• Sonuç bulunamadı

Aile Çevresi, Çocukluk ve Ġlk Gençlik

1. BÖLÜM

1.1. Aile Çevresi, Çocukluk ve Ġlk Gençlik

Erdal Öz, Mehcure (1914-1996) ve ġefik Öz çiftinin Sivas Yıldızeli‟ndeki evinde 26 Mart 193546 yılında dünyaya gelir. Baba ġefik Bey, oğlunun Ġsmet PaĢa‟nın oğluyla aynı adı taĢımasını ister ve adını Erdal koyar.

Erdal Öz Yıldızeli doğumlu olmasına rağmen kimliği üç gün sonra KırĢehir‟de çıkartıldığından kimliğinde KırĢehir yazar.

“Yıldızeli‟nde doğmuşum, üç gün sonra ailem Kırşehir‟e gidip kimlik çıkartmış bana: Kırşehirli olmuşum. Üniversite ilk yılında ilk kez polisin eline düşmüşüm; Sansaryan Hanı, kimliğime el koymuşlar. O sırada Demokrat Parti, Kırşehir‟i ilken ilçe yapmış, Nevşehir‟i ilçeyken il yapmış; bütün nüfus kayıtları karışmış. Yeni bir kimlik çıkartmışım; o günden beri, kimliğime bakılırsa görülür, ben Yozgat doğumluyum. Peki, ama nereliyim ben? Türkiyeliyim.”47

Anne tarafı Trakyalıdır, Balkan SavaĢı sırasında iĢgal edilen Güneydoğu Bulgaristan‟daki Kırcaali‟den göçüp KırĢehir‟e yerleĢmiĢlerdir. Dedesi Osman Nuri, subaydır. Fatma Hanım‟la evliliğinden dört çocukları olur: ġükriye, Hamdiye, Nurettin ve Mehcure.

Baba tarafı ise KırĢehir‟e Rus harbi sırasında Kafkasya‟dan göç etmiĢdir. Ethem Bey ile ġaziye Hanım‟ın ġefik, Zübeyde, Saliha ve Süheyla adında dört çocuğu olur. Türkmen kökenli ailenin fiziksel özellikleri, ġefik Bey‟de belirgin

45 Erdal Öz‟ün hayatına dair etraflıca bilgiyi, AyĢe Sarısayın‟ın Erdal Öz: Unutulmaz Bir Atlı adlı eserinden öğreniyoruz.

(AyĢe Sarısayın, Erdal Öz: Unutulmaz Bir Atlı, Can Yayınları, Ġstanbul 2009.) 46

Behçet Necatigil, Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Varlık Yayınları, Ġstanbul 2007, s.337. 47

biçimde ortaya çıkmıĢtır; çekik gözler, koyuca ten rengi. Erdal Öz de bu özelliklerini babasından almıĢtır.48

ġefik Bey, ceza yargıcıdır. ġefik ve Mehcure Öz çiftinin hayatı, ġefik Bey‟in mesleği gereği bir kentten ötekine atanmalarıyla geçer. Cizre‟den sonra ÇemiĢkezek‟te yargıçlık yaptığı iki yılın ardından (1932-1934), oğlunun doğacağı Sivas Yıldızeli‟ne atanır. Ardından Yozgat gelir (1944-1946), daha sonrasında ise Uzunköprü (1939-1944), Bolu (1944), Muğla (1944-1946), Antalya (1946-1950) ve Tokat (1950-1958). 1958 Temmuz ayında emekli olup KırĢehir‟de serbest avukat olarak çalıĢmaya baĢlar, aynı yılın sonunda Baro BaĢkanı seçilir. 1963 yılında son durak olan Bursa‟ya yerleĢerek 4. Noterliği devralır ve 1976 yılında ölene dek bu iĢi sürdürür.49

Bu hareketli yaĢam Erdal Öz‟ü de etkileyecektir. Özellikle bu yerleĢik olamamanın yazarlığını etkilediğini belirtir:

“Düşünüyorum da, hiç köklerim olmadığını anlıyorum. Köklerim yok benim. Yerleşik olamamanın sıkıntısını çektiğimi anladım. Çok arkadaşım oldu, ama uzun süreli arkadaşlıklar yaşayamadım.”50

Erdal Öz‟ün okul öncesi yılları, Yozgat ve Uzunköprü‟de geçer, ancak hem anne, hem de baba tarafından yakın akrabalarının olduğu KırĢehir‟le iliĢki hiçbir zaman kesilmez, tüm yaz tatillerinde oraya gidilir.51

Anneannesini ve dedesini burada ziyaret eder. Yazar, bu ziyaretlerinde biriktirdiklerini yıllar sonra “Kara Ev” ve “Dedem Bana KüsmüĢ” hikâyelerinde anlatacaktır.

Atatürk‟ün ölümünün hemen ardından Ġsmet Ġnönü‟nün cumhurbaĢkanı seçilmesiyle birlikte, 1946 yılına dek sürecek „Millî ġef‟ dönemi baĢlamıĢtır. 1939- 1945 yılları arasında süren savaĢa girilmemesi baĢarılsa da, tüm dünyayı kasıp kavuran ekonomik ve toplumsal sorunlar, tüm Ģiddetiyle Türkiye‟de de etkisini gösterir. 1942 yılı Ocak ayında ülke genelinde “ekmek karnesi” uygulamasına

48

AyĢe Sarısayın, a.g.e., s.21. 49

Gös. yer. 50

Erdal Öz, Defterimde Kuş Sesleri, Can Yayınları, Ġstanbul 2009, s.197. 51 AyĢe Sarısayın, a.g.e., s.22.

geçildiğinde, Erdal Öz ilkokul öğrencisidir.52

1941 yılında Uzunköprü‟de ilkokula baĢlar.

Üçüncü sınıfa geçtiği yıl, Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın sonlarına doğru Alman askerlerinin Edirne sınırına kadar gelmeleri üzerine Uzunköprü birkaç gün içinde boĢaltılır ve Erdal Öz, annesiyle birlikte güvende olması için Ankara‟ya, Nurettin dayısının yanına gönderilir. Babası bir süre daha Uzunköprü‟de kalır, ardından Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak Bolu‟ya atanır. Aile, Bolu‟da yeniden bir araya gelir:

“Bolu, korkunç bir deprem geçirmişti. Otobüsle kente girişimizi hatırlıyorum. Korkunçtu. Bombalanmış gibiydi koca kent. Filmlerdeki gibi. Büyük yapıların hepsi yerle bir olmuştu. Tek katlı, iki küçük odası olan, daha yapımı tamamlanmamış, dış duvarları daha boyanmamış beton bir ev bulup kiralamıştı babam.“53

Annesiyle babası sık sık tartıĢır ve kavga ederler. Bu kavgalardan birinde babası ġefik Bey evden ayrılır. Bir daha da Bolu‟ya dönmez. Annesi, Erdal‟ı alarak tekrar Ankara‟ya kardeĢi Nurettin Bey‟in yanına yerleĢir. Erdal Öz, üçüncü sınıfa Ankara‟da, Çankaya Ġlkokulu‟nda baĢlar. Dayısı Nurettin Gürsoy okumayı seven edebiyata meraklı bir adamdır. Erdal Öz‟e okumayı sevdiren, kitaplara alıĢtıran da dayısının aldığı Çocuk Haftası adlı dergi ile İki Çocuğun Devriâlemi adlı kitap olmuĢtur.

Anne ve oğlun Ankara‟ya gitmesinden sonra ġefik Bey de tayin istemiĢtir. Muğla‟ya atanmasının ardından Erdal Öz ve annesi de Muğla‟ya gider. Dördüncü ve beĢinci sınıfı burada okur. Okulda yapılan bir resim yarıĢmasında birinci olur:

“Muğla‟daki ilkokulların bütün öğrencileri, resim öğretmenlerinin zorlamasıyla yüzlerce resim yapmışlar, katılmışlar yarışmaya. Bir gün Necmi Öğretmen, sevinçle girmişti sınıfa. Çok heyecanlıydı. Yaptığım resim birincilik

52

AyĢe Sarısayın, a.g.e., s.24. 53

ödülünü almış. Benden çok, sevgilim sevinmişti bu sonuca. Bir çığlık atmış, sarılıp öpmüştü yanaklarımdan. Çok utanmıştım.”54

Bu durum,“Babam Resim Yaptı” ve“SeviĢmenin Resmi” adlı hikâyelere de yansır. Erdal Öz‟ün resim tutkusu Kanayan ve Defterimde Kuş Sesleri adlı kitaplarında da görülür. Yaptığı resimleri, kara kalem çalıĢmalarını bu kitaplarına da alır.

ġefik Bey Muğla‟dan sonra Antalya‟ya atanır. Erdal Öz, ortaokula Antalya Lisesi‟nde baĢlar. Erdal Öz‟ün ortaokul yılları, kesintisiz olarak bu kentte geçer:

“Kışın Antalya‟da ne biçim yağmurlar yağardı. Aralıksız yağardı. Günlerce yağardı. İncecik tekerlekli bisikletimle çıkardım yağmurlu sokaklara, biriken suların içine gire çıka durmadan pedal çevirirdim. Ne güzel bir şeydi suyun içinde yaşamak. Ama çocuktum daha, ortaokul birinci sınıf.”55

Parlak bir öğrenci değildir, resim, müzik, beden eğitimi dıĢındaki ders notları beĢ ya da altı civarındadır. Ancak bazen bütünlemeye kalsa da, ortaokulu sene kaybetmeden bitirir.56

Benzer Belgeler