• Sonuç bulunamadı

1. HAYATI

1.1 Adı ve Mahlası

Yazarın adı, bazı eserlerde kısaca “Lutfullah “ yada Gülşen-i Zîbâ adlı yazma eserinde olduğu gibi “Halîmî” olarak geçmektedir.Fakat Lügat-ı Halîmî adlı sözlüğünün elyazması nüshalarında ise ismi tam olarak “ Lutfullah b. Ebû Yûsuf el- Halîmî “ olarak geçmektedir.4 Kütüphane kayıtlarında ise isminin sonuna yaşadığı yer eklenerek adı “ Lutfullah b. Ebû Yûsuf el-Halîmî el-Amasî “ olarak geçmektedir.

1 Bursalı M. Tahir, Osmanlı Müellifleri, Ankara 2000, 1, s 273.

2 Gelibolulu Mustafa Âlî, ,s.176.

3 Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000.

4 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.2.

8 1.2. Öğrenim Hayatı

Elde bulunan kaynaklarda Halîmî’nin gençlik yılları, öğrenim hayatı ve evliliği hakkında bir bilgiye ulaşılmamıştır. Dedesinin Sivaslı, kendisinin Amasyalı olduğu ve orada doğup büyüdüğü5 Amasyalı tabip Şerafeddin Sabuncuoğlu’nun öğrencisi olduğu ve kendisinin manzum olarak Farsça yazdığı Gülşen-i Zîbâ adlı tıp eseriyle birlikte tabiplik yönünün de olduğu bilinmektedir.6

Halîmî ‘nin farklı alanlarda yazdığı eserleri incelendiğinde, kendisinin edebiyat, dil, tarih, tıp, farmakoloji, botanik, fıkıh, tefsir gibi alanlarda iyi bir eğitim aldığı, Arapça’yı özellikle Farsçayı çok iyi bildiği için, iyi bir sözlük yazarı, edebiyatçı, şair ve döneminin Tıp alanındaki gelişmelerini gösteren Farsça manzum olarak kaleme aldığı eseriyle de tabiplik yönü olan, Sivas kadılığı yapmış büyük bir ilim adamı olduğu anlaşılmıştır.7

1.3. Yaptığı Görevler ve Bulunduğu Yerler

Mustafa Erkan’ın dediğine göre; Halîmî Fatih Sultan Mehmet ve II.Bayezid Dönemlerinde yaşayıp, çeşitli kadılık görevlerinde bulunmuştur. Görevi sırasında Fatih devri sadrazamlarından Mahmut Paşa’nın himayesini görmüştür. Fakat Sivas kadılığı yaptığı sırada bazı kişilerin Amasya Valisi Şehzade Bayezid’i kötü yola teşvik ettiklerini anlamış ve bunlara engel olmak istediği için iftiraya uğramış ve 1474’

te görevinden alınarak Tokat’ta hapsedilmiştir. Yaklaşık olarak üç ay hapis te kaldıktan sonra suçsuzluğu anlaşılmış ve serbest bırakılmıştır. Hapiste kaldığı sürece kötü muameleye uğrayan ve maruz kaldığı muameleden çok etkilenen Halîmî düşmanlarından korktuğu için olup biten her şeyi Fatih Sultan Mehmet’ e rumuzlu bir şekilde anlatmak için “ Kasîde-i Tâiyye” adında Arapça bir kaside yazmıştır. 880 yılında bu kasideyi padişaha tek tek şerhederek, Şehzade Bayezid’i içki, kumara alıştıranları açıklamış ve kendisine kötülük edenleri söylemiştir.

5 Bursalı M. Tahir, Osmanlı Müellifleri, Ankara 2000, 1, s. 273.

6 Erkan, Mustafa, DİA., XV, 342., Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000., Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.2.

7 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s. 2-3., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 342.

9

Padişah da bunun üzerine, vezir Hamza Beyzâde Mustafa Paşa başkanlığında Amasya’

ya bir tahkikat heyeti göndermiştir. Oradan gelen rapor üzerine Amasya’ya bir ferman göndererek Şehzâde Bayezid’in çevresinde bulunan Mustafa Paşa, Tâcî Bey ve Abdurrahman Efendi isimli kişilerin idamını, diğerlerinin de azlini emretmiştir.8

1.4. Ölümü

Kaynaklara bakıldığında Halîmî’nin hayatının son dönemleri ve ölümü hakkında kesin bir tarih vermezken Bahrü’l-garâib adlı eserin şerhine “nisârü’l-mülk”

kelimesine karşılık gelen 872 (1467-1468) tarihini yazdığı, Musarrihatü’l-esmâ adlı eserini de 872 ‘de yazıp iki eseri de II.Bayezid’ e “ Nimet denizinde gark olmak için takdim ettiği, Farsça Kur’an tercümesini de 883 yılında bitirdiği göz önüne alındığında II.Bayezid döneminde (1481-1512) öldüğü söylenebilir .9 Kâtip Çelebi ise Halîmî’ nin

“maktûlen “ öldürüldüğünü söylemiştir .10 Osmanlı Müelliflerinde ise ; Yavuz Sultan Selim’ e muallimlik eden Kastamonulu Halîmî Çelebi ile karıştırılmış, ölüm tarihi olarak hicri 912 yılında Mısır Seferi dönüşü Şam’da öldüğü ve cenaze namazına padişah hazretlerinin de geldiği bildirilmiştir.11

2. ESERLERİ

2.1 Baḥru 'l-Ġarâyib : Anadolu’ da yazılmış Farsça Türkçe manzum sözlüklerin ikincisi olan bu eser Lugat-ı Halîmî olarak da bilinmektedir.12 1446 yılında kaleme alınan eseri Halîmî Sivas kadılığı yaptığı sırada gözden geçirmiş ve o sırada Amasya valisi olan Şehzade Bayezid’e sunmuştur. Ancak eser anlaşılması zor olduğu için, yazar hicri 872 de tekrar şerhederek, iki defter halinde yeniden düzenlemiş, Şehzade Bayezid’e tekrar sunmuştur. Eser gerek terkibi gerekse verdiği örnekleri bakımından orijinaldir. Kendinden sonra gelen sözlük yazarlarına ve eserlerine örnek olmuştur.13

8 Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341.

9 Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341.

10 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.4.

11 Bursalı M.Tahir, Osmanlı Müellifleri, Ankara 2000, 1, 273.

12 Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341.

13 Erkan, Mustafa, “ Baḥru 'l-Ġarâyib “, DİA, IV, 513; Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341-342, Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal

10

Türkiye ve Avrupa kütüphanelerinde bir çok nüshası bulunan eser hakkında hala ayrıntılı çalışma yapılamamıştır.

Halîmî’ nin bunun dışında Lüġat-i Ḥalîmî ve Nis̱ârü'l- Mülk adında iki tane daha Farsça-Türkçe sözlüğü vardır.14

2.2 Gülşen-i Zîbâ : Halîmî tıbba dair olan bu eserini h. 862 yılında tamamlayarak Fatih Sultan Mehmet’e sunmuştur. Tıbba dair olan bu eser, manzum bir şekilde Farsça olarak yazılmıştır. ‘‘Tabîiyyât , ẓarûriyyât, maraz’’ başlıkları altında üç bâb ve çeşitli fasıllardan oluşmuştur.15 Yazarın bu eseri göz önüne alındığında döneminin tıp alimlerinden biri olduğunu görmekteyiz. Amasya Dârüşşifâsı Şerefeddin b. Ali b. Hâc İlyas Sabuncuoğlu tarafından nesih hattıyla istinsah edilmiştir.Bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ ndedir. ( Fâtih nr.3639).

2.3 Mirâtu’t- Tâ’ibin: Halîmî ‘nin h.865/ 1461 yılında kaleme aldığı tasavvufa dair Farsça mensur bir eserdir.16 Tövbe hakkındadır.17

2.4 Muḫtaṣaru'l-Eşkâl ve Şerḥuhû: Ferâiż-i Ḥalîmî olarak da bilinen18 bu eser de Halîmî miras hukuku konusundaki bilgisini ortaya koymuştur. Önce Arapça olarak yazılan eserin daha sonra yine Halîmî tarafından geniş bir Türkçe şerhide yapılmıştır.19

2.5 Kitâbü Tâʾiyyeti'l-Halîmî maʿa şerḥihâ: Sivas kadılığından alınıp, hapse atıldığı sırada başından geçen olayları 20 Fatih Sultan Mehmet’ e anlatmak için yazdığı elli bir beyitten oluşan Arapça kasidesinin şerhidir. Halimi’nin dörtlü “ müstefʿilün “

Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.6., Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000.

14 Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.95., Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.6.

15 Eser için bk. Bavlav, Nâşid, Fatih Sultan Mehmed Devrinde Telif, Terceme ve ……Tıp Eserleri ve İlaçlar, s. 46-51; Tıp Yazmaları, s.203., Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.95.

16 Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.95.

17 Erkan, Mustafa, D.İ.A, XV, 342.

18 Erkan, Mustafa, D.İ.A, XV, 342.,

19 Erkan, Mustafa, D.İ.A, XV, 342., Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.95., Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.7.

20 Bursalı M.Tahir . a.g.e., I,273., Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.8.

11

kalıbıyla yazılmış olan bu eseri, müellifi tarafından talik hattıyla yazılan nüshası da Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Bölümü, numara 4008’ de kayıtlıdır.21

2.6 Nis̱ âru'l-mülk : Halîmî‘nin üçüncü Farsça-Türkçe sözlüğü olan bu eser; Halîmî tarafından h. 872 yılında kaleme alınmış, Nis̱âru'l-mülk adıyla o sırada Amasya Valisi olan Şehzade II.Bayezid’e takdim edilmiştir. Eser Lüġat-i Ḥalîmî’nin birinci cildinin özetidir.22

2.7 Muṣarriḥatu'l-esmâ: Müellifin İbn Dureyd’in Cemheretu'l-lüġa’ sı, Cevheri’nin es-Sıhâh fi'l- lüġa ve İbn Fâris’in Mücmelü'l-lüġası ve bazı eserlerden seçtiği Arapça isimlere bazen Farsça, bazen de Türkçe karşılık vererek hazırladığı mensur bir isimler sözlüğüdür. H. 872 de tamamladığı eserini II.Bayezid’ e sunmuştur.23

2.8 Lüġat-i Halîmî: Halîmî nin Baḥru 'l-Ġarâyib adlı eserinin ikinci ve üçüncü bölümlerini şerhettiği h. 882 /m.1477-78 yılında Fatih Sultan Mehmet’e takdim ettiği Farsça- Türkçe sözlüktür. Eser de alfabetik sırayla verilen kelimelerin farklı anlamları için şahit beyitler bulunmaktadır.24

2.9 Farsça Kur’ an Tercümesi: Halîmî, h.882 yılında kendisinin yazmış olduğu Kur’an-ı Kerim’i her kelimenin anlamını satır altına yazarak tercüme etmiş ve h. 883 yılında tamamlamıştır. III. Osman tarafından h.1171/1757-58 yılında vakfedilmiştir.

Bu nüsha Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde Emanet Hazinesi numara 65 de kayıtlıdır.25

21 Erkan, Mustafa, DİA., XV, 342.

22 Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.107., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341.,

23 Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.107., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341., Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.7.

24 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.7., Öz, Yusuf, Tarih Boyunca Farsça-Türkçe Sözlükler, Türk Dil Kurumu, Ankara, 2000, s.103.

25 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.7., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 342.

12

2.10 Tuhfe-i Mukaddimetü’l – lüġa: Farsça’dan Türkçe’ ye manzum olarak yazılmış bir sözlük olan bu risale ; yedi musiki makamını ve Bahru'l-ġarâib’ de geçen isimlerin bir bölümünü içine alır . Ayrıca biri on bir, biri yirmi altı, diğerleri ise on bir ve on iki beyitlik dört parçadan oluşmuştur.

2.11 Risâle fî beyâni kavâʿıdiʾl-muʿammâ: Farsça muamma kaidelerini Türkçe açıklayan ve örneklendiren bir risale olup, Baḥru 'l-Ġarâyib şerhinden nakledilen kaideler, yeni örneklerle genişletilmiştir.26

2.12 Risâle fî tecnîsât ve ʾt-teşbîhât ve ʾl- mecâzât: Bu eser teşbih, cinas ve mecâz kurallarını Türkçe açıklayıp, örnekler veren manzum bir eserdir. Şair daha önce Baḥru'l-Ġarâyib şerhinde kısaca değindiği konulara burada ayrıntıya girerek örneklendirmiştir.27

2.13 Ḥaşiyetü Ḥalîmî ʿaleʾl-Ḫayâlî: Necmeddin Ömer en-Nesefî’ nin İslâm akâidi hakkında yazdığı Akâʿiduʾn-Nesefî isimli risale, Saʿdeddin et- Taftâzânî tarafından Şerḥuʾl- ʿAkâʿidiʾn-Nesefî diye şerhetmiştir. Hayâlî buna bir haşiye yazmıştır. Bu eser haşiyeye yapılmış haşiye kapsamındadır.28

3. EDEBİ KİŞİLİĞİ

Lutfullah Halîmî on beşinci yüzyıl Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid döneminde yaşamış, Sivas kadılığı yapan, iyi bir edebiyatçı, şair, sözlük yazarı, fıkıh, akaid hukuk alanında yeterli bilgiye sahip olan, tabiplik yönü yeterince bilinmeyen dönemin büyük alimlerindendir. Edebi olarak Lutfullah Halîmî’ nin yaşamış olduğu dönem Sebk-i Irakî döneminin sonlarına rastlamaktadır. Bu dönem Arapça kelime ve terkiplerin çoğaldığı, bilimsel kavram ve açıklamaların görüldüğü, önemli şairlerin döneme damga vurduğu bir dönemdir. Sanatlı ve mübalağalı kasideleri yanında zarif, âşıkâne

26 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.8., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 343.

27 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.8., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 343.

28 Uzun, Adem, Lügat-i Halîmî İnceleme Metni ( Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2005, s.8., Erkan, Mustafa, DİA., XV, 342.

13

ve lirik gazeller öne çıkmış, mesnevi de bir nazım şekli olarak önemli bir yer edinmiştir. Dönemin şairleri gönül dünyasına hitap eden mazmunlar, teşbih, mecaz, istiare gibi sanatları gazel ve mesnevilerde kullanmışlardır.

Eserlerine baktığımız da Halîmî’nin Arapça ve özellikle Farsçayı iyi bildiğini, lügat, edebiyat, tıp, astronomi, botanik, farmakoloji, miras hukuku konularında iyi bir alim olduğunu görmekteyiz. Gelibolulu Mustafa Âli Halîmî’nin duygulu, zevk sahibi kasidelerine bakarak, Selmân-ı Sâveci’nin benzeri yazılması çok güç olan kasidesine yaklaşan, buluş ve tahayyülleri olan önemli bir kalem ehli diye nitelendirmektedir.29 Edebi kişiliği olarak Arapça ve özellikle Farsça dillerine hakim olması, eserlerini manzum ve mensur olarak yazması, döneminin özelliklerini eserlerinde yansıtması, kolay anlaşılır olması, yazarın edebi yönünün güçlü olduğunu göstermektedir.

Gülşen-i Zîbâ adlı eserine bakıldığında ise manzum olarak kaleme aldığı tıp alanında yazmış olduğu bu eserinde vezne uyması buna çok dikkat etmesi, hem edebi yönünün kuvvetli olduğunu hem de tıp alanında önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.

Eserinde tıp, astronomi farmakoloji, botanik gibi farklı alanlar da kelimeler kullanması, her alanda bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Tıp alanında yazdığı bu manzum eserinde Halîmî, döneminin tıbbi gelişmelerinden, tedavi yöntemlerinden bahsetmiştir. Yazmış olduğu eserlerine bakıldığında kullandığı edebi sanatlar, üslubu, tekniği kendinden sonra gelen kişiler için örnek teşkil etmiştir.Yazmış olduğu sözlüklerle bir çok kelimeyi gün yüzüne çıkarmış, Arapça’dan yaptığı şerhlerle eserleri günümüze uyarlamıştır. Sözlük yazarlığıyla edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiştir.

29 Erkan, Mustafa, DİA., XV, 341.

14

BİRİNCİ BÖLÜM

1.GÜLŞEN-İ ZÎBÂ ADLI ESERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

1.1. ESERİN İNCELENMESİ

1.1.1 Eserin Adı

Lutfullâh Halîmî’ nin bu eserinin adı ; yazma nüshasında ( vr. 3a ) Gülşen-i Zîbâ şeklinde yer almasına rağmen, Osmanlı müelliflerinde Ḳâsımiyye, Fihrüsü Maḫṭûṭâ-tiʾṭ- ṭıbbiʾl-İslâmî de ise “Manẓum fiʾṭ-ṭıb” olarak geçmektedir.30 Eser h. 862 yılında tamamlanarak Fatih Sultan Mehmet’e sunulmuştur. Amasya Dârüşşifâsı Lutfullah Halîmî’nin hocası dönemin önemli tıp alimi Şerefeddin b.Ali b.Hâc İlyâs Sabuncuoğlu tarafından istinsah edilmiştir.31 bir nüshası da Süleymaniye Kütüphanesi Fâtih, nr.

3639 da kayıtlı bulunmaktadır.

1.1.2. Eserin Türü ve Vezni

Lutfullâh Halîmî’ nin Gülşen-i Ziba adlı eseri manzum bir eser olup, mesnevi türünde

“Fâilâtün Fâilâtün Fâilün” vezninde yazılmıştır. Yazar bu veznin kullanımını, eserin başından sonuna kadar uygulamaya çalışmıştır. Müellif eseri Nesih hatla yazmıştır.

1.1.2 Eserin Bölümleri

Lutfullah Halîmî’ nin yazmış olduğu Gülşen-i Zîbâ, tıp alanında manzum şekilde yazılmış bir esedir. Bu eserle birlikte Lutfullah Halîmî’nin döneminin tıp alimlerinden biri olduğunu görmekteyiz.

30 Bursalı M.Tahir, Osmanlı Müellifleri, Ankara 2000, 1, 273., Erkan, Mustafa, a.g.m, DİA., XV, 342.

31 Yılmaz, Coşkun, Yılmaz, Necdet, Osmanlılarda Sağlık I,Biofarma, Esen ofset, İstanbul, 2006, s.

156.

15

Eser incelendiğinde; Tabîiyyât, Maraz, Ẓârûriyât olmak üzere üç ana bölümden oluştuğu ve her bölümünde kendi içerisinde çeşitli fasıllara ayrıldığını görmekteyiz.32 1.Bölüm : Tabîiyyât ( Alemin yaratılışı, mevsimler, tabiat olayları, gökyüzü ve bunlara bağlı olarak insanın günlük hayatı, beslenmesi,yaşam koşullarının nasıl olması, nelere dikkat edilmesi, hastalıklar) vardır.

2.Bölüm : Maraz ( Baştan ayağa olan bütün hastalıklar ve kısmen de olsa tedavi yöntemleri) gösterilmiştir.

3.Bölüm: Ẓârûriyât ( Alternatif tıp yöntemleri çeşitli başlıklar altına alınarak bu konularda bilgi ve uygulama yöntemleri verilmiştir.)

A) Bitkisel tedavi : Bu bölümde çeşitli hastalıklar ve organlar için uygulanan bitkisel tedavi yöntemleri ve çeşitli karışımlar açıklanmıştır.)

B) Faṣd ( Vücudun çeşitli bölgelerinden hastalıkların tedavisi için kan alınması ve uygulanma koşulları) ele alınmıştır.

C) Hacamat ve yapılma şartları ve uygulanma koşulları ele alınmıştır.

D)Vücuttaki şişliklerin, apselerin çıkarılması ve uygulama yöntemleri ele alınmıştır.

E) Dağlama, Koterizasyon yöntemleri ele alınmıştır.

F) Vücuttan cam,diken ve küçük cisimlerin çıkarılması ele alınmıştır.

G) Kırıklar ; türleri, tesbit ve tedavi yöntemleri ele alınmıştır.

H)Vücuttaki tıkanıklıklar, sıkışmaların açılıp genişletilme yöntemleri ele alınmıştır.

1.2 ESERİN TIP ALANINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Lutfullâh Halîmî, Fatih Sultan Mehmet ve II.Bayezid döneminde çeşitli kadılık görevinde bulunan edebiyat, dil, tıp, eczacılık, miras hukuku, fıkıh alanında derin bilgiye sahip olan Arapça ve özellikle Farsça’yı çok iyi bilen tabiplik yönü fazla bilinmeyen bu dönemin ünlü alimlerinden biridir.33

Lutfullah Halîmî’nin tıp alanında yazılmış olan Gülşen-i Zîbâ eserini tezimizde incelediğimizde ;

Döneminin tıp dünyası hakkında bilgi vermektedir. Manzum olarak Farsça yazdığı eserinin ilk bölümünde alemin yaratılışı, tabiat olayları, astronomiye göre insan yaşamını, beslenmesi, hastalıkları kısmen de tedavilerine değinen yazar, ikinci

32 Erkan, Mustafa, D.İ.A, XV, 342.

33 Erkan, Mustafa, D.İ.A, XV, 341.

16

bölümde baştan ayağa bütün hastalıkları, tıbbi terimleri, kısmen de olsa tedavileri hakkında bilgi vermektedir. Üçüncü bölümde ise alternatif tıp yöntemleri hakkında bilgi vererek, bunların uygulanışlarını, bitkisel karışımlar vererek tedavi yöntemlerini anlatmaktadır. Eseri, daha sonra Fatih döneminin önemli hekimlerinden olan ve cerrahi alanında yenilikler getiren hocası Şerefeddin b. Ali b. Hâc İlyâs Sabuncuoğlu istinsah etmiştir. Bu eser incelendiğinde dönemin tıp dünyası, hastalıklar, tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinmekteyiz. Koruyucu hekimlik alanında da bilgiler vermektedir.

Bu bilgiler ışığında eser günümüz tıbbına da yenilikler getireceği, ışık tutacağı düşünülmektedir.

1.2 ESERİN DİL AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yazar, Gülşen-i Zîbâ adlı Farsça eserini manzum olarak, mesnevi kalıbında,Fâilâtün Fâilâtün Fâilün vezninde yazmıştır. Eseri incelediğimiz de yazarın dile, aruza, edebiyata olan hakimiyetini görmekteyiz. Yazar ilk beyitten son beyte kadar bu vezne uymaya çalışmıştır. Sade bir dille ve yeri geldiğinde edebi sanatları da kullanarak tıbbî bir eseri anlaşılır hale getirmiştir. Elbette eserin tamamen anlaşılabilmesi için Farsça, Arapça dillerine hakim olmak, tıp konusunda da yeterli bilgiye sahip olmak gerekmektedir.

Bu eserde Lutfullah Halîmî, bir konuyu açıklarken, yada bir sistemden bahsederken yada bitkisel bir tarif verirken bahsettiği şeyin hep aynı isimlerini kullanmaz .Örneğin Karaciğer den bahsederken sadece Farsça رگج demez, Arapça دبک den de yararlanır.

Yada mesane terimi için sadece هناثم demez نادبآ , نادشاش kelimelerine eserinde yer verir. Eserin tümüne bakıldığında yazar bu üslubunu kullanmaya devam etmiştir.

Yazarın Farsça, Arapça dillerine olan yeteneğini, dile olan hakimiyetini görmekteyiz.

Eserde sadece Arapça, Farsça kelimeler yoktur. Türkçe, Yunanca, Rumca Süryanice kelimeleri de eserinde görmekteyiz.

Türkçe bal : لاب, evet :دوا , çilek: کلچ ..

Yunanca kereviz tohumu: نویلاسارطف, sakız anlamında: یکطصم, yabani sarımsak: نویدرقشا

Yunanca kansere benzer, her türlü kötü şişlik: سوریقس, penisin sürekli erekte olması anlamına gelen : سومسرف, Anevrizma anlamında : امسرونآ, müshil :جرایا

17 Rumca sedef otu zamkı:ایسفات

Süryanice kanlı şişlik, verem :ارشام , yabani adam otu bitkisi kökü :حوربی, acı tadı olan bir bitki anlamında : اثیمام gibi kelimeler örnek olarak verilebilir.

On beşinci yüzyıl Sebk-i Irakî dönemi Farsçasında kullanılan gramer kurallarını eserde görmekteyiz .

Şimdiki zaman eki olarak “ یم “ yerine “ یمه “ kullanımı

mazi fiilin başına eklenen ve hiçbir fonksiyonu olmayan zâid be’nin “ ب“ kullanımı دیدب

,

تفگب yada mastara eklenen zâid be siنتفگب ,

olumsuzluk eki olan “ ن “ muzari fiilin başına gelmesi: دنارن یم, دنامن یم yada دشاب kelimesinin başına başına eklenmesi : دشابن یم

Keşidelerin çekilmemesi : رکا– رگا, دنریک - هتشک, دنریگ– تشگ ه , Harfin altına üç nokta yerine tek nokta konulması :برج - برچ

“ د’’ yerine ‘’ ذ ’’ yada “ ذ ’’ yerine “ د ‘’kullanılması : Bu kullanım bu eserde genellikle vezni birbirine uydurmak için kullanılmıştır- اذخ- اذغ yada اذغ- اذج

Eserin başlangıç bölümü,padişaha övgü, selat ve selam bölümü Arapça yazılmış, bazı kelimeler açıklanırken önceki şairlerin sözlerinden şiirlerinden örnek verilmiştir.

Örneğin 255a varağında ژف kelimesinin açıklaması verilirken Rûdeki’den de bu beyti açıklamasına katmıştır. Buda gösteriyor ki yazar kendinden önceki şairlerin etkisinde kalmış, Rûdeki’ den etkilenmiştir. تسار وت لهجی آتفگ هتسکش کنانچدنیوگیم اردیلب هژف و ژف

آ رد ی در و تسزوت لکش و ژک رت ی

ک دور کنانچ و ژفرت ی

:تفگ

ا ی ن هژف پی ر ب ز ارم وت ره

تفرگ راوخ

داناهرب ا وا زا ی دز رابج ارم

1.3 NÜSHA İNCELENMESİ

Kitaplığın Adı : Süleymâniye Kütüphanesi, Fatih Kitaplığı Kitabın Adı :Gülşen-i Zîbâ

Müellif: Halîmî Amasyavî

Yazıldığı yer ve tarih: Amasya 866h.

Hattın Nevi ve Hattadın Adı: Nesih, Şerefüddîn b. Ali b. El- Hac İlyas Amasyavî Sabuncuoğlu

Mikro film Arşiv no :2452 Ölçüsü : 265x 173, ( 196x 111) Yaprak ( varak) :259

18

Satır : 15 ( Her varak 15x2= 30 beyitten oluşmaktadır . 7770 beyittir.Ama müellif yazılan beyitlerin açıklaması olarak haşiyelere yada yazılan beyitlerin altına açıklama olarak beyitler eklemiştir. Bu yüzden her varak 15 beyit değildir .

Cildin Nevî : Kadim koyu kahverengi, meşin pembemsi miklebki( Kitabın kapağının aşınmış olduğu görülmüştür)

Nereden ve ne suretle geldiği ve geldiği tarih : Fatih Sultan Tasnif no :61915

Eski kayıt No: 3639

Mülahazat :h. 863 de Fatih mecmuna telif edilmiştir .

Farsça Manzum olarak Mesnevi kalıbında yazılan bu eser, 259 varaktır. Her bir varak 15x2=30 beyittten oluşmaktadır Toplam olarak eser 7740 beyitten oluşmaktadır.

Yalnız Müellif bazı kelimelerin yada beytin açıklaması olarak beytin altına başka beyitler eklemiştir. Yada haşiye kısmına beyitler eklemiştir. Örneğin eserde bir beytin açıklaması olarak haşiye kısmına on üç beyit daha eklendiği görülmüştür.

Eser genel olarak; başka yazma eserlere göre daha çok korunmuş,tahribatlar kısmen azdır .Bazı yerler nem, sıcaklık,zamana bağlı olarak renk değişimleri gözlenmiştir. Bu sebeple eserde bazı beyitler yada haşiye yada beyit altına yazılan açıklamalar bütün

Eser genel olarak; başka yazma eserlere göre daha çok korunmuş,tahribatlar kısmen azdır .Bazı yerler nem, sıcaklık,zamana bağlı olarak renk değişimleri gözlenmiştir. Bu sebeple eserde bazı beyitler yada haşiye yada beyit altına yazılan açıklamalar bütün

Benzer Belgeler