• Sonuç bulunamadı

Araştırmanın I. Alt problemi; ‘‘Coğrafya dersinde konular işlenirken, diğer disiplinlerle nasıl bir ilişki kurulmuştur?’’ şeklindedir.

Disiplinlerarası yaklaşımın temelini, farklı disiplinleri bir sistem dahilinde birleştirme oluşturduğu için, konular öğrenilirken ya da öğretilirken, konuların bir bütün olarak ele alınması, daha başarılı sonuçlar doğuracağı görülmüştür (Yıldırım, 1996). Bu yüzden, dersin planı yapılanırken, ders öğretmeni ve gözlemci öğretmenlerle interdisipliner yapıda olan kazanımlar, işbirliği yapılarak belirlenmiştir.

Öğrencilerin, gerek yaptıkları sunumlarda, gerekse dersin işlenişi hakkında aldıkları notlarda, konuları anlamlı bir bütün halinde, birden fazla disiplinden yararlanarak kavradıkları görülmüştür. Hatta bazı öğrencilerin, ders öğretmeni ve gözlemci öğretmenlerin, konuların hangi disiplinlerle ilişkilendirildiğine ait not aldıkları disiplinlerden daha çok disiplin ismini not aldıkları görülmüştür.

‘‘Ekosistemi oluşturan unsurları, madde döngüsünü ve enerji akışını ekosistem devamlılığı açısından analiz eder.’’ kazanımı işlenirken; yapılan grup çalışmaları ve etkinliklerde, fotosentez olayı anlatılırken inorganik maddelerin organik maddelere dönüşümünü kimyasal tepkime sonucu oluştuğuna değinirken kimya biliminden, biyoçeşitliliği etkileyen faktörlerden iklimin önemine değinirken klimatoloji biliminden, bazı hayvan türlerinin dağlık alanlara uyum sağlayabildiğine değinerek jeomorfoloji bilimininden, hayvan ve bitkilerin iklimin olumsuz etkisinden korunmak için adaptasyona uygun olarak fizyolojik olarak yapılarında bazı değişmeler (kutuplarda yaşayan hayvanların soğuktan korunma yöntemi ile çöl sıcaklarında yaşayan hayvanların korunma yöntemleri) yaşandığına değinerek biyoloji, zooloji ve botanik bilimlerinden faydalanıldığı görülmüştür (Ek-16).

Disiplinlerarası yaklaşımda, öğrencilerin derse katılımının üst düzeyde olması için grup çalışmalarının büyük önemi vardır (Yarımca, 2011). Bu yüzden, ‘‘Ekosistemi

oluşturan unsurları, madde döngüsünü ve enerji akışını ekosistem devamlılığı açısından analiz eder.’’ kazanımında, sınıf karbon döngüsü, oksijen döngüsü ve azot döngüsünü temsilen üç gruba ayrılarak bir canlandırma yapılmaya çalışıldı. Her döngü kendisinin ne kadar önemlli olduğu ve kendilerine yapılan ya da yapılabilecek müdahalelerden dolayı dünyayı bekleyen tehlikelerden bahseden öğrenciler sınıf ortamında öğrendikleri bilgileri gerçek yaşamla ilişkilendirmeleri, konunun daha kalıcı olmasını sağlamıştır.

‘‘Türkiye’nin madenlerini ve enerji kaynaklarını ülke ekonomisindeki yeri ile birlikte değerlendirir.’’ kazanımında, ‘Sizce Türkiye’de tarihte ilk kullanılan madenler hangileridir?’’ sorusuyla derse başlanarak öğrencilerin konu ile ilgili düşünmeleri ve fikir yürütmeleri sağlanmıştır. Böylece konu ile ilgili ilk uyarıcılar kullanılmış sınıfın konuyu ilgiyle karşılanmasına çalışılmıştır.

Yine Türkiye’deki maden çeşitliliğinin önemine değinmek için, ‘‘Dünya’da çok az bulunan titanyum, kobalt, platin gibi birkaç maden dışında ülkemizde her çeşit maden tespit edilmiştir.’’ bilgisi kullanılarak, öğrencilerin konuya ilgi duymalarına çalışılmıştır. Zaten bu cümleden sonra titanyum ve platinin nerede çıktığı, titanyumun özellikle otomobillerin egzoz sistemlerindeki katalitik konverterlerde ve bujilerin uçlarında kullanıldığı, yüksek aşınma ve kararma direncinden ötürü ideal bir hassas kuyumculuk metali olduğu, altından daha kıymetli olduğu, hatta platin fiyatları, piyasadaki arz-talep dengesine göre değişmekle birlikte normalde altının iki misli olduğu, dünya'da en değerli 2. maden olduğu bilgisi sınıfla paylaşılınca, öğrencilerin bu bilgi karşılığında şaşırmış; dünyanın en değerli madeninin hangisi olduğu, altının en değerli maden olmadığı bilgisini öğrenmeleri, onları biraz da heyecanlandırdığı görülmüştür. Sınıftaki kısa süren en değerli maden tartışmasının ardından elmas konusunda mutabık kalınarak derse devam edilmiştir. Böylece konu ile öğrendiğimiz yeni bilgilerin, günlük hayatta bildiğimiz eksik ya da hatalı bazı bilgilerin yeniden yapılandırılması sağlanmaya çalışılmıştır.

Derse giriş etkinliği olarak yapılan bu soru cevap bölümünden sonra, Türkiye’de madenciliğin tarihçesinin M.Ö. 7000 yıllarında saf bakırın işlenmesiyle başladığına değinilerek Tarih biliminden, bazı madenlerin metalik (demir, çinko, krom gibi), bazı madenlerin mineral olarak(bor), bazı madenlerin sıvı halde bulunduğuna (civa) değinerek kimya biliminden, ülkemizde yer alan madenler ve enerjikaynaklarının yıllara göre üretim ve tüketim miktarlarının tabloları incelenirken, matematik ve istatistik biliminden yararlanılmıştır (Ek-17).

23 Öğrencilerden biri, civanın insan sağlığına neden zarar verdiğni sorması üzerine, civanın özellikle havadan solunulması ve gıdalarla birlikta alınması sonucu ciddi sağlık problemleriyle karşılaşabileceği branş öğretmeni tarafından vurgulanmıştır. Konunun günlük hayatla ilişkilendirilen bu boyutunun ortaya çıkması sonucu, branş öğretmeni tarafından internete bağlanılarak, civanın sağlık üzerindeki etkisi ve korunma yolları ile ilgili bilgi paylaşımı yapılmıştır. Verilen bu bilgiler karşısında bazı öğrencilerin daha önceki yıllarda civayı ellerine aldıkları, şu an olsa asla böyle bir şey yapmayacaklarını vurgulamışlardır. Ayrıca asbest madenininde kansorejen etkisi oluşturduğu ve kullanılırken dikkat edilmesi gerektiğne değinilmiştir. Böylece Tıp biliminden de istifade edilerek konunun bir bütün olarak algılanılmasına çalışılmıştır (Ek-17).

Yine enerji kaynaklarımızdan bazılarının klimatik ve meteorolijik etkenlerden etkilenebildiği (rüzgar, güneş, su), dolayısıyla bu enerji kaynaklarından elektrik üretimi yapılacak tesislerin yer seçiminin çok önemli olduğu konusuna vurgu yapılmıştır.

Öğrencilerin öğrendiği bilgilerin kalıcı olması ve çevrelerindeki tesislerin öneminin daha iyi kavranılması açısından hidroelektrik santrallerinden nasıl elektrik elde edildiği, baraj göllerimizdeki sulardan faydalanılarak, potansiyel enerjinin kinetik enerjiye nasıl dönüştürüldüğünü gözlemlemek için öğrencilere konuyla ilgili bir video izletirilmiştir. Böylelikle hem fizik biliminden yararlanılmış, hemde konunun günlük hayatla irtibatlandırılarak daha kalıcı olması sağlanmıştır.

‘‘Kültürü oluşturan unsurlardan yola çıkarak farklı kültürel bölgelerin yeryüzünde yayılış alanlarına ait analizler yapar.’’ kazanımında derse giriş etkinliği olarak;

Japon akademisyen, ‘‘Japonca Türk atasözleri sözlüğü yazdı’’ (http://www.haberler.com/japon-akademisyen-japonca-turk-atasozleri-sozlugu/) internet haberi başlığı altında,

‘‘Türk kültürünü Japonlar'a anlatmak için çalışma başlatan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mariko Kızılay, "Japonca Açıklamalı Türk Atasözleri Sözlüğü" yazdı. Eğitim Fakültesi Japonca Bölümü Öğretim Üyesi Kızılay, yaklaşık 10 yıldır Çanakkale'de bulunduğunu ve Türkiye hayranı olduğunu söyledi. Buradan ayrılmak istemediğini, eşinin de Türk olduğunu belirtti.

Türkiye'yi Japonya'da tanıtmanın yollarını aradığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kızılay, buna atasözlerinden başlamak istediğini kaydetti. Atasözlerinin her milletin özel dil

varlığı olduğunu vurgulayan, Türkiye'nin Japon uyruklu ilk ve tek yardımcı doçenti Mariko Kızılay, "Bir milletin düşünceleri, yaşayışı, inanışları, gelenek ve görenekleri, en güzel atasözleriyle anlatılır. Ben de buradan yola çıkarak Japonca bir sözlük yazdım. Yaklaşık 1,5 yıl çalıştığım sözlükteki yaklaşık 200 Türk atasözünü özenerek seçtim. Bu sözlük, çalışmanın bir bölümü. Türkiye'nin tanıtımını, daha değişik etkinlik ve eserlerle ilerleyen dönemlerde devam ettireceğim. Buradan Japonya'ya giden heyetlerin, Türk kültürünü anlatan bu Japonca sözlüğü orada görüştükleri kişilere hediye etmesi bizce çok büyük anlam ifade eder." dedi. Türk kültürünü ve geçmişini anlatan çok güzel atasözleri bulunduğuna dikkat çeken Kızılay, "Sözlüğün kapağına, en çok hoşuma giden, 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var', 'Bir elin nesi var, iki elin sesi var', 'Ne doğrarsan aşına, o çıkar karşına' atasözlerini yazdım. Bu cümleler çok kısa ve öz, insana hayat dersi veren anlamlar içeriyor." şeklinde konuştu.’’ parçası tahtaya yansıtılarak öğrencilerden

okunması istendi, ve ardından öğrencilere, kültürün ne olduğu, hangi unsurlardan oluştuğu soruları yöneltildi. Böylece öğrenciler derse daha aktif bir şekilde katılımı sağlanmış oldu.

Yapılan bu giriş etkinliğinin ardından, sınıf 3-4 kişilik gruplara ayrılarak, kendilerine verilen kağıtlara Türk kültürünü anlatan simgeler, unsurlar, varlıkların neler olduğu yazmaları istenmiştir (Ek-14). Grupların yazdığı kağıtlar kendi aralarında değiştirilerek, diğer grupların yazdıkları da karşılıklı olarak görme fırsatı sunulmuştur.

Yapılan bu etkinlikler sonucunda, Türk kültürünün çok köklü ve eski olduğuna, kaynak ocağının Orta Asya olduğuna, bozkır kültürü olarak da adlandırıldığına, Türk kültürünün dünya üzerindeki dağılışının çok geniş olduğuna, dolayısıyla dünyanın değişik bölgelerinde kalıcı izler bıraktığına (Tac Mahal, Mostar Köprüsü gibi)değinilerek, Tarih biliminden faydalanılmıştır (Ek-18).

Türk kültüründe dilin çok önemli olduğu çeşitli atasöz ve özdeyişlerin coğrafi unsurları anlatırken bile kullandığımıza değinmek adına örnek bir çalışma öğrencilere gösterildi. Bu bilimsel makale çalışmasında farklı coğrafi unsurların Kırgız ve Türk atasözlerinin dizelerinde aynı şekilde anlatıldığı görülmüştür (Gülüm ve Boz, 2011). Böylece Edebiyat ve Türkçe bilimlerinden de faydalanılmıştır. Türk kültürünü yansıtan maddi unsurların yanında manevi unsurların da çok önemli olduğu, özellikle gelenek ve göreneklerin Türk kültüründe çok belirgin ve önemli olduğuna bütün öğrenciler değinmiştir. Özellikle saygı, sevgi, hoşgörü, dünya barışını esas alan bir külltüre sahip

25 olduğumuza değinilmiştir. Öğrencilerin Türk aile yapısıyla ilgili birçok örnek verdiği görülmüş, özellikle batı medeniyetleriyle çok farklı olduğumuzu gururla söylemeleri aidiyet duygularının üst seviyede oldukları görülmüştür. Türk atasözleri ve deyimlerinde aile ve akrabalık anlayışı (Ergan, 1989 ) örnek olarak yansıtılmış ve incelenmiştir. Verilen örnekte Türk aile yapısı analiz edilerek, Edebiyat ve Sosyoloji bilimi birarada kullanılmıştır. Bir öğrenci Orta Asya’daki sert iklim şartları Türklerin daha mücadeleci ve savaşçı özellikte olduklarını, Mezopotamya ve Hindistan gibi sıcak iklimlerde yer alan devletlerin uzun süreler sonucunda mücadeleci özelliklerini kaybettiklerini, kurulan devletlerin uzun süreler boyunca kalıcı olamadıklarına değinmiş, iklim gibi çeşitli doğal şartların insanların yaşam biçimlerini, felsefelerini hatta psikolojilerini etkilediklerini belirtmiştir. Böylelikle felsefe ve psikoloji bilimlerinden de faydalanılmıştır (Ek-18).

Konu sonunda öğrencilere, ‘‘Türk kültürünü tanıtan gönüllü bir elçi olsaydınız, hangi unsurları ön plana çıkarırdınız?’’ sorusu yöneltilerek, öğrencilere konu ile ilgili üst düzey düşünme fırsatı verilmiş ve öğrencilerin çeşitli çıkarımlarda bulunulması istenmiştir. Öğrencilerin özellikle hoşgörü ve misavirperverlik, muhteşem mimari eserler (özellikle İstanbul şehri) unsurlarını daha çok vurguladıkları görülmüştür. Ders öğretmeni de;

Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz.

özdeyişiyle, Türk kültürünün, insan sevgisini ve barışını esas alması ile ilgili dörtlüğü okuyarak, konuyu sonlandırılmıştır.

Çevre ve toplum öğrenme alanında yer alan; ‘‘Çevre sorunlarını farklı kriterlere göre sınıflandırır.’’ kazanımında, öğrencilerin çevreyi kullanma bilincini geliştirmek amacıyla sınıf 3-4 kişilik gruplara ayrılarak, çevre sorunlarından birini derinlemesine analiz ederek sunmaları istenmiştir. Öğrenciler yaptıkları çalışmaları sunarken kendilerini rahat hissetmelerine ve kendilerini iyi ifade etmelerine özen gösterilmiştir.

Küresel ısınma grubunun çok kapsamlı bir çalışma yaptığı, hatta bir öğrenci önceki yıl büyük bir merak sonucu 3 aylık yaz tatilinde küresel ısınma ile ilgili yaptığı

internet araştırması ile ilgili elde ettiği bulguları sınıfla paylaşması çok etkili olduğu görülmüştür.

Küresel ısınmanın temel nedeninin, özellikle sanayileşen ülkeler tarafından, yoğun olarak atmosfere salınan karbondioksit başta olmak üzere çeşitli sera gazları olduğuna değinilmiştir. Doğadaki karbon döngüsünde problemler yaşandığı ve karbon döngüsünde oluşan problemin dünyayı küresel bir felakete götürebileceği bilgisini paylaşan grup böylece hem kimya biliminden faydalanmış, hem küresel ısınmanın çevresel etkilerini analiz ederken de ekoloji biliminden, hem de yeryüzündeki bitki ve hayvan çeşitliliğini tehdit eden, küresel ısınmaya bağlı olarak ortaya çıkan ekstem iklim olaylarına değinerek de biyolojik unsurların ilerde daha da azalacağına vurgu yapmıştır. Kirlilik türleri ile ilgili çalışma yapan gruplardan radyoaktif kirliliği anlatan sunumlarda, bazı maddelerin çevreye yaydığı dalgalarla oluşan radyasyonun hem doğal çevre üzerindeki olumsuz etkisi hem de insan sağlığı üzerinde oluşturduğu tahribatlara değinerek, Fizik, Ekoloji ve Tıp biliminden faydalanıldığı görülmüştür. Bu konuda bir öğrenci de maddenin atom çekirdeğindeki parçalanmalarla oluşan alfa, beta ve gama ışınlarıyla ilgili kısa bir film göstermiştir. Böylece Fizik ve Kimya biliminden faydalanılmıştır (Ek-19). Gruptan bir öğrenci de ABD’nin 1945 yılında Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombalarının etkisinin uzun yıllar devam ettiğini, 2000 li yıllara kadar bomba atılan yerde bitki dahi yetişemediği, sakat doğumların hala görüldüğüne değinerek yine tarihi bir bilgiyi paylaşmıştır. Besin kirliliğile ilgili sunum yapan öğrencilerde, biyolojik, kimyasal ve radyolojik kirleticilerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermiştir.

Yine dersin sonunda bir öğrenci söz alarak, çevre sounlarının ülkeler açısından çok önemli ekonomik kayıplar yaşattığı ve geri dönüşüm sayesinde ekonomiye önemli geri kazanımlar sağlanabileceği, hatta geri dönüşüm konusunda bazı Avrupa ülkeleri, özellikle İskandinav ülkelerinin çöplerden enerji elde ettikleri, gelişmemiş ülkelerden çöp satın almak istedikleri örneğini vererek konunun ekonomik boyutuna değinmesi, sınıfa önemli bir bilgi aktarımı yaptığı görülmüştür. Böylece öğrenilen konunun gerçek hayatla ilişkilendirilmesi de önemli bir kazanım olarak karşımıza çıkmıştır.

Öğrencilerin yaptıkları sunumlarda, çevre problemlerini anlatırken çok duyarlı oldukları görülmüştür. Örneğin,bir öğrencinin gelişmiş ülkelerde çavreye zarar verenler

27 hakkında yaptırım gücü çok yüksek yasaların bulunduğunu, aynı şeyin ülkemizde de uygulanması gerektiğini belirtmiştir.

Gerek uygulamalar sırasında, özellikle grup etkinliklerinde, gerekse konularla ilgili öğrencilerin yaptığı çıkarımlarda üst düzey yaratıcı düşünme becerilerinin ortaya çıktığı görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin konular hakkında yaptığı sunumlarda ve yorumlarda çeşitli disiplinlerden faydalanarak bir bütün halinde konuyu algıladıkları ve bu şekilde ders işlenişinin kendilerini daha çok tatmin ettiği, derse karşı ilgilerinin daha olumlu oldukları gözlemlenmiştir. Bu da disiplinlerarası yaklaşıma uygun ders anlatımının öğrencilerde daha kalıcı öğrenmelerine neden olduğu (Yıldrım, 1996) ile ilgili kanıtlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öğrencilerin kendilerine ait yansıtma yazılarına bakıldığında, ‘‘Hangi disiplinlere(branş dersleri) ait bilgi ve becerileri kullandığınızı belirtiniz?’’ sorusuna verdikleri cevaplarına baktığımızda, ‘‘Ekosistemi oluşturan unsurları, madde döngüsünü ve enerji akışını ekosistem devamlılığı açısından analiz eder.’’ kazanımında, öğrencilerin tamamı (14 kişi) Biyoloji, 12 öğrenci Kimya, 3 öğrenci Fizik, 5 öğrenci Zooloji biliminden faydalandıklarını ifade ettmişlerdir. Ayrıca bir öğrenci diksiyon alanını yazması, sunumlarda diksiyon, hitabet ve güzel konuşma yeteneklerinin gelişimine katkı sağladığı kanaatine varılmıştır (Ek-20).

‘‘Türkiye’nin madenlerini ve enerji kaynaklarını ülke ekonomisindeki yeri ile birlikte değerlendirir.’’ Kazanımında, 11 öğrenci kimya bilimi, 3 öğrenci Fizik bilimi, 4 öğrenci Ekonomi bilimi, 10 öğrenci Matematik-İktisat bilimleri, 2 öğrenci Tarih bilimi, 4 öğrenci Biyoloji bilimlerine ait bilgi ve becerileri kullandıklarını not aldıkları görülmüştür (Ek-20). Ayrıca bir öğrenci ülkelerin sahip oldukları yeraltı kaynakları ve enerji varlıklarının uluslararası ilişkilerde, önemli bir etken olduğu sebebiyle Jeopolitik (Ek-3) notunu tuttuğu düşünülmektedir. Yine bir öğrenci hukuk alanını yazdığı görülmüştür. Bu öğrencinin, ders işleniş esnasında öğretmen tarafından, dünya üzerinde özellikle sıcak çatışma bölgelerinde enerji paylaşımı ile ilgili, ülkeler arasında ciddi sorunlar yaşandığı hatta bazen savaşlar yaşandığı yorumunu yaptığı düşüncesiyle bu uyuşmazlıkların çözümü konusunda hukuk alanını yazdığı düşünülmektedir. Çünkü bu öğrenci, BOTAŞ şirketinde çalışan yakın bir akrabasının olduğunu, hatta kendisinin de enerji konularına hakim, uluslararası enerji şirketlerinde avukatlık yapmak istediğini belirtmiştir. Yine bir öğrencinin bazı taşların, sağlık alanında tıp dünyasında alternatif

tedavi yöntemi olarak kullanıldığı ve bu nedenle de Beden Eğitimi-Sağlık alanını yazdığı düşünülmektedir. Öğrencilerin yansıtma yazılarında bu denli çok bilimin yazılı olması, öğrencilerin imterdisipliner yaklaşıma uygun olarak konuları algılama kapasitelerinin üst seviyede olduğu düşünülmektedir.

Yine öğrenci yansıtma yazılarına baktığımızda, ‘‘Kültürü oluşturan unsurlardan yola çıkarak farklı kültürel bölgelerin yeryüzünde yayılış alanlarına ait analizler yapar.’’ kazanımında, 12 öğrenci Tarih, 11 öğrenci Edebiyat, 9 öğrenci Sosyoloji, 3 öğrenci Psikoloji, 1 öğrenci Felsefe, 4 öğrenci Antropoloji, 3 öğrenci Filoloji, 1 öğrenci Ekonomi bilimlerine ait bilgi ve becerilerden faydalandıklarını not almışlardır (Ek-20). Türk kültürünü anlatan atasözleri ile türk ve Kırgız atasözlerinin karşılaştırmalarının yapıldığı etkinlik, öğrencilerin Edebiyatın yanında Filoloji (Dil bilimi) bilimini de not almalarına neden olduğu düşünülmekte ve öğrencilerin konu kavramadaki algı bütünlüğüne son derece dikkat ettikleri görülmüştür. Yine kültür konusunun giriş kısmında, değişik kültürlere ait figürler, çeşitli resimler, insan görüntüleri paylaşılırken, öğrencilerin değişik coğrafyalarda yaşayan insan görüntüleri (çekik gözlü, sarışın, esmer, siyah) karşısında Antropoloji bilimini not almalarına sebep olduğu düşünülmektedir.

‘‘Çevre sorunlarını farklı kriterlere göre sınıflandırır.’’ kazanımında ise, Kimya bilimini 8 öğrenci, biyoloji bilmini 11 öğrenci, ekoloji bilimini 8 öğrenci, Fizik bilimini 5 öğrenci, Tıp-Sağlık alanını 8 öğrenci, Tarih bilmini 2 öğrenci, Ekonomi bilimini 4 öğrenci faydalandığı alan olarak not almıştır (Ek-20). Öğrencilerin özellikle çevre sorunları konusunu anlatırken, kimya alanından sağlık alanına, biyoloji alanından ekonomi alanına kadar faydalandığı bilim dallarını not almaları, disiplinlerarası yaklaşıma uygun ders anlatımının kazanımları için önemli kanıtlar olarak karşımıza çıktığı düşünülmektedir.

Gözlem sonuçlarını çeşitlendirmek ve geçerlilik ile güvenirliliğinin arttırılması amacıyla (Yıldırım ve Şimşek, 2011) gözlemci öğretmenlerin ders işleniş sırasında derste hazır bulunup, gözlemlerini not altına almaları araştırmaya önemli katkı sağlamıştır. Böylece, öğrenci ve branş öğretmenlerine ilaveten farklı gözlem unsuru olarak, diğer branş öğretmenlerin gözlemlerinden faydalanılması araştırmayı daha güçlü kıldığı değerlendirilmiştir. Çünkü gözden kaçabilecek unsurların en aza indirilmesi, araştırmanın geçerliliğini ve güvenirliliğini arttıracağı önemli bir gerçektir.

29 ‘‘Ekosistemi oluşturan unsurları, madde döngüsünü ve enerji akışını ekosistem devamlılığı açısından analiz eder.’’ kazanımında, eş gözlemci öğretmen olarak Fizik ve Kimya branşlarından iki öğretmen sınıfa davet edilmiştir. Gözlemci öğretmenler dersin herhangi bir bölümünde derse müdahale etmeden sadece gözlemlerini kendilerine verilen formlara işlemişlerdir. Bu konu, gerek ünitelendirilmiş yıllık ders planlarında yazılırken, gerekse de zümre öğretmenler kurulunda tartışılırken, özellikle Kimya ve Biyoloji öğretmenleriyle ibirliği yapılması dersin, etkililiği bakımından son derece isabetli bir yaklaşım olacağı düşünülmüştür.

Birinci öğretmen gözlem notunda, ‘‘İşlenen konuların hangi disiplinlerle ilişkilendirildiği’’ maddesine verdiği cevapta; dersin fizik, kimya, biyoloji ve ekoloji branşlarıyla bütünleştirilerek işlendiği, konunun zaten interdisipliner bir konu olduğu için daha önce konuyu ortak tespit ettiklerini ve farklı bir derse planlı olarak nitelikli bir gözlemci olarak katılmasının kendisini çok memnun ettiğini belirtmiştir. Diğer gözlemci öğretmen de paralel olarak, kimya ve biyoloji disiplinlerinden faydalanıldığı, bu konunu coğrafya dersinde bu şekilde işlendiğinden ilk kez haberdar olduğunu, öğretmenlerin işbirliğinin yapmasının önemini bizzat yaşayarak gördüğünü belirtmiştir (Ek-9).

‘‘Türkiye’nin madenlerini ve enerji kaynaklarını ülke ekonomisindeki yeri ile birlikte değerlendirir.’’ kazanımında, gözlemci öğretmenlerden birisi; işlenen konular diğer branşlarla ilişkilendirilerek bir bütün halinde sunulmasını çok etkileyici bulduğunu belirtmiş, özellikle konunun sadece bir açıdan değil, çok boyutlu olarak ele alınması öğrencilerde kalıcı öğrenmeyi sağladığına inandığını belirtmiştir (Ek-10). Konunun özellikle Kimya, Fizik, Ekonomi ve Jeopolitik alanlarıyla birleştirilerek verilmesini de gözlem notuna aldığı görülmüştür. Diğer eş gözlemci öğretmen ise; işlenen konunun bu kadar branşla (disiplin) ilişkili olabileceğini hiç düşünmediğini, örneğin madenler konusunu anlatırken, madenlerin insan sağlığını olumlu ve olumsuz yönlerden ne şekilde etkilediğini sunarak konuya başka bir bakış açısı getirmek son derece isabetli ve etkili bir

Benzer Belgeler