• Sonuç bulunamadı

2.6. İlk Okuma ve Yazmayı Etkileyen Faktörler

2.6.2. Ailenin Okuma ve Yazma Sürecine Etkisi

Çocuklar, okula başlayana kadar zamanının tamamını aile gözetiminde geçirmişlerdir. Çocuklar, okula başladıklarında da zamanlarının büyük bir bölümünü aile içinde ya da gözleminde geçirirler. Çocuğu en iyi tanıyan, ilgi, yetenek ve becerilerini bilen de doğal olarak ailedir. Aile okuyup yazarak çocuğa örnek olabileceği gibi, çocuğun ilgisini sürdürecek okuma araçlarını temin etmede de son derece önemlidir. Bunun yanı sıra aile, okul ve öğretmenle iyi ilişkiler kurma, çocuğu evde okuma, yazma çalışmalarını sürdürmesi için teşvik etme ve gereken ortamı sağlama yoluyla da çocuğunu destekleyebilir. Nitekim öğrenme öğretme süreci öğretmen,

öğrenci ve veli işbirliği ile istenilen şekilde ilerleyebilmektedir. Bu nedenle aile eğitim ve öğretim aşamasında her şeyi öğretmene bırakmamalıdır (Çınar, 2004: 134).

Çocuklar yanlış davrandığında ebeveyn ve öğretmenler sıklıkla çocukla ilgili neyin ters gittiği hakkında değerlendirme ve tespitler yapar, hangi muamele ve müdahalenin çocuk için en iyisi olabileceğine odaklanır. Bu tutum çevresini ve bu çevredeki insanların çocuğun davranışlarını şekillenmesindeki önemli rolü anlamamızı engeller. Hızlı hayat temposu içerisinde ebeveynlerin eskiye kıyasla çocukların ihtiyaçları için daha az zaman harcadıkları görünmektedir. Sık sık hem öğretmenler hem de ebeveynler çocuğun uygunsuz davranışlarını sorgularken hızlı ve kolay cevaplar ararlar. Bu yapılırken kişiler birbirlerini suçlamak yerine çocuğun çevresini düzeltmek üzerine vurgu yapılmalıdır (Zirpoli, 2005: 404).

Çocuklar her türlü programda bulunmak ve bunlardan fayda sağlamak için beslenme, fiziksel ve zihinsel sağlık alışkanlıklarına sahip olmalıdırlar. Ayrıca çocuklar başarılı olmak için kendi görüş açılarını geliştirmek adına yardımsever profesyonellere ve pozitif gelişimlerini destekleyen çevreye sahip olmalıdırlar (Morrison, G. S. 2006: 223).

Kişiler belirli bir kültürel düzeyde eğitilmektedirler. Bundan dolayı bireyin yetiştirildiği çevre eğitim öğretim için son derece önemlidir. Okuma ve yazma öğretiminin gerçekleşmesinde aile bireylerinin etkisi önem taşımaktadır. Ailedeki bireylerin kültürel düzeyleri ve okuma alışkanlıkları çocuklarda oldukça fazla etkiye sahiptir (Demirel, 2000: 60).

“Çevresel teori” dil ediniminin biyolojik temellere sahip olmasına rağmen dilin muhtevasını oluşturan cümle bilgisi, dil bilgisi ve kelime bilgisinin anne, baba ve model olarak alınan diğer insanlardan oluşan çevreden edinildiğini savunmaktadır. Gelişim çocuğun- çocukla olduğu kadar çocuğun yetişkinlerle de olan konuşmalarına da bağlıdır. En uygun dil gelişimi en iyi dil modelleri ile olan iletişimine bağlıdır. Biyolojik süreç bütün çocuklar için aynı olabilir, ama dilin içeriği çevreye göre değişiklik gösterir (Morrison, G. S. 2006: 197).

İlkokuma ve yazma çalışmaları sırasında öğretmeler ile iletişim içinde bulunan veliler, çocuklarına yerinde ve doğru rehberlik edebileceklerinden onların evdeki çalışmalarında verimli sonuçlar almalarına katkıda bulanacaklardır. Ayrıca ailelerin öğrencileri için gerekli eğitim materyallerini temin etme, onların doğru kullanılmasını

sağlama vb. yönlerden öğrencileriyle ilgilenmeleri, öğrencilerinin başarılarına önemli katkı sağlayacaktır (Göçer, 2008: 17).

İlkokul, okul- aile ilişkisinin gerekli olduğu bir dönemdir. Aileye bu dönemde önemli görevler düşmektedir. Çocukların gelişim hızlarının yüksek olması ve kişilik özelliklerini oturtması ilkokul döneminde aileyi daha da önemli hale getirmektedir. İlk çocukluk evresi olan ilkokulda aile ortamı, eğitim açısından hayli önem taşımaktadır. Çünkü ailenin eğitsel ortamı, öğrencinin okulda öğrendiklerinin pekişmesini sağlayabilir veya öğrendiklerinin unutulmasına sebep olup öğrenmeleri köreltebilir (Ahioğlu (Salıcı), 2006: 3).

Bilgi veya alışma desteği şeklinde ailelerin okuma yazma eğitimi konusunda eğitilmesi ve aktif katılımlarının sağlanması amacını taşıyan programlar çocukların okuma yazma başarılarında önemli bir artışı olanaklı kılmıştır. Çocuklarının eğitimine katkıda bulunan aileler, onların eğitim başarılarını arttırma konusunda onları daha fazla teşvik etmektedirler. Bu aileler çocuklarına amaçların belirlenmesi, okuma materyalinin seçilmesi, okudukları kitaplarla ilgili çocukları ile konuşmaları ve ev ödevlerine yardım etmeleri şeklinde çocuklarına destek olmaktadırlar (Ahioğlu (Salıcı), 2006: 17).

Aileler çocuklarının okuldaki performanslarını takip etmeli, öğretmenle sık sık görüşüp taktikler almalı ve uygulamalıdırlar. Ayrıca öğrenciler serbest okumaya özendirilmelidir. Evde çocuk için bir kütüphane oluşturulup öğrencilerin okumaya teşvik edilmesi okul içi okuma başarısını da etkilemektedir (Akyol, 2011: 34). Bunun yanı sıra aile bireylerinin evde belirli saatlerde kitap okumaları da öğrencilerin okumaya güdülenmelerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çünkü çocuklar yetişkinleri model almaktadırlar.

Düşük sosyoekonomik düzeyde olan aileler düşük eğitim, düşük gelir düzeyi ve çoğunlukla da yüksek çevresel gerilime sahip oldukları için çocuklarının eğitim ve öğretim sürecine daha az katkı sağlamaktadırlar. Çocuklarının başarısına katkı sağlama imkanlarının sınırlı olduğunu düşünen bu yüzden de kendilerine çok fazla güvenmeyen bu tip aileler okul ve eğitim sürecine katılım açısından da daha az istekli olmaktadırlar (Ahioğlu (Salıcı), 2006: 25) Nitekim yüksek gelir düzeyine sahip aileler okul etkinliklerine daha fazla katılırlarken, düşük gelir düzeyine sahip olanlar ise okul etkinliklerine katılım açısından isteksiz görünmektedirler. Ayrıca okul aile ilişkisinin kalitesi de sosyoekonomik durumdan etkilenmektedir (Ahioğlu (Salıcı), 2006: 26). Düşük gelir gruplarına dahil aileler öğretmenleri eğitimli insanlar olarak görmekte ve

sorumluluğun tamamını öğretmene bırakmaktadırlar. Diğer taraftan yüksek gelir düzeyine sahip aileler ise öğretmenleri kendilerinin eşitleri olarak görmektedirler ve eğitim ile ilgili daha fazla bilgi birikimine sahip oldukları, diğer anne babalar ile daha fazla iletişim kurabildikleri için okul görüşmelerine daha hazırlıklı gelmekte ve öğretmen ve okul yöneticileri ile daha verimli iletişim kurabilmektedirler (Ahioğlu (Salıcı), 2006: 26-27). Sosyoekonomik gerilik sadece maddi imkanların kısıtlı olmasına değil aynı zamanda annenin ve babanın ruh sağlığının bozulmasına, bu durumun strese yol açması nedeniyle de çocukların eğitiminin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Maddi imkanların yetersizliği, ev içerisinde bireylerin kendilerine ait alanların bulunmaması ve ev halkının ortaklaşa faaliyetlerinin yetersizliği de çocukların okul başarısının olumsuz etkilenmesine yol açan faktörlerden bir diğeridir (Ahioğlu (Salıcı), 2006: 28).

Öğrenci velisinin ilgisi, öğrencinin yapılan çalışmalara katılımındaki motivasyonu açısından önemli olduğu kadar öğrencinin kendisi ile ilgilendiği, takip edildiği fikrine sahip olması ile otokontrol mekanizmasına işlerlik kazandırılmasında da büyük önem taşımaktadır. Bundan dolayı okula yeni başlamış, temel becerileri ilk kez edinecek durumda olan öğrencilerin ailelerinin ilgisi fazlaca önem taşımaktadır (Göçer, 2008: 17).

Ailelerin televizyon izletme konusunda dikkatli olmaları, televizyonu belirli bir amaç doğrultusunda kullanmaları öğrencilere fayda sağlayabilmektedir. Ancak televizyon izlemenin zararları da olabilmektedir. Televizyon izlemek çocukların kelime dağarcıklarını geliştirmede, ön bilgilerini arttırmada önemli bir katkısı vardır. Ayrıca televizyon kırsal kesimle şehirlerin arasında bilgi aktarımını sağlamakta, şehirdeki çocuk köy hayatını, köydeki çocuk şehir hayatını tanıyabilmektedir. Ancak çocuğun televizyonda gördüğü her şeyin doğru olduğuna inanması eleştirel düşünme becerisinin gelişmesini engelleyebilmektedir. Bu nedenle aileler, çocukların gelişim düzeylerine uygun programlar izletmelidir. Bunun yanı sıra program seçiminde de dikkatli olunmalıdır. Ayrıca aşırı televizyon izletmeden kaçınılmalı ve televizyon izletme sürelerinde sınırlandırmaya gidilmelidir (Akyol, 2011: 33).