• Sonuç bulunamadı

Aile Hayatı Dönemi

4. MANUSMRİTİ (MANU KANUNNAMESİ) VE YAZARI

1.6. AŞRAMA (HAYATIN EVRELERİ)

1.6.2. Aile Hayatı Dönemi

Bir gurunun yanında Vedaları ve ayinleri öğrenen iki kere doğmuş bir adam hayatın ikinci evresi olan aile hayatı dönemine geçer. Bu döneme geçebilmek için ölçüt Vedaları öğrenmektir: “İffetini koruyarak üç, ya da iki, ya da en azından bir

Veda’yı düzgün bir şekilde öğrenen bir öğrenci hayatının aile reisliği safhasına geçmelidir.”247

Bu dönemde kişi kendine uygun, en önemlisi kendi kastından bir kadınla evlenmelidir. Daha sonra çocukları, özellikle de oğulları olmalıdır. Baba aynı zamanda evde her gün yapılan kurban törenlerinin de yöneticisidir. Aile hayatı dönemi tüm dönemler içinde en önemli olanıdır. Manu da bunun nedeni şöyle açıklanmıştır: “Yaşayan bütün varlıkların yaşam için havaya ihtiyaç duyması gibi

hayatın diğer safhalarındaki kişilerde aile reislerine güvenerek yaşamını sürdürür. Hayatın diğer üç safhasındaki insanlar aile reisinin bilgisi ve yiyeceğiyle hayatta kaldıklarından (desteklendiklerinden) hayatın ‘aile reisliği’ safhası en iyisidir.”248

Manusmriti’de erkek egemen bir anlayış söz konusudur. Bunun doğal sonucu olarak hitap daha çok erkekleredir. Eserde bir erkeğin nasıl bir kadınla evlenmesi konusunda tavsiyeler vardır. Bunun yanında kadınların nasıl erkeklerle evlenmesi gerektiği ile ilgili pek bir şey yoktur. Bir erkeğin aile hayatı döneminde vereceği en önemli karar olan kiminle evleneceği konusunda Manusmriti’nin erkelere tavsiyeleri şöyledir: “Gurusundan izin aldıktan sonra banyosunu yapıp kurallara uygun olarak

eve dönüş ritüelini yerine getiren iki kere doğmuş bir adam kendi sınıfından doğru özelliklere sahip bir kadınla evlenmelidir. İki kere doğmuş bir adama şöyle bir kadınla evlenmesi tavsiye edilir: Anne ve baba tarafından akraba olmayan249, bakire

247 MS, III, 2. 248 MS, III, 77, 78.

53

bir kadın. Bir adam bir kadınla evlenmeye karar verdiği zaman şu on özelliğe sahip ailelerden, bu aileler inek, keçi, koyun, mal veya tahıl bakımından zengin olsalar bile, kaçınmalıdır: Ayinleri terk eden, erkek evladı olmayan, Veda ilahilerini okumayan, fazla tüylü, hemoroit, verem, hazım sorunu olan, epilepsi, beyaz ya da siyah cüzamlı kişiler...”250

Bir erkeğin evleneceği kadında çok fazla özellik aranmaktadır. İsmi, fiziki görünümü, ailesinin durumu gibi birçok konu kadının evlenilirken tercih edilip edilmeyeceğini belirlemede etkilidir.

“Bir adam kızıl saçlı, fazladan bir kolu ya da bacağı olan, hastalıklı, vücudu fazla tüylü ya da tüysüz, çok konuşan, soluk yüzlü bir kızla evlenmemelidir. Adı bir takımyıldızı, ağaç, ırmak adı, ya da daha alt kasta ait bir isim, dağ, kuş, yılan adı olan, bir hizmetçi ismi veya korkutucu bir ismi olan bir kadınla evlenilmez.”251

Elbette evlenilecek kadında aranan en önemli özellik kişinin kendi kastından olmasıdır. Kişinin kendi kastı dışından evlenmesi tasvip edilmezken yine de bunu yapacak olursa alt kasttan evleneceği kadın kendi kastındaki karısından sonra ikinci karısı olabilir. Manu her kast için evliliğin nasıl olması gerektiğini şöyle açıklamıştır: “Geleneğe göre hizmetçi sınıfından bir kadın ancak hizmetçi sınıfından bir adamın

karısı olabilir. Bir hizmetçi ve kendi sınıfından bir kadın, ikisi birlikte halktan birinin (vaisyanın) karısı olabilir. Bu ikisi ve kendi sınıfından bir kadın, üçü, yönetici sınıfından birinin (kşatriyanın) karıları olabilir. Bu üçü ve kendi sınıfından bir kadın daha, dördü bir rahibin karıları olabilirler.”252 Yani bir sudra bir rahibin ancak dördüncü karısı olabilmektedir.

Hayatın bu safhasında da kişinin evlilik, çocuk gibi dünyevi görevleri olsa da, yerine getirmesi gereken dini sorumlulukları da vardır: “Hayatın bu safhasındaki bir

adam düzenli bir şekilde günlük bireysel Veda çalışmasıyla, ayrıca tanrılara ibadetle

250 MS, III, 4–7. 251 MS, III, 8, 9. 252 MS, III, 13.

54

uğraşmalıdır. Çünkü tanrılara ibadetle meşgul olan kişi bütün evreni, hareket eden ve etmeyen her şeyi korur.”253

Eserde birkaç defa hayatın bu evresinin diğerlerine göre daha önemli olduğu belirtilmektedir. Çünkü bu dönemdeki kişi toplumun verici/üretici kesimini oluşturur. Öğrencilik ve dilencilik döneminde kişiler çalışmaz ve ihtiyaçlarını dilenerek temin eder. İşte hayatın tek üretim ve çalışma safhasında olan aile reisleri tanrılara, atalara, Veda öğrencilerine ve rahiplere bakmakla yükümlüdürler.

“Bilgeler, atalar, tanrılar, vücutsuz ruhlar ve misafirler aile reisinden bazı şeyler umar. Anlayışlı bir ev sahibi bunları yerine getirmelidir. Ev sahibi, bilgeleri Veda okuyarak; tanrıları kuralına uygun ateş kurbanı sunarak; ataları cenaze töreni yaparak, insanları yiyecek vererek, bedensiz ruhları da tövbe amaçlı adak sunarak onurlandırmalıdır.”254

Aile reisliği döneminde kişi Veda öğrencileri ve rahipler için elinden gelen her türlü maddi yardımı yapmalıdır. Bu özelliğinden dolayı bu dönemde ki birinin başkalarının yardımıyla geçinmesi büyük bir suçtur. “Aile reisliği dönemindeki aptal

biri başkalarının verdiği yemeklerle geçinirse ölümünden sonra ona yemek veren kişilerin çiftlik hayvanı olur. Bir misafir kurban veren bir aile reisinin evine gün batımında, uygun olan veya olmayan bir zamanda bile gelse asla geri çevrilmez (yemek yemeden). Ev sahibi ona ikram etmiyorsa kendi de yememelidir. Misafire saygı ve ikram ona zenginlik, ün, uzun ömür ve cenneti kazandırır.”255

Aile reisliği dönemindeki kimsenin cimrilik yapması ve hazır yiyen diğer guruplara vermemesi Aşrama’nın işlerliğine zarar vereceği için büyük suçtur:

“Başkalarına vermeden ilk yiyen aptal kimse şunu bilmez ki kendisi akbaba ve köpekler tarafından yenilecektir.”256

253 MS, III, 75. 254 MS, III, 80, 81. 255 MS, III, 104–106. 256 MS, III, 115.

55 Aile reisinden insanlara ikram etmesi istenmektedir. Ancak bu kimseler sıradan kimseler olmamalıdır. Özellikle rahiplere ve Vedaları iyi bilen kimselere ikram etmesi daha faziletlidir. Ev sahibinin ikramda bulunacağı kişinin Vedaları bilen biri olmasının önemi Manusmriti’de açıkça ortaya konulmaktadır: “Rig Veda’yı

bilmeyen binlerce adam orada yemek yese, ona karşı Veda ayetlerini bilen bir kişi bile olsa dinen onlardan daha erdemlidir (ona yedirmek daha iyidir).”257

Öğrencilik döneminde Vedaları hak etmeyene öğretmemek gerektiği gibi, bu dönemde de ikramları hak etmeyene vermek yapılan emeğin boşa gitmesi demektir:

“Verimsiz toprağa ekilen tohum gibi Veda bilmeyen kimseye yapılan ikram verimsiz olur.”258 Yani kişilerin dünya nimetlerini hak etmeleri için dinin kaynağı olan Veda

bilgisine sahip olmaları gerekmektedir.

Hayatının bu döneminde kişiden beklenen en önemli görevlerden biride neslin devamını sağlamasıdır. Öğrencilik döneminde tabu olan cinsellik burada yasak olmaktan çıkmaktadır. Kişinin hayatın sonraki dönemine geçmesindeki ölçütte torunlarını görmesidir.

Benzer Belgeler