• Sonuç bulunamadı

A. GAZÂLÎ VE NASîHATÜ’L-MÜLÛK İSİMLİ ESERİ

2. ALLAH’IN SIFATLARI

51

ağaca benzeten Gazâlî, o iman ağacını meydana getiren dalların her birine bir erdem ekleyerek devlet başkanının ahlakî özelliklerinin profilini çizmektedir. Ancak imanın hangi davranışlarla bütünleşmesi gerektiğine yüzeysel olarak değinmiştir. Çünkü her biri ayrı bir eser konusu olabilecek erdemlere, ortalama birer sayfa ayırarak açıklamayı yeterli görmüştür. Devlet başkanının sahip olması gereken bu erdemlerin iki farklı boyutta ortaya çıktığını dile getiren Gazâlî, birinci boyutun Allah ile devlet başkanı arasında, ikinci boyutun ise devlet başkanı ve halk arasında olduğunu belirtir. Eserin farklı bölümlerinde devlet başkanının yardımcılarına karşı sorumluluklarına da değinen Gazâlî, yöneticinin mükellefiyetini bu çerçevede açıklar.

52

Gazâlî, mekan kavramının, yaratılmış olanlar adına var olduğunu ve onların kavrayışını mümkün kılmak için bir araç olduğunu, Allah’ın ise tüm bu açıklamalardan, varlığının mahiyeti sebebiyle ayrı tutulması gerektiğini belirtmektedir. Gazâlî’nin, Allah’ın mekan kavramından tenzih edilişini açıkladığı ifadeleri, üzerine tefekkürü gerekli kılan bir niteliktedir:

Allah’ın herhangi bir mekan içinde veya üstünde olması düşünülemez.

Mekan kavramı onu kapsayamaz. Varlık aleminde olan her şey, O’nun arşının tahtındadır. Arşı ise onun kudret ve yönlendirmesinin altındadır.

O’nun varlığı, arş yok iken de vardı. Ve mekandan arınmıştır. Arş, -haşa- zatını taşır nitelikte değildir. Aksine arş ve taşıyıcıları, lütuf ve kudreti sayesinde ayaktadırlar. O’nun arş üzerinde bulunma keyfiyeti, O’nun buyurduğu şekildedir. Ve O’nun tayin ettiği anlamda olup, arş üzerinde karar kılması veya dokunması veya onu mekan edinmek veya iç içe girmek veya intikal (bir yerden bir yere geçiş) ile de olamaz. Arşın üstünden yerin derinliklerine kadar, her şey O’nun hüküm ve kudreti altındadır.125

Gazâlî Allah’ın sıfatlarıyla birlikte, yine Allah’a ait olan ve bize O’nu tanıtmakla birlikte cüz’i bir oranda sahip olabileceğimiz güzel isimlerinden, Esmâ’ül-Hüsna’sından da birçok örneğe yer vermiştir. O, Esmâü’l-hüsna’dan bir kısmını (kadir, cemal, celal gibi) sadece ismen anarken, es-samed, baki, kadim, el-kâmil, el-kuddüs, el-aliyy, el-kebir, el-azim gibi Allah’ın bazı yüce isimlerinin açıklamalarına da değinmiştir. Bir sonraki başlığımız olan “Allah’ın İsim ve Sıfatlarının Devlet Başkanındaki Tezahürü” konusunda bu konuya daha ayrıntılı bir şekilde değineceğimiz için, Esmâü’l-Hüsna’dan, burada sadece ismen bahsetmeyi uygun gördük.

Gazâlî, her sıfata sınırsız ve mükemmel bir şekilde sahip tek varlık olan Allah’ın, güç ve kudretinin her şeyin üzerinde olduğunu ve bu gücün, yarattığı evrendeki kusursuz düzende en belirgin şekilde kendisini gösterdiğini belirtmiştir.

Allah’ın her şeyi kuşatan ilmiyle, mükemmel bir şekilde yarattığı evren, Allah’ın kudretinin insan için fark edilmesine bir vesiledir. Bu sebeple Kur’an’da Allah, kendisini hakkıyla tanımak isteyen samimi kulları için, evrende insanın tasarrufu adına

125 Aynı yer.

53

yoktan var ettiği nimetlerine örnekler vermiş, kullarının imanının bu vesile ile güçlü ve samimi olmasını mümkün kılmıştır.

Allah’ın sonsuz ilminden bahsederken Gazâlî, alemde hiçbir şeyin Allah’ın bilgisi dışında gerçekleşmeyeceğine, Allah’ın da tüm olup bitenlerden sınırsız ilmiyle bilgi sahibi oluğuna vurgu yapmış ve konuyla ilgili bazı örneklere yer vermiştir:

Hiç şüphesiz Yüce Allah, çöllerdeki kumlarının sayısını bilmektedir. Keza yağan yağmurların tanelerini, ağaçların yapraklarının sayısını ve engin fikirlerin kapsadığı zengin bilgileri tam anlamıyla bilmektedir.126

Gazâlî’nin, Allah’ın sonsuz ve kuşatıcı ilmiyle ilgili olarak verdiği örneklerin genellikle zahiri özellikte oluşu, bu durumun yaratılmışlar için tecrübe edilmesinin ne denli imkansız olduğunu muhatabına kanıtlamak istemesi olmalıdır. Çünkü Yüce Allah’ın sahip olduğu sonsuz ilim sıfatını, Allah’ın insana öğrettiği kelimelerle, kendisi de yaratılmış olan bir insanın anlayışına sunmak, buna benzer örnekleri gerekli hale getirmiştir. Ayrıca burada Allah’ın bilgisinin böyle detaylı anlatımının, devlet başkanını bütün işlerinde itinaya zorlayan, hesabı verilebilir davranışlarda bulunmaya dikkat çeken bir yönü de olsa gerektir.

Gazâlî ilim sıfatını, irade, kudret ve tekvin sıfatları ile de ilişkilendirerek açıklamaktadır. Allah’ın gerçekleşmesini dilediği her şeyi iradesiyle karşıladığını, kudretiyle irade etiği şeylere güç yetirdiğini ve tekvin sıfatıyla da bu isteklere şekil verip yarattığını belirtmiştir.

Allah’ın alemde gerçekleşen her şeyden haberdar olup sonsuz bir ilme sahip oluşunu Gazâlî, her şeyi görme ve her şeyi duyma sıfatlarının anlatımıyla kuvvetlendirmiştir. Ayrıca bu iki sıfatı (basar ve semi) ele alırken yaptığı açıklamalarda Gazâlî, Allah’ın bu sıfatlarının tecelli edişinde -mahlukatta olduğu gibi- hiçbir vasıtaya ihtiyaç duymadığının özellikle altını çizmektedir.

Gazâlî, “Allah’ın yarattıklarıyla irtibat kurması, konuşması” anlamına gelen kelam sıfatının ise, O’nun yaratmış olduğu diğer varlıklarda olduğu gibi konuşmak için bir araca ihtiyaç duymadığını, insanlığa bir lütuf olarak göndermiş olduğu ilahi kitaplardan söz ederek şu ifadelerle açıklar:

126 Gazâlî, Nasîhatü’l-Mülûk, s.20.

54

O’nun kelamının oluşması için boğaz, dil, ağız ve diş gibi araçlara ihtiyaç duyması söz konusu değildir. Kur’an, Tevrat, İncil, Zebur ve tüm Peygamberlere (a.s.) inen kitapların tamamı, O’nun kelamı cümlesindendir. Kelamı ise O’nun bir sıfatını oluşturmaktadır ve tüm sıfatları kadimdir, ezelidir. Beşerin kelamı, harf ve sesten oluştuğu halde, Allah’ın (c.c.) kelamına gelince, o ses ve harflerden arındırılmış bir niteliktedir.127

Tekvin sıfatını açıklarken ise Gazâlî, Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğunu anlatırken, O’nun vahdaniyyet sıfatına da değinmiştir. Alemdeki her şeyi yaratıp var edenin Allah olduğu vurgusunu yaparken kader ve kaza kavramlarının açıklamalarına da yer vermektedir. Gazâlî tek Yaratıcı, alemin sahibi Allah olduğu için, hayır ve şer olarak nitelenen her durumu var edenin de O olduğunu belirtmiştir.

Fârâbî de El-Medînetü’l-Fâzıla’sında, Gazâlî’nin eserinde olduğu gibi “Allah Olduğuna İnanılması Gereken Şey”, “İlk Mevcut”128 olarak bahsettiği Allah’ın sıfatlarına yer vermiştir. El-Medîne, Nasîhatü’l-Mülûk türünde yazılmış bir eser olma özelliği taşımasa da bu alanda eser kaleme almayı tetikleyen bir içeriğe sahiptir.

Gazâlî’nin eseri de giriş konusunda seçmiş olduğu bu içerikle emsallerinden ayrılmaktadır. Çünkü ne Mâverdî’nin, ne Nizâmülmülk’ün, ne de Şirâzî’nin Nasîhatü’l-Mülûk’unda Allah’ın sıfatlarından bahseden bölümler mevcut değildir.

Fârâbî de Gazâlî gibi; “İlk Mevcut diğer bütün mevcutların ilk sebebidir”129 diyerek Allah’ın vücûd sıfatından, “O, ezelî olmak için bekâsını sağlayacak başka bir şeye ihtiyaç duymaksızın zâtı ve cevheri bakımından dâimi varlığa sahip olarak ezelîdir”130 diyerek Allah’ın kıdem, bekâ, kıyam bi-nefsihi sıfatlarından, “O cevheri bakımından kendisinin dışındaki her şeyden farklıdır”131 diyerek muhalefetü’n lil-havâdis sıfatından, “İlk, varlık bakımından tam ise, bu varlığın onun dışında başka bir şeyde bulunması imkânsızdır. Şu halde yalnızca İlk, bu varlığa sahiptir ve O bu yönden

“bir”dir”132 derken de bir bakıma vahdaniyyet sıfatına atıfta bulunmuştur.

127 Gazâlî, Nasîhatü’l-Mülûk, s.21-22.

128 Fârâbî, a.g.e., s.44.

129 Fârâbî, a.g.e., s.44.

130 Fârâbî, a.g.e., s.46.

131 Aynı Yer.

132 Fârâbî, a.g.e., s.50.

55

3. ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARININ DEVLET BAŞKANINDAKİ