• Sonuç bulunamadı

Adli Kolluk ile İdari Kolluğun Birbirinden Ayrılması

I. BÖLÜM: FRANSIZ POLİS TEŞKİLAT

2. BÖLÜM: TÜRK EMNİYET TEŞKİLAT

1.1. Adli Kolluk ile İdari Kolluğun Birbirinden Ayrılması

Polis Teşkilatının başlıca görevi, kamu düzenini korumak ve asayişi sağlamaktır. Zaman içerisinde suçların artması ve organize hale gelmesi sebebiyle Adli Kolluk ve İdari Kolluğun birbirinden ayrılması kaçınılmaz olmuştur. 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunun 8’inci maddesi polisi: İdari, siyasi ve adli kısımlara ayırmıştır. Ancak, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde bu ayırıma tam olarak gidilemediği görülmüştür.

İdari polisin başlıca görevi, kamu düzeninin bozulmasını önlemek, çıkması muhtemel suç ve suç unsurlarının önüne geçmek, önleyici hizmetleri yürütmek ve gerektiği durumlarda ve adli konularda ilgili birim olay yerine gelene kadar gereken önlemleri almaktır.

Adli soruşturma durumlarında, adli makamların direktifleri doğrultusunda ve ilgili kanunlara göre yalnız adli polise yetki verilmiştir. İdari polis, adli polise gerektiğinde veya Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine yardımla mükelleftir. İdari

46 Emniyet Genel Müdürü Sayın Gökhan AYDINER’in 80. Yıl Konuşma Metni, EGM Basın

Polis, vazifesini gerektiren herhangi bir durumla karşılaşdığı takdirde, zaman geçirmeden adli polisin yapması gereken görevi yerine getirir ve hemen adli polise ve Cumhuriyet Savcısına olay hakkında bilgi verir. Adli polis olay yerine gelince işi ona devreder. Adli polislik görevini aslen veya vekâleten yerine getiren zabıta memurları hakkında, bu görevlerden kaynaklanan suçlardan dolayı adli polis hakkında Ceza Muhakemeleri Usul Kanununa (CMUK) göre soruşturma yapılır.47

1992’de CMUK’ta yapılan değisiklikle beraber adli kolluk konusunda kanun tasarıları çalısmalarına başlanılmış olup bu konuda çok geniş kapsamlı incelemeler ve çalısmalar yapılmıstır. Adli kolluk yapılanması bulunan ülkelerin uygulamaları ve Türkiye’deki uygulanmasında doğabilecek sorunları mukayeseli incelemelerle ve sempozyumlarla sürekli tartışılmıştır. Adli kolluk terimi, 04.12.2004 tarihinde kabul edilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunuyla ve beraberindeki birçok tartısmayla birlikte 2005 yılında hayata geçmistir.48

Adli kolluk yani Adli Polis’in adı vardır ancak kendisi yapısal bir şekilde Türk Emniyet Teşkilatında yoktur. Adli Kolluğun iş ve işlemleri, biribirinden bağımsız olan Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan, çeşitli Daire Başkanlıklarınca yürütülmektedir. Her bir dairenin birbirinden ayrı olması, ayrı yönetimler içermesi, zaman içerisinde iş ve işlemlerin yürütülmesi açısından zorluklar ve problemler oluşturmaktadır. Bu sebeple; Türk Emniyet Teşkilatındaki Adli Kolluk tarihçesini mecburen her bir Daire Başkanlığının inceleyerek ortaya konulması gerekmektedir.

Daha önce bahsi geçtiği üzere genel olarak Emniyet Genel Müdürlüğü, 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununa göre teşkilatlanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü uhdesinde adli kolluğun görevini yapan Daire Başkanlıkları, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM), Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi Başkanlığı (TEMÜH), Asayiş Daire Başkanlığı, Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı (KPL) ve İnterpol-Europol-Sirene Daire Başkanlığı kendi alanlarında adli polisin yapması gereken tüm işleri yapmaktadırlar. Diğer taraftan,

47 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, Madde 12.

48 A. Natık Canca, “Adli Kolluk Kuruluş ve Görevleri”, Antalya Barosu Uluslararası Sempozyumu

görevleri gereği adli polisin bir kısım işlerini yapan ve adli kolluğa destek olan Daire Başkanlıkları ise Güvenlik Daire Başkanlığı, Özel Harekât Daire Başkanlıkları, Koruma Daire Başkanlığı, Yabancılar Hudut ve İltica Daire Başkanlıkları örnek olarak vermek mümkündür.

Adli Kolluk görevini yürüten Daire Başkanlıklarının merkez ve taşra olmak üzere iki çeşit yapılanmaları mevcuttur. Teamülde, her bir Daire Başkanlığı, kendi yönetimi dâhilinde karar alıp taşrada yani illerde ve ilçelerde mevcut olan bağlı Şube Müdürlüklerine bu kararları emir mahiyetinde göndererek merkezi bir uygulama ortaya koymaktadırlar. Ancak, illerde ve ilçelerde bulunan Şube Müdürlükleri ve Amirlikleri, diğer taraftan İl Emniyet Müdürlüklerine de bağlı oldukları için gerekli koordineyi sağlayarak ildeki hiyerarşik yapıdan alacakları emirleri de uygulama zorunlukları vardır.

10.06.1949 tarihli 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa göre mülki amirlere, il ve ilçelerde güvenliğin sağlanması için görev verilmiştir. Bu amaçla kolluk kuvvetleri mülki amirlere bağlı olarak görev yapmaktadır. Vali ve kaymakam, genel ve özel bütün kolluk kuvvetleri ve teşkilatlarının amiridir. Kolluk kuvvetleri uhdesindeki bütün personelin, il içindeki yerleri vali tarafından doğrudan, ilçede ise valinin onayıyla kaymakam tarafından geçici ve sürekli olarak değiştirilir. Bu nedenle Emniyet Genel Müdürlüğünce bir konuda uzman olarak yetiştirilen branşlı personel, Bakan onayı ile Branşlı Personel Yönetmeliği ve ilgili branş yönergeleri gereği ilgili birimde istihdam edilmesi gerekmektedir.49

Adli Polisin çekirdek birimi olan polis karakolları, şimdiki adıyla polis merkezleri 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu 9. ve 10. Maddelerine göre “Adli Polis, asgari tam teşekküllü bir polis karakolu bulunan yerlerde, adli işlerle uğraşmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünce ayrılan bir kısımdır. Tam teşekküllü bir kadrodan daha az olan polis teşekküllerinin tamamı veya bir kısmı adli polis olarak ayrılabilir. Polis birimlerinin tamamı veya bir kısmı adli polis olarak ayrılabileceğine göre Polis Teşkilatının var oluş sebeplerinin başında adli hizmetler gelmektedir. Her

ne kadar, adli polis ve idari polis ayrımı yapılabileceği belirtilmişse de hangi şartlarda yapılacağı açıkça belirtilmemiştir.

Adli polisin yetki çerçevesini belirlemek üzere 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ile birlikte, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 167. Maddesine göre "01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Adli Kolluk Yönetmeliği" düzenlenmistir. Bu yönetmelik, adli kolluğun çalışma esaslarını, adli işlemlerinin denetim ve kontrolünü, alınması gereken eğitimini, diğer birimlerle kurması gereken koordinasyonu, görev ile alakalı raporların ne şartlarda yapılması gerektiğini ve ihtisaslarına göre personelin yerleştilmesi gibi hususları da düzenlemektedir.