranlarındaki beklentilere de dikkati çekerek, altın dışındaki mali aktiflerin getiri oranı, enflasyon hızındaki beklenen artıştan yüksek olduğu zaman tasarruf mevduatı, tahvil, hisse senedi ve bazı mali aktiflerin altının “yerine geçeri” olarak kullanılabileceğini vurgulamıştır. Mali piyasası yeterince gelişmemiş ülkelerde fiyatı enflasyon oranından da hızlı artan altın, enflasyona karşı belki de güvenilir bir yatırım almaşığı oluşturma yolundadır denilebilir.

109

Demek ki enflasyonist dönemlerde elde para tutmanın riski yüksek olduğundan ve diğer getiri kaynaklarının (tasarruf mevduatı, tahvil, hisse senedi v.b.) getirisi düşük ise, kişiler getirisi yüksek, güvenilir bir yatırım almaşığı olarak gördükleri yatırım yapmaktadırlar. Böylece altın spekülatif kazanç kaynağı olmak durumundadır. Ancak enflasyonist dönemlerde sabit gelirlilerin (işçi - memur) reel gelirlerinde sürekli azalma olacağından, alım güçleri de günden güne kötüleşecektir. Dolayısıyla sabit gelirliler için yukarıda yapılmış yorumlar geçersiz olacak, yani enflasyonun olumsuz etkilerinden korunmak için altın alımına yönelemeyeceklerdir. Çünkü sabit gelirlilerin ellerinde spekülatif kazanç temin etmek amacına yönelik, atıl para yoktur. Sabit gelirliler enflasyonist dönemlerde yaşam koşullarının kötüleşmesi sonucu, hayatlarını idame ettirebilmek için, daha önceden almış oldukları altınları, altın fiyatlarının yüksek olması nedeniyle satma durumunda kalacakları söylenebilir. Böylece bağlayacakları gelirler ile kısıtlı bütçelerinin yaratmış olduğu sıkıntıya kısa süreli de olsa bertaraf etmek, biraz olsun rahat nefes alabilmek onlar için kaçınılmaz bir davranış biçimi olacaktır.

kuyumculuk talebi 1151 1163 983 597 834952 905 1079 1166 11731197 15431729 1894 1944 22022345 2454 2684 27122862 2973 28902952 2563 22712162 22272280 2106 2084 1891 1757 0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500 197719781979198019811982198319841985198619871988198919901991199219931994199519961997199819992000200120022003200420052006200720082009 kuyumculuk talebi

Şekil 2.13: Kuyumculuk Talebi Altın

Enflasyonist dönemlerde altın talep eden kişiler toplumun belli bir gelir seviyesi üzerinde kalan, atılda fonu bulunan yüksek gelirlilerdir. Bu dönemlerde şirketler , üretimin zor olması ve spekülatif kazanç temin etmek maksadıyla, atıldaki fonlarını bu kaynaklara yatırmaktadırlar.

110 27.000,0 28.000,0 29.000,0 30.000,0 31.000,0 32.000,0 33.000,0 34.000,0 Q1 2000 Q4 2000 Q3 2001 Q2 2002 Q1 2003 Q4 2003 Q3 2004 Q2 2005 Q1 2006 Q4 2006 Q3 2007 Q2 2008 Q1 2009 Q4 2009 Seri 1

Şekil 2.14: Dünyadaki Toplam Altın Rezervi

2.6.3. Durgunluk Dönemlerinde Altın Talebi

Girişimcilerin gelecek hakkındaki bekleyişleri kötüye dönmüşse, yani gelecekte kârların azalacağı, taahhütlerini zamanında yerine getiremeyeceği ve mali iflasların artacağı yönündeki düşüncelerin hâkim olması halinde, ekonomide daha az yatırım yapılır ve bu durum ekonomide refah devresinin dönmeye başlaması demek anlamına gelmektedir.

Refah dönemlerinde tam istihdama yaklaşıldığından üretim masrafları da artar, yani azalan verimler söz konusu olmaktadır. Kâr marjı daralan girişimciler, yeni kapasite yaratmaktan kaçınırlar. Bu da işsizliğin başlaması anlamına gelir. Girişimciler borçlanmak yerine borçlarını ödemeyi tercih ederler. Ekonomide borç verilebilecek fonlar artar ama borç alıp da iktisadi faaliyete girişen pek bulunmaz. Sonuç olarak milli gelir düşer. İstihdam sorunu başlar, fiyatlar genel seviyesindeki düşüş masraflardaki düşüşten daha hızlı olur.

Bu durum ekonominin belirli sektörlerinde ise yani yüzeysel ise duraklama, ekonominin tüm sektörlerini etkisi altına almışsa çöküntüden söz edilir.

Ekonomideki durgunluğun söz konusu olduğu dönemlerde, altın talebinin ne yönde etkileyeceğini belirtmek gerekirse şu şekilde açıklanabilir. Durgunluk dönemlerinde, elde para tutmanın riski azdır ya da yoktur denilebilir. Parayı mala çevirmek, fiyatlar genel seyri düşebileceğinden kâr yerine zarar getirir. Arz fazlasından

111

kaynaklanmakta, üreticiler ellerinde malı satamamaktadırlar. Ekonomideki bu olumsuz gelişmeden kıymetli maden altın da nasibini alacak, altın fiyatları sabit kalacak ya da düşme eğilimi gösterecektir. Borç verilebilir kaynakların artması faiz oranlarının düşmesine de neden olacak ve öte yandan gelecekte kâr marjının azalacağı da genel kanı haline gelmişse yatırımlar duracaktır. Faiz oranı düşük olduğundan elde para tutmanın riski azalacak, altına olan talep azalacak, altın güven unsuru olmaktan çıkacaktır. Nur Keyder’in yapmış olduğu çalışma sonucuna göre reel gelir ve altın fiyatları durgunluk dönemlerinde düşeceğinden altın talebi de negatif yönlü olacak, yani azalacaktır.