• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.12. Adolesan Dönem

Dünya Sağlık Örgütü‘ne (DSÖ) göre, 10-19 yaĢları arasındaki bireyler adolesan, 15-24 yaĢları arasındaki bireyler genç, 10-24 yaĢları arasındaki bireyler ise genç insanlar olarak tanımlanmaktadır. Dünya nüfusunun yaklaĢık yarısı 25 yaĢ altındadır. Tüm dünyadaki gençlerin yüzde 85‘i geliĢmekte olan ülkelerde ve birbirinden oldukça farklı ekonomik ve sosyal çevrelerde, farklı aile yapılarında ve kültürlerde yaĢamaktadırlar (Karadağ, 2008).

Ġnsan yaĢamını içine alan dönemler incelendiğinde, en kritik geliĢim döneminin adolesan çağı olduğu ve bu dönemin bireyin yaĢamını önemli ölçüde etkilediği görülmektedir (Yabancı, 1999).

―Adolesan‖ sözcüğü, kökenini Latincedeki ―adolescere‖ sözcüğünden almaktadır. ―Adolescere‖, büyümekte olan, olgunlaĢmakta olan anlamına gelmektedir. Adolesan dönem; bireyin biyolojik, psikolojik ve sosyal alanlarda belirli geliĢimsel değiĢiklikler yaĢadığı zorlu bir dönemdir. YaĢamın bu kritik döneminde, genç insanın kiĢilik ve benlik algısı geliĢir. Adolesan dönem, aynı zamanda, kiĢinin iliĢkilerini ve arkadaĢlıklarını geliĢtirdiği bir dönemdir (Karadağ, 2008).

2.12.1. Adolesan Dönemde Egzersiz Yapma Nedenleri

Adolesan dönem, kiĢinin anatomik ve fizyolojik değiĢim ve geliĢimlerinin maksimum düzeyde olduğu ve bazen bu değiĢikliklere adaptasyonda bir takım problemler yaĢadığı bir dönemdir. Bu dönemdeki kiĢiler geliĢim süresince kasların kuvvet ve esnekliğindeki dengesizliğe bağlı olarak aĢırı kullanım sonucu oluĢan

yaralanmalara daha kolay maruz kalabilirler. Yine bu dönemde kemiklerde bulunan büyüme plaklarının henüz kapanmamıĢ olmasına bağlı büyümenin devam etmesi nedeniyle verilen egzersiz programında dikkatli olunmalıdır. AĢırı yüklenmenin bu dönemde büyümeyi olumsuz etkilediği görüĢü kabul edilmektedir. Bu nedenlerle bireyin fiziksel kapasitesi bilinmeli ve gereksiz zorlamalardan kaçınılmalıdır. Bu dönemdeki bireylere daha çok vücut ağırlığı kullanılarak yapılan egzersizler tavsiye edilir (Baltacı ve Düzgün, 2008).

Son yıllarda fiziksel aktivitenin azalmasına bağlı olarak çocukluk çağı ve adolesan dönem obezitesi önemli bir sağlık problemi haline gelmiĢtir. Bu dönemdeki obezite, kiĢinin yetiĢkin dönemindeki obezitenin bir habercisidir ve bu ilerde kalp ve damar hastalıklarına neden olabilir. Obezitenin önlenmesinde en etkili yöntem diyetle birlikte yapılan egzersizdir (Baltacı ve Düzgün, 2008).

Sağlıklı, genç bir toplum içinde arzu edilen düzeyde fiziksel aktivite ve fiziksel uygunluğun kalp hastalığı riskine karĢı olumlu etkileri vardır (Sallıs ve ark., 1992). Kronik hastalık riski taĢıyan çocuk ve adolesanlarda düzenli fiziksel aktiviteler çok önemlidir (Epstein ve ark., 1996). Düzenli fiziksel aktiviteye katılım yüksek tansiyon sınırında olan adolesanların kan basıncını düĢüreceği gibi obez çocukların fiziksel uygunluk düzeyini geliĢtirecektir (Gutin ve ark., 1996).

Spor ve fiziksel aktivite programları çocukların takım çalıĢması, disiplin, sportmenlik, liderlik ve sosyalleĢme gibi becerilerle tanıĢmalarını sağlar. Diğer yandan rekreasyon aktivitelerinin eksikliği genç insanları silah, ilaç kullanımı veya Ģiddet gibi kötü alıĢkanlıklara maruz kalmamalarına katkıda bulunur (Pınar, 2003).

2.12.2. Adolesan Dönemde Yapılan Egzersizin Amaçları

Adolesan dönemde yapılan egzersizin amaçları Ģunlardır:

 Fiziksel egzersiz, sağlık ve kendini iyi hissetme, büyüme ve geliĢmeyi sağlamak,

 YetiĢkinlikte aktif yaĢam stilini oluĢturmak,

 Kemik mineral yoğunluğunu arttırmak ve ilerde osteoporoz oluĢma riskini azaltmak,

 AĢırı kilo veya obezite insidansını ve yetiĢkinlikte kronik hastalıkların görülme riskini azaltmak (Baltacı ve Düzgün, 2008).

2.12.3. Adolesan Dönem Ġçin Fiziksel Aktivite Önerileri

 Bu dönemde büyüme plakları henüz kapanmadığı için aĢırı ağırlık egzersizlerinden kaçınılmalıdır.

 Her gün mutlaka üst gövde ve bacak kaslarına germe egzersizleri yapılmalıdır.

 En az haftada üç gün spor yapmalıdır.

 Spora baĢlamadan önce uzman bir kiĢi tarafından değerlendirilip, fiziksel durumuna uygun olan bir spora ortak olarak karar verilmelidir.

 YetiĢkinlikte kalp ve solunum sistemi dayanıklılığına ait problemlerin oluĢma riskini azaltmak için yürüme, jogging, bisiklet ve yüzme gibi sporlar özellikle tavsiye edilir. (Baltacı ve Düzgün, 2008).

Adolesanlar için fiziksel aktivite ihtiyacı aĢağıdaki gibi belirlenmiĢtir;

 Tüm adolesanlar haftanın her günü veya hemen hemen her gün oyun, spor, iĢ, ulaĢım, rekreasyon, beden eğitimi veya planlanmıĢ egzersizle, aile içinde, okulda veya bulundukları ortamda aktif olmalıdır.

 Adolesanlar en az 20 dakika veya daha çok orta ve üstü yoğunluktaki aktivitelere haftanın üç günü veya daha sık olmak üzere katılmalıdırlar (Yan, 2007).

AlıĢkanlıklar büyük oranda çevre ile birlikte yönlenir. Genç neslin çevresindeki sosyal ve fiziksel Ģartlar onların sedanter yaĢam Ģeklini benimsemelerine neden olurken aktif olabilmeleri için uygun değildir. Fiziksel aktiviteye karĢı negatif yönde bir etki yaratır. Bireylerin değiĢen isteklilik düzeyleri de hem çocuklarda hem yetiĢkinlerde fiziksel aktiviteye katılımı etkileyebilir. Gençlerde bireyler arası iletiĢim ve çevre fiziksel aktivite ile pozitif yönde iliĢkilidir. Örneğin arkadaĢları, partner ile çalıĢma fiziksel aktiviteye katılımı olumlu yönde etkiler. AraĢtırmalar genelde ailelerin fiziksel aktivite düzeylerini çocukların ki (özellikle adolesan dönemde) ile pozitif yönde iliĢkili olduğunu belirtirler. Çocuk ve adolesanlarda fiziksel aktivite düzeyi ailenin desteği ile yakından ilgilidir. Gençlerde fiziksel aktivite düzeyi tabi ki onların uygun spor alanlarına giriĢ hakkına sahip olmaları ve spor ekipmanlarına sahip olmalarına ve de spor alanlarına ulaĢım olanakları ile pozitif yönde iliĢkilidir (Pınar, 2003).

2.12.4. Adolesan Dönemde Beden Eğitimi ve Spor Dersinin Önemi

Öğrencilerin okullarda yapabilecekleri spor ve aktivitenin en uygun yeri beden eğitimi dersleridir. Çoğunda spor salonu bile olmayan okulların nasıl bir spor yapma imkanı sağlayacakları düĢündürücüdür. Öğrencilere çevre ve aile tarafından gelen baskılar ve zaman zamanda ders çalıĢmak için beden eğitimi dersine katılmamak için rapor alınmaktadır. Bu durum sporun her yaĢta gerekliliği ilkesine ters düĢmektedir. Spor okul yıllarındaki eğitimin bir parçasıdır (KuĢgöz, 2005).

Tüm dünyada yaygın olan eğitim bütünlüğü içerisinde gençler, çocukluklarından itibaren zamanlarının çoğunu okullarda geçirmektedir. Öğrencilerin ihtiyaçları olan fakat dıĢarıda kısıtlanan fiziksel aktivitelerin, okullarda uygulanan beden eğitimi derslerinde ve uygun programlar düzenlenerek karĢılanması gerekir (MemiĢ, 2007).

Spor, üzerine eğilmesi gereken bir konu olduğu tüm dünya ülkeleri tarafından benimsenmiĢtir. UNESCO gibi kuruluĢlar bu konuya önemle eğilmiĢlerdir, bir çok ülke beden eğitimi ve spor derslerinin artırılmasına gitmiĢ, sporda baĢarılı öğrencilere burslar, ödüller vererek teĢvik etmiĢlerdir. Eğitim dönemlerinde gereği gibi ele alınmayan fiziksel hareketler, spor ve beden eğitimi, çocukta ve okul gençliğinde spor bilincini ve alıĢkanlığını oluĢturmamaktadır. Sonuç da bedensel enerji kapasitesini iyi kullanamayan, bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden sağlıksız nesiller yetiĢmesi sorunuyla karĢılaĢılmaktadır (KuĢgöz, 2005).

ABD‘de 9 ve 12. sınıfların beden eğitimi dersine katılımındaki oran 1991‘de %42 iken, 1999‘da %29‘lara düĢmüĢtür. Beden eğitimi dersinin yetersiz olmasının yanında, ders programlarının düzenlenme biçiminin de fiziksel aktiviteyi etkilediği bilinmektedir (MemiĢ, 2007).

Öğretmen özellikleri de öğrencilerin beden eğitimi dersindeki fiziksel aktivite düzeylerine etki eden faktörlerden biridir (MemiĢ, 2007). Liselerde öğretmenlerin öğrencileri ile uyum içerisinde olduklarında, öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerinin arttığı bilinmektedir (Hannon ve Ratliffe, 2005).

Cinsiyetler arası farklılıklar da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur (MemiĢ, 2007). Liselerde kız öğrenciler, karma (kız-erkek) iĢlenen beden eğitimi

derslerinde kendilerine daha az Ģans tanındığını düĢünmektedir (Hannon ve Ratliffe, 2005).

Liselerde kız öğrencilerin fiziksel aktivite düzeylerini artırmak, beden eğitimi öğretmenlerinin sorumluluğudur. Çünkü kızlar beden eğitimi derslerinde sadece öğretmen gözetiminde ve programlı ders iĢlendiğinde aktiftirler (Fairclough, 2003).

Okullarındaki beden eğitimi derslerinden memnun olan öğrencilerin okul dıĢında da fiziksel olarak daha aktif oldukları belirtilmektedir (Vilhjalmsson ve Thorlindsson, 1998).

AĢağıda beden eğitimi dersleriyle ilgili yapılan araĢtırmalara göre çeĢitli öneriler sunulmuĢtur:

 Fiziksel olarak aktif sınıfların artması hedefleniyorsa, öğretmenlerin sınıf düzeyini ve cinsiyeti dikkate alarak konuları iĢlemeleri gerekmektedir (Kulinna ve ark., 2003). Örneğin, liseli öğrenciler farklı sporlara ilgi duyduklarından, beden eğitimi derslerinde cinsiyete göre fiziksel aktivite seçimi yaptırılmalı ve yaĢam boyu katılımları sağlanmalıdır (Sallis ve ark., 1996).

 Kızların beden eğitimi derslerinde öğretmenlerden yardım almaları ve fırsatlar tanınması, kendilerine güvenlerinin ortaya çıkmasında son derece önemlidir (USDHHS, 2001).

 Beden eğitimi derslerinde yer alan spor eğitiminin yerine, yaĢam boyu fiziksel aktivitelere katılma alıĢkanlığı kazandıracak bir eğitimin yapılması gereklidir (Butler ve Anderson, 2002).

 Beden eğitimi dersleri kilo verdirme amacının yanında fiziksel aktivitelere katılımı da artırma amaçlı programlarla desteklenmelidir (Raustrop ve ark., 2004).

 Beden eğitimi programları günü kurtarma amaçlı olmayan, geliĢim düzeylerine uygun, öğrencilerin kendilerine güvenlerini sağlayıp geliĢtirebilecek, eğlenceli deneyimler sunabilen, beceri geliĢimi ve olumlu tutumları da dikkate alan, yeterli derecede fiziksel aktivite sağlayan ve yaĢam boyu katılımı kazandıracak Ģekilde düzenlenmelidir (MemiĢ, 2007).

Beden eğitimi dersleri adolesanlar açısından fiziksel aktivite için çok önemlidir. Ġyi değerlendirilebilen ve bilinçli yapılan beden eğitimi dersi de çocukların fiziksel

aktivite yönünden ihtiyacını büyük oranda karĢılayabilir. Kanada‘da yapılan bir araĢtırma erkeklerin kızlardan beden eğitimi dersinde daha katılımcı ve aktif olduğunu göstermiĢtir. AraĢtırmada beden eğitimi dersinde erkek öğrencilerin (%25) kız öğrencilerden (%17) daha aktif oldukları gözlemlenmiĢtir. (Arıkan ve ark., 2008).

2.12.5. Türkiye’ de Adolesan Dönemin Mevcut Durumu

Adolesan dönemi, çocukluk ile eriĢkinlik arasındaki geçiĢ dönemidir. Bu dönemde, fiziksel, cinsel ve psikososyal geliĢim sonrası eriĢkin bireyler ortaya çıkmaktadır. Kimi zaman çocuk olarak, kimi zaman eriĢkin olarak değerlendirilen adolesanlar, esasında kendilerine özgü problemleriyle hak ettikleri ilgiyi bugüne kadar bulamamıĢlardır. Bu nedenle, bu yaĢ grubuna ait araĢtırmaların üretilmesinde, sağlık hizmetinin planlanmasında, sağlık politikalarının geliĢtirilmesinde eksiklikler görülebilmektedir. Bu yaĢ grubu hem çocuk hem eriĢkin olarak değerlendirilmesi nedeniyle, tıbbın çok sayıda disiplinini ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu bilim dalı, Ülkemizde ve Dünya'da giderek daha da önem kazanmaktadır. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı bünyesindeki Adolesan Ünitesi, ülkemizin ilk adolesan ünitesidir (http://www.ergen.org.tr/KongreSonuc1.php).

Türkiye Ġstatistik Kurumu‘nun Aralık 2007 verilerine göre Türkiye nüfusu 70.586.256 kiĢi olup, nüfusun yaklaĢık yarısı (%44) 25 yaĢ altındadır. Genç nüfusun, birçok ülke nüfusundan fazla olduğu düĢünüldüğünde, Türkiye‘de gençlere yönelik hizmetlere verilmesi gereken önem de belirginleĢmektedir (Karadağ, 2008).

TÜĠK‘ in 2007 yılı verilerine göre Türkiye‘de adolesan yaĢ grubunun (10-19 yaĢ) toplam nüfus içinde aldığı pay %18‘dir. Sağlık, eğitim v.b pek çok açıdan önemli bir nüfus grubu olan adolesanlara iliĢkin veriler tek elde bulunmamakta; üniversiteler, yüksek okullar ve meslek liselerinde adolesan dönem ile bu dönemin sorunları ve çözüm önerilerine iliĢkin konular ders programında yeterince yer almamaktadır. Bunun yanı sıra bilgi-eğitim-iletiĢim materyallerinin eksikliği, medyanın olumsuz etkileri, genç dostu danıĢma merkezlerinin yeterli olmaması gibi sorunlar mevcuttur (Karadağ, 2008).

2002 yılında Sağlık Bakanlığı‘nın Adolesan Sağlığı ve GeliĢimi Projesi ile adolesan sağlığını geliĢtirmek amacıyla bir Ulusal Hizmet Sunum Modeli oluĢturulmuĢtur. Ayrıca son yıllarda Sağlık Bakanlığı, UNĠCEF, UNFPA ve bir çok

sivil toplum kuruluĢunun iĢ birliğiyle Gençlik DanıĢmanlık ve Sağlık Hizmet Merkezleri açılmıĢtır, ancak Türkiye‘de halen çoğu sağlık kuruluĢunda, gençlere özel hizmet sunumu ile sahada hizmet sunan personelin adolesan dönem konusundaki bilgisi oldukça sınırlıdır (Karadağ, 2008).

Benzer Belgeler