• Sonuç bulunamadı

ABD’ NİN 1997, 1999 VE 2002 TARİHLİ UGS

4.ABD’NİN YENİ GÜVENLİK POLİTİKAS

4.5. ABD’ NİN 1997, 1999 VE 2002 TARİHLİ UGS

Yayılmacı jeostratejilerin üç önemli ön koşulu; karşıt güçlerin biraraya gelmesini önlemek, güvenlik açısından uluslar arası sistemdeki diğer güçlerin egemen güce bağımlılığını sürekli kılmak ve egemen güce tabi devletleri uyumlu ve koruma altında tutmaktır.

Soğuk Savaş sonrası dönemde hegemonya amaçlı ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya’ya yönelik politikalarının dayandığı temeller;114

Soğuk Savaş döneminden devralınan petrol kaynakları üzerinde denetimin sağlanması ve bunun dünya pazarlarına kesintisiz ulaştırılması,

Radikal İslam’ın etkisinin azaltılması,

İran ve Irak’ın çevrelenmesi (ki bu politika aslında RF ve ÇHC’ nin çevrelenmesi amacını taşımaktadır),

Bölge ülkelerinin kitle imha silahlarına sahip olmalarının engellenmesi, İsrail’in güvenliğinin garanti altına alınması olarak belirtilmektedir.

1997 yılında ABD tarafından açıklanan “Yeni Bir Yüzyıl İçin Ulusal Güvenlik Stratejisi”nde, ulusal güvenliğe karşı tehditler “Devlet Merkezli Tehditler”, “Ulus Ötesi Tehditler” ve “Kitle İmha Silahlarından Kaynaklanan Tehditler” olmak üzere üç kategoride ele alınmıştır:115

Devlet Merkezli Tehditler’de; hâlen bazı ülkelerin ABD’nin yaşamsal çıkarlarını tehdit etme niyetine ve kapasitesine sahip olduğu belirtilerek bu ülkelerin nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar da dahil olmak üzere saldırı kapasitelerini artırmaya çalıştıkları ve zaman zaman bölgesel gerginliklere sebep oldukları işaret edilmiştir.

114

Zbegniev Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası, İstanbuş:İnkilap Kitapevi, 2005, ss.79-85. 115 A National Security Strategy for A New Century, May 1997

Ulus Ötesi Tehditler’de; terörizm, yasa dışı uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, uluslar arası örgütlü suçlar, denetim dışı göçmen taşımacılığı ve çevreye verilen zararlar yer almıştır.

Kitle İmha Silahlarından Kaynaklanan Tehdit’lerde ise; bu silahların küresel güvenlik için en büyük tehdit oluşturduğunun altı çizilerek, dünya güvenliğini hedef alan ülkelerin bu tür silahlara sahip olmasının kabul edilemez olduğu vurgulanmıştır. 1997 stratejisinde, hiçbir ülkenin belirtilen tehditlerle tek başına mücadele etmesinin mümkün olmadığı işaret edilerek, ABD’nin bu tehlikelere karşı dünyanın başlıca ülkeleriyle iş birliğine girmeyi istediği ifade edilmiştir.

1999 yılı stratejisinde; ABD’nin uzun menzilli kitle imha silahları atma sistemi geliştirmekte olan devletlerden tehdit algıladığı vurgulanarak, ABD’nin ifadesi ile haydut devletlerden gelebilecek kıt’alar arası balistik füze (ICBM) saldırısı ihtimaline karşı füze savunma sistemini gerçekleştirme niyeti belirtilmiştir.116 Söz konusu füze savunması, öncelikle ABD’nin güvenliğini korumayı hedeflemektedir, ancak Avrupa ülkelerindeki radarlar olmadan çalışamayacaktır. İlk aşamada “Büyütülmüş Kapasite 1” adı ile bilinen iki erken uyarı radarının İngiltere’de Fylingdales’e ve Grönland’a konuşlandırılması gerekmektedir.

ABD güvenlik anlayışındaki değişimi, yeni beliren ‘dost’ ve ‘düşman’ları ve terör tehdidine karşı alınacak önlemleri bir ‘paket’ halinde, Eylül 2002’de yayınladığı ‘ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi’ başlıklı bir metinde tüm dünyaya duyurmuştur.Bu strateji ABD silahlı kuvvetlerine rehberlik etmenin yanı sıra detaylı ve uzun dönemli askeri planlar için az da olsa bir temel teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra bu belge, 11 Eylül sonrası ABD güvenliğindeki değişimi gösteren ayrıntılı bir belge olması açısından da önemlidir.117

17 Eylül 2002 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde; 118

116

National Strategy of the United States,

http://www.dtic.mil/doctrine/jel/other_pubs/nssr99.pdf

117

Yaman, a.g.m., s.128. 118

The National Security of the United States, September 2002,

“Uluslar arası sistemin istikrarı ile insanlığın geleceği için, 20 nci yüzyılda da galip gelmiş olan temel insan hakları ile ekonomik ve siyasal özgürlüklere bağlı ulusların özgürlük, demokrasi ve serbest girişimi savunmaları gerekmektedir.” ifadesi kullanılarak, özgürlükleri kısıtlayan uygulamaların bertaraf edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Belgeye göre ABD’nin öncelikli stratejisi, “özgür ve demokratik yönetimlerin kurulması konusundaki çabaların uluslar arası örgütlerin desteği ile sağlanması”dır.

Belgeye göre terörizmi destekleyen ya da terörist olanlar; kız çocuklarını okutmayanlar, totaliter rejimler, tehlikeli teknoloji kullananlar, radikal topluluklar ve tüm bunlara yardım edip kolaylık sağlayanlardır.

Belgede yer alan bir diğer ifade de “terörizmin yeşerme imkânı bulduğu hassas bölgelerde, İslam dünyasının modern yönetimlerinin destekleneceği” ifadesidir.

Belgede önem arz eden diğer bir konu da; “uluslararası bir destek sağlanamasa bile ABD’nin kendini koruma adına önleyici meşru müdafaada bulunabileceğini belirtilmiş olması ve bu noktada “kendisine onay vermeyen devletlerin de ötekiler kategorisine dâhil edileceği”nin açıklanmış olmasıdır. 119

Önleyici meşru müdafaa; teröre ilişkin önlemlerin, bir olgu, olay ya da eylem gerçekleşmeden askerî araçları da kapsayan her türlü araçla alınması anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle ABD herhangi bir ülkenin, örneğin kitle imha silahlarına sahip olmasından şüphelenmesi halinde, bunları kullanmasa da, hareket geçirmese de, hatta harekete geçirmekle tehdit etmese de bu ülkeye müdahale edebilecektir. Stratejinin en can alıcı özelliği, önleyici meşru müdafaa çerçevesinde ABD’nin dünyanın birçok yerine kendi başına müdahale edebileceğini göstermesidir. ABD söz konusu belgede, “yeni bir uluslar arası yapı kurulmasını” öngördüğünü açıkça belirtmektedir. 120 119 Taşdemir, a.g.e., ss.154-155. 120 Taşdemir, a.g.e., ss.240-241.

Aynı belgede, “ABD’nin kuracağı sisteme karşı çıkabilecek büyük güçlerin olması halinde çatışmalar olabileceği” de ifade edilmektedir. ABD’nin ulusal strateji belgesinde yer alan işbirlikleri ise şu şekilde sıralanmaktadır:

Yeni koşullara uygun bir biçimde yeniden düzenlenmiş NATO ittifakı,

NATO ile iş birliği çerçevesinde değerlendirilip ayrı bir oluşum olarak görülmemekte ısrarlı davranılan Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası,

Uzak Asya’da Japonya, Güney Kore ve Avustralya ile iş birliği, Asya’da RF, Hindistan ve ÇHC.