• Sonuç bulunamadı

Şeyhülislâmlığa Getirilişi ve Devletin Genel Durumu

Ülke yönetiminde doğrudan veya dolaylı olarak yaklaşık 10 yıl boyunca söz sahibi olmuş olan İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin sadrazamı Talat Paşa 8 Ekim 1918 tarihinde görevinden istifa etmiştir.100

Sultan VI. Mehmed Vahdettin tarafından Talat

98 BOA.İ.DUİT.9/92.

99 Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü I, s.366; Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele 2, s.381;

İnal, s.2123; Neslihan Bolat Bozaslan, “Yirmi Sekiz Günlük İktidar: Salih Paşa Hükümeti(8 Mart 1920-4 Nisan 1920)”, Gaziantep University Journal of Social Sciences, Vol. XVI No.I (2017), s.129-135; Nuray Ertürk Keskin, s.204.

100 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi Cilt 4, İstanbul: Türkiye Yayınevi, 1972,

29

Paşa’nın yerine hükümeti kurmakla görevlendirilen dönemin Londra Sefiri Tevfik Paşa, Talat Paşa tarafından kabineye alınması şart koşulan İttihad ve Terakki Cemiyeti mensuplarını hükümete dâhil etmeyi kabul etmemiş, neticede sadrazamlıktan vazgeçmiştir. İttihadçılara karşı daha ılımlı olduğu bilinen Ahmet İzzet Paşa’ya verilen hükümeti kurma görevi neticesinde İttihad ve Terakki ağırlıklı hükümet 14 Ekim 1918’de kurulmuştur. 30 Ekim 1918 tarihine gelindiğinde Mondros Mütarekesi Bahriye Nazırı Rauf Bey(Orbay), Hariciye müsteşarı Reşad Hikmet Bey ve Erkânıharp Kaymakamı Sâdullah Bey’in temsil ettiği heyet tarafından imzalanmıştır. Mondros Mütarekesi ile beraber ülkedeki genel vaziyetin de kötüleşmesiyle 3 Kasım 1918 tarihinde Enver, Talat ve Cemal Paşa’lar kaçarak ülkeyi terk etmişlerdir. 101

Yaşanan mağlubiyetin sorumlusu olarak görülen İttihad ve Terakki’nin üst kadrosunun yargılanmadan ülkeden kaçmasına Ahmet İzzet Paşa Hükümeti’nin müsaade ettiği fikri kamuoyunun hükümete karşı sert bir tavır almasına sebep olmuş, akabinde Ahmet İzzet Paşa kabinesi 8 Kasım 1918’de istifa etmek zorunda kalmıştır.102 Bu istifa üzerine Tevfik Paşa, Padişah tarafından bir kez daha hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. Bu defa ılımlı bir geçiş kabinesi olarak tanımlanan ve “Padişah Kabinesi” olarak isimlendirilen kabine kurulmuştur. 11 Kasım 1918 tarihinde kurulan kabinede şeyhülislâmlık makamına o dönem Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye azalığı görevinde bulunan Haydarîzâde İbrâhim Efendi layık görülmüştür.

Haydarîzâde İbrâhim Efendi’nin şeyhülislâmlığa nasıl atandığı dönemin mabeyn başkâtibi Ali Fuad Türkgeldi’nin hatıratında anlatılmaktadır.103

Sadrazamlığa getirilen Tevfik Paşa’nın oldukça yaşlı olması şeyhülislâmlık makamına kimin getirileceği konusunda sorun yaşanmasına sebep olmuştur. Tevfik Paşa, Meşihat makamına ilk

101 Danişmend, s.448-451.

102 Türkgeldi, s.162-163.

103 Türkgeldi, s. 163; Ali Fuat Türkgeldi Haydarîzâde İbrahim Efendi için “Müşarünileyh henüz meşihatı

ihraz edecek derecede irtika etmemiş olduğu gibi esasen fukahâdan da değil ise de kadîm bir hânedan-ı ilme mensub olup edebiyat-ı şarkiyyeye ve İslâm tarihine vâkıf ve cerbeze-i lisana malik idi” demektedir. İlk şeyhülislâmlığı için tecrübesiz olarak görülmesi olağandır, zamanla rüşdünü isbat ederek toplamda 5 kez bu makama layık görülmüştür. İbrâhim Efendi için “esasen fukâhadan değildir” diyerek Kazaskerlik yapmamış olmasını kastetmesi muhtemeldir çünkü Haydarîzâde uzun süre naiblik yapmış olduğundan fukahadan sayılması gerekmektedir.

30

olarak eski Mısır Kadısı Yahya Reşid Efendi’yi önermiş fakat daha sonra adı geçen zatın iki sene evvel vefat etmiş olduğu öğrenilmiştir. Bir kaç adayın daha ismi zikredilse de bir süre boyunca uygun isim bulunamamıştır. Bunun üzerine Bulgaristan (Sofya) Komiseri Refik Bey’in önerisi ile o dönem Darü’l-Hikmeti’il-İslamiye azalığında bulunan Haydarîzâde İbrâhim Efendi şeyhülislâmlık makamına getirilmiştir.104

Kabine, İzzet Paşa kabinesine nazaran İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin etkisinin kırıldığı fakat tam olarak da İttihad ve Terakki karşıtı olarak adlandırılamayacak ılımlı bir geçiş kabinesi olarak kabul edilmektedir. Talat Paşa ve İzzet Paşa kabinelerinde Mâliye Nazırlığı yapmış olan İttihad ve Terakki mensubu Cavid Bey hatıratında Tevfik Paşa kabinesini yorumlarken Mâliye Nazırı Abdurrahman ve Evkaf Nazırı İzzet Beylere “intikam adamı” Haydarîzâde İbrâhim Efendi’ye de “irtikabiyle mâruf” demektedir.105

Haydarîzâde’nin Cide Bidayet Mahkemesi Müddeiumumi muavini iken rüşvet ile suçlandığı fakat aklandığı malumdur. Resmi olarak aklanmasına ve olayın üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen bu olayla anılmış olması rüşvet meselesinin rakipleri tarafından aleyhinde bir koz olarak kullanıldığını göstermektedir. Yine de Cavid Bey’in bu sözleri, kendisinin kuruluşundan itibaren İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelenlerinden olmasından kaynaklanan cemiyet taraftarlığının106

etkisiyle ve Haydarîzâde İbrâhim Efendi’yi yeterince tanımamasından dolayı söylemiş olması muhtemeldir. Nitekim Haydarîzâde’nin İttihad ve Terakki’ye karşı mutedil bir noktada bulunduğu görülmekte ve yanlı veya muhalif olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır. İttihad ve Terakki’ye yakınlığı ile bilinen İzzet Paşa nezdindeki muteber konumu da bunu açıkça göstermektedir.107

104 Türkgeldi, s. 163; BOA.HSD.AFT.6.76.0; Ceride-i İlmiye, S.40, Kasım 1918, s.1176; Danişmend,

s.454. Selçuk Ural, “Tevfik Paşa Hükümeti’nin Programı ve Mebusan Meclisi’ndeki Yankıları”, Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.1 Bahar (2008), s. 217-236; İnal, s.1717. Bulgaristan komiseri Refik Bey ile

Haydarîzâde İbrâhim Efendi’nin tanışıklığı hakkında herhangi bir malumata ulaşılamamıştır.

105 Osman Selim Kocahanoğlu (hzl.), Maliye Nazırı Cavid Bey, Mütareke Devrinin Feci Tarihi, İstanbul:

Temel Yayınları, 2000, s.60; Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele 1, s.78; İnal, s.1721.

106 Nazmi Eroğlu, İttihatçıların Ünlü Maliye Nazırı Cavid Bey, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2008, s.32;

Polat Tunçer, İttihatçı Cavit Bey, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2010, s.5-11.

31

Şeyhülislâm Haydarîzâde İbrâhim Efendi ile Dâhiliye Nazırı Mustafa Arif Bey arasında detayları bilinmeyen bir tartışma yaşanmış ve bunun neticesinde Mustafa Arif Bey 1 Ocak 1919 tarihinde nâzırlıktan istifa etmiştir.108 Bu olay üzerine de Sadrazam Tevfik Paşa 12 Ocak 1919 tarihinde Sultan VI. Mehmed Vahdettin’in huzuruna çıkarak istifasını sunmuş ertesi gün Saray’a daha yakın olduğu kabul edilen bir kabine listesiyle hükümetini kurarak görevine devam etmiştir.109