• Sonuç bulunamadı

EFLÂTUN VE ARİSTOTELES DÜŞÜNCESİNİN İNCELENMESİ VE KİTÂBÜ'L CEM'İN TANITIMI

1. GENEL OLARAK EFLÂTUN DÜŞÜNCESİ

1.3. AHLÂK FELSEFESİ

Eflâtun’a göre bedenin hareketini ruh sağlar. İdeaların özellikleri ruhta da vardır. Ruh, beden elbisesine bürünüp dünyaya gelmeden önce ideaları tanımıştır ve bir kader eliyle dünyaya gelmiştir. Geliş sebebi net olmasa da ruh, düşünme, beslenme gibi bazı yetenekler meydana getirir. Böyle olunca ruh hem iyi hem de kötünün sebebi olabilmektedir. Özünde ruhun iyiliğine inanan Eflâtun için iyiliği ve kötülüğü yapan insan ruhu aynı değildir. Çünkü ideaları tanımış ruh kötülük yapamaz. Böylece iyiliği yapan ruh bedenin ölümünden sonra sonsuzluğa eren, kötülüğü yapan ruhun parçası ise bedenin ölümüyle birlikte çürüyüp yok olandır.168 Hatta beden ruh için bir engeldir ve onun salt iyiye ulaşmasını zorlaştırır. Ruh ne kadar bedensel isteklerinden ayrılırsa özgürlük ve mutluluğa yani hakikate o denli yaklaşır.169 Dolayısıyla Eflâtun’un ahlâk

163 Adam Drozdek, Greek Philosophers as Theologians: the divine arch, Ashgate Publishing Company, 2007, USA, p. 152.

164 Platon, Phaidon, çev. Ahmet Cevizci, Gündoğan Yay., Ankara, 1995, s.21.

165 Mahmut Kaya, TDVİA, 471.

166 Platon, Meneksenos, çev.İrfan Şahinbaş, Sosyal Yay., İstanbul, 2001, s.14.

167 Adam Drozdek, Greek Philosophers as Theologians: the divine arch, p. 167.

168 Eflâtun, ruhun ölümsüzlük yönünü Phaidon diyalogunda inceler ve ispata çalışır.

169 Mahmut Kaya, TDVİA, 472.

35 felsefesi dünyaya ve idealar alemine bakan ruh olmak üzere iki yönlü bir bakışa sahiptir.

Ruh mutluluğa erişmek için bedensel istekleri yenmeli demiştik, eğer bu dünyada bu isteklerin yeterince üstesinden gelemezse kirlenir ve tamamen temizleninceye kadar dünyaya yeniden gelir.170 Ruhun bu çift yönüne inanan Eflâtun, Şölen, Phaidon ve Phidros’ta mutluluğa ulaşmayı ve dolayısıyla ahlâkî erdemliliği aşk ve cezbeye dayandırırken, Devlet’te toplumsal hayat içinde bilgili, ölçülü olmaya ve eğitime açık olmaya dayandırır. 171

Eflâtun’un Euthyphron diyalogunda doğru ve iyi davranmayı isteyen kişinin ne yapmak istediğini kesin bir şekilde bilen kişi olması gerektiği vurgulanır. Hatta kendi babasının katil suçu ile suçlanması karşısında dahi bu tavrını koruması gerekir.172 Bu da ancak iradeli bir şekilde iyi olmayı talep etmekle olacaktır.

Ona göre erdem öğretilirdir. Böylelikle onun doğuştan gelen bilgi olsun olmasın sonradan değişiklik arz edeceğini anlıyoruz.173

Phaidon’da, hayatın amacı nedir, en yüce değer nedir gibi soruların karşılığı ruhun yetkinliği ve amacını kendi içinde araması iken hayatının sonlarına doğru bu çizgiden biraz çıkarak dünyaya sırt çevirmek ve çilecilik yaklaşımından uzaklaşır.

Hakiki mutluluğu yine ruhun en olgun noktalarında arar fakat ruha gerçek, değerli sevinçler sağlayan haz çeşitlerine de değer verir. Duyu hazlarının hepsi değersiz değil, temiz ve acı vermeyen hazlar da vardır.174

Ahlâkîlik ile felsefe bilgisi arasında bağ kuran Eflâtun, filozofların faydalı ve iyi insanlar olduklarını, onların sadece çok veya teknik şeylerin bilgisine sahip olan kişiler değil, faydalı ve hakikatin bilgisine sahip olan insanlar olduklarını düşünür.175 Rakipler kitabında şöyle geçer: “O halde, aziz dostum, felsefeyi çok şey bilmekle karıştırmamak ve onu teknik bilgilerin incelenmesi sanmak çok yanlıştır. Bu sözler üzerine bilgin, söylediklerine pek utanarak sustu; cahil, bunların hakikat olduğunu söyledi, ötekiler de sözlerimin doğru olduğunu söylediler.” (Platon, Rakipler, s.19.)

170 Bknz. tenâsüh, reenkarnasyon.

171 Mahmut Kaya, TDVİA, 472.

172 Lokman Çilingir, Ahlak Felsefesine Giriş, Elis Yay., Ankara, 2003, s.43.

173 Platon, Protagoras, çev. Nurettin Şazi Kösemihal, Sosyal Yay., İstanbul, 2001, s.34.

174 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s.66.

175 Platon, Rakipler, çev. N.Ş. Kösemihal, MEB Yay., İstanbul, 1989, ss.4-19.

36 1.4. SİYASET FELSEFESİ

İnsanın toplumda yaşaması onun acziyeti gereği bir zorunluluktur. Aciz olan insan toplu halde yaşamaya muhtaçtır. Bu sebeple devletin her yerde görevi; insanların ortaklaşa yaşamalarını onların mutluluklarını da tahsis edecek şekilde düzenlemektir.

Bu görev ancak ahlâkî kurallara uyarak gerçekleştirilebilir. Devlet görevi gereği besleyen, koruyan ve eğiten olmak üzere üç ana bölümden oluşur.176 Devlet aynı zamanda kişiyi etkileyip onun kişiliğini oluşturur. Belirli bir kişiliğin oluşturduğu zümrelerden de belli bir yönetim şekli oluşur. Demokrasi, oligarşi, tiranlık gibi.

Eflâtun’un ideal devlet şekli seçkinler zümresinin idare ettiği (aristokrasi), başında da bir filozofun bulunduğu (monarşi) tek kişilik bir yönetim şeklidir. Bu devlet üç sınıftan oluşur: ilk sınıfta, işçi, çiftçi, esnaf ve sanatkarlar, ikinci sınıfta askerler ve en üst kademede yöneticiler bulunur. Devletin kanun ve kurallarını filozof koyar.177

İnsanları üç kategoriye ayıran Eflâtun, zenginliği sevenler, şerefi sevenler ve bilgiyi sevenlerden zenginlik, şeref ve bilgiye ulaşma çaba ve isteklerine göre üç insan tipi oluşturur. Bunlar ise ancak devlet içinde anlam bulacaklardır.178 Bu insan tipleri bahsedilen özellikleri gerçekte de istemelidir, bu konuda kendilerine karşı dürüst olmalıdırlar. Adalet konusunda da aynı şey geçerlidir. Zira Devlet’te bu konu şu şekilde eleştirilir: “…Çünkü insanların adaletsizliği lanetlemeleri onu işleme korkusundan değil, ona maruz kalma korkusundan ileri gelir.”179

Devletin amacı ise hikmet, yiğitlik, orta yolu tutmak ve sağlamak, son olarak adaletin hakim kılınmasıdır. Yaşlılık eseri olan Kanunlar’da devlet ile ilgili konuları tekrar inceler ve devlet adamlarının, yöneticilerin mutlak otoritelerinden ziyade kanunların hakim olduğu bir şekli benimsemiştir. Devletin asıl meşguliyetinin eğitim, din ve iktisat olduğunu vurgulamıştır.180

Bir devlet adamının ise Atina’nın başına geçebilecek bir devlet adamının iyi, eğitimli ve bu eğitimi yayabilecek kudrette birisi olması gerektiğine inanır.

Diyaloglar’da şu soru geçer: Bunlar (devlet adamları) kendi erdemlerini öğretecek iyi

176 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s.60.

177 Mahmut Kaya, TDVİA, 472.

178 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s.60.

179 Platon, Devlet, çev.Can Ersöz, Şule Yay., İstanbul, 2010, s.53.

180 Mahmut Kaya, TDVİA, 472-473.

37 öğretmenler midir? Buradan devlet adamının hem önce kendinin erdem açısından üstüm hem de bu erdemi halkına götürebilecek kadar yetenekli olması gerekir.181

Onun kralların filozof olmasının gerekliliği ile ilgili meşhur filozof-kral benzetmesi vardır. Bu konuda şunları söylemiştir: “Filozoflar kral oluncaya kadar ya da bu dünyanın kral ve prensleri felsefenin ruhuna ve gücüne sahip oluncaya kadar, ne şehirler ne de insan ırkı kötülüklerinden hiçbir vakit kurtulamayacaktır ve devletimiz ancak o vakit gün ışığı görecektir.”182