• Sonuç bulunamadı

2.1.3. Keman Ekolleri

2.1.3.3. Alman Keman Ekolü

Rönesans döneminden itibaren müzik alanında iki önemli merkez olan İtalya ve Almanya, seslendirme stilinde ve müzik türlerinde ayırt edici özelliklere sahip olmuşlardır. Bu özellikler, bahsi geçen ülkelerin müzikteki gelişimini, müzisyenlerini, eğitim sistemlerini biçimlendirmede etkili olmuştur. Dubourg (1852)’a göre İtalyan ve Alman müziğinde anlatım, İtalya’da vokal iken Alman müziğinde çalgı, İtalya’da duygusal stilde, parlak melodik bir yapıda iken Almanya’da ciddi veya sert bir biçimde sunulmaktadır. Dubourg (1852), genel olarak bu iki merkezin karşıt yapıda olduğu, İtalya’nın tutkulu müziğine karşın Almanya’nın akılcı ve süslü müziğinden bahsetmektedir (s. 222).

İtalya’da keman müziğinin, keman için yazılmış sonatlarla 1620’de başladığını belirten Allsop (1996), Almanya’da aynı türdeki keman müziğinin, Tablo 2’de sunulduğu biçimde 1675’ten başladığını belirtmiştir (s. 243).

Tablo 2.

17. Yüzyılda Almanya’da Keman İçin Yazılan Eserler

c. 1675 H. Biber, Mystery sonatas Ms.

1676 J. J. Walther, Scherzi da violino solo Frankfurt & Leipzig

1681 H. Biber, Sonatae, violin solo Nürnberg

1682 J. P. Westhoff, Sonata violino solo Paris

1683 J. P. Westhoff, Suite pour le violon seul sans basse Paris

1688 J. J. Walther, Hortulus chelius Mainz

1694 J. P. Westhoff, Sonate a violino solo con basso continuo Dresden

1696 J. P. Westhoff, 6 Suites for solo violin Dresden

Mannheim bestecilik ekolü, günümüz orkestralarının temelinin atılmasına ve yeni çalgı ekolü oluşmasına yol açmış, sonrasında Alman keman ekolü olarak Leopold Mozart, Louis Spohr, Ferdinand David, Federigo Fiorillo, Joseph Joachim, Anton Stamitz, Carl Stamitz, Henry Schradieck gibi kemancıların yetişmesine imkan sağlamıştır. Johann Wenzel Anton Stamitz (1717-1757)’in Mannheim ekolünden türeyen Alman keman okulunun ilk temsilcilerinden olduğu söylenebilir. Stoeving (1914)’e göre Stamitz’in öğrencisi Christian Cannabich (1731-1798), orkestra eserlerinde kullandığı efektler ile dikkat çekmiş ve Wilhelm Cramer (1746-1799)’in öğretmenliğini yapmıştır (s. 221). Johann Stamitz’in oğlu Anton Stamitz Rodolphe Kreutzer’in öğretmeni olarak ve Franz Eck de Louis Spohr’un öğretmeni olarak Alman keman okulunun önemli kemancıları olarak keman tarihine adlarını yazdırmışlardır.

Alman keman ekolünün kurucularından besteci ve kemancı Franz (František) Benda (1709-1786), dönemin ünlü kemancılarından biri olarak anılmaktadır. Benda’nın Berlin’de saray müzisyeni olarak Quantz, Emanuel Bach, Johann Gottlieb Graun ve Carl Heinrich Graun gibi ünlü besteci ve müzisyenlerle birlikte çalıştığını belirten Lee (1976), çağdaşı olan ünlü müzisyenler tarafından fazlasıyla saygı duyulduğunu ve bu müzisyenlerin övgülerine bağlı olarak kemancılığının önemli ve etkili olduğunu belirtmiştir (s. 60).

Benda’nın keman icrasını dinleyen dönemin ünlü bestecileri Christian Friedrich Daniel Schubart, Charles Burney ve Ferdinand Hiller, Benda’nın kemandaki etkili tonu, teknik hakimiyeti ve stilistik seslendirme biçimine yönelik üstün yeteneğinden bahsetmişlerdir (Clarke, 1895: 19; Lee, 1976: 60-61). Keman öğretiminde kullanılması amacıyla “Studies for the Violin” ile “Progressive Exercises fort the Violin” isimli metotları yazan besteci, solo keman için kaprisler, keman için konçerto ve sonat formunda birçok eser bestelemiştir. Benda, öğretmenlik kariyeri ile de başarıya ulaşmış, Leopold August Abel (1718-1794), Friedrich Wilhelm Rust (1739-1796), Johann Peter Salomon (1745-1815) gibi ünlü kemancılara ders vermiştir (Stoeving, 1914: 220).

Alman keman ekolünün oluşumunda büyük katkıları olan Leopold Mozart (1719- 1787), ürettiği metot ve keman pedagojisi ile literatürün önemli isimlerinden biridir. 1756 yılında basılan Versuch einer gründlichen Violinschule adlı metodu (İngilizce adı: A Treatise on the Fundamental Principles of Violin Playing), o güne kadar yazılmış en detaylı keman metodudur. 12 bölümden oluşan metotta, kemanda duruş-tutuş, müzik teorisi, pozisyon geçişleri, süslemeler, açıklamaların yapıldığı sağ ve sol ele yönelik teknik çalışmalar, müzik eserlerini doğru okuma gibi bilgiler yer almaktadır.

Leopold Mozart’ın keman metodunda İtalyan etkisinin bulunduğu, Mozart’ın Giuseppe Tartini ve Pietro Locatelli’nin keman eğitimi konusundaki pedagojik yaklaşımlarından etkilendiği kaynaklarda belirtilmiştir (Masin, 2012: 49; Steinhardt, 1937: 20; Kolesnyk, 2014: 2).

Keman müziğinin romantik dönemdeki Alman temsilcilerinden Louis (Ludwig) Spohr (1784-1859), keman pedagojisine olan katkılarının yanında, kemanın yapısında yaptığı değişikliklerle tanınan besteci ve kemancıdır. Kemanın kavranmasında ve sol elin daha rahat kullanılabilmesi için Spohr’un yaptığı yenilik, 1820 yılında kemana çeneliği eklemesidir.

Spohr’un Violinschule ismindeki keman metodu 1832 yılında basılmış, basıldığı günden itibaren birçok dile çevrilerek farklı ülkelerde keman öğretiminde kullanılmıştır. Detaylı bir içeriğe sahip üç ana bölümden oluşan metotta, kemanda duruş-tutuş, ses üretimi, müzik teorisi, pozisyon geçişleri, süslemeler, geniş açıklamaları bulunan teknik çalışmalar, farklı formlarda yazılmış eserlerin seslendirme stilleri, çalgı topluluklarında nasıl çalınması gerektiği gibi bilgiler yer almaktadır.

Keman öğretimine başlangıç seviyesinden başlayan ve kademeli olarak zorlaşan Spohr’un metodunun, başlangıç düzeyine uygun olmadığını belirten White (1883), buna sebep olarak Spohr’un metodunun kemana başlangıçta do majör tonunda çalışmalar üzerine kurulu olmasını, o düzeydeki öğrencilerin mi telindeki fa notasını basmasının elin pozisyonu için doğru olmadığını belirtmiştir (s. 11).

Alman kemancı ve besteci Ferdinand David (1810-1873), Spohr’un keman öğrenciliğini yapmış, 1843’te Leipzig’te keman profesörlüğü görevine başlamıştır. David’in kemanda dört farklı vibrato biçimini geliştirdiğini belirten Masin (2012), bu vibrato türlerini Spohr’a ait Violinschule metodunda yazdığını belirtmiştir (s. 57).

Violinschule adında iki ciltten oluşan keman metodunun ilk cildinde başlangıç düzeyine yönelik çalışmalar bulunurken; ikinci cildinde daha ustalık gerektiren çalışmalar bulunmaktadır. 1836’dan ömrünün sonuna kadar Leipzig Gewandhaus Orkestrası’nı yöneten David, burada yakın arkadaşı Felix Mendelssohn-Bartholdy ile beraber çalışmış, The Musical Times dergisinin 1906 yılında yayımlanan 47. cilt 761. sayısında belirtildiğine göre Mendelssohn’un Mi Minör Keman Konçertosu Op.64 eserinin yazılmasına katkıda bulunmuş (s. 459) ve eserin ilk seslendirişini David yapmıştır (Jong, 2012: 1). Kemanda konçerto, solo keman ve oda müziği türlerinde eserler besteleyen David, Hohe Schule des Violinspiels adlı iki ciltten oluşan kitabında ise 17. ve 18. yüzyıl bestecilerinin eserlerini derlemiştir.

Stolba (1968)’nın belirttiğine göre Alman keman okulunun öğretmen ve öğrencilerine ilişkin bilgiler (s. 145) Şekil 3’te sunulmuştur.