C. ARAŞTIRMANIN METODU
3.2. İSNA AŞERİYE ŞİA’NIN İFK OLAYI ÇEVRESİNDEKİ KARALAMALARI
3.2.4. ŞİA’NIN İFK HADİSİNİN SIHHATİNİ KARALAMALARI
Bazı Şialar ifk olayı rivayetinin sıhhatini bu konuda gelen dört rivayetin çelişmesine ve hadiste ihtilaf olduğuna dayanarak karalamışlardır. Hz. Aişe rivayetinin Zühri tarafından Hz. Aişe’den olduğunu söyleyerek uydurulduğunu iddia etmişlerdir. Bu meşhur rivayete kaç ekleme yaptıklarını bilmiyoruz.458
Bununla şunlara istidlal yapmışlardır:
1. Zühri’nin dört raviden duyduğu üzere şunu söylemesi: “Her biri hadisin bazısını bana söyledi. Bazıları diğerlerinden daha bilgili idi.” Bu, hadisin ihtilaflı olduğunu ve birbirlerinin hadislerine ekleme yaptığını göstermektedir. Ayrıca bazı ravilerde çelişki vardır.459
Reddiye: Bu hadisi Buhari ve Müslim Sahihlerinde rivayet etmişlerdir. Ravilerinin çeliştiği batıl ve delilsizdir. Bu hadisi getiren dört ravi de adil ve güvenilirdir. (S’ad b. Müseyyeb, Urve b. Zübeyr, Alkama b. Kays, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe.)460 Ayrıca tabiinlerin 1. Tabakasındandır. Hadisi de Hz. Aişe’den rivayet etmişlerdir. Delil olmadan onları çelişmekle suçlamak doğru değildir. Bu karalamayı yapanın hadiste ihtilaf olduğuna iddiası ise delilsizdir. Zühri’nin “Bazıların diğerlerinden
457 Heyet, Aişe ümmül-müminin, s. 433. 458
Seyit Mürteza Askeri, Ehadisu ümmül-müminin Aişe, Menşuratu külliyeti usulu din, Beyrut, h.1425, II, 172.
459 Seyit Mürteza Askeri, Ehadisu ümmül-müminin Aişe, II, 172.
460 Bu sahabe ve tabiin hakkında bkz. Zehebî, Siyeru A’lâmin nubelâ, IV, 61, 217-219, 421, 422, 434,
89
daha bilgili idi.” sözü ise hadisin hıfzında birbirlerinden ayrıcalıklı olmasıdır. Genel olarak birbirlerinden farklı zabdetmiş değillerdir. Bu yüzden özellikle "هل ىعوأ" dedi.461
2. İfk olayının hicri 5nci yılda Beni Mustalik Gazvesinde gerçekleşmediği, hicri 8nci yılda hadiste zikredilmeyen başka bir gazvede gerçekleştiğini iddia etmişlerdir.462
Reddiye: Bu iddiaları tarihi bir yanıltmaca olmak ile birlikte sahih bir kaynağa da dayanmamaktadır. Siyer ulemasına göre İfk olayı Beni Mustalik Gazvesi dönüşünde olduğu sabittir. Ayrıca ulema bu konuda ihtilaf da etmemişlerdir. Hadiste gazvenin isminin geçmemiş iddiaları bu olayın Beni Mustalik Gazvesi sırasında olmadığına delil sayılmaz. Çünkü bazı rivayetlerde açıkça zikredilmiştir. İbni Hacer463
şöyle söylemiştir:
“"اهازغ ةوزغ يف" Bu gazve Beni Mustalik Gazvesidir.” İbn İshak464
da rivayetinde böyle demiştir. Abdullah’ta Taberi’de ve Ebi Evs rivayetinde şöyle söylemiştir: “Beni Mustalik Gazvesinde Hz. Aişe’nin kurası çıkmıştır.” Bezzaz Ebi Hüreyre’nin hadisinde “Beni Mustalik Gazvesinde kura Hz. Aişe’ye çıkmıştır” demiştir.465
Geçen sözlerine delil olarak şunları getirmişlerdir:
Karalayanın iddiası şöyledir: Bu olay Beni Mustalik Gazvesinde olmamıştır. Çünkü Aişe şöyle demiştir: “Benim kuram çıktı.” Yani ben tek başıma çıktım. Hâlbuki Beni Mustalik Gazvesinde Hz. Aişe’nin yanında Ümmü Seleme de vardı.466 Bu, delilsiz bir iddiadır.
Reddiye: Hz. Aişe bu gazvede tek başına Efendimiz ile beraberdi. Bunu İbni Hacer’in "يمهس اهيف جرخف" sözündeki şu açıklama desteklemektedir: “Bu, Hz. Aişe’nin Beni Mustalik Gazvesinde tek olduğunu göstermektedir. Ancak Vakidi’nin İbad bin Abdullah’tan olan rivayetinde ve İbn Ömer’in hadisinde bu gazvede Ümmü Seleme’nin de olduğu söylenmiştir. Bu, zayıftır. Bu gazvede Ümmü Seleme
461 Bkz. İbn Hacer, Fethul-bari, VIII, 457.
462 Ali el-Korani el-Amili, Es-siretun nebeviye bi-rivayeti ehli beyt, Darul-mürteza Beyrut, h.1430
m.2009, II, 374; Seyit Mürteza Askeri, Ehadisu ümmül-müminin Aişe, II, 172.
463 İbn Hacer el-Askalânî için bkz. Şevkânî, el-Bedru’t-tâli‘, I, 87-92. 464 İbn İshak için bkz. Zehebî, Siyeru ‘alâmi’n-nubelâ, VII, 33-35, 55. 465 Bkz. İbn Hacer, Fethul-bari, VIII, 458.
466
90
hakkında bir söz bulunmamıştır. İshak’ın İbadi rivayetinde Hz. Aişe’nin tek olduğu zahirdir. نهيلع يمهس جرخف sözü ise “Efendimizle beraber benim kuram çıktı” demektir.467
Karalayan kişi )ُه َرْبِك ىَّل َوَت يِذَّلا َو ayetinde kastedilen kişinin Abdullah bin Übey bin ( Selül olmadığını söylemiştir. Çünkü Efendimiz bu olayda sadece üç kişiye had uygulamıştır. Bunlar: Hasan, Mistah ve Hamne idi. Ayrıca ٌةَبْصُع ِكْف ِلا ْاِب وُءا ۤج َنيِذَّلا َّنِا(
ْمُكْنِم 468
ayetindeki )ْمُكْن ِم( yani müminlerden manasındadır. Malumdur ki Abdullah bin Übey bin Selül münafıklardandır. Bu şekilde Abdullah bin Übey bin Selül’e had uygulanmadığını ve büyük günahı yüklenen olmadığını iddia etmişlerdir.469
Cevap: Büyük günahı yüklenen Abdullah bin Übey bin Selül’dür. Bu, tefsir, hadis, siyer vb. kitaplar ile sabittir. Taberi şöyle demiştir: “İftira olan bu büyük günahı yüklenen Abdullah bin Übey’dir. İfk olayını ilk başlatanın o olduğunda siyer âlimleri arasında ihtilaf yoktur. Ailesini toplayıp onlara anlatmıştı. Bunu yapması bu büyük günahı yüklenmesi olmuştu.”470
Had uygulanmamasına reddiye ise İbni Kayyim’in şu sözündedir: “Habis Abdullah bin Übey’e ifk ehlinin başı olmasına rağmen had uygulanmadı. Bu konuda şöyle söylenmiştir: Had cezası had ehline bir hafiflik ve kefaret amaçlıdır. Bu habis ise buna ehil değildir. Şüphesiz Allah cc ona ahrette büyük azabı vaat etmiştir. Bu ona hadden daha kâfidir.” İbn Kayyim en-Nihaye’de de şöyle demiştir: “Mistah bin Usase, Hassan bin Sabit ve Hamne binti Cahş kırbaçlanmıştır. Bunlar sadık olan müminlerden olduklarından temizlenmeleri ve kefaret olması amaçlanmıştır. Abdullah bin Übey bırakılmıştır. Çünkü o buna ehil değildir.”471
Bu olayda Abdullah bin Übey’e had uygulanmamasının sebebi ،"مكنم" sözünden anlaşılan müminlerden olmaması ve münafık olmasıdır. Bu yüzden bu manaya girmemiştir. Çünkü Allah Teâlâ ayetin sonunda ٌباَذَع ُهَل ْمُهْنِم ُه َرْبِك ىَّل َوَت يِذَّلا َو ٌميِظَع buyurmuştur. Tercih edilen görüşe göre burada o kastedilmiştir.
Bu hadisede Şiaların getirdiği bazı sorunlar vardır:
467 Bkz. İbn Hacer, Fethul-bari, VIII, 458. 468
Nur 24/11.
469 Şeyh Nasır Mekari eş-Şirazi, El-emselü fi tefsiri Kitabillahi münezzel, IX, 32; Seyit Mürteza
Askeri, Aişe ümmül-müminin, II, 176.
470 Taberi, Camiul-beyan an tevili ayil-Kuran, V, 401. 471
91
Bazı Şialar bu hadisteki bazı sıkıntıları getirmişler ve bunlara İfk hadisesinin hicri 5. yılda Beni Mustalik Gazvesinde değil de hicri 8. yılda olduğuna dayanarak cevap vermişlerdir. Bu doğru değildir. Bu sıkıntılardan bazıları şunlardır:
Sa’d bin Muaz’ın bu olay sırasında mescitte bulunduğu varit olmuştur. Haalbuki bu olay h. 8. yılda meydana gelmiştir. Sa’d bin Muaz ise h. 4. yılda vefat etmişti.472
İbn Kayyim Cevzi bu meseleyi Zadu’l-Mead473
isimli kitabında tartışmıştır. Cevabı da oldukça ikna edici olmuştur. Ayrıca İbni Hacer tarafından da şu sözlerle desteklenmiştir: “Bazı şeyhlerim bana şöyle dedi: Müreysi (Beni Mustalik) Gazvesindeki tarihi ihtilafa binaen Sa’d’ın Müreysi’de bulunmuş olması doğrudur. Buhari, Musa bin Ukbe’den rivayetle 4. yılda olduğunu aynı şekilde Hendek savaşının da 4. yılda olduğunu söylemiştir. Mureysi Gazvesinin de öncesinde olduğu sahihtir. Nitekim İbni İshak Mureysi Gazvesinin Şaban ayında Hendek savaşının da Şevval ayında olduğunu kesin bir dille ifade etmiştir. İkisinin de aynı yılda olduğunu düşündüğümüz de Mureysi Gazvesi Hendek’ten öncedir. Dolayısıyla Sa’d bin Muaz’ın buna katılmış olması mümkündür. Meğazi konusunda işlediğimiz gibi Musa bin Ukbe’den Mureysi gazvesinin 5. yılda olmuş olması sahihtir. Buhari’nin kendisinden nakille 4. yılda olduğunu söylemesi kalem kaymasıdır. İbni İshak’ın hılafına Hendek gazvesinin de 5. yılda olduğu racihtir. Dolayısıyla cevap doğru oluyor. Beyhaki bu sıkıntıya Hendek’in Mureysi’den önce olduğuna binaen farklı bir cevap vermiş ve şöyle demiştir: Sa’d bin Muaz’ın yarasının Beni Kurayza’dan sonra yarasının açılmadığı biraz geciktiği mümkündür. İfk esnasındaki dönüşü de bu esnada olabilir. Belki de hastalığından dolayı Mureysi gazvesine katılmamıştır. Bu onun ifk hadisesinde Efendimize verdiği cevaba engel değildir.”474
Berire’nin isminin geçmesi. Azat edildikten sonra kocasını terk ettiği sabittir. Dolayısıyla onun olay zamanın da orada olmadığını zannetmişlerdir.475
Buna reddiye olarak İbni Hacer’in şu sözlerini söyleyebiliriz: “Berire’nin Hz. Aişe’nin hizmetçileri içinde ona hizmet ettiği mümkündür. Hz. Aişe ile kıssası vb. şeyler ise bundan daha sonra olmuş olabilir. Veya olayda ismi geçen bu cariye
472 Askeri, Aişe ümmül-müminin, II, 168.
473 İbnul Kayyim el-Cevzi, Zadul-mead, VIII, 230-229. 474 Bkz. İbn Hacer, Fethul-bari, VIII, 473.
475
92
muhayyer bırakılan Berire’ye isim benzerliğinden kaynaklı olabilir. Zerkeşi, bazı ravilerin Hz. Aişe tarafından sahabelere bu cariyenin Berire diye isimlendirdiği eklendiğini ve bunun başka bir cariye olduğunu kesin ifadelerle bildirmiştir. Bunu İbni Kayyim Cevzi’nin şu sözünden almıştır: “Onu Berire diye isimlendirdim” Bunlar bazı ravilerdir. Hz. Aişe ise Berire’yi Mekke’nin fethinden sonra satın almıştır. Yazılı anlaşmadan sonra onu serbest bırakıp muhayyer bırakmıştır. O da nefsini tercih etmiştir. Ravi, Hz. Ali’nin “cariyenin sana bağlılığı seni doğruluyor” sözünden o cariyenin Berire olduğunu sanmış ve yanılmıştır. Şöyle dedi: Bu konu herkesin ulaşamayacağı kapalı bir meseledir. Ben de dedimki yani İbni Hacer: Bazıları hz. Aişe’ye ücret mukabilinde hizmet ettiğini de söylemişlerdir. Bu, yazılı anlaşma yapmadan önce cariyelerinin arasındaydı. Bu cevap ekleme ve huffaza hata nispet etmekten daha iyidir.476
Efendimiz’in hayatta Zeyd bin Harise ile değil çocuk olan oğlu Üsame bin Yezid ile istişaresi. Zeyd bin Haris Mute gazvesinde h.8. yılda şehit olmuştur. Diyor ki: Nasıl olur da Efendimiz böyle önemli olan ifk hadisesinde babası ile değil de çocuğuyla istişare eder.477
Buna reddiye olarak İbni Hacer’in Üsame ile Ali’nin (ra) istişare için seçilme sebebini açıklayan şu sözünü söyleyebiliriz: “Üsame uzun süre bağlılığı ve muhabbeti yönüyle Hz. Ali gibiydi. Bu yüzden kendilerine Resulullah’ın sav sevgilisi denirdi. Babası ve annesinden ziyade kendisini seçmesi Hz. Ali gibi genç olduğundandı. Ancak Hz. Ali ondan yaşça büyüktü. Bunun sebebi gençlerin diğerlerinden daha saf bir zihne sahip olmalarıdır. Ayrıca gençler yaşlıların cevap veremeyeceği şeylere cüret edebilirler. Çünkü yaşlılar genelde işin sonunu düşünür. Dolayısıyla gerek söyleyen gerekse de sorulan kimse hakkında bazı bildiklerini koruma amaçlı gizleyebilirler. Bununla beraber bu ikisinin dışında başkalarıyla istişare ettiği de varit olmuştur.478
476 İbn Hacer, Fethul-bari, VIII, 469; İbn Kayyim, Zadul-mead, VIII, 139-140. 477 Askeri, Aişe ümmül-müminin, II, 168.
478
93
3.2.5.İSNA AŞARİYE ŞİALARININ HZ. AİŞE HAKKINDA