• Sonuç bulunamadı

Allah ve Rasûlü’nü Terk Etmeye Sebep Olması Yönüyle

B. EĞLENMEK

8. Allah ve Rasûlü’nü Terk Etmeye Sebep Olması Yönüyle

verirken Medine’ye bir ticaret kervanının ulaşması üzerine yapılan çağrının duyulmasıyla o sırada ibadet halinde olan cemaatin bir kısmının ibadetlerini bırakıp o tarafa doğru koşmalarından bahsedilecektir. O dönemde kıtlık olduğu için gıda malzemeleri getirecek bir kervanın gelmesi dört gözle bekleniyordu. Bu yüzden sahabenin oraya yönelmeleri dolayısıyla mescitte az sayıda cemaat kalmıştı.447 Bu olay üzerine aşağıdaki şu âyet nazil olmuştu:

“ُ رْيَخُ هللاَوُِةَراَجِ تلاَُُنِمَوُُِو ْهَّللاَُنِمٌُرْيَخُِهللاَُدْنِعُاَمُ ْل قُاًمِئاَقَُكو كَرَتَوُاَهْيَلِاُاو ُّضَفْناُاًوْهَلُْوَاًُةَراَجِتُاْوَاَرُاَذِاَو“َُنيٖقِْاَّرلا

444 el-Mevdûdî, a.g.e., V, s. 309.

445 Seyyid Kutub, a.g.e., V, s. 3216.

446 M. Sait Şimşek, a.g.e., IV, s. 499.

447 M. Sait Şimşek, a.g.e., V, s. 237.

“Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki, Allah’ın yanında bulunanlar eğlence ve ticaretten daha yararlıdır.

Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”448

Medine’ye gelen kervanlar davul çalınarak ve el çırpılarak karşılanıyorlardı. On iki erkek ve kadın haricinde, mescidde bulunanlar da kervanın geliş haberini alınca onu karşılamaya çıktılar. Nebî (a.s.) mescidde kaç kişinin kaldığını sorunca on iki erkek ve kadın cevabı verildi.449 Sonra bir başka kervan daha geldi ve yine on iki erkek ve kadın dışında herkes kervanı karşılamaya çıktı. Bir başka zaman da ‘Âmir b. ‘Avf oğulları’ndan Dıhye b.

Halife el-Kelbî –müslüman olmadan önce- Şam’dan çeşitli ticaret malları getirdi. Dıhye, gelişini davul çaldırıp el çırptırarak duyurdu. Medine’ye gelişi Hz. Peygamber’in minberde ayakta hutbe irad ettiği Cuma gününe denk gelmişti ve mesciddekilerin bir kısmı kervanı karşılamak için oraya yönelmişlerdi. Bunun üzerine Nebî (a.s.) mescidde kaç kişi kaldı? diye sorunca on iki erkek ve kadın cevabı verildi. Hz. Peygabmer: “Eğer bunlar da kalmamış olsaydı, kendileriyle helâk edilmeleri için onlar adına taşlar işaretlenecekti” buyurdu. Bunun üzerine de bu âyet nazil oldu ve Müslümanlar yapmış oldukları bu davranışları sebebiyle uyarıldılar.450

Âyetteki “ًُاوْهَلوا” “oyun-eğlence” kelimesiyle davul kastedilmiştir. Çünkü onlar düğün yaparken davul-zurna çalıyorlardı. Aynı şekilde kervana da davul-zurna çalarak gitmişlerdi.

“اَهْيَلِاُاو ُّضِف ” “ona yönelip dağıldılar” cümlesiyle “o kervana doğru gittiler, böylece cemaatten ُْنِا ayrıldılar” denmektedir. “Ona” zamiri “ticarete” demek için kullanılmıştır.451 Râzî ticaret ve eğlence mefhumlarının gözle görülmeyen şeyler cinsinden olduğunu, ancak âyette kastedilenin “ticarete ve eğlenceye yaklaştıran şeyler” olduğunu ifade etmiştir. Şu. âyetteki kullanım da bununla aynıdır: “َُُكِلٰذُ هَُنَمْاَمُ هْغِلْبَاُ َّم ثُِهللاَُم َلاَكُ َعَم ْسَيُىهتَحُ هْر ِجَاَفُ َكَراَجَت ْساُ َنيٖكِر ْش مْلاُ َنِمٌُدَحَاُ ْنِاَو

َُنو مَلْعَيُ َلاٌُمْوَقُ ْم هَّنَاِب” “Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelamını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.”452 Burada da asıl duyulan

448 Cuma 62/11.

449 Buharî, “Buyu‘”, 6; Müslim, “Cum‘a” 38.

450 Mukâtil b. Süleymân, et-Tefsîrü’l-kebîr, III, s. 361.

451 er-Râzî, a.g.e., XXX, s. 10-11.

452 Tevbe 9/6.

93 şey Allah’ın kelâmı değil, ona delalet eden sestir.453 “اَهْيَلِا” zamirinin sadece ticarete atfedilmesi, asıl maksadın o olması dolayısıyladır. Çünkü eğlenceden maksat kervanı karşıladıkları davuldur. Tereddüt anlamı taşıyan “وا” edatı onlardan bazılarının sırf davul dinlemek ve onu görmek için dağıldıklarını gösterir ya da ihtiyaç duyulduğu ve yararlı olduğu halde ticaret için dağılmak kınanacak bir şey olursa, eğlence için dağılmak daha çok kıskanacak bir şey oluru ifade etmektedir.454

O dönemde kervanın gelişi, dönemin âdetlerine göre çalgı aletleriyle ve insanların ona eşlik eden sevinç çığlıklarıyla duyurulduğu için bu koşuşturma aynı zamanda bir şenlik ve eğlence havası da ortaya çıkarıyordu. Âyette hem ticaret hem de eğlenceden söz edilmesinin sebebi budur. Muhtemelen gidenlerden bir kısmı alışveriş için değil, sırf eğlenmek için gitmişlerdi. Ama ister alışveriş, ister eğlence için gidilmiş olsun hatibi minberde bırakmak elbette doğru bir davranış değildi.455 Bu sebeple de bu uyarı gelmişti. Uyarı ise onlar

“Allah’ın yanında bulunan, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır” şeklindeydi. Bursevî,

“Allah’ın yanında” olandan amacın sevap ve mükâfat olduğunu ve burada Allah’ın Rasûlullah vasıtasıyla hitap ettiğini, bu hitabın ise azarlama ile karışık olduğunu bildirmektedir. Allah’ın katında olan menfaat, kesin ve ebedîdir. Fakat ticaret ve eğlencede olan veya var sayılan menfaat böyle değildir. Eğlencedeki menfaat kesin değildir. Ticaretteki menfaat ise ebedî değildir.456 İmam Kurtubî de bununla birinci olarak “Allah’ın yanındaki namazınızın sevabı sizin eğlence zevkinizden ve ticaretinizin sağladığı faydadan daha hayırlıdır”, ikinci olarak ise

“Allah’ın sizin için ayırmış olduğu rızkınız, elde ettiğiniz eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır.” anlamlarında açıklandığını söylemiştir.457

Hadisenin yaşanma zamanının hicretten kısa bir süre sonra vuku bulduğu dikkate alınırsa bu, sahabenin sosyal eğitiminin daha yeni başladığı bir dönemdi. Diğer taraftan, Mekke müşriklerinin ambargo uygulaması sebebiyle Medine’de halk günlük ihtiyaçlarını zor karşılıyordu. Hal böyleyken kervan gelmekte ve halk da ona doğru akın etmektedir. Çünkü namaz bitene kadar her şey biter endişesi vardır doğal olarak. Bu yapılanın eğitimin eksik, şartların zor olduğu bir zamanda ortaya çıkmış bir zaaf ve hata olduğu görülmektedir. Ancak bu insanların İslam için yaptıkları fedakârlıkları, ibadet ve muamelatta hayatlarının nasıl

453 er-Râzî, a.g.e., XXX, s. 11.

454 el-Beyzâvî, a.g.e., V, ss. 212-213.

455 M. Sait Şimşek, a.g.e., V, s. 237.

456 el-Bursevî, a.g.e., IX, s. 426.

457 el-Kurtubî, a.g.e., XX, ss. 493-494.

değiştiğini ve takvanın timsali olduklarını göz önüne alan hiçbir kimse onları dünyayı ahirete tercih etmekle suçlamaya cesaret edemez. Ve şöyle bir gerçek de var ki Allah Teâla sahabeye dil uzatanları nasıl teyid etmiyorsa, sahabenin hiçbir şekilde hata yapmayacağını söyleyip, onları göklere çıkaranları da tasvip etmez. Çünkü sahabenin de insan olmaları hasebiyle taşıdıkları birçok zaaf ve hataları vardır. Fakat bunların hiç biri sahabenin Allah katındaki ve yine inananların gönüllerindeki değerinden bir şey eksiltmez.458 Ayrıca bu hadise, tarihin o harika topluluğunu oluşturan ruhî bina ve terbiye faaliyetinin ne büyük çabalar harcamayı gerektirdiğini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda Allah yolunda çalışan kimseler için karşılaştıkları kimselerde gördükleri zaaf, eksiklik ve ayak kaymalarına karşı sabırlı olmaları gerektiğini de göstermektedir. Çünkü uğrunda çabalanan ruhlar, beşer ruhudur ve yolun ortasında durup kalmamayı, aksine direnip anlayış ve idrak içerisinde sabır ve sebat etme yapısındadır.459

Buradan da görülmektedir ki sahabe’nin Allah’ın huzurunda olmayı ve Rasûlü’nü terk etmeye sebep olan “ticaret ve eğlence” o dönemin zor şartları dolayısıyla yapılmış beşerî bir zaaftan kaynaklanmaktadır. Ancak ilahi terbiyenin duruma müdahale ettiği ve yapılan hatalarının farkına varmaları hemen sağlanmıştır. Günümüzde de insanları Allah yolundan çeşitli gerekçelerle alıkoyacak birçok eğlence bulunmakta olup bunun yerini ve dozajını ayarlayamadıkları takdirde bu ilahi hitabın muhatapları olmak durumunda kalınmaktadır. Bir takım ihtiyaçlar insanları Allah’ın emri olan namazdan, zekâttan veya diğer tüm ilahi yasalardan alıkoyuyorsa kişi bu uyarıları da dikkate alarak kendine çeki düzen verdiği gibi ihtiyaçlarının teminine ve temin keyfiyetine de çeki düzen vermelidir.

9. Alıkoyma, Oyalama ve Engelleme