• Sonuç bulunamadı

Kentsel Yeşil Alanlarda Duyarlı Bir Çevre Oluşturmada Kalite Kriterleri Kentsel yeşil alanların başarısının ölçülmesinde yasal düzenlemeler ve standartların

b) Mahalle Ünitesi Düzeyindeki Yeşil Alanlar

2.2.4. Kentsel Yeşil Alanlarda Duyarlı Bir Çevre Oluşturmada Kalite Kriterleri Kentsel yeşil alanların başarısının ölçülmesinde yasal düzenlemeler ve standartların

belirlediği alansal büyüklüğün yanı sıra etkinliksel ve niteliksel bazı kavramları da açıklamak gerekmektedir. Kentsel dönüşüm uygulamaları sonucunda oluşturulacak çevre, şüphesiz kullanıcıların çevresel kalite memnuniyetlerini en üst düzeyden sağlayacak fiziksel nitelikleri bünyelerinde barındırmaları ile sağlıklı bir kentleşmeye yardımcı olmaktadırlar (Kellekci ve Berköz, 2006).

Yıldızcı ve Yücel’in kent parklarında kullanıcılar için kaliteli bir yaşam çevresi oluşturmada etkin olan kalite kriterleri aktivite ve kullanımlar (çeşitlilik), ulaşılabilirlik (okunaklılık), konfor ve imaj (güvenlik ve bakım) sosyallik (sahiplik hissi) olarak belirlenmiştir.

Kellekci ve Berköz, konut ve çevresel kalite memnuniyetini yükselten faktörlerin, merkeziyet, çevrenin bakımı, rekreasyon alanlarından memnuniyeti, konutun yapısal çevresel güvenliği, komşuluk ilişkilerinin ve toplu konut alanı fiziksel görünümü olarak saptanmıştır.

Şener ve Yıldız ise, binalarla tanımlanmış dış mekânlardaki kullanım değeri üzerinde etkili olabilecek faktörleri; fiziksel nitelikler, tanımlanmışlık, estetik-görsel nitelikler, yaya hareketi, bağlam, planlanmış etkinlikler, zaman aralığı kullanıcı profili olarak belirlemiştir.

Responsive environments: A manual for designers kitabında kentsel yeşil alanlarda duyarlı çevre kriterleri: geçirgenlik, çeşitlilik, okunabilirlik, güçlülük-esneklik, görsel uyum, zenginlik, kişiselleştirme olarak saptanmıştır.

Bu tez çalışmasında ise, yukarıda belirtilen kriterler ve föktörler ışığında kentsel yeşil alanlarda kullanıcılar için kaliteli bir yaşam çevresi oluşturmada etkin olan kalite kriterleri; aktivite ve kullanımlar (çeşitlilik, esneklik), ulaşılabilirlik (okunaklılık, geçirgenlik), estetik ve görsel nitelikler (konfor-imaj, güvenlik-bakım) ve sosyallik (sahiplik hissi-kişiselleştirme) olarak belirlenmiştir.

Aktivite ve Kullanımlar

Aktiviteler mekanların temel yapı taşlarıdır ve insanları yeşil alanlara çeken sebeplerdir. Yeşil alanlarala ilgili “aktivite ve kullanımlar” ın değerlendirilmesi

sürecinde aşağıdaki soruların gözönünde tutulması gereklidir (Project for public spaces, 2000):

• Kullanıcılara farklı aktivitelere katılma imkânları verilmiş midir? • Değişik kullanıcı (çiftler, aileler, arkadaşlar vs. ) grupları var mıdır? • Getirilen aktivitelerin kullanım sıklığı ve kullanım yoğunluğu nekadardır?

• Fonksiyonlar birçok değişik amaç ve aktiviteye olanak sağlayabilecek şekilde güçlü ve esnek tasarlanmışmıdır? yılın farklı zamanlarında ilgi çekici midir?

• Kentsel Yeşil Alanın fiziksel tasarımı ve düzenlemesi gece kullanımını da teşvik etmekte midir?

Aktivite ve kullanımlar kriteri içerisinde “çeşitlilik” alt kriterleri sözkonusu olmaktadır. Kentsel Yeşil Alan içerisindeki fiziksel görünümlerde, aktivitelerde ve kullanıcılarda çeşitliliğin sağlanması önemlidir (Yıldızcı ve Yücel, 2006). Farklı aktiviteler, biçimler ve insanlar bulundukları mekanda zengin bir kavramsal karışım sağlarlar, farklı kullanıcılar mekanı farklı yollarla yorumlarlar: Mekana farklı anlamlar yüklerler (Bentley ve diğ., 1985).

Çeşitlilik bir alanda kaos yaratmayacak düzeyde olmalıdır. Aktivite ve fonksiyonların sıklığı ve yoğunluğu kullanıcıların mekanı kolayca algılayabileceği ve rahat seçim yapabileceği düzeyde tutulmalıdır. Bir projedeki çeşitlilik derecesi şu üç faktöre bağlıdır:

• Alanda yer alması düşünülen aktivite sayısı; talep

• Getirilecek aktivitelerin konumlandırılması için uygun alanların bulunması; • Bu iki faktörün birbiri içinde tutarlı olması gerekir.

Bir sonraki adım ise bina ve yakın çevresinin birçok değişik amaç ve aktiviteye olanak sağlayabilecek şekilde güçlü ve esnek tasarlanmasıdır. Dış mekanlar söz konusu olduğunda, iç mekanlardaki gibi her zaman tekrar eden bir etkinlikle ya da hatları çok belirgin bir programla karşılaşmak daha zordur. Ancak burada çevrenin davet edici nitelikleri olarak adlandırılan çevresel destekleyiciler ön plana çıkmaktadır. Örneğin, açık bir mekanın bir çocuk için koşmaya, bir yetişkin için temiz hava almaya, basamakların oturmaya, suyun serinlemeye davet edici nitelikler taşıması gibi. Değişik amaçlar için kullanılabilen açık alanlar, tek bir kullanıma

yönelik tasarlanmış açık alanlara nazaran kullanıcılarına daha fazla aktivite seçeneği sunarak mekâna esneklik özelliğini kazandırmış olur (Şener ve Yıldız, 2006).

Ulaşılabilirlik

Bir mekanın ulaşılabilirliğinden bahsedildiğinde öncelikle dışarıdan rahat ve kolay bir ulaşımın olması, bunun yanında alanının okunaklılığının kolay algılanması da önemlidir. Alan içinde yaya, özel oto, bisiklet veya otobüs gibi değişik ulaşım araçlarıyla ulaşımın sağlanması gerekir (Yıldızcı ve Yücel, 2006).

Ulaşılabilirlikle ilgili ikinci önemli konu; kentsel yeşil alan ve çevresinin nasıl ilişkilendirildiğidir. Ulaşımın kolaylığı yolların bağlanma modelleriyle ilişkilidir (Baljon, 1992). Açık alan çevresi ve içerisindeki bağlantılar arasında fonksiyonel bir birliğin oluşturulmasında önemlidir. Doğru yönlendirme de ulaşılabilirliği artırır ve fırsatları çoğaltır (Lynch, 1984).

Alan ile ilgili “ulaşılabilirlik” kriterlerinin değerlendirilmesi sürecinde aşağıdaki soruların gözönünde tutulması gereklidir (Project for public spaces, 2000):

• Alan kullanıcılar için yeterince açık mıdır?

• Alan içerisinde yer alan parkların, meydanların giriş ve çıkış noktaları açık mıdır? • Yollar ve patikalar insanları gerçekten gitmek istedikleri yerlere götürmekte midir? • Güvenlik ve fiziksel kontrol için yaya yolları ve bisiklet yolları birbirinden ayrılmış mıdır?

• İnsanlar açık alanda kolaylıkla yürüyebilmekte midirler?

• Parka araçlarıyla gelen kullanıcılar için yeterli otopark alanı var mıdır?

Ulaşılabilirlik kriteri içerisinde “okunaklılık” alt kriterleri sözkonusu olmaktadır. Okunaklılık içinde bulunulan yerin planının ne kadar kolay algılanabildiğidir. Okunaklılık, projenin fiziksel planı ve alanda yer alacak kullanım modellerinden etkilenecektir (Bentley vd., 1985). Belirli bir derinlik, iyi tanımlanmış bir mekan, düzgün tekstürler ve mekan boyunca iyi dağıtılmış ayırt edici elemanlar okunaklılığı artıracaktır. Okunaklılık etkili yaya sirkülasyonu için de önemlidir. Okunaklı yaya yolları; kolay ulaşım, açık yönlenme ve iyi tanımlanmış sınırları içerir (Yıldızcı ve Yücel, 2006).

Ulaşılabilirlik kriteri içerisinde bir diğer alt kriter “geçirgenlik” tir. Bir çevrenin duyarlılığının ölçüsü, insanlara sağladığı geçirgenlik miktarına bağlıdır ve bu özellik ‘geçirgenlik’ olarak tanımlanır.

Kentsel yeşil alanlarda özellikle “yaya hareketi” geçirgenliği doğrudan etkiler. Yaya hareketi etkinlik çeşitliliği ve mekanda kalma süresi ile ilişki göstermiştir. Mekan içinden geçen insan sayısı arttıkça kullanıcıların mekanda geçirdikleri süre de artmaktadır (Şener ve Yıldız, 2006).

Tasarımcılar alternatif yollar, farklı güzergâhlar üzerinde çalışarak kullanıcıların hareket özgürlüğünü ve çevrenin duyarlılığını arttırabilirler.

Kamusal ve özel alanlar arasındaki görsel geçirgenlik, kamusal alanı zenginleştirir. Eğer yanlış kullanılırsa kamusal ve özel alanlardaki ayrımın algılanmamasına neden olur. Özel ve kamusal alanlar arasındaki fiziksel geçirgenlik ise, bina yada bahçe girişlerinde ortaya çıkar (Alcock, 1985).

Estetik ve Görsel Nitelikler

Görünüş, insanların mekâna yükledikleri anlamı doğrudan etkiler. Bu yüzden tasarımda görsel işaretlerin ve ipuçlarının kullanımı mekândaki estetik ve görsel uyumu arttırarak algısal anlamda mekâna katkıda bulunur.

Bir kentsel mekânda görsel uyum sağlayan öğeler: Dikey ritim, yatay ritim, siluet, döşeme ve detaylar (malzeme, renk, doku) olabilir (Smith,1985).

Konfor ve imaj ise, insanların bir yeri kullanırken ki bireysel tecrübelerini yansıtırlar. Güvenlik ve bakım gibi konular park konforu ve imajının şekillenmesinde etkilidir. Herhangi bir parkla ilgili “konfor ve imaj” kriterlerinin değerlendirilmesi sürecinde aşağıdaki soruların gözönünde tutulması gereklidir (Project for public spaces, 2000): • Alan iyi bir ilk izlenim vermekte midir?

• Alan içerisindeki yapısal tasarımlarda uygun malzemeler seçilmiş midir? • Aktivite alanları tasarlanırken uluslar arası standartlara dikkat edilmiş midir? • Oturma mekanları yeterli sayıda mıdır ve uygun yerleştirilmişler midir? • Alanda su elemanının farklı şekillerde kullanımları var mıdır?

• Bitkisel tasarımlarda çocuklar, yaşlılar ve özürlüler gibi değişik kullanıcı grupları gözünde tutulmuş mudur?

• Kullanıcılara güneş, gölge ve rüzgardan korunma olanakları sunulmuş mudur? • Alan içerisinde yönetim varlığı veya alanla görevli kimseler var mıdır?

• Alan içindeki mekanlar güvenli hissettirmekte midir? Sosyallik

Sosyallik her topluluk için önemli bir bileşendir. İnsanlar arkadaşları ile biraraya geldikleri, komşularını gördükleri ve selamladıkları veya yabancılarla bile rahat ilişkiler kurabildikleri yerlerde topluluklarına karşı daha kuvvetli bir mekan hissi veya bağlılık hissi duyarlar. Herhangi bir parkla ilgili “sosyallik” kriteri değerlendirilirken aşağıdaki sorulara dikkat edilmesi gereklidir (Project for public spaces, 2000):

• İnsanların alan içerisinde birbirleri ile itetişim kurabilecekleri mekanlar var mı? • Aktivite alanları insanları içerisine çekebiliyor mu?

• Her aktivite alanında ve girişlerinde oturma yerleri sağlanmış mıdır? • Alan içerisinde toplanma noktaları oluşturulmuş mudur?

Sosyallik kriteri içerisinde “sahiplik hissi” alt kriteri sözkonusu olmaktadır. Kentsel açık yeşil alanlar toplulukların bulundukları yerlere daha güçlü hislerle bağlanmalarını sağlayan sosyal ve kültürel aktiviteler sunarlar. İnsanların rutin olarak bir araya geldikleri, bir yerden başka bir yere düzenli olarak geçtikleri veya rastlantısal karşılaşmalar yaptıkları yerler insanların günlük yaşamları içerisinde önemli yer tutabilirler (Thwaites, 2001). Bu yüzden yeşil alanlar, sahiplik hissine katkıda bulunarak, sosyal izolasyonu azaltmaya ve sosyal bağlılığı artırmaya yardım edebilirler. Sahiplik hissi arttıkça çevrenin kalitesi ile ilgili sorumluluk ve endişeler de artacaktır (Yıldızcı ve Yücel, 2006).

Sahiplik hissini arttıran kişiselleştirme kavramı ise; kullanıcıların yaşadıkları, çalıştıkları, dinlendikleri mekâna kendi işaretlerini koymak konusunda teşvik eder, mekânın kullanıcılar tarafından sahiplenilmesi getirir. Tasarımcılar bu ihtiyacı gözeterek bir kaosa meydan vermeden tasarımlarına kişiselleştirmeyi hem kolaylaştıracak hem de kontrol altında tutacak çözümler getirmelidir (Murrain, 1985).

2.3. İstanbul’da Konut Alanlarının Mevcut Durumu ve Yaşam Kalitesi