• Sonuç bulunamadı

Aile İçi Şiddete Uğrayan Kadınlara Öneriler Ve Kadın Sığınma Evleri Hem resmi örgütler hem de sivil toplum kuruluşları kadınları şiddete uğradıkları

5. BÖLÜM: DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE AİLE İÇİ ŞİDDET VE KADINA YÖNELİK ŞİDDET

5.5. Aile İçi Şiddete Uğrayan Kadınlara Öneriler Ve Kadın Sığınma Evleri Hem resmi örgütler hem de sivil toplum kuruluşları kadınları şiddete uğradıkları

takdirde nasıl davranmaları gerektiği hususunda bir takım önerilerde bulunmaktadırlar. Kadın sığınaklarının I. ve II. Kurultaylarında bu öneriler şöyle belirlenmiştir (2000;279–281).

1. Evden çıkarken yanınıza kimliğinizi alın,

2. Öncelikle karakola başvurun ve işlem yapılmasını sağlayın, 3. Hükümet tabibi ve Adli Tıp Hekiminden raporunuzu alın, 4. Cumhuriyet Savcılığına başvurun ve işleminizi başlatın.

Kadınların bireysel çabalarının dışında sivil toplum örgütleri de bu şekilde zor durumda kalmış kadınlara yardım amacıyla kadın sığınakları kurmuştur.

Dünyadaki ilk kadın sığınağı 1974 yılında Londra’nın Chiswick kadın merkezinde kurulmuştur. İngiltere’den sonra ikinci sığınak ABD’de açılmış ve kısa zamanda bütün Kuzey Amerika’ya yayılmıştır. 1986 Yılında Avrupa Parlamentosu üye ülkelerin hükümetlerine her on bin kadın ve kız çocuğu için sığınak açma çağrısında bulunmuştu, sığınaklar kadınların uzun sessizliğine bir alternatif oluşturmak ve onları şiddetle mücadelede desteklemek amacıyla kurulmuştur. Sığınaklar, şiddete uğrayan kadınların çocukları ile birlikte güven içinde kalabilecekleri, özgüvenlerini geliştirebilecekleri, kendi hayatları hakkında karar verip, şiddete dur diyebilecekleri, yeni bir hayata adım atabilecekleri diğer kadınlarla dayanışma içinde olabilecekleri adresleri gizli tutulan evlerdir. Sığınakların Uluslar arası ilkeleri şunlardır:

—Kadınlar arasında dil, din, milliyet ayrımı yapılmaz. Şiddet yaşıyor olmaları esastır ve kadınların söyledikleri geçerlidir.

—Kadın sığınaklarının adresleri gizlidir.

—Sığınaklar kadınların güvenliklerini sağlamak zorundadırlar. —Sığınaklar kadınları çocukları ile birlikte kabul ederler.

—Sığınaklarda kalan kadınlar hakkında hiç kimseye bilgi verilmez. —Sığınaklar hukuksal ve psikolojik destek verirler.

Kadın Sığınma Evleri, 1990’lı yılların ilk yarısında sivil toplum örgütlerinin gayretleriyle önce tartışılmaya, ardından da valilikler, belediyeler ve özel girişimler kanalıyla açılmaya başlandı. Şu anda Türkiye genelindeki Kadın Sığınma Evleri sayısı dokuzdur. Fakat konunun hassasiyeti nedeniyle açık adresleri hiçbir zaman açıklanmıyor. Kadın sığınma evlerinin açılma gerekçesi olan aile içi şiddet, ataerkil geleneklerin hâkim olduğu Türk toplumunda öteden beri yaşanıyor.

Görevleri sebebiyle isimleri açıklanamayan sığınma evi yetkililerine göre, şiddete maruz kaldıkları gerekçesiyle kendilerine başvuran kadınların genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelmektedir. Büyük çoğunluğunun eğitim düzeyi, gelir seviyesi ve evlilik yaşı oldukça düşüktür. Sığınma evi yetkilileri kadınların eskiden, “Annem yaşıyor, ablam veya kız kardeşim yaşıyor ve katlanıyor ben de katlanmalıyım” derken, dış dünyaya açıldıkça,” Ben de insanım ve bunu hak etmiyorum” diye düşünmeye başladıklarını söylüyor. Şiddetsiz bir hayatın var olabileceğini gören ve dayak yemenin bir zorunluluk olmadığını fark eden kadın, şiddete baş eğmemeye başlıyor. (www.aksiyon.com.tr)

Türkiye’nin ilk kadın sığınma evi “Mor Çatı” kadın sığınma vakfıdır. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 1990’da kurularak şiddete uğrayan kadınlara danışma ve dayanışma hizmetleri vermeye başladı. Mor Çatı kuruluşundan bu yana bünyesinde görev alan birçok gönüllü kadın ve uzmanları ile birlikte şiddete uğrayan kadınlara psikolojik ve hukuki destek verdi. Onlara rahat iş bulmaları için çeşitli meslek kurslarına katılabilmeleri için rehberlik etti. Dayanışma ve danışma hizmetlerinin yanı sıra Eylül 1995’ te 18 kadın ve 20 çocuğun kalabilecekleri bir sığınma evi de kurdu.

Ankara’ da bir grup kadın tarafından, aile içi şiddetle mücadele etmek için 1991 yılında kurulan Kadın Dayanışma Vakfı, daha sonra Altındağ Belediyesi ile işbirliği yaparak Altındağ Kadın Danışma Merkezini açtı. 1995 yılının sonuna kadar 800’ den fazla kadına psikolojik ve hukuki danışmanlık hizmeti verdi. Yine yerel yönetimlerle işbirliği sonucu Mayıs 1995’te ilk bağımsız sığınma evini açtı.

Kadının Statüsü Ve Sorunları Genel Müdürlüğünün bünyesinde 28 Eylül 1994’ten beri faaliyet gösteren ve kadınlara yönelik danışma servisi olarak açılan Bilgi Başvuru Bankası (3B) kuruldu. Türkiye’nin her yerinden 24 saat boyunda ulaşılabilen 3B dayak, taciz gibi kadının kişiliğine yönelik saldırılarda psikolojik destek vermenin yanı sıra, boşanma, velayet, nafaka, çalışma hayatında ayrımcılığa uğrama vb.

konularda hukuki danışmanlık da vermektedir. Barınma talebi ile başvuran kadınları ise ilgili gönüllü ve resmi kadın sığınma evlerine/misafirhanelerine yönlendirmektedir.

Başbakanlık’a bağlı Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü bünyesindeki kadın misafirhaneleri gizlilik ilkesine göre Türkiye’nin muhtelif illerinde kurulmuştur. Cinsel, fiziksel ve duygusal şiddete uğramış kadınlardan başka, eşler arası anlaşmazlıklar nedeniyle terk edilen, istenmeyen evliliklerle karşı karşıya kalan, evlilik dışı çocuk sahibi olan ve bu nedenle ailesi tarafından reddedilen kadınlarda misafirhaneye kabul edilmektedir. Ancak uyuşturucu bağımlılığı olan, fuhuşu meslek edinen, ruh sağlığı bozuk, zihinsel özürlü veya bulaşıcı ve sürekli tıbbi tedaviyi gerektiren ağır hastalığı olan kadınlar misafirhaneye alınmamaktadır.(İlkkaracan-Gülçür,1996;33–35)

Bunlardan başka hemen hemen her ilde kurulan kadın merkezleri(KA- MER),bazı Belediyeler tarafından kurulan sığınma evleri ve bu konuya yönelik araştırmalar yapmak amacıyla birçok üniversite’de kurulan “Kadın Sorunları Araştırma Merkezleri” vardır.

Bunların yanında Türkiye’de kadın politikası bağlamında “Aile Araştırma Kurumu” kurulmuştur. Bu kurumun Bakanlar Kurulu tarafından 6 Aralık 1989 yılında 396 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulmasına karar verilmiş ve 29 Aralık 1989 tarih ve 20387 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Aile Araştırma Kurumu’nun kurulmasındaki amaç, Türk ailesinin bütünlüğünün korunması, güçlendirilmesi ve sosyal refahın arttırılması için gerekli araştırmaları yapmak ve projeler geliştirmektir.(Kovanlıkaya,1999;153)

Kadının Statüsü Ve Sorunları Genel Müdürlüğünden başka Kadının Statüsü ve Sorunları Meclis Araştırma Komisyonu da kurulmuştur. Bu komisyon, Anayasanın 98. maddesi uyarınca, İçtüzüğün 105. maddesine göre meclis araştırması yapmak üzere oluşturulur. Komisyon belirlenen konu üzerinde gerektiğinde kamu kurum ve kuruluşları ile uzman görüşüne başvurarak raporunu üç ay içinde hazırlayarak Genel Kurula sunmalıdır ( Kovanlıkaya,1999;163).

6. BÖLÜM: TÜRK HUKUK SİSTEMİNİN AİLE İÇİ ŞİDDETE YAKLAŞIMI