• Sonuç bulunamadı

AİLENİN ÖZELLİKLERİ

Belgede Ailede çocuğun sosyalleşmesi (sayfa 37-40)

AİLE VE SOSYALLEŞME ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

B) AİLENİN ÖZELLİKLERİ

Aile birçok yönleriyle diğer sosyal yapılardan farklı kendine özgü bir takım özellikleri bulunan bir sosyal örgüttür. Toplumsal yapıdan fazlasıyla etkilenen bu bünyeden bir takım değişiklikler meydana gelmekle beraber onun kendine has özeliklerinde bir devamlılık söz konusudur.

Aile, toplum içerisinde diğer toplumsal kurumlara kurum olma kimliği açısından benzetilmekle birlikte kendisini bu bahsi geçen kurumlardan ayıran oldukça çok sayıda özelliğe sahiptir. Bu çerçevede ailenin karakteristikleri 8 ana grupta toplanmıştır:

Aile, bütün sosyal kurum ve biçimler içerisinde en fazla evrensellik gösteren

yapıya sahiptir. Her insan bir aileye mensuptur.

Aile; aslı insanın genetik kimliğine dayalı olarak tezahür eden, nesli devam ettirme, annelik, arkadaşlık, ebeveynlik vb. gibi birincil duygularla temellenmiş olan, bu birincil duyguların da, ırk gururu, romantik sevgi, şefkat vb. türden ikincil duygularla motive edildiği bir yapıdır.

Aile, içersinde yaşayan bireylerini şekillendirme özelliğine sahiptir.

Aile, kapsam olarak sınırlıdır. Yani şekillenmiş sosyal yapıların en küçüğüdür.

Bu durum, özellikle modern toplumlardaki küçük ailelerde açıkça gözlenir.

Aile, sosyal yapının en temelinde yer alır ve çekirdek bir kimliğe sahiptir.

Toplumların hepsi aile ünitelerinden meydana gelmiştir.

Aileyi oluşturan bireylerin hepsinin aileye karşı sorumlulukları bulunmaktadır.

Ailenin üyeleri toplumsal değer yargıları tarafından kendilerine yüklenilen sorumlulukları ömürleri boyunca yerine getirmek durumundadırlar.

Aile, kendisini çevreleyen toplumsal yapının kuralları ile kuşatılmıştır.

Kuruluşundan başlamak üzere tüm aşamalarında yasalar ve toplumsal değer yargıları tarafından sürekli olarak denetlenir.

Aile esas itibarıyla sürekli bir kurum kimliği taşımakla birlikte, yapısında bir geçicilik karakteri de barındırmaktadır. Bunları daha ayrıntılı biçimde açıklayalım:

Aile bütün sosyal şekiller içinde en fazla evrensellik özelliği göstermektedir. Her toplumda ve sosyal gelişimin her devresinde bulunduğu gibi hayvanlar âleminde de görülmektedir. Her insan bir aileye mensuptur ve o ailenin çeşitli sorumluluklarını taşıyan bir üyesidir. (Erder, 1984; 101)

Aile kökleri organik bünyemizde olan karmaşık duygularımızla temellendirilmiştir.

Bunlar nesli devam ettirme arzusu, annelik, arkadaşlık, ebeveynlik duygulandır. Bu duygular; romantik sevgiden ırk gururuna, eşlerin şefkat duygularından ailenin ekonomik güvenliğine, kişisel ihtiraslardan neslin devamlılığı duygusuna kadar yükselen ve toplumsal ilişkiler sonucu beliren birbirine bağlı ikincil duygularla kuvvetlendirilmektedir.

Çocuğun kişilik yapısı aile içinde gelişir. Aile üyeleri bireyin hem organik hem de zihni alışkanlıklar kazanmasını sağlar. Bireydeki sosyalleşme olayı aile içinde

Gerçekleştiğinden ve ailenin çocuk üzerindeki etkileri kişilik gelişmesinin bir

parçası olduğundan hayat boyu yetişkine arkadaşlık edecektir.

Aile biyolojik koşullar çerçevesinde sınırlı bir büyüklüğe sahiptir. Şekillenmiş sosyal yapıların en küçüğüdür. Su durum Özellikle modem toplumlardaki akraba gruplarından tamamen uzaklaşmış küçük aileler için geçerlidir.

İlkel toplumlarda olduğu kadar baba otoritesinin hâkim olduğu toplumlarda bütün sosyal yapı aile ünitelerinden meydana gelmiştir. Karmaşık, modem toplumlarda aile bu özelliğini kaybetmekle beraber yer yer sosyal sınıflar içinde birliğinin çekirdeklik özelliğini devam ettirme eğilimi de görülmektedir. Topluluk için verilmiş olan tariflerden biri de aileler birliğidir. Aslında bu tarif bugün de bazı koşullarda özellikle mahalli topluluklar için geçerli olabilmektedir. (Güvenç, 1983; 232)

Aile üyelerinden diğer birliklerde görülmeyen devamlı ve çok sayıda isteklerde bulunur. Kriz zamanlarında insanlar memleketleri için çalışıp savaşmışlardır. Belli bir süre sonu kendilerinden beklenen görevi tamamlamışlardır. Ailenin üyelerinden beklediği görev ise yasam boyu devam etmektedir.

Aile, erkeği ve özellikle daha çok kadını, kendilerinden çok başkaları için güç görevler yapmağa ve ağır sorumluluklar yüklenmeğe zorlar. Ailenin duygusal bir temele dayanmış olması ve çocuklara karşı yerine getirilmesi gereken görevler aileyi gittikçe artan sorumluluklara götürmektedir.

Aile sosyal tabuların ve kanuni yasaların şekillendirdiği bir sosyal düzendir.

Evlilik kurumu kesin kurallarla belirlenmiş bir hukuki anlaşmadır. Eşlerin saptanmış olan bu kuralları değiştirmeye haklan olmayıp onlara aynen uymak zorundadırlar.

Evlilik kontratının sekli toplumlar arasında farklılık göstermekle beraber, modem toplumlarda ailelerin hemen hepsinde bulunan bir özellik vardır. Tarafların kendi arzularıyla serbestçe katıldığı fakat karşılıklı anlaşma ile dahi kolayca ayrılmadığı ya da kendi kendilerine feshedemediği ender birliklerden biridir. Evlilik hukuki bir bağla başladığı gibi boşanma gibi hukuki bir işlemle de son bulmak zorundadır. (Yörükoğlu, 1997; 69)

Aile kurum olarak devamlılık ve evrensellik özelliği gösterir, iki kişinin kurdukları bir birlik olarak ise toplumdaki diğer Örgütler içinde en geçici ve değişken olanıdır. Aile yaklaşımındaki bu iki görüşün çelişkili bir durum göstermesi ailenin sosyolojik olarak yerinin saptanması konusunda karşılaşılan güçlüğün uygulamaya

yansıyan bir örneğidir.

Toplumsal koşullarla ilişkili olarak bu devrelerin süreleri toplumlar arası farklılık gösterir, örneğin memleketimizde çocuk yetiştirme devresi batı memleketlerine oranla daha uzundur. Batı kültüründe çocuk erken yaşta ana baba evini terk ettiği halde bizde gelenek ve göreneklerimizin özellikle ekonomik koşullarımızın kaçınılmaz bir sonucu olarak geç yaşlara kadar gençler baba evinde kalmaktadır. Dolayısıyla kendine özgü özellikleri ve sorunları daha farklı ve karmaşık şekilde ortaya çıkmaktadır. (Yüter, 1999; 74)

Birsen Gökçe’nin bu konudaki yorumu şöyledir: "Normal bir ailenin yaşam boyu bu aşamalardan geçmesi kişi olarak kadın ve erkeğin psikolojik durumlarını yakından etkilemektedir. Ailenin diğer üyeleri ve özellikleri çocukların kişilik gelişimi de bu süreçle yakından ilgilidir. " (Gökçe, 1986, 47)

Belgede Ailede çocuğun sosyalleşmesi (sayfa 37-40)