• Sonuç bulunamadı

2.2. BAĞLANMA KURAMI

2.2.3. a Bartholomew ve Horowitz: Dörtlü Bağlanma Modeli

Yetişkinlik dönemi bağlanmalarını açıklamak amacıyla Dörtlü Bağlanma Modelini geliştiren Bartholomew ve Horowitz (1991), modeli geliştirirken bağlanma kuramının temel sayıtlılarını, içsel çalışan modelleri (benlik ve başkaları modelleri) ve bununla ilgili olarak bağlanma, kaygı ve kaçınma boyutlarını dikkate almıştır. Modele göre bireyler, olumlu ve olumsuz benlik modeli ile olumlu ve olumsuz başkaları modeli değerlendirmelerine göre dört gruba ayrılırlar. Kişilerin kendileri (kendinin sevilebilir ve değerli hissetmesi) ve diğerlerine (başkalarını güvenilir ve ulaşılabilir olarak görmesi) yönelik bakış açıları pozitif ve negatif olacak şekilde iki gruba ayrıldığında dört sınıftan oluşan bir yapı görülmektedir (Bartholomew ve Horowitz, 1991).

Şekil 3: Bağlanmanın Sınıflandırılması

(Bartholomew ve Horowitz, 1991’den aktarılmıştır)

Hücre 1’ de gösterilen “Güvenli Bağlanma” sınıfındaki bireyler kendileri ve diğerlerine yönelik olumlu bilişsel modellere sahip olmakla birlikte değerlilik, sevilebilirlik duygularına ve yüksek özsaygıya da sahiptirler. Güvenli bağlanan bireyler çevresindeki kişilerin kendisini kabul edebileceğini ve ihtiyaç duyduğunda kendisine cevap vereceklerini düşünür. Aynı zamanda kişi kendisi de başkalarına sıcak ve yakın davrandıkları gibi hem arkadaşlık ilişkileri hem romantik ilişkileri dengelidir. Hayatları boyunca kontrolün kendi ellerinde bulunduğunu düşünen bu bireyler problem olduğu zamanlarda strese karşı dayanıklıdırlar ve bu durumlarında aileleri veya arkadaşları ile iletişime geçerler (Bartholomew ve Horowitz, 1991; Howard ve Medway, 2004). Yakın ilişkilerinde rahat olan güvenli bağlanma stilinde olan bu kişiler, eşlerine kolay bir şekilde yaklaşabilmekte, partnerlerine bağlı olmaktan da mutludurlar. Terk edilme ya da çevresindeki kişilerin kendilerine kendi istediklerinden daha fazla yakınlaşmaları açısından herhangi bir kaygı hissetmezler. Bu kişiler, kendilerini karşısındaki bireye açmaktan ve karşısındaki insanların da kendilerini onlara açmalarından rahatsız olmaz aksine bu durumdan hoşlanırlar (Solmuş, 2010).

Bireyler yakın ilişkilerinde kendileri ve diğerlerine karşı olumlu bir tutum geliştirdiklerinde güvende hissederler. Sosyal yaşama karşı pozitif olan, stres, kaygı ve öfke gibi güçlü duygularla etkili bir şekilde ve uygun yollarla baş eden, güvenli bağlanan bireylerin; yaşamlarını problemsiz olarak devam ettikleri anlamına gelmemelidir. Bu, bireylerin güvende hissetme duygusunun hayatlarındaki zorluklara karşı nasıl tepki verdiklerinin bir ölçüsü olduğu anlamına gelmektedir (Howe vd., 1999).

Hücre 2’ de bulunan “Saplantılı Bağlanma” stili kişinin kendisine karşı olumsuz,başkalarına karşı olumlu benlik modeline sahiptirler (Griffin ve Bartholomew, 1994). Bartholomew ve Horowitz (1991); başkalarının olumlu değerlendirilip algılanmasıyla beraber bireyin kendisine ilişkin değersizlik duygusunu hissetmesini saplantılı bağlanma olarak tanımlamışlardır. Saplantılı bağlanan bireyler insanların kabulünü kazanarak kendi benliğini kabul etmeye gayret eder fakat bunu yaparken insanları kendisinden uzaklaştırır. Bu bireyler ilişkilerinde dengesiz ve abartılı duygular hissetmekle birlikte duygularını ifade etme seviyeleri, ağlama sıklıkları, diğer insanlara karşı olan güvenleri ve onları güvenli dayanak olarak kullanma seviyeleri yüksektir. Romantik ilişki seviyeleri yüksek olmasına rağmen arkadaş ilişkilerinde tutarlılık ve denge kontrolleri düşüktür. Bir problemle karşılaştıklarında zayıf baş etme mekanizmalarına sahip olduklarından kolaylıkla umutsuzluğa kapılmaktadırlar (Bartholomew ve Horowitz, 1991; Howard ve Medway, 2004).

Saplantılı bağlanma stiline sahip olan kişiler başkaları tarafından güven ve kabul kazanmak konusunda kaygılı hissederlerce bu kişiler yakın ilişkilerinde kişisel değerlilik ve yeterliliği bulmak amacıyla çaba sarf ederler (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Saplantılı bağlanan bireylerin temel özelliği, sevilir olmalarına ve değerlilikleri ile ilgili derin kaygı yaşamalarıdır. Yakın ilişkileri risk altında olduğunda ya da bağımsız ve öz-yönelim baskısı hissettikleri durumlarda (evden uzaklaşma, partnerin başka bir yerde çalışmaya karar vermesi gibi) kaygı ve stresi daha fazla hissederler. Eğer yakın ilişkiye ulaşılabilirlikleri tehlikeye girerse veya kaybedilirse bu kişiler sinirli, ters ve aksi olurlar. (Howe vd., 1999). Griffin ve Bartholomew (1994), saplantılı bağlanan kişilerin yoğun bir değersizlik duygusu olmasına rağmen kişilerin başkalarına karşı olan olumlu benlikleri, onların dengesiz

öz-değerliliklerini kabul etmeleri için başkalarına karşı aşırı derecede yakınlık göstermeleri için motivasyon oluşturduğunu belirtmişlerdir.

Olumsuz benlik, olumsuz başkaları modeline sahip olan korkulu bağlanma stili hücre 3’de gösterilmiştir. Korkulu bağlanma stiline sahip olan bireyler güvensiz kişilik ve başkalarına güvenmeme duygusu içerisindedirler. Ayrıca korkulu bağlanan bireyler problem anlarında zayıf baş etme mekanizmalarını kullandıkları için bu durumlarda reddetmeyi veya kaçınmayı tercih ederler (Bartholomew ve Horowitz, 1991; Howard ve Medway, 2004). Bu stile sahip olan bireyler yakınlık kurmaktan kaçınarak reddedilme riskine karşı kendilerini korumak için çaba harcarlar (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Korkulu bağlanma, kişinin diğer insanları güvenilmez ve reddeden kişiler olacağı düşüncesi ile kendisinin sevilmeye değer görmediğine yönelik beklentileri ve değersizlik hissini ifade etmektedir.

Hücre 4’de yer alan kayıtsız bağlanan kişiler kendilerini olumlu olarak değerlendirirken diğerlerini olumsuz olarak değerlendirirler yani olumlu benlik olumsuz başkaları modelindedirler. Kayıtsız bağlanma stilinde, diğer insanlara karsı olumsuz bir tavır olmasına rağmen kendisine yönelik bir sevgi-değerlilik duygusu vardır. Kayıtsız bağlanan kişiler yakın ilişkilerden uzak durarak ve özerklik- incitilemezlik duygularını geliştirerek kendilerini hayal kırıklığı yaşamaktan korurlar (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Kendilerine güvenleri yüksek olan bu bireylerin; duygusal ifadeleri, ağlama davranışları ve sıcak davranma sıklıkları düşüktür. Problem durumlarında baş etme mekanizmaları zayıf olan bu kişiler, bu tarz durumlarda çok kaygılı ve sinirli davranış sergilerler (Bartholomew ve Horowitz, 1991; Howard ve Medway, 2004). Kayıtsız bağlanan kişiler olumsuz beklentilerinden kaynaklı sık sık yakınlıktan kaçınmalarına rağmen yakın ilişki kurmanın değerini inkar ederek benlik saygısını devam ettirirler. Bu kişiler kendi ve başkalarına ilişkin güçlü duyguların varlığından kaygı duydukları için yakın bir ilişkiye girmekten de kaygı duyarak bu yakınlığı istemezler. Ebeveynlik ya da evlilik gibi yakın ilişkinin gerekli olduğu zamanlarda ise bu bağlanma stilindeki kişilerin huzursuzlukları ve rahatsızlıkları artar ve böylece ilişkiden koparlar. Kendine aşırı güven ve başkalarına hiç güvenmeme yoluyla güvende hissetme durumu kazanılır (Howe vd., 1999).

Dörtlü bağlanma modelindeki kayıtsız ve korkulu bağlanma stilleri yakın ilişkiden uzak durma açısından birbirine benzeseler de başkalarının onayını devam ettirme ve olumlu benlik saygısı açısından farklılık göstermektedirler. Benzer şekilde korkulu ve saplantılı bağlanan bireyler de benlik saygılarını devam ettirmede başkalarına olan bağımlılıkları açısından benzemelerine rağmen yakın ilişkilere hazır olma yönünden farklılaşmaktadırlar(Bartholomew ve Horowitz, 1991).Saplantılı ve korkulu bağlanan bireyler olumlu benlik saygılarını devam ettirmek amacıyla güçlü bir biçimde diğerlerine bağımlılık gösterirler. Saplantılı bağlanma grubundaki kişiler bağımlılık gereksinimlerini karşılamak amacıyla diğer bireylere ulaşmaya çabalarken korkulu bağlananlar ise muhtemel bir hayal kırıklığını yaşamamak için yakın ilişkilerden uzak dururlar (Bartholomew ve Horowitz, 1991).

Bartholomew ve Horowitz (1991),benlik kavramının güvenli ve kayıtsız bağlanma stilleri ile pozitif, korkulu ve saplantılı bağlanma stilleri ile ise negatif bir ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Sosyallik açısından bakıldığında ise güvenli ve saplantılı bağlanma ile sosyallik arasında pozitif bir ilişki varken kayıtsız ve korkulu bağlanma ile sosyallik arasında ise negatif ilişki gösterdiğini belirtmişlerdir..

Bağlanma davranışının sağlıklı gelişimi duygusal bağların gelişimine etki etmektedir ve bu bağ başlangıçta çocuk ve aile arasındayken daha sonra yetişkinler arasında sürmektedir (Bowlby, 1980). Pek çok kişi için aile ile olan bağlar yetişkin yaşamı süresince de devam etmekle birlikte davranışları da birçok açıdan etkiler (Bowlby, 1982). Bu nedenle yetişkinlikte bağlanmanın nasıl bir rolü olduğu ve ne gibi etkilerinin olduğunun araştırılması kişiler arası olduğu kadar romantik ilişkilerde de farklı pek çok alana ışık tutmaktadır.