• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.4. Algılanan Sosyal Destek

Sosyal destek kavramı bireylerin doğumundan ölümüne kadar yaşamlarının herhangi bir dönemdeki güven duyduğu sosyal ağ içerisinde etkileşim içerisinde olduğu kişilerden ilgi, sevgi, saygı, emek ve yardım gibi beklentilerinin karşılandığı karmaşık algılanan bir sistemdir. İnsanların sosyal destek aldığı kişiler tanıdık çevresi içerisindeki aile üyeleri, eşi,

arkadaşları, sağlık bakımı aldığı kişiler, akrabalar, komşular, din adamları gibi kişilerden oluşmaktadır (Özgür, 1993; Cohen, 2004). Sosyal destek, evlilik, doğum, yaşam değişiklikleri, ebeveynliğe geçiş ya da hastalık gibi durumlardan kaynaklanan krizlerin getirdiği stres sonuçlarıyla baş edebilmek için yeterli yardım sağlanarak bireylerin kendini mutlu ve değerli hissetmesini sağlamaktadır. Sosyal destek ile bireyler içinde bulunduğu durumların farkına varır ve bu durumlara daha kolay adaptasyon sağlayabilir (Cobb, 1976; Abbas ve ark, 2019; Sim ve ark, 2019). Bireyler destek ihtiyaçlarının tanıdık çevresi içerisinde güven duyduğu kişiler tarafından karşılanması beklentisi içerisindedirler. İnsanların deneyimleri, kültürleri, yaşam şekilleri, sosyal ve ekonomik durumları farklı olduğundan bir yaşam deneyimi ya da kritik bir zamanda algıladıkları sosyal destek ihtiyaçları farklı olmaktadır. Bireylerin sosyal destek sistemleri arasında araçsal, duygusal ve bilgisel tipleri bulunmaktadır (Berkman ve ark, 2000; Schwarzer ve ark, 2003; Cohen, 2004).

Araçsal (Enstrümental, maddi, fiziksel ya da teçhizat) Destek: Bireylere yapılan maddi, tıbbi bakım, konfor, araç-gereç ve hizmet teminine dayanan destek türüdür. Bireyler bu destek türünde ihtiyacı olan desteğin teklif edilmesi ya da yardım ihtiyacı olduğunda yardım isteyebilecek birilerinin olması beklentisi içerisindedirler (Schwarzer ve ark, 2003; Cohen, 2004). Örneğin bilgi ihtiyacı olan bir ebeveyne eğitim materyali temin edilmesi araçsal destek olarak değerlendirilebilir.

Duygusal (Psikolojik) Destek: Duygusal destek; empati, ilgi, sevgi, ve dürüstlük gösterilmesi olarak tanımlanmaktadır. Araçsal destekten daha soyut görülmektedir. Duygusal destek boyutunda bireyler kendilerini rahat hissettikleri insanların yanında sevilme, şefkat ve mutlu olmak gibi beklentiler içerisindedir (Schwarzer ve ark, 2003). Örneğin doğum sonrası dönemde yoğun stres yaşayan babanın beklenti ve duygularını anlatmasına izin vermektir.

Bilgisel (İnformal, zihinsel ya da işlevsel) Destek: Çevresel ve bireysel problemler ile baş etmesi için bireylere verilen bilgi, tavsiye ve rehberlik olarak tanımlanmaktadır. Bireyler bu destek boyutunda problem yaşadıkları ya da çaresizlik hissettikleri konulardan danışmanlık gereksinimleri duymaktadırlar (Schwarzer ve ark, 2003; Cohen, 2004). Örneğin bir ebenin, doğum sonrası dönemde aile planlaması yöntemleri kullanımı hakkında anne ve babaya danışmanlık yapması bilgisel desteğe örnek olarak verilebilir.

2.4.1. Doğum Sonrası Dönemde Algılanan Sosyal Destek

Güçlü sosyal sosyal destek sistemleri olan bireylerin tüm yaşam dönemlerinde stres altında olup olmadığına bakılmaksızın hayatta kalabilme yetenekleri daha iyi düzeydedir (Holt-Lunstad ve ark, 2010). Sosyal desteğe gereksinim duyulan en önemli yaşam dönemlerinden biri de doğum sonrası dönemdir. Doğum sonrası dönem aile için yoğun duyguların yaşandığı bir dönüm noktasıdır. Anne ve babalar, özellikle de bu durumu ilk kez yaşayanlar, bu dönemde en çok bilgi ve sosyal desteğe gereksinim duymaktadırlar. Doğum sonrası dönemde aileler en çok ev işleri, bebek bakımı, güvende hissetmek, aile olarak birlikte olmak, fiziksel destek gibi çeşitli konularda stres yaşarlar ve desteğe gereksinim duyarlar (O'Neill ve ark, 2019). Doğum sonrası anne ve babaların benzer problemler yaşadıkları ve benzer destek beklentileri içerisinde oldukları görülmektedir. Ebeveynlerin destek beklentilerinin çoğunlukla aile, akraba, sağlık profesyoneli, arkadaş ve eş olduğu görülmektedir (Hoban ve Liamputtong, 2012; Musser ve ark, 2012; Gaboury ve ark, 2017; Leung ve ark, 2017). Gebelik ve doğum sonrası dönemde yeterince desteklenemeyen anne ve babalarda depresyon, stres ve anksiyete gibi problemler görülmektedir (Molina-Velasquez ve ark, 2018; Tambağ ve ark, 2018). Bu sonuca göre, sadece anne değil aynı zamanda babaların da doğum sonrası dönemdeki sosyal destek ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Babaların da doğum ve sonrası süreçte karmaşık duygular yaşadıklarında, beklenmedik durumlarda ya da bu deneyimi ilk defa yaşadıklarında sosyal desteğe gereksinim duydukları görülmektedir. Babalar bu dönemde dışlanmışlık, çaresizlik, destek yoksunluğu, stres ve psikolojik problemler yaşamamalıdır. Bu tür olumsuz duygular pozitif doğum ve doğum sonrası dönemde olumlu deneyimler yaşanmasını engelleyebilir (Vallin ve ark, 2019; WHO, 2018).

Doğum sonrası döneme yönelik baba ve annelerin benzer sosyal destek ihtiyaçları vardır. Bu nedenle babaların da doğum sonrası bakıma dâhil edilmesi gerekmektedir. Babaların destek gereksinimlerinin gebelik, doğum ve sonrası dönemde bakıma katılmak, sağlık profesyonelleri tarafından anlaşılmak ve bilgi desteği olduğu bilinmektedir. Buna rağmen literatürde ve uygulamalarda babaların doğum sonrasına yönelik gereksinimleri çoğunlukla göz ardı edilmiştir (Ellberg ve ark, 2010; Oommen ve ark, 2011; Gaboury, 2017; Pålsson ve ark, 2017). Ebeveynlerin gereksinim duydukları sosyal destek çoğunlukla çocuk yaşamının ilk üç yılında bebeğin gereksinimlerini anlayabilmek ve erken bebeklik döneminde bebekleriyle iletişim kurabilmektir. Böylece ailelerin doğum sonrası döneme uyumları konusunda öz düzenleme yeteneği kazanabilirler (Nilson ve ark, 2015; Barlow ve

ark, 2018). Ülkemiz Sağlık Bakanlığı Doğum Sonrası Bakım Rehberi (2018) önerileri arasında annelerin tıbbi, duygusal ve sosyal açıdan gereksinimlerinin belirlenerek desteklemek açısından ilgili birimlere yönlendirmek, eş ve ailenin yeterince bilgilendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Jean Ball “Deck Chair Theory” şezlong teorisine göre, bir annenin psikolojik durumunun olumlu olması, hamilelik, doğum ve sonrası döneme, ebeveynliğe adapte olmasına bağlıdır. Doğum sonrası destek fizyolojik, psikolojik ve duygusal ihtiyaçları kapsamaktadır. Ball teorisini oluştururken annenin destek ihtiyaçlarını bir şezlonga benzetmiş ve maternal iyiliği ayakta tutan en önemli desteklerin aile ve arkadaşların olduğunu vurgulamıştır (Bryar, 2011). Gülşen ve Doğan Merih (2018) doğum sonrası dönemdeki annelerin destek beklentilerinin belirlendiği çalışmalarının sonucuna göre, annelerin çoğunlukla eşlerinden destek beklentisi içerisinde olduklarını saptanmıştır. Hatun Şahin ve Soypak (2010)’ın çalışmasında ise, erken postpartum dönemdeki kadınların çoğunun eş desteğinin algılarının olumlu olduğu ve duygusal açıdan kendilerini rahat hissettikleri görülmektedir. Babalar bu süreçte destek kaynaklarına ulaşmakta zorlanmakta ya da yeterince desteklenemeyen eşlerini desteklemek konusunda çaresizlik yaşamaktadırlar (Sohorey ve ark, 2018; Sohorey ve ark, 2019). Ebeveynlerin doğum sonrası dönemdeki duygusal sorunlarının literatür bilgileriyle incelendiği bir araştırmada (Güleç ve ark, 2014), sosyal destek sistemleri yetersiz olan ebeveynlerin depresyon, stres gibi problemleri yoğun derecede yaşadığı, çocuğun gelişiminin olumsuz etkilendiği, buna bağlı olarak evlilik ilişkisi üzerinde olumsuz etkiler oluştuğu ve bu nedenle doğum sonrası dönemde ebeveynlerin bu süreçte desteklenmesi gerektiği bildirilmiştir. Bu sonuçlara göre, doğum sonrası desteğin gerekliliği ve önemi kabul edilmiş nitelikte olduğu düşünülmektedir. Ailelerin bu konuya ilişkin beklenti ve deneyimlerinin önemsenmesi ortaya çıkabilecek problemlerin çözümünde ve ailelerin pozitif ebeveynlik deneyimleri yaşamaları açısından önem taşımaktadır.

2.4.2. Doğum Sonrası Dönemde Ebelerin Sosyal Destek Vermede Rolü

Doğum ve sonrası süreçte anne ve babaların deneyimlerinin, sosyal destek algıları ve bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi, erkeklerin bu olaydaki süreçlere dair bilgisine katkıda bulunabilir. Ebelik, üstün, iyi bir babalık deneyimini desteklemede/teşvik etmede kilit bir konumdadır (Solonen ve ark, 2014; Molina-Velásquez ve ark, 2018). Her ailenin doğum

sonunda bireylerin algıladıkları destek beklentileri ya da destek sistemleri farklı olduğundan ebeler bireylerin yaşam deneyimleri ve kültürlerini göz önünde bulundurarak destek sağlamalıdır (Vallin ve ark, 2019).

Doğum sonrası dönemde kadınların ve ailelerinin destek sistemlerine ulaşmak konusunda hakları bulunmaktadır. Ebelerin ailelerin kararlarını ve haklarını desteklemek konusunda savunuculuk görevleri bulunmaktadır (ICMe, 2019). Şimşek ve arkadaşları (2018) ebeliğin bağımsız rollerinden birinin sosyal destek olduğunu vurgulamış ve iyi bir sosyal desteğin destekleyici bakım, sürekli bakım, etkili iletişim ve iyi dinleyici olma özelliklerini kapsadığını bildirmiştir. Babaların doğum sonrası dönemde yeterli desteklenemediği durumlarda dışlanma duygusu yaşamakta ve negatif deneyimler ile duygusal sorunlar yaşamaktadırlar. Bu dönemde sağlık profesyonelleri olumlu yaklaşımlarla babaları doğum sonrası sürece dâhil etmek konusunda çaba sarf etmeli ve erkeklerin eşlerini nasıl desteklemeleri konusunda yol gösterici olmalıdırlar (Sohorey ve ark, 2017; Vallin ve ark, 2019). Sohorey ve ark (2017)’na göre, özellikle doğum sonrası erken dönemde sağlık profesyonellerinin aileye özel bireyselleştirilmiş bakım sağlayarak, babaların gereksinim duydukları destek kaynaklarına ulaşmalarını sağlamalıdır. Doğum sonrası dönemde erken taburcu olmanın yanı sıra anne ve babanın bir arada olmasının yeni ebeveynlik rollerini kazanmaları üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Bu dönemde aileler kendilerini güvende hissetmek isterler. Ailelerin kendilerini en güvenli hissettikleri yer aileleriyle bir arada oldukları evleridir. Ebeler diğer sağlık profesyonelleri ile işbirliği yaparak doğum sonrası erken taburculuk konusunda yeni anne ve babaları teşvik etmelidirler (Nilsson ve ark, 2015). Mermer ve ark (2010) yaptıkları çalışmada doğum sonrası dönemdeki kadınların sosyal destek kaynaklarının gebeliktekine göre daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle sağlık çalışanları tarafından kadınların doğum sonrası dönemde sosyal destek alma durumlarının belirlenmesinin ailelerin destek sistemlerini harekete geçirme hususunda önemli olduğunu bildirmişlerdir.