• Sonuç bulunamadı

Ahıska‘nın Kıpçak Atabekliği (Saatabago=Atabek Yurdu) Kurulmadan Öncek

IV. Osmanlı Ġdaresine GiriĢine Kadar Ahıska‘nın Tarihi

IV.1. Ahıska‘nın Kıpçak Atabekliği (Saatabago=Atabek Yurdu) Kurulmadan Öncek

Ahıska ve çevresi, Akdeniz dünyasını Orta Asya‘ya, bozkır ülkesini de Yakındoğu‘ya bağlayan Güney Kafkasya coğrafyası içerisinde önemli bir yerleĢim yeri olduğu için, çok eski devirlerden itibaren pek çok milletin gelip yerleĢtiği bir yer olmuĢtur.

Hititler tarafından denetlenen çeĢitli Kafkas ve Doğu Anadolu halkları, Hititlerin çöküĢünün avantajını kullanmaya baĢlayarak Asur krallarıyla çatıĢmaya girmiĢlerdir. Bunlar arasında en önde gelenlerden biri Karadeniz‘in güneyinde yaĢayan, Gasgas veya KaĢki diye anılan bir halktır. Ayrıca Alzi ile Purulumzi bölgelerindeki Murat Nehri

boyunca uzanan Yukarı Fırat havzasında yerleĢmeye çalıĢan MuĢkiler‘in 74

de bu halk ile iliĢkili olduğu anlaĢılmıĢtır.

MuĢkiler, M.Ö. 1165 yılından beri bu bölgede yaĢamıĢlardır. 65 yıl sonra Asur Kralı I. Tiglatpilaser‘in (M.Ö. 1115-1077) saldırılarına uğrayıp dağılmıĢlardır. MuĢkilerden bir kol batıya doğru ilerleyerek Kızılırmak nehrinin kıyılarına yerleĢmiĢ ve orada önemli bir krallık kuracak olan Friglerle birleĢmiĢtir. Diğer MuĢki kolu, kuzey doğudan Güney Kafkasya‘ya doğru çekilmiĢ ve Güney Batı Gürcistan‘a yerleĢerek bölgeye de ismini verecek olan Meskhilerin (Yunan coğrafyacıların adlandırması ile

Moshoileri) çekirdeğini oluĢturmuĢtur75

.

―Meskhiler kimlerdir?‖ sorusuna net cevap vermek oldukça zordur. Çünkü bu kavmin menĢei kesin olarak tespit edilememektedir. Ancak, bu konuda baĢlıca Ģu görüĢler ileri sürülmektedir:

W. E. D. Allen, ―MuĢki‖ denilen bu topluluğun M.Ö. XII. yüzyıldan önce Mitanni ve Frigler ile müĢterek bir tarihi olduğunu ve aslen kuzey batıdan gelmiĢ

olduklarını söylemektedir76

.

Zeki Velidi Togan, Meskh kavmini, Nuh Nebi oğlu Yasef‘in oğlu ve Oğuz‘un

pederi Mesek‘ten gelen Masagetler‘e77

dayandırmaktadır78.

74 MuĢkiler; Hz. Nuh‘un oğlu Yafes‘in oğullarından Tubal (Tabal) Gomer (Kimmerler)ile aynı zamanda

Yavan ile yani Ġonyalılar veya Yunanlılar ile iliĢkilendirilmektedir. (Bkz. D. M. Lang, a.g.e., s. 51.)

75 D. M. Lang, a.g.e., s. 50-51. 76

W. E. D. Allen, a.g.e., s. 17-18

77 Massagetler; Ġskitler (Sakaların) in en büyük grubu olan Massagetler Hazar denizinin doğusunda geniĢ

düzlükte yaĢamaktadırlar. (Bkz. Ġlhami DurmuĢ, İskitler (Sakalar), Ankara 2008, s. 8, 51.)

Fahrettin Kırzıoğlu ise, Meskhlere, ―Kartvel (Gürcistan) güneyinde yaĢamıĢ

Gogarlı (İskit) ve Turanî yerli Hıristiyan halktır‖ demektedir79

.

Nicholas Yakovlevich Marr ise, Meskhlerin, Gürcülerin atası olmadıklarını, ayrı

bir kavim olduklarını söylemektedir80

.

Meskhler ile alakalı fikir beyan eden yazarların görüĢlerinden bir sonuca gitmeye çalıĢtığımızda Meskhleri Gürcü kabul etmemekle birlikte, bugünkü Ahıska Türklüğünün de atası kabul etmemiz yanlıĢ olur. O halde Meskhler hakkında Ģunu rahatlıkla söyleyebiliriz; ― Meskhler yaĢadıkları bölgeye isimleri olan Meskhetya adını

veren ve tarih sahnesinden kaybolan milletlerden biridir‖81.

Ahıska/Meskhetya bölgesinin Türklük tarihi ise bir hayli eskidir. Yapılan

araĢtırmalar sonucunda Türk oldukları yönünde önemli kanıtlar bulunan Kimmerler82

ile

Türklükleri noktasında artık Ģüphe duyulmayan Ġskit-Saka83

Türkleri, bölgeye inen ilk Türkler olarak kabul edilmiĢlerdir. Ayrıca Persler ile yaptıkları savaĢta yenilen Türklerden (Sakalar) yirmi sekiz aile Meskhetya‘ya gelmiĢ ve buranın yöneticisinden Perslere karĢı buraları koruyacaklarını vaat ederek yerleĢmelerine izin verilmesini istemiĢlerdi.

Perslerin korkularından, bu gelenlerle dost olan Gürcüler, Türklerden önemli bir bölümünü Meskhetya‘nın doğu tarafına yerleĢtirmiĢlerdi. Buraya yerleĢtirilen Türkler kayaların içinde oyulmuĢ bir mağarayı sur Ģeklinde yükseltmiĢ ve oraya da Sarkine

79 F. Kırzıoğlu, Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar, s. 113. 80

A. Hacılı, a.g.e., s. 20.

81 Y. Zeyrek, Ahıska Bölgesi ve Ahıska Türkleri, s. 9.

82 Kimmerler; Ural–Altay kökenli bozkır konar–göçerlerinin batı kolunu oluĢtururlar M.Ö. II bin

yılbaĢlarından M.Ö. VIII. yüzyıla kadar merkez Kırım olmak üzere Karadeniz‘in kuzeyinde, Avrasya bozkırlarında ve Kafkas bölgesinde yaĢamıĢlardır. M.Ö. VIII. yüzyılda takriben M.Ö. V. yüzyıllar arasında doğudan gelen Ġskitlerin istila ve baskısı sonucunda güneye ve batıya doğru çekilerek göç etmek zorunda kalan Tevrat‘ta Gomerler, Asur kaynaklarında Gimirrailer, Yunan kaynaklarında ise Kimmerioslar olarak geçen Kimmerler yaklaĢık iki yüzyıllık süre içerisinde Anadolu‘yu istila etmiĢlerdir. (Bkz. Ekrem MemiĢ, Eskiçağ Türkiye Tarihi, Konya, 2009, s. 189; Kadriye Tansuğ, ―Kimmerlerin Anadolu‘ya GiriĢleri ve M.Ö. 7. yüzyıllarda Asur Devleti‘nin Anadolu Ġle Münasebetleri‖, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. VII/ 4, (1949), s. 536; Taner Tarhan, ―Eski Anadolu Tarihinde Kimmerler‖, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü,

I. Araştırma Sonuçları Toplantısı Bildirileri, (23-26 Mayıs 1983-Ġstanbul), Ankara, 1984, s. 111-112.)

83

Ural-Altay kökenli bozkır konargöçerleri olan Ġskitler (Sakalar) M.Ö. I. bin yıl içerisinde Tuna Nehrinden Çin‘in batı sınırlarına kadar uzanan oldukça geniĢ bir sahaya yayılmıĢlardır. M.Ö. VIII. yüzyılda Karadeniz‘in kıyılarına inmiĢler ve Kimmerleri kendi egemenlikleri altına alarak Perslerin kuzey komĢuları olmuĢlardır. Çok geniĢ bir coğrafyaya yayıldıkları için komĢuları onlara farklı isimler vermiĢlerdir. Pers kaynaklarında Saka, Grek kaynaklarında Skythai, Asur kaynaklarında AĢguzai, Tevrat‘ta AĢkenaz, Çin kaynaklarında Sai olarak geçmektedir. (Bkz. Ekrem MemiĢ,

İskitlerin Tarihi, Konya, 2005, s. 3-11; Ġ. DurmuĢ, a.g.e., s. 3-5; Osman Karatay, İran ile Turan Hayali Milletler Çağında Avrasya ve Ortadoğu, Ankara, 2003, 140-156.)

(Sarkın Yurdu) adını vermiĢlerdi84

. Bu tarihten sonra Perslere karĢı yardımcı arayan

Kartvellilerin ülkesine Yunanistan‘dan, Suriye ve Hazar Bölgesinden, ayrıca Babil Kralı Nabukodonosor‘un M.Ö. 586 yılında Kudüs‘ü ele geçirmesi sonucu burada bulunan bazı Yahudiler de Gürcistan‘a gelmiĢlerdi. Böylece de Kartli ülkesinde o kadar çok kabile karıĢıklığı oluĢmuĢtur ki, bölgede Ermenice, Gürcüce, Türkçe, Süryanice,

Yahudice ve Grekçe dilleri konuĢulur olmuĢtu85

.

Makedonyalı Ġskender, M.Ö. 330‘da Kartli ülkesine geldiği zaman Kür Nehri boyunca yerleĢmiĢ olan Bun Türkleri (otokton/yerli Türk) ve Kıpçakları görmüĢ ve Bun Türklerinin yerleĢtikleri Sarkine‘yi, yani bugünkü Ahıska bölgesini, 11 aylık

kuĢatmadan sonra Türklerin gizlice Ģehirden ayrılmaları üzerine alabilmiĢti86

.

Bölge, Türklerin batıya yapmıĢ oldukları göç yolları üzerinde olduğu için Bun Türklerden sonra IV-VII. yüzyıllarda bölgede sırasıyla; Hunlar, Bulgarlar, Barsiller, Kıpçaklar, Peçenekler, Onogurlar, Sarıogurlar, Sabirler, Hazarlar gibi Türk toplulukları

görünmüĢlerdir87

.

Ġdil kıyılarında yaĢayan Hazar Hükümdarı Cibğu Kağan, Doğu Roma Ġmparatoru Herakleios ile Sasanilere karĢı bir ittifak kurmuĢtur. Bu ittifak sonucu her iki devletin ordularına komutanlık yapan Cibğu Kağan, 626‘da Tiflis‘i kuĢatmıĢ olmasına rağmen alamamıĢ ve geri çekilmiĢtir. 627 yılında tekrar Tiflis‘i kuĢatmıĢ ve ele

geçirmiĢtir88. Bu galibiyet de uzun ömürlü olmamıĢ, Hz. Osman zamanında Habib b.

Mesleme komutasındaki Arap orduları 645 yılında Gürcistan‘a hâkim olmuĢtur.

Kuzeyden gelen Hazar akınları Gürcistan‘da Ġslam hâkimiyeti döneminde de devam etmiĢtir. Hazarlar, 683 ve 688‘de Güney Kafkasya‘ya tekrar gelmiĢler ve 728‘de Ġslam kuvvetlerini mağlup ederek bütün Güney Kafkasya‘ya hâkim olmuĢlardır. 764- 765 yıllarında tekrar büyük bir ordu ile gelen Hazarlar, Kür ve Aras boylarını istila etmiĢler, Ahıska, Ardahan, Çıldır, Posof gibi güney bölgeleri ile birlikte Tiflis‘i de zaptettikten sonra Gürcistan‘ın 7 sancağına yerleĢip kalmıĢlardır. 799‘da tekrar Kür ve Aras boylarını iĢgal ettikten sonra Musul‘a kadar ilerlemiĢlerdir. Ancak zaman

84

Gürcistan Tarihi, s. 13; M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 19.

85 Gürcistan Tarihi, s. 14-15.

86 Gürcistan Tarihi, s. 16; M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 20-21; S.

Buntürk, a.g.e., s. 3-4; F. Valehoğlu (Hacıyev) a.g.b., s. 298.

87

F. Valehoğlu (Hacıyev), a.g.b., s. 298; Ġ. Kazimov, a.g.e., s. 7-8; A. Yunusov, a.g.m, s. 877-878; A. Hacılı, a.g.e., s. 8.

88 Ġbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ġstanbul, 1997, s. 168; D. M. Lang, a.g.e., s. 91-92; Laszlo

içerisinde Hristiyanlığı benimsemeleri nedeniyle Müslüman müellifleri Hazarları da Gürcü addetmiĢlerdir.

Pek çok Türk, Gürcistan‘daki Ġslam hâkimiyeti döneminde orduda ücretli asker olarak buralara gelmiĢ ve kendilerinden önce gelen Türkler gibi Gürcistan‘a

yerleĢmiĢlerdir89. Selçuklular, 1049‘dan itibaren birkaç defa Gürcistan‘ı baĢtanbaĢa kat

etmiĢler ve Sultan Alp Arslan 1064 yılında önemli bir Gürcü merkezi olan Ahılkelek‘i ve Ani‘yi almıĢ90, iki yıl sonra Kartli ve Araveti eyaletlerini yerle bir etmiĢtir. Sultan Alp Arslan, 1068‘de IV. Bagrat (1027-1072) tarafından Müslümanlardan alınan Tiflis‘i

de 1069‘da geri almıĢtır91.

Bagratoğullarından II. David (1089-1125), Abhazistan‘ın kendi kuvvetleri ile Selçuklu Türklerini durduramayacağını anlayınca ordusunu Kafkas steplerinden

1118‘de getirdiği 40.000 Kıpçakla takviye etmiĢtir92. Böylece de Kral David, Selçuklu

akınlarını 1110 ve 1122 yılları arasında durdurmuĢ ve baĢarılar kazanmıĢtır93

. Yine Kral David, Kıpçaklardan oluĢan bu ordusu ile ġirvan, Ġran ve Ermenistan‘a da baĢarılı

seferler yapmıĢtır94

.

Kral David, 400 yıldır Ġslam beldesi olan, 1068‘den beri de Selçuklu-Türk Ģehri olan Tiflis‘i kuĢatmıĢtır. Bunun üzerine de Irak Selçuklu Sultanı Mahmut, kardeĢi Gence-Nahçıvan (Arran) Meliki Tuğrul‘u, Mardin Artuklu Emiri El-Gazi‘yi, Siirt Emiri Dilmaçoğlu Toğan Arslan‘ı Tiflis‘i kurtarmaya davet etmiĢ, kendisi de Atabeyi Güntoğdu ile birlikte Gence‘den hareket etmiĢtir. Her üçünün asker sayısı 30.000 civarındaydı. Ancak Artuklu El Gazi, diğer Türk kuvvetleri gelmeden Tiflis‘e yaklaĢmıĢ ve Kral David‘in Kıpçaklı ordusunun baskınına uğramıĢtır. 18 Ağustos 1121‘de Did- Gorni SavaĢı‘nda bozulan Artuklu El-Gazi kuvvetleri 4.000 tutsak vererek dağılmıĢtır. KuĢatma altındayken yardım alamayan Tiflis, 14 Ağustos 1122‘de teslim olmuĢtur.

1121‘de Did-Gorni bozgunu, 1122‘de Tiflis‘in düĢmesi felaketi, Kral David‘in Selçuklu ġehzadesi Tuğrul‘un idare merkezi olan Gence ve Nahçıvan hisarlarına ulaĢmasına sebep olmuĢtur. Saltuklu ilinden Pasinlere ve Çoruh Vadisi‘nden Ġspir‘e

89 Mirza Bala, ―Gürcistan‖, İA, C. IV, EskiĢehir, 2001, s. 838-839. 90

O. Turan, a.g.e., s. 155; E. Honigmann, a.g.e., s. 177-178, 184-185; A. Sevim, Y. Yücel, a.g.e, C. I, s. 40-41.

91 A. Sevim, Y. Yücel, a.g.e., C. I, s. 44.

92 A. Z. V. Togan, a.g.e., s. 200; D. M. Lang, a.g.e., s. 100.

93 Gürcülerin bu yıllarda Selçuklulara karĢı üstünlük sağlamalarında iç çekiĢmeler (Büyük Selçuklu

hükümdarı 1118‘de tahta geçen Sultan Mahmut, kardeĢleriyle Bağdat‘ta hâkim olmak isteyen Abbasi halifesine ve Merv Meliki Ahmet Sancar‘a karĢı savaĢmaktaydı.) ve Haçlı Seferleri neden olmuĢtur. (Bkz. O. Turan, a.g.e., s. 234-236.)

değin ilerlemiĢ ve Selçuklu hâkimiyetini sarsmıĢtır. Bunun üzerine Irak Selçuklu hükümdarı Mahmut, 1123 yılında bizzat sefere çıkmıĢtı.

Sultan Mahmut, ġirvan‘a gelerek ġirvan ġah‘ı yakalamıĢ ve ġamahya‘yı (ġamahia) almıĢtır. Kral David‘e ―Sen ormanlar kralısın ve asla ovalara inemezsin işte ben Şirvan Şah‟ı yakaladım ve kendisinden haraç talep ederim. Onu istiyorsan bana uygun hediyeler gönder, değilse derhal beni görmeye gel.” diye bir mektup göndermiĢti. Kral David bunu okuyunca ordularını saydırtmıĢ ve sadece Kıpçakların 50

bin kiĢi olduğu tespit edilmiĢti95

.

Sultan Mahmut‘un ġirvan‘dan ayrılmasından sonra Kral David 1123 Haziran‘ında ġirvan‘a girdi. Merkezi Gülistan kalesini ve ġirvan ġah‘ın bütün topraklarını iĢgal etti. Damadı olan bu hükümdarı Selçuklu tabiiyetinden çıkarıp kendisine bağladı. 1124 Mayıs‘ından itibaren Kür Nehri sağındaki Selçuklu topraklarını

almaya baĢladı ve Ani 1124 Ağustos‘unda düĢtü. David bu Ģehri Meskh eristavlarına96

teslim ederek Kartli‘ye döndü97. 34 yıl saltanat sürdükten sonra 53 yaĢında 25 Ocak

1125‘te öldü98

.

Gürcistan topraklarına Kartli (Tiflis), Somhet (TaĢir, Borçalıçayı ile Hıram boyları), Cavakhet (Ahılkelek–Çıldır), AĢağı Ardahan (Ardahan-Göle) ile Tao (Çoruh Boyu bölgesi) topraklarını kazandıran Kral David dönemi, Gürcü tarihinin altın çağı olarak adlandırılmaktadır. Bu sebeple Gürcüler, Kral David‘i “Kurucu David” olarak

anmaktadırlar99

.

Kurucu David bu baĢarısını Kıpçaklardan aldığı desteğe borçludur100

. Ele geçirdiği yerlerde Gürcistan adı verilen bir ülke ortaya çıkarmıĢ ve yarım asırdan fazla bir süredir Selçuklular karĢısında savunma konumundaki krallığını Selçuklulara karĢı üstün bir konuma ulaĢtırmıĢtır. Bunu yaparken de Hıristiyanlığı henüz yeni benimsemeye baĢlamıĢ olan Kıpçaklardan istifade etmiĢtir.

95 O. Turan a.g.e., s. 269-271; M. Bala, a.g.md., s. 840; Gürcistan Tarihi, s. 323-324; V. Minorsky,

a.g.md., s. 267.

96

Kartvel‘de vilayetlerin baĢında bulunan yönetici, kraldan sonra gelen yüksek sınıfa verilen unvan. (Bkz. M. Ç. Yusuf Ġzzet PaĢa, a.g.e., C. I, s. 35.)

97 Gürcistan Tarihi, s. 325-326; M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 119; W.

E. D. Allen, a.g.e., s. 99-100.

98 Gürcistan Tarihi, s. 335. 99

M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi, C. I, Ġstanbul, 1953, s. 383.

100 Kıpçak BaĢbuğu Atrak, 1125‘te Kiyev Knezi Vlademir Monomach‘ın ölümünden sonra Kıpçak

bozkırlarına döndüğü halde Kıpçakların büyük bir kısmı Gürcistan‘da kalmıĢtır. Doğu Anadolu‘da Çıldır Gölü çevresindeki Kıpçaklar iĢte bunların halefleridir. (Bkz. A. N. Kurat, a.g.e., s. 84.)

1124‘te Kral David, Selçuklulardan ele geçirdiği Yukarı Kür ve Çoruh boylarına Kıpçakları yerleĢtirmiĢtir. Bu yerleĢtirmenin amacı, bu sınırları Selçuklulara karĢı korumak olmuĢtur. O halde Ģunu söyleyebiliriz ki 1124 yılından itibaren bu bölgeler

Kıpçaklara yurt edinilmiĢtir101

.

Kral II. David‘in ölümünden sonra tahta oğlu I. Dimitri geçmiĢtir. Dimitri

döneminde de Gürcistan‘ın Selçuklulara üstünlüğü devam etmiĢtir102. 1156‘da ise tahta

III. Giorgi (1156-1184) çıkmıĢtır. Giorgi‘nin iktidarının son yirmi yılında Selçuklu Türkleri karĢısında gerilemeye baĢlayan Gürcüler içerisinde yeniden çözülme emareleri görülmeye baĢlamıĢtır.

1174‘te çıkan ayaklanmadan sonra Gürcü soylularının gücünü kırmak amacıyla isyana karıĢan yüksek rütbeli memurlar görevden alınmıĢ ve ordu komutanlığı gibi

önemli görevlere Kıpçak Türkleri getirilmeye baĢlanmıĢtır103

.

Eski Kıpçaklar104, Yukarı Kür boyları (Cavakhet, Ahıska, Ardahan, Göle) ve

Çoruh bölgesine (Bayburt ve Ġspir hariç) yerleĢtiklerinden, yeni Kıpçaklar 1177‘de baĢkumandan Orbelyan hanedanının Bagratlılarca toptan imha edilmeleri ve mülklerine el konulması yüzünden boĢalan Hıram Çayı ile Orta Kür boylarına iskân Kraliçe

Tamara tarafından iskân edilmiĢtir105. Yeni gelen Kıpçakların çoğunluğu eski Kıpçaklar

gibi Gürcü Ortodoks Kilisesi‘ne bağlanmıĢlardır106

.

III. Giorgi, Kıpçaklı Kubasar‘ı bütün ülkesinin baĢkumandanı olarak tayin etmiĢ

ve Kubasar 1184‘te Giorgi‘nin ölümüne kadar bu görevini sürdürmüĢtür107. III. Giorgi

101 Ergin Ayan. ―Kafkasya: Bir Etno-Kültürel Tarih Çözümlemesi‖, ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü

Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, C. 1/2, (Aralık 2010), Ordu, 2010, s. 33.

102 M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 123-124.

103Ġbrahim Tellioğlu, XI- XIII. Yüzyıllarda Türk-Gürcü İlişkileri, Trabzon, 2009, s. 90-91; M. F.

Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s.130.

104 Kral David zamanında 1118-119 yıllarında gelen Kıpçaklar için eski Kıpçaklar denilmektedir. (Bkz.

M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 129.)

105 M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 122. 106 M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 136.

107 I. Dimitri‘nin oğlu olan III. David 6 aylık bir krallıktan sonra ölmüĢtü. Ölmeden önce oğlu Demna‘nın

küçük olması üzerine tahtını kardeĢi III. Giorgi‘ye bırakmıĢtı. KoĢul olarak da oğlu Demna‘nın büyüdükten sonra tahta geçirilmesini istemiĢti. Bunun içinde baĢta III. Giorgi olmak üzere bütün ileri gelen beylerden söz almıĢtı. Ordu komutanı olan Orbelli Ġvane ve diğer beyler III. David‘e verdikleri sözü yerine getirmek amacıyla harekete geçmiĢler ve Kral III. Giorgi‘yi yakalayarak hapsetmeyi planlamıĢlardı. Bunu haber alan Kral, Tiflis‘e kaçarak kaleye kapanmıĢ ve Kıpçaklı beylerden Kubasar Bey‘den kendisini bu durumdan kurtarmasını istemiĢti. Kubasar emrindeki Kıpçaklı kuvvetlerle ordu komutanı Orbelli Ġvane ve diğer Gürcü Beyler üzerine yürümüĢtü. Ayrıca Kubasar‘ın tavsiyesiyle III. Giorgi, Orbelli Ġvane yanındaki beyleri büyük vaadlerle yanına çekmiĢti. Bunun üzerine Orbelli Ġvane ve Demna yalnız kalmıĢlardı. Orbelli Ġvane, Kubasar tarafından Loru kalesinde sıkıĢtırılmıĢ ve neticede âmânla kaleyi teslim etmek zorunda kalmıĢtı. Ancak önce gözleri kör edilmiĢ ve daha sonra da bütün Orbelli ailesi katledilmiĢti. III. Giorgi‘de tahtını borçlu olduğu Kubasar‘ı ordu komutanlığına getirmiĢti. (Bkz. M. F. Kırzıoğlu, Kars Tarihi, C. I, s. 405-406.)

hayatta iken oğlu olmadığı için halef olarak belirlediği ve 1178‘den beri tahtın ortağı

olan Tamara, 1184‘te tahta çıkmıĢtır108. Ayrıca devletin maliyesini de baĢka bir Kıpçak

reisi Kutlu Aslan‘a bırakmıĢtı.

Kutlu Aslan, 1184-1185 yılları arasında Kraliçe‘nin hâkimiyetini sınırlandırarak bir nevi meĢruti yönetim uygulamıĢtır. Bu durum Kıpçakların ülkenin yönetiminde ne kadar nüfûz sahibi olduğunu ispat etmeye yetmiĢtir.

Ġktidar değiĢikliğinden sonra Kıpçak-Gürcü iliĢkilerinde yeni bir dönem baĢlamıĢtır. Bu olaydan sonra soyluların da isteği üzerine Tamara ülkedeki Kıpçak nüfuzunu kırmaya çabalamıĢ ve üst düzey Kıpçak beylerini devlet görevinden almıĢtır. BaĢkumandan Kubasar ailesi gibi bazı oymaklar bu olaydan sonra Gürcistan‘dan ayrılarak batıya göç etmiĢtir. Böylece de Artvin, Rize, Trabzon, GümüĢhane, Giresun ve

Ordu‘ya önemli bir Kıpçak kitlesi yerleĢmiĢtir109

.

Kıpçak beylerini görevden almasına rağmen Kıpçaklar Kraliçe Tamara‘ya bağlılıklarına devam ederek memleketin batı kısmında ve Dovin, Gence ve Anı gibi

büyük Ģehirlerde özerk bir Ģekilde yaĢamıĢlardır110. Ayrıca Gürcüler, Tamara

döneminde II. David‘in siyasetini güderek ülke topraklarını geniĢletme yoluna gitmiĢler, ġirvan, Arran ve Ani‘yi ele geçirmiĢlerdir. Tamara döneminde Kıpçak Hanı‘nın kardeĢi

Sevinç komutasındaki kalabalık bir Kıpçak grubu 1195‘te Gürcistan‘a gelmiĢtir111

. Bu geniĢleme siyasetine bakıldığında sıranın Saltuklara geldiği apaçık belliydi. Bu esnada Anadolu Türk birliğini kurmaya çalıĢan Türkiye Selçuklu Hükümdârı Rükneddin Süleyman ġah (1196-1204) 25 Haziran 1202‘de Erzurum‘a gelerek Ģehri aldı ve Saltuk Beyliği‘ne son verdi. Böylelikle Kraliçe Tamara‘nın ülkesiyle Türkiye Selçuklu Devleti komĢu oldu.

Rükneddin Süleyman ġah, Kraliçe Tamara‘ya ağır bir mektup yazdı.

KarĢılığında Kraliçe de ona bir mektup yazdı112. Sonuçta savaĢ kaçınılmaz oldu.

108 W. E. D. Allen, a.g.e., s. 103.

109 Murat KeçiĢ, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Türkler 1204-1404, (Ankara Ünv. Sos. Bil. Ens.

BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ankara 2009, s. 181.

110

Ġ. Tellioğlu, a.g.e., s. 91-94.; M. Bala, a.g.md., s. 840.

111 Gürcistan Tarihi, s. 388.

112 Mektupların içeriği için (Bkz. Gürcistan Tarihi, s. 406-407; Osman Turan, Selçuklular Zamanında

1202‘de Türkiye Selçuklu Ordusu Micingerd Kalesi civarında Gürcü ordusunun

baskınına uğrayarak dağıldı113

.

Micingerd galibiyetinden sonra Tamara, Trabzon Rum Ġmparatorluğu‘nun kurulmasında önemli rol oynamıĢtır. Böylece de Gürcü Krallığının müttefiki bir

Hıristiyan devleti kurmuĢtur114. Gürcüler 1207‘de Kars‘ı da ele geçirmiĢlerdir.

II. David zamanında olduğu gibi Tamara dönemi de Türk-Gürcü iliĢkilerinde Gürcülerin üstünlük dönemi olmuĢtur. Tamara, bunu eski ve yeni Kıpçaklara borçludur. Tamara‘nın ölümünden sonra Tamara döneminde dıĢlanan Kıpçaklar, Gürcistan‘daki

geliĢmelerde önemli rol oynamıĢlardır115

.

Tamara‘nın ölümünden sonra tahta oğlu IV. Giorgi LaĢa (1213-1222) geçmiĢtir. Bu dönemde HarzemĢahlı Muhammed‘i takip etmek üzere Cengiz Han tarafından gönderilen Moğollar, 1221‘de Tiflis‘e doğru ilerlemiĢ ve Gürcü kuvvetlerini bozguna

uğratmıĢlardır116. Moğol kuvvetlerine yenilen HarzemĢah Devleti hükümdarı Alâeddin

Muhammed‘in ölümünden sonra tahta geçen Celaleddin HarzemĢah, 1221‘de Gazne‘de Cengiz Han‘ın komutanını mağlup etmiĢtir. Bunu üzerine Cengiz Han bizzat sefere

çıkmıĢ ve Celaleddin HarzemĢah Gazne‘yi terk etmiĢ117

ve Hindistan‘a gitmiĢtir. Celaleddin HarzemĢah, 3 yıl bu bölgede kaldıktan sonra ordusuyla yeniden Kirman,

Fars ve Irak taraflarını ele geçirmiĢ ve daha sonra da Azerbaycan‘a girmiĢtir118

.

Moğollara 1223 yılında yenilen Kıpçak-Alan ittifakı119

dağılmıĢ ve Kıpçaklardan bir grup, Gürcü Kralı IV. Giorgi LaĢa‘ya müracaat ederek kendilerinin Gürcistan‘a yerleĢmelerine izin vermesini istemiĢlerdir. Ancak Kral, gerekli izni vermediği için Kıpçaklar Gencelilere müracaat etmiĢler ve onların kabul etmeleri ile Gence‘ye yerleĢmiĢlerdir. Kıpçakların bölge halkı ile yapılan iĢbirliği etkisini bir süre sonra göstermiĢ ve Kıpçaklar üzerlerine gönderilen Gürcü ordusunu geri

113 Gürcistan Tarihi, s. 408; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 259; N. BerdzeniĢvili, S.

CanaĢia, a.g.e., s. 154; Ali TüremiĢ, Türkiye Selçuklularının Doğu Anadolu Politikası, Ankara, 2003, s. 148.

114

Gürcistan Tarihi, s. 412; W. E. D. Allen, a.g.e., s. 108.

115 Ġ. Tellioğlu, a.g.e., s. 104-106; A. Sevim, Y. Yücel, a.g.e., C. I., s.104; M. F. Kırzıoğlu, a.g.m.-I, s. 16. 116 M. F. Kırzıoğlu, Yukarı-Kür ve Çoruk Boyları‟nda Kıpçaklar, s. 145; A. Yu. Yakubovskiy, Altın Ordu

ve Çöküşü, (Çev. Hasan Eren) Ankara, 1992, s. 24.

117

Ziya Bünyatov, Harzemşahlığı ve Enuştekinler Devleti, (Çev. Tural Rızayev) Ġstanbul, 2003, s. 184- 187; Abdulkadir Yuvalı, İlhanlılar Tarihi, I, Kayseri, 1997, s. 25; Rene Grousset, Bozkır

İmparatorluğu, (Çev. M. ReĢat Uzmen), Ġstanbul, 1996, s. 236; Carl Brockelmann, İslam Ulusları ve Devletleri Tarihi, (Çev. NeĢet Çağatay), Ankara, 2002, s. 205.

118

Osman Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar, Ankara 1988, s. 86.

119 Moğollar, Kıpçakları türlü vaatlerde bulunarak Alanlardan ayırmıĢlardır. Böylece de Alanları

yenmiĢler sonra da anlaĢmayı bozarak Kıpçakların üzerine hücum etmiĢler ve Kıpçakları bozguna uğratmıĢlardır. (Bkz. A. Y. Yakubovskiy, a.g.e., s. 24.)

püskürtmüĢlerdir. Kral, Gürcistan içlerine kadar sokulan bu Kıpçak kuvvetlerini geri püskürtmüĢ ve bunların ġirvan ve Lezgi ülkelerine kadar geri çekilmelerini sağlamıĢtır. Bu Kıpçak grupları, Moğolların 1222-1223 yılları arasında Gürcistan‘a akınları