• Sonuç bulunamadı

Adli Kontrol Kararı ile Serbest Bırakılması

5271 sayılı CMK'nin 109. maddesinde düzenlenen koruma tedbiri için “adli kontrol” terimi kullanılmıştır. Doktrinde CMK kapsamında düzenlenmesinden önce bu tedbir için “adli denetim” terimi de kullanılmaktaydı445. Adli kontrol kişiyi, özgürlüğünden tutuklama koruma tedbiri gibi kati ve güçlü bir biçimde yoksun kılmamakla birlikte, gözlemeye, denetlemeye ve onun kaçmasını engellemeye ve yargılamaya devamını sağlamaya yönelik bir koruma tedbiridir446. Başka ve daha kapsamlı bir tanım yapmak gerekirse, adli kontrol tedbiri, “tutuklama sebeplerinin varlığına bağlı olarak işlediği bir suçtan dolayı, soruşturma veya kovuşturma evresinde, şüpheli veya sanığın, bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına alınabileceği yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunmasını, katılanın zarar

442 Bu düzenleme 5271 sayılı CMK'de birkaç alanda düzenlenen zorunlu müdafilik hallerinden biridir.

Bu ve benzeri düzenlemelerin, savunma hakkının tesisi ve güçlendirilmesi bakımından faydalı olduğu değerlendirilmektedir.

443 AYM, Erdal Korkmaz ve Diğerleri B.B., B.N. 2013/2653, K.T. 18.11.2015, Bkz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/2653?BasvuruNoYil=2013&BasvuruNoSayi=

2653, E.T. 10.05.2019.

444 İnceoğlu, Sibel, Adil Yargılanma Hakkı ve Yargı Etiği, Şen Matbaa, Ankara, 2007, s. 55.

445 Hacıoğlu, B. Caner, “5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Tutuklama Koruma Tedbirine Seçenek Olarak Düzenlenen Adli Kontrol Koruma Tedbiri Üzerine Bir İnceleme”, Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt VIII, Sayı 1-2, 2004, s. 171.

446 Aydıner, s. 82.

115 ve masraflarının ve muhakeme masraflarının giderilmesini sağlamak amacıyla belli yükümlülükler altına alınarak adli makam ve mercilerin denetimi veya kontrolü altına sokulmasıdır.” şeklinde tanımlanabilir447.

Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında, delillerin korunmasının sağlanması için ulaşılmak istenen amaca tutuklamaya göre özgürlüğün daha hafif bir şekilde sınırlandığı yükümlülüklerden bir veya birkaçının uygulanması ile ulaşılabilecekse adli kontrol hükümlerinin uygulanması gerekir448. Burada açıklanan orantılılık ilkesine ilişkin gereklilik sadece tutuklama koruma tedbirine hükmederken değil bu tedbirin devam ettiği tüm aşamalarda göz önünde bulundurulmalıdır. Hükmedilirken orantılı görülen tutuklama tedbiri yargılamanın ileri aşamalarında elde edilen deliller ya da devam ettiği süreler dikkate alınarak orantısız bir hal almış olabilir. Böyle bir durumun varlığına rağmen devam ettirilen tutuklama artık haksız bir tutuklama olacaktır449. Bu sebeple, soruşturma veya kovuşturma devam ederken tutuklu hakkında, açıklanan şartların oluşması halinde her zaman adli kontrol koruma tedbirlerinden bir veya birkaçına hükmedilebilir.

AYM Mehmet Haberal bireysel başvurusunda; adli kontrol hükümlerinin, 6352 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden itibaren başvurucu lehine de uygulanma imkânının ortaya çıktığını kabul etmiştir. Buna rağmen, ilk derece mahkemesi, anılan kararlarda hedeflenen meşru amaçla yapılan müdahale arasında gözetilmesi gereken denge açısından, mevcut adli kontrol tedbirlerini yeterince dikkate almamıştır. Başvuru kapsamında, bu durumun, 6352 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonraki tahliye talepleri üzerine verilen kararlar bakımından daha belirgin olduğu belirlenmiştir. AYM tutukluluğun devamına karar verilirken yargılamanın tutuklu sürdürülmesinden beklenen kamu yararı ile başvurucunun seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkı arasında

447 Hacıoğlu, s. 171.

448 Yılmaz, Zekeriya, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005, s. 47.

449 Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 316.

116 ölçülü bir denge kurulmadığı gerekçeleriyle başvuranın tutuklu kaldığı sürenin makul olmadığı sonucuna varmıştır450.

AİHS'nin 5. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde, soruşturma veya kovuşturma aşamasında tutuklu bulunan şüpheli veya sanığın salıverilmelerinin duruşmada hazır bulunmalarını sağlayacak bir teminata bağlanabileceği belirtilmiştir.

Açıklanan maddede geçen teminat kavramından, yalnızca maddi olanlar değil, amaca ulaşmayı sağlayacak her türlü teminatı anlamak gerekir451. Adli kontrol olarak belirlenecek maddi teminat yatırma işlemi ile amaçlanan netice suçtan dolayı oluşan mağduriyetin giderilmesi değildir. Burada amaç yine yargılanan kişinin kaçmasını engellemek ve duruşmalara katılımını sağlamaktır. Bu nedenle tutukluluk yerine belirlenecek güvencenin maddi olarak miktarı tespit edilirken kişinin şahsi durumu tüm yönleri ile birlikte değerlendirilmelidir452. AİHM Punzelt/Çek Cumhuriyeti davasında, büyük bir malvarlığına sahip olan başvuranın, teklif ettiği yüksek bir güvence miktarının, ulusal yargılama makamlarınca, başvuranın aslında teklif edilen miktardan çok daha fazla mal varlığına sahip olmasından dolayı kaçmasına engel olmayacağı gerekçesi ile talebi reddetmesinin AİHS'nin ihlali niteliğinde olmadığına karar vermiştir453.

AİHM Cengiz ve Diğerleri/Türkiye davasında, kişinin tutukluluk halinin devamında, aynı amaca ulaşılabilmesine rağmen tutukluluk dışındaki diğer delil elde etme yöntemlerinin değerlendirme dışı bırakılmasının AİHS'nin ihlali niteliğinde olduğuna karar vermiştir454. Mamedova/Rusya davasında, başvuranın yasal temsilcileri, tutuklunun, belirlenecek maddi bir güvence ya da bulunduğu mülki sınırları terk etmemek tedbiri karşılığında serbest bırakılmasını talep etmişlerdir.

AİHM, ulusal yargılama makamlarının, tutuklamaya seçenek olabilme kabiliyeti bulunan taleplere bağlı tedbirlerin neden tutuklamaya seçenek olamayacağına ilişkin

450 AYM, Mehmet Haberal B.B., B.N. 2012/239, K.T. 04.12.2013, Bkz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2012/849?BasvuruNoYil=2012&BasvuruNoSayi=8 49, E.T. 10.05.2019.

451 Sürücü, s. 131.

452 Gölcüklü, Gözübüyük, s. 257.

453 Sürücü, s. 116.

454 Tenruh, s. 98.

117 bir değerlendirme yapmaksızın tutuklamaya devam edilmesi yönündeki kararlarının, AİHS'nin 5. maddesinin 3. fıkrasının ihlali niteliğinde olduğuna karar vermiştir455.