• Sonuç bulunamadı

AB’ye Uyum Süreci Kapsamında Yürütülen Politikalar

2.2 BÖLGESEL KALKINMA POLİTİKALARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

2.2.3 AB’ye Uyum Süreci Kapsamında Yürütülen Politikalar

AB’ye aday bir ülke olarak bölgesel politikalarını AB ile uyumlu hale getirmeyi ve bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını gidermek üzere AB’nin kaynaklarından faydalanmayı amaçlayan Türkiye’nin özellikle 1999 Helsinki Zirvesi47

sonrasında bölgesel gelişme politikalarını belirlerken söz konusu süreçten etkilendiği görülmektedir.48

2001 yılında AB Konseyi Türkiye – AB Katılım Ortaklığı Belgesini onaylamış, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti de AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Programı (UP) kabul etmiştir. UP’nin eki niteliğinde olan ve Türkiye’nin AB’ye uyumuna yönelik katılım öncesi mali yardımların stratejik çerçevesini çizen Ön Ulusal

47

10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki'de gerçekleştirilen Avrupa Konseyi Zirve toplantısı ile Türkiye'ye resmi olarak adaylık statüsü verilmiş ve Türkiye’nin diğer aday ülkelerle eşit şart ve kriterlerle

değerlendirilmesi karara bağlanmıştır.

48 Öncel, Abidin; “Avrupa Birliği’ne Üyelik Sürecinin Türkiye Bölgesel Gelişme Politikalarına Etkileri”, Sakarya Üniversitesi, Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, No 1, 2012, S.12.

Kalkınma Planı (ÖUKP) 2004-2006 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanmıştır. ÖUKP’da bölgesel gelişme politikalarını yerel bazda uygulayacak kurumsal bir mekanizmanın geliştirilmesi ve bölgesel plan ve projelerin yönetiminde bazı görevlerin yeni oluşturulacak bu kalkınma ajanslarına bırakılması öngörülmüştür.

Diğer taraftan, AB dâhilinde bölgesel istatistiklere kaynak oluşturan ve yapısal politikaların uygulanmasında önemli bir rol oynayan NUTS II kademesinin Türkiye’de mevcut olmayışı, başlangıçtan beri önemli bir eksiklik olarak görülmüştür ve 2000 İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin AB kuralları ile uyumlu bir NUTS (Nomenclatura Units for Territorial Statistics) sınıflamasını Komisyon’a teklif etmesinin gerekliliğine işaret edilmiştir.49

AB’nin bu talebi sonrasında, üç sınıftan oluşan İstatistiki Bölge ve İdari Bölünüş sınıflaması (İBBS) 28.08.2002 tarih ve 2002/4720 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulanmaya başlanmıştır. Sınıflandırmanın ilk aşamasında idari yapıya uygun olarak 81 il, 3. düzeyde bölge birimleri olarak tanımlanmıştır. Ekonomik, sosyal, kültürel ve coğrafi yönlerden benzer illerin belirli bir nüfus büyüklüğü de dikkate alınarak gruplanması ile 26, 2. düzeyde bölge birimleri tanımlanmıştır. Yine aynı kritere göre 2. düzey bölge birimlerinin gruplanması sonucu 12 birim 1. düzeyde bölge birimleri tanımlanmıştır. İBBS ile bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması ve Avrupa Birliği (AB) ile karşılaştırılabilir verilerin üretilmesi amaçlanmaktadır.

ÖUKP hazırlıklarında 26 Düzey 2 Bölgesini kapsayan bir analiz yapılmış ve ulusal düzeyde bölgesel gelişme stratejisi hazırlanmıştır. Bu doğrultuda, belirlenen öncelikli 12 Düzey 2 Bölgesinin istihdam düzeyinin ve rekabet gücünün artırılması yoluyla bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere 2004-2006 döneminde söz konusu öncelikli 12 Düzey 2 Bölgesinde (toplam 43 il) bölgesel kalkınma ve sınır ötesi işbirliği programları uygulanmıştır. Programlar kapsamında, bu bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınma alanındaki projelerine 235 milyon Avrosu AB katkısı, 43 milyon Avrosu ülkemiz katkısı olmak üzere toplamda 278 milyon Avroluk bir kaynak aktarılmıştır. Bölgesel

49

Eryılmaz, Bilal, Aziz Tuncer; “Avrupa Birliği Uyum Sürecinde Bölgesel Kalkınma Politikaları: Bölgesel Kalkınma Ajansları ve Türkiye Uygulaması”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 8, S.1,2013.

kalkınma ve sınır ötesi işbirliği programları kaynak kullanımının yanı sıra, ülkemizde AB’nin Uyum Politikası ve buna ilişkin uygulama süreçleri konusunda tecrübe kazanılması açısından önemli bir rol oynamıştır.50

AB’nin, uyum sürecinde bütün aday ülkelerden en somut talebi Bölgesel Kalkınma Ajansları’nın tesis edilmesi olmuştur. Bu talep 2002 İlerleme Raporun’da “Türkiye’de artık bölgesel kalkınma merkezi kurumlarla yürütülmesine ilaveten planlamanın her aşamasında aktif olarak rol alacak NUTS II düzeyinde bölgesel kalkınma birimlerinin kurulması gereklilik arz etmektedir” şeklinde ifade edilmiş ve Bölgesel Kalkınma Ajansları kuruluşunun tamamlanmasına kadar bütün İlerleme Raporlarında yer almıştır.51

Bu kapsamda, kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak, bölgesel gelişmeyi hızlandırmak sürdürülebilirliğini sağlamak ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla 08.02.2006 tarih ve 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun kabul edilmiştir. Kanun çerçevesinde ilk olarak İzmir ve Çukurova Kalkınma Ajansları aynı yıl içerisinde kurulmuştur. 2008 yılında sekiz ajans, 2009 yılında ise on altı ajans kurularak, tüm bölgelerde ajansların kuruluş çalışmaları tamamlanmıştır. Ayrıca, bulunduğu ilin iş ve yatırım ortamının yerli ve yabancı yatırımcılara tanıtımı ve teşvikiyle ilgilenen, yatırımlar konusundaki iş ve işlemlerin takip ve koordinasyonu konusunda yatırımcılara yol gösteren Ajans birimleri olan yatırım destek ofisleri 81 ilde faaliyete geçmiştir.

Ülkemizdeki kalkınma ajansları, tüzelkişiliğe ve kısmi özerkliğe sahip, belirli bir coğrafi bölgede faaliyet gösteren ve Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulan yapılardır.

Ajanslar, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilkeler doğrultusunda bölgesel düzeyde sosyo-ekonomik gelişme eğilimlerini, bölgenin kaynak ve potansiyellerin dağılımını, sektörel hedefleri ve bölgenin ortak vizyonunu belirleyen

50 Kalkınma Bakanlığı; Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (Taslak), 2013, s.35.

http://www.bgus.gov.tr/dokuman/BolgeselGelismeUlusalStratejisi(2014-2023)Taslak.pdf

bölge planları hazırlamaktadır. Bölge planları katılımcı bir yaklaşımla bölgedeki kamu kesimi, özel kesim, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin birlikteliğiyle hayata geçirilmektedir.

Diğer yandan, bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik farklılıkların azaltılması amacıyla oluşturulan AB uyum politikasının aday ülkelerde uygulanabilmesi için yürütülmesi gereken çalışmaları ve Yapısal Fonlar ve Uyum Fonunun kullanımına yönelik idari ve hukuki düzenlemeleri kapsayan 22 numaralı “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” faslı, fasıl üzerindeki siyasi blokajın kaldırmasının ardından, 2013 yılında resmen müzakerelere açılmıştır. Türkiye’nin üyelik müzakerelerine yeni bir ivme kazandırması bakımından faslın açılması önemli bir gelişme olarak görülmektedir.