• Sonuç bulunamadı

2.4. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.4.3. Aşk Tutumları İle İlgili Araştırmalar

Tüfekçi (2008), üniversiteye devam eden genç yetişkinlerin aşka ilişkin tutumları ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi TA ego durumları açısından değerlendirerek araştırmayı amaçlamıştır. 350 genç yetişkin ile yapmış olduğu çalışmasında aşk tutumları ve ego durumları arasında anlamlı ilişkilerin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu anlamlılık oranının cinsiyete göre de farklılık arz ettiği gözlemlenmiştir. Erkeklerin oyun gibi aşk ve özgeci aşk tutumlarını kızlardan daha çok benimsedikleri görülürken, kızların ise daha çok tutkulu aşk tutumuna eğilim gösterdiği görülmüştür. Erkekler ve kızlar, arkadaşça, mantıklı ve sahiplenici aşk tutumlarında farklılık göstermemiştir. Aşk tutumları ve ego durumları arasındaki ilişki sonuçları ise; tutkulu aşk ve koruyan ebeveyn arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Arkadaşça aşk, eleştirel ebevyn ile pozitif yönde, doğal çocuk ile negatif yönde ilişki kurmuştur. Mantıklı aşk ve uygulu çocuk arasında pozitif yönde ilişki varken doğal çocuk arasında negatif ilişki tespit edilmiştir. Sahiplenici aşk, eleştirel ebeveyn ve yetişkin ego durumlarıyla negatif yönde, uygulu çocuk ego durumuyla pozitif yönde bir ilişki kurmuştur. Son olarak ise; özgeci aşk ve eleştirel ebeveyn arasında negatif yönde bir ilişki, koruyan ebeveyn ve uygulu çocuk arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir.

Yücel (2014) çocukluk çağı istismar yaşantılarının genç yetişkinlik dönemindeki bağlanma süreçleri, psikopatolojik semptomlar, ilişki yeterlilikleri ve aşk tutumları ile ilişkilerini incelemek, ayrıca bunları etkileyen çeşitli faktörleri saptamak amacıyla araştırma yapmıştır. İstismar bildirimde bulunan 176 ve istismar bildirimde bulunmayan 1058 birey ile yapılan çalışmada 1234 birey ile yapılan çalışmada çocukluk çağındaki istismar yaşantılarının aşk tutumları üzerinde etkileyici role sahip olduğu, tercih edilen aşk biçimi üzerinde etkili olduğu, oyun gibi ve özgeci aşk biçimlerini tercih etmenin cinsiyete göre farklılık gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Uzun Özer ve Tezer (2008), araştırmasında aşka ilişkin tutum biçimlerinin (tutkulu aşk, oyun gibi aşk, arkadaşça aşk, mantıklı ask, sahiplenici aşk ve özgeci aşk) olumlu ve olumsuz duygular üzerindeki etkisini incelenmiştir. 133 genç yetişkin

77 üzerine yapılan çalışma sonucunda tutkulu aşk tutumunun hem olumlu hem olumsuz duyguyu yordadığı, sahiplenici ve özgeci aşkın ise olumsuz duyguyu yordayan bir etken olduğu görülmüştür.

Açıkel (2013), üniversite öğrencilerinin aşk biçimleri ile kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmek, cinsiyet ve doğup yaşanılan yer açısından aşk biçimleri ve kişilik özelliklerinin farklılaşıp farklılaşmadığına bakmak için yaptığı araştırmada 493 birey ile çalışmıştır. Kişilik özelliği olarak sorumluluğun özgeci, arkadaşça ve mantıklı aşk biçimlerini, dışadönüklük kişilik özelliğinin tutkulu aşkı, uyumluluğun ise oyun gibi aşkı yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Cinsiyet değişkenine göre sonuçlar incelendiğinde kadınların Aşk özgeci ve mantıklı aşk tutumlarına, erkeklerin ise oyun gibi aşk tutumuna eğiliminin daha çok olduğu gözlemlenmiştir.

Genç yetişkinlerin aşk biçemleri ve benlik tipleri cinsiyet, eğitim düzeyi, sosyoekonomik düzey, aşk biçemleri ek olarak ilişki sayısı, ilişki süresi, ilişki statüsü ve benlik tiplerine göre karşılaştırılarak inceleyen Ercan (2004) araştırmasında 590 birey ile çalışmıştır. Çalışma sonucunda aşk tutumlarının benlik tiplerine göre değiştiği, yaşama devam edilen toplumun aşk tutumlarını etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Türk kültüründe aşk biçemleri ve benlik tiplerinin çeşitli değişkenlere göre farklılaştığına işaret etmektedir. Araştırma sonuçları içinde yaşanılan toplumsal bağlamın, bireylerin hem aşk biçemlerinin hem de benlik tiplerinin şekillenmesinde önemli olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte aşk biçemleri ve benlik tipleri, bağlamsal etkiye açık, ilişkili iki olgu olarak değerlendirilebilir.

Büyükşahin ve Hovardaoğlu (2004), çalışmalarında çiftlerin aşk tutumları üzerine çalışmalar yapmışlar ve erkek bireylerin kadınlardan daha özgeci aşık olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Fakat diğer aşk tutumları açısından farklı herhangi bir sonucua ulaşmamışlardır. Mutlulukla, özgeci aşk ve tutkulu aşk tutumunun, olumlu ilişkisi ve oyun gibi aşkın ise olumsuz ilişkisi olduğu sonucuna varılmıştır.

Bugay ve Tezer (2008) yaptıkları çalışmada bağlanma stillerinin aşk tutumlarını üzerinde bıraktığı etki cinsiyet değişkeni bağlamında incelenmiştir. 467

78 kişi ile yapılan çalışma sonucunda aşk tutumu ve cinsiyet arasında olan herhangi bir ilişki bulunamamış fakat cinsiyet ile bağlanma stilleri ilişkili bulunmuştur. Özgeci aşıkların daha çok güvenli bağlanan, sahiplenici aşıkların, kaygılı bağlanan bireyler oldukları görülmüş. Bu araştırmadan edinilen diğer bir sonuç ise kadınların özgeci aşk tutumuna sahip olan cinsiyet olduğudur. Bu bulgu ile aşk tutumlarının bağlanma stillerine göre değişkenlik arz edeceğine ulaşabilmektedir.

Helvacı (2012), üniversite öğrencilerinin romantik ilişkilerindeki sorun çözme, sosyal ilgi ve aşk biçimleri arasındaki bağlantıyı araştırdığı çalışmasında 330 öğrenci ile çalışmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgularda fiziksel ve duygusal istismarın oyun gibi aşk ile pozitif ilişkisinin olduğu saptanmıştır. Ayrıca sorun çözme ile de oyun gibi aşk arasında negatif ilişkiye rastlanırken, özgeci arkadaşça ce tutkulu aşkın sorun çözme ile pozitif ilişkisi bulunmuştur.

Holen, Carey, Heaven ve Da Silva (2004) tarafından yapılan araştırmada bazı kişilik özellikleri, bağlanma ve aşk biçimleri arasındaki ilişki incelenmek amacıyla 302 üniversite öğrencisi ile çalışılmıştır. Araştırma sonucundaki bulgulara göre nevrotikliğin sahiplenici aşk tutumu, dışa dönüklüğün tutkulu aşk tutumu ile pozitif anlamda ilişkisi olduğu ve deneyime açıklığın mantıklı aşk tutumu ile sorumluluğun oyun gibi aşk ve sahiplenici aşk tutumları ile negatif anlamda ilişkili olduğu anlaşılmıştır.

79