• Sonuç bulunamadı

AK Parti`nin Liberal Görüşü ve Ekonomik Anlayışı

Belgede Türkiye`de yeni sağ politikalar (sayfa 119-122)

4.2 AK Parti`nin Yeni Sağ Çizgili Ideolojisi

4.2.2 AK Parti`nin Liberal Görüşü ve Ekonomik Anlayışı

AK Parti Muhafazakar demokrat olarak tanımladığı Partinin ekonomik görüşünün tamamen serbest piyasayı destekleyici olduğunu ve bu politikalara sadık kaldığını ilan etmiş, devletin bu yönde düzenleyici ve denetleyici bir işlev görmesi gerektiği fikrini

benimsemiştir (AK Parti, 2013a: 25, Madde 4.10). Tok`a (2014: 146) göre, aslında bu benimseyiş AK Partinin ekonomik politikalarının yeni sağ çizgisinde olduğunu söylemeyi mümkün kılmaktadır. Yürütülen ekonomik politikalarda yabancı sermayenin ülkeye getirilmesi için teşvik uygulamalarının ve kapsamlı ve düzenli bir özelleştirmenin öngörülmesi bu tespitleri daha çok güçlendirmektedir (AK Parti, 2013b: 641). Bu suretle AK Parti, nasıl muhafazakar tarafı ile Đslami değerlere, demokratik tarafı ile hukun üstünlüğüne vurgu yapıyorsa, klasik liberal çizgideki ekonomi politikaları ile de kendini küresel ideoloji olan yeni sağa bağlamaktadır (Tok, 2014: 146).

Giderleri azalan, ama buna karşın gelirleri artan bir devlet yönetimi, arta kalanı piyasaya sürerek tekelin önüne geçecek ve de büyüme yönlü bir politika izleyebilecektir. Yeni Sağ kavramı da işte burada devreye girerek, kendi “küçük ama güçlü devlet” anlayışını ortaya koymaktadır. Siyasal ve sosyal krizlerin nedeni olarak görülen refah devleti uygulamaları ile birlikte devletin kendi sınırlarını aşarak bir çok alana müdahale ettiği görülmektedir (Tok, 2014: 148). Keynesyen iktisadi politikaların sonucu olarak devlet, halk tabiri ile dersek “kaldıramayacağı bir yük”ün altına girmiş, üzerine aldığı görevleri yerine getiremez hale gelmiş, sonuç olarak da kendisine olan güveni azaltmıştır (Baltacı, 2004: 366). Bu müdahaleci devlet anlayışı toplumun devlet ve kamu yönetiminden uzaklaşmasına ve bürokratik özel çıkar gruplarının ortaya çıkmasına neden olmaktaydı. Yeni sağcılara göre ise bu olumsuzlukların önüne geçmek ve devlet müdahalesini azaltmak için serbest piyasa yöntemine geçilmesi lazımdır ki, bunun için önce sermayenin önünde duran engellerin kaldırılması gerekmekteydi. Piyasaya devretmek suretiyle toplumsal ve ekonomik işlevlerinin büyük kısmından arındırılmış ve küçültülmüş devlet, sermayenin serbestce hareketini temin edecek; sermaye de devletin yükünü omuzlarına alacak, böylece devletin bütçesi küçülecek, vergi ve harcamalar azalacaktı (Tok, 2014: 149). Sonuç itibari ile, yeni sağ düşünürlere göre, devletin ekonomiye müdahalesinin azaltılmasıyla ekonomik verimlilik sağlanacaktı (Baltacı, 2004: 367).

Tok`a (2014: 149) göre, burada da AK Parti`nin yeni sağa yakın olduğunu görebiliriz. Şöyleki, 1980`lerden başlayan devletin devlet eli ile küçültülmesi politikaları devam ettirilmiş, daha önceleri yapılan, refah devleti çerçevesinde sunulan hizmetler özelleştirmeler yoluyla özel sektöre bırakılmıştır. Devlet üzerinde ağır finans yükü olarak görülen KĐT`ler AK Parti döneminde özelleştirilmiştir. Bu çerçevede Türk Telekom, Tekel Sigara Fabrikaları gibi işletmeler elden çıkarılmış, bu

yolla devlet üzerindeki mali yük azaltılmış, özelleştirmeden gelen gelirle devlet maliyesi güçlendirilmiştir (Özbudun ve Hale, 2010: 170). Sonuç olarak KĐT`lerin ağır mali yükünden kurtulmuş olan devlet, daha az kaynağa ihtiyaç duyacağı için, hem kaynakları piyasaya yatırım olarak sürerek piyasa disiplini altına sokabilecek, hem de kamu kesiminde yolsuzlukların önüne geçebilecekti (Tok, 2014: 149).

AK Parti hükümete gelir gelmez gelirlerin artırılması maksatlı yaptığı ilk çalışmalardan biri de vergi konusunda oldu. Vergi sistemine yeni düzenlemeler getirerek, vergi vermeyi teşvik amaçlı serbest meslek sahipleri için vergi indirimine giderken, kurumlar verigisini yüzde 30`dan yüzde 20`ye indirerek, yabancı sermayeyi teşvik etmeyi de unutmadı (Özbudun ve Hale, 2010: 172). Lakin, vergi konusu hassas ve özel dikkat gerektiren bir konu olduğu için yapılan uzun araştırmalar sonucu hazırlanan vergi sisteminde değişim paketi, ancak Kasım 2006`da yürürlüğe girdi (Tok, 2014: 150).

Kamu borçlarının azaltılması konusu 1990`lar boyunca en önemli konu olmuş, bu doğrultuda bir çok politikalar uygulanmaya konmuş, yeni sağcı politikalar izlenerek kamu kurumları özelleştirilerek, ağır yüklerden kurtulunmaya çalışılmıştır. Hatırlayacağımız üzere bu konuda en iyi politika Refah Parti`si döneminde olmuş, ortak “havuz” yaratılarak giderler ve zararlar karşılanmaya çalışılmıştır. Lakin AK Parti döneminde uygulanan politikaların neo-liberal politikalar uygulayan Refah-Yol dışındaki diğer hükümetlerle benzerlik teşkil ettiğini görmekteyiz. Çiller döneminde uygulanan kemer sıkma politikalarına benzer düzenlemeler, bu dönemde de uygulanmaya konmuş, kamu sektöründe devlet bütçesine sıkıntı vermeyecek ücret ve istihdam politikaları izlenmiş, KĐT kadrolarındaki fazlalıkların azaltılması ile beraber, devlet bütcesinin borçlanmasına neden olan sosyal güvenlik sisteminde reformlar yapılması ile bu sıkınların giderilmesi amaçlanmıştır (Özbudun ve Hale, 2010: 170). AK Parti hükümeti yaptığı reformlarda kamu sektöründeki kalabalığı azaltmak için özelleştirme politikaları yürütürken, devlet elindeki kamu sektöründe geleneksel olan yüksek maaş artımı politikalarından kaçınarak, ücret ve maaş artımı yerine enflasyonu düşürmeye dayalı, çalışanların alım gücünü arttırmaya yönelik bir politika izlemektedir (Tok, 2014: 150). Özbudun ve Hale`ye (2010: 191) göre, bu maksatla özel şirketlerin istihdamını sağlamak için işverenlerin ödediği sosyal güvenlik katkı paylarında indirime gidilmiş, hatta bazı muafiyetler uygulanmıştır. AK Parti`nin yaptığı reformlar ve uyguladığı politikalar sonucu, sıkı mali politikaları ile devletin gelirleri arttırılırken, beraberinde yapılan özelleştirmeler ile devlet sosyal ve

ekonomik yükümlülüklerini serbest piyasaya bırakarak çekirdeğe çekilmiş, üzerinde olan ağır maliye yükünden kurtulmuş, giderleri küçülmüş sonuçta ise kamu borçları büyük ölçüde azalmıştır. Tok`a (2014: 151) göre, bu uygulamalar ile AK Parti; yeni sağın temel anlayışı olan küçülerek güçlendirilen devleti gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. Devlet ekonomik ve sosyal alanlardan çekilerek bu alanları özel kesime bırakmış, ekonomiye sert müdahele etmemiş, serbest piyasa mantığına dayalı neo-liberal bir ekonomik politika benimsemiş, uygulamalarla sermayeyi teşvik etmiş, bununla ise ekonomik verimlilik ve büyümeyi gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.

Türkiye`de 1980`lerden beri süregelen yeni sağ politikalar bir süre sonra o kadar keyfileşti ki, ülkede gelir dağılımı ciddi bir şekilde bozuldu. Zenginlerin gittikçe zenginleşmesine karşın, orta sınıf neredeyse fakirleşmeye doğru kaymaya başladı (Boratav, 2011: 93). Bu konu yeni iktidara gelmiş AK Parti hükümetini de rahatsız etmekteydi. Her ne kadar yeni sağcı çizgiyi benimsemiş olsa da, ülkede zengin-fakir uçurumunu kapatmaya yönelik bazı adımlar attı. Özbudun ve Hale`ye (2010: 188) göre, AK Parti, yeni sağ temelli ekonomik politika yürütürken, diğer taraftan da gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak adına sosyal adaletçi yöntemleri de kullanmaya çalışmaktadır. Baltacı`ya (2004: 370) göre ise, AK Parti, yeni sağın benimsediği; gelir dağılımındaki eşitsizliğe müdahele ederek sosyal adaletçi uygulamalar yapılması serbest piyasa işleyişini bozar fikrine ters düşmektedir. Bu konuda AK Parti diğer yeni sağcı partilerden farklılaşmaktadır (Tok, 2014: 151). Temelinde yeni sağ serbest piyasa ekonomisi uygulamakta olan AK Parti`nin, gelir dağılımındaki eşisizliğe müdahale etmesi, Tok`a (2014: 152) göre, sosyal adaletçi yanının olduğuna işaret etmekle beraber, refahı artırmayı başarması sayesinde de girdiği her seçimde halkın mutlak desteğini almasını bilmiştir.

Bir çok yeni sağcı görüşe göre, AK Parti yeni sağ anlayışına uygun olarak küresel ekonomik sistemle bütünleşen bir büyüme politikası izlerken, diğer yandan da işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizliğe karşı sosyal adaletci bir politika izlemiştir. Tok`a (2014: 152) göre bu AK Parti`yi yeni sağ çizgisinden ayıran nokta olmuştur.

Belgede Türkiye`de yeni sağ politikalar (sayfa 119-122)