• Sonuç bulunamadı

Toplumların sosyal ve kültürel hayatları ile ilgili bilgi sahibi olabileceğimiz, nesilden nesille aktarılan sözlü kültür ürünlerinden olan maniler, ninniler ve atasözleri Ahıskalı Türklerde geniş yer kaplamaktadır. Vatan hasreti ile yaşayan Ahıskalı Türklerin günlük hayatlarında kullandığı mani, ninni ve atasözleri genel manada vatan hasreti ile bezenmiştir. Vatan hasretini her platformda gündeme getiren Ahıskalılar, gelecek nesillere vatan sevgisini aşılamak ve unutturmamak adına sözlü kültür ürünlerinde sürekli olarak vatan temasını işlemektedir.

➢ Maniler

Maniler, genel olarak bestelenmemiş ve anonim olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözlü kültürün önemli bir ürünü olan maniler, genel olarak sevgi ve aşk temalı bir yapıdadır. Üzümlü ilçesinde bulunan Ahıskalılar ile yapılan mülakatlarda Mani ile ilgili sorulara çok fazla yanıt alınamamıştır. Ahıskalılar genelde çekindiklerini, utandıklarını, bilmediklerini ya da öyle şeyleri beceremediklerini söylemiştir. İçlerinden birkaç tanesi mani bildiğini söylemiş ama şaşırabileceğini vurgulayarak şu cevapları vermiştir;

57

‘‘Ben böyle şarkı, türkü, mani falan söylemeyi çok beceremem. Eskilerden

düğün evlerinde, toplantı meclislerinde büyüklerimiz okurdu. Aklımda kalan birkaç tane vardır. Onları da şaşırabilirim. Bir tanesini okuyayım,

Vatanımda bir kuş var, Kanadında gümüş var, Yârim gitti gelmedi, Elbet bunda bir iş var.

Aklımda bu kalmış. Bu çok fazla okunurdu. Daha çok vardır ama söylenmeye söylenmeye unutulup gitmiş işte ’’ (Aslanoğlu, 61).

‘‘Bizim çok bilindik bir manimiz vardır. Ahıskalılar, Osmanlı Devleti’nden

ayrıldıktan sonra çok zulümler olmuş. Bizim atalarımız çok üzülmüş. Birde bu mani anlamlıdır. Ahıska’nın Osmanlı’nın kapısı, kilidi olduğunu anlatır. Ruslar Anadolu’ya gelmek istese, önce Ahıska’da geçmek zorunda olduğu için Osmanlı’nın kapısı gibidir. Mani şöyledir;

Ahıska bir gül idi gitti, Bir ehli dil idi gitti, Söyleyin Sultan Mahmud’a,

İstanbul’un kilidi gitti’’ (Eyüp, 61).

Ahıskalı Türklerin folklor unsurları ile alakalı yapılan çalışmalar arasında şüphesiz Asıf Hacılı ve Aydın Poladoğlu’nun birlikte yayımladıkları ‘Ahıska Türk Folkloru’ isimli kitabın önemi büyüktür. Ahıskalı Türklere ait fıkralar, bilmeceler, atasözleri, deyimler maniler, ninniler ve daha birçok folklor unsuruna ait bilgileri içerisinde barındıran kitapta Ahıskalı Türklere ait 803 mani bulunmaktadır. Maniler incelendiğinde Anadolu coğrafyasında bilinen ve duyulan manilere benzerlik göstermektedir. Bunlardan bazıları ise şunlardır;

‘‘Elimde sekiz para, Bu dağlar olmasaydı, Dördü ak, dördü kara , Çiçekler solmasaydı, Açayım yüreğimi bak, Bir ayrılık bir ölüm, Altı kan, üstü yara. Hiç biri olmasaydı.

İndim dere ırmağa, Karadeniz akmam diyor, Fındık dalı kırmaya, Etrafımı yıkmam diyor, Altın yüzük yaptırdım, Adı güzel Osman Paşa, O kınalı parmağa. Ahıska’dan çıkmam diyor’’ (Hacılı ve Poladoğlu, 2001:60-75).

58 ➢ Ninniler

Ninniler anne, baba yahut aile büyüklerinin bebekleri uyutmak için söylediği sözlü kültür ürünlerindendir. Edebi olarak belli bir ölçüsü olmasına dikkat edilmeyen, genel olarak uyku temalı olduğuna rastladığımız doğaçlama olarak da söylenen kültürel ögelerdendir. Ahıskalılara ninni ile ilgili sorumuza bazı sosyal tespitlerde cevap olarak verilmiştir. Ninnilerin eskisi kadar okunmadığı ve çocukların telefon, televizyon gibi elektronik cihazlar yardımıyla uyutulduğu da söylenmiştir. Ninni ile ilgili katılımcıların verdiği cevaplar şu şekildedir;

‘‘Dandini dandini dastana

Danalar girmiş bostana Kov bostancı danayı Yemesin lahanayı Ee, ee, ee, ee ’’ (Seyfatov, 60).

‘‘Atam tutam ben seni

Şekere katam ben seni Akşama baban gelende

Önüne atam ben seni ’’ (Mirza, 54).

‘‘Ninni dedim yuhlasın,

Gül getirem koklasın, Dostlara arka olsun

Düşmanları ohlasın ’’ ( Zabit, 59)

Ahıskalı Türklerle yapılan görüşmelerde, ninni konusunda kadın katılımcıların daha ön planda olduğunu göstermektedir. Kadınların sözlü kültürün devamlılığı konusunda erkeklere göre daha önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Ahıskalılara ait ninniler Anadolu kültürü ile mukayese edildiğinde, büyük benzerlikler olduğu görülmektedir.

59 ➢ Atasözleri

Atasözleri, belli bir bilgi ve tecrübenin sözlere yansıtılmış halidir. Ders vermek ve bir durum karşısında tecrübeleri ifade etmek için kullanılır. Atasözleri, toplumların yaşayış biçimleri, sosyal yaşamları, geçmiş tecrübeleri gibi hayatın içerisinde bulunan durumların gelecek nesillere iletildiği ve ders almaları gerektiğini anlatmak amacıyla oluşturulan sözlü kültür ürünlerindendir. Lakin her toplum belli bir dönemden sonra atasözlerini bir arada toparlayarak, Atasözlerinin oluştuğu kitapçıklar ortaya çıkarmıştır. Ahıskalı Türkler kendilerine ait müstakil bir devletleri olmadığından, yazı ve konuşma dillerinin yaşadıkları ülkelere bağlı olmasından ötürü böyle bir kitapçıkları olmasa da; bazı Ahıskalı yazarlar yahut Ahıskalı Türklerin sosyal ve kültürel durumları ile ilgili araştırma yapan kişiler, Ahıskalı Türklerin kullandığı Atasözlerini eserlerinde işlemişlerdir.

Yapılan mülakatlarda görülmüştür ki, Ahıskalı Türklerin kullandığı atasözleri Anadolu coğrafyasında yaşayan Türklerin kullandığı atasözlerinin neredeyse aynılarıdır. Ahıskalıların atasözleri ile ilgili verdiği bilgiler şöyledir;

‘‘Çok fazla atasözü var, bazı durumlar olunca direk aklıma gelir söylerim

çocuklarıma, yanımdakilere ama şimdi aklıma gelenleri söyleyeyim size,

• Anasına bak kızını al,

• Zahmetinden yenilen acı soğan, minnetinden yenilen baldan tatlıdır, • Meyveli ağaca taş atan çok olur,

• Büyük lokma ye büyük söz söyleme, • Sakla samanı gelir zamanı,

İyilik et ki, iyilik göresin’’ (İskender, 54).

• ‘‘Yatan aslandan gezen tilki iyidir, • Aşığa sinek sesi saz gelir,

• Ev yıkanın evi olmaz,

• Kızım sana diyorum gelinim sen işit,

Çiğ yumurta soyulmaz’’ ( Eyüp, 61). • ‘‘Uşağa iş buyur, sonra peşinden koş, • Gül dikensiz olmaz,

• Alışık dilin tövbesi olmaz, • Dil hem tatlı hem de acıdır,

60

Hacılı ve Poladoğlu’nun eserine atasözleri konusunda da bakacak olursak, 728 atasözü eserde kullanılmıştır. Bunlardan bazıları ise şunlardır;

‘‘Adam adı ile tanınır.

Ayıp söyleyenin ayıbını söylerler.

Ana gibi yar olmaz, vatan gibi devlet olmaz.

Atılan ok geri dönmez.

Balta ağacı kesmezdi, sapı ağaç olmasaydı.

Büyüksüz evde bereket olmaz.

Bir bilenden kork bir de bilmeyenden.

Kuduzun ömrü kırk gündür.

Koçun boynuzu koça ağırlık etmez

Kılıç kınını kesmez.

Kaşıkla aş verip sapıyla göz çıkarma.

Evdeki pazar çarşıda geçmez.

Yüz bilsen de bir bilenden sor’’ (Hacılı ve Poladoğlu, 2001:10-20).

Ahıskalıların kullandığı atasözleri ile alakalı hem katılımcıların verdiği bilgiler hem de yapılan çalışmalar incelendiğinde çıkarım olarak söyleyebilmekteyiz ki; Türkler hangi coğrafyada olursa olsun atasözleri kullanımında hep birbirlerinde etkilenerek bir atasözü havuzu oluşturmuştur. Ahıskalıların kullandığı atasözlerinin hemen hepsi Anadolu’da bulunan atasözleri kitapçığında da kullanılmaktadır ya da birbirine çok benzer niteliktedir.