• Sonuç bulunamadı

Şehrin Yerleşim Alanı ve Görünümü

BİRİNCİ BÖLÜM 1. ŞEHRİN TARİHİ VE FİZİKİ YAPISI

11. Şehrin Yerleşim Alanı ve Görünümü

Trabzon şehri yerleştiği alan itibarı ile denize doğru dik inen derelerin birbirinden ayırdığı sırtlar üzerine kurulmuştur. Şehrin üzerinde yer aldığı sırt, deniz kıyısına dik yarlarla inen Değirmendere, Tabakhane Deresi ve Zağanos Deresi gibi vadilerle kesintiye uğrar ve kıyıdan itibaren yükselerek bir takım basamaklara ayrılır. Daha geride, şehrin üç kilometre güneydoğusunda Trabzon'un yaslandığı dik yamaçlı ve düz sırtlı Boztepe Tepesi seyyahların büyük bir kısmı Xenophon’un Anbasis adlı eserini veya şehrin Roma veya Bizans dönemleriyle ilgili bilgi veren bazı kaynakları okudukları görülmektedir.

16

Hamilton, a.g.e., s. 240.

17 Fallmerayer, a.g.e., s. 77.

18 Joseph Wolff, A Narrative of a Mission to Bokhara to Ascertain the Fate of Colonel Stoddart and Captain Connolly, London, 1846, s. 111.

21

yer alır. Boztepe'nin daha batısında Soğuksu Tepesi yer alır. Trabzon şehri yükseklikleri 200 metreyi geçen bu tepelerin kuzey eteklerinde, yamaç meyillerinin biraz hafiflediği kesimlerden başlayarak, bir amfiteatr gibi alçak yarların üstüne kadar mahallelerini yayar. Liman kesimi dışında şehrin ana kitlesi yarlar üstünde kalır ve denizle doğrudan doğruya temasa gelmez.19 Trabzon kalesi de bu parçalanmış yapı nedeniyle kuzey-güney istikametinde uzanan ve gittikçe artan yüksekliğe paralel olarak tedricen yükselen bir yapı görünümündedir. Böyle olmakla birlikte Anadolu şehirleri arasında kalesinin biçimine göre isim alan tek şehir Trabzon’dur.20

En fazla göze çarpan özelliği, kuzey-güney doğrultusunda uzanan ve kenti iki kısma ayıran kalesi ile şehri birbirinden ayıran vadileri olan Trabzon’un bu özellikleri seyyahların uzun tasvirlerine konu olmuş ve şehrin güzelliği pek çok yabancının hayranlığını cezbetmişir.21 Kinneir Trabzon kalesi hakkında: “Trabzon dikdörtgen şeklindedir. Bu şeklin uzun kısmı kuzey-güney yönünde uzanır ve denizden hafifçe yüksek bir tepeyi işgal eder. Şehrin doğu ve batı tarafı iki derin vadiyle savunulur ve bu iki vadi kalenin arkasında kayaların içinden bir hendek ile birbirine bağlanır22 demektedir. Bıjışkyan kalenin Aşağıhisar, Ortahisar ve Kulehisarı olarak üç kısma ayrıldığını belirtmekte ve bu kısımların detaylı bir tasvirini yapmaktadır.23 1847 yılında Bağdat’a kadar bir tetkik gezisine çıkarılan mabeynci Ragıp Bey’e refakat eden Doktor Feruhan Bey şehrin genel yapısını; “ Trabzon, hisar ve varoşlar olmak üzere iki ana kısma bölünmüştür. İki derin hendeğin arasında bulunan yüksek tepenin düzlüğü üzerinde yapılmış olan hisar, şehrin ortasından geçerek onu ikiye ayırmıştır” sözleriyle açıklamaktadır. 24 Feruhan Bey’in de belirttiği gibi şehir doğu ve batı varoşlarını birbirinden ayıran kalenin ve vadilerin konumu nedeniyle doğu ve batı olmak üzere iki kısımdı. Henry Barkley şehrin genel görünüşünü şöyle tasvir etmektedir: “Şehir yamaç üzerinde kurulmuştur ve ön kısmı sahile yakındır ve denizin dalgaları yüksek olduğunda şehrin surlarına ulaşır. Tepelerin geri olduğu ve batı

19 Tekindağ, a.g.m., s. 455; Texier şehrin bu adı almasının surların duvarlarının dört köşe olmasından kaynaklandığını; fakat kalenin eski dönemlere oranla büyük ölçüde tadilata uğradığını belirtmektedir.Texier, a.g.e., s. 154.

20

Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, İstanbul, 1985, s. 292.

21 Trabzon’a gelen hemen hemen her seyyah az çok şehrin fiziki yapısına değinmekle birlikte, bu seyyahlar arsında Fallmerayer ve Lynch’in tasvirleri az rastlanan türdendir. Bkz. Jakop Philip Fallmerayer, Doğu’dan Fragmanlar, çev. Hüseyin Salihoğlu, Ankara, 2002, s.45-98; H. F. B. Lynch, Armenia, Travels and Studies, London, 1901. s. 8-36.

22 Kinneir, a.g.e., s. 338.

23 Bıjışkyan, a.g.e., s. 92-102.

22

tarafında geniş araziler ortaya çıkmakta ve şehrin yakınındaki bu arazi bahçe ve bağlık olarak kullanılmaktadır”.25

Hem denizden hem karadan şehre gelen seyyahlar şehrin amfiteatrı andıran şeklini notlarına yansıtmışlardır.26 Bir süre şehirde kalıp incelemeler yapan Walpole, “Trabzon bana güzel manzarası ile sevimli bir kent olarak göründü, evler dağınık bir şekilde ve özellikle şehrin batı tarafındaki Türk mahallesindekiler olmak üzere çoğunluğu bahçe içindeydi. Konsolosun evinin terasından görünen şehir manzarası oldukça güzeldi” diyerek kentin güzelliğini yansıtmaktadır.27 Şehrin fiziki yapısına değinen bir diğer seyyah Deyrolle, “Trabzon deniz kenarı üzerine bir amfiteatr şeklinde kurulmuştur. Denizden görünüşü çok güzeldir. Deniz kenarında parlak renkleri ile pitoresk evler sıralanır. Arkalarında portakal ve zeytin ağaçları arasında yarı saklanmış diğer yapılar görünür. Yer yer, yeşillikler arasından zarif mermer sütunlara benzeyen minareler yükselir. Gülen ve iç açan bu tablo ile eski Trabzon kalesi harabeleri bir tezat oluşturur” diyerek kentin tarifini yapmıştır. Karl Koch şehir hakkında: “Bütün şarkta Trabzon’dan başka böyle hoş bir görüntü sunan başka bir şehir görmedim. Mağrur padişah saray evlerinin ve birbiri üzerine karmakarışık yığılmış taş yığınlarının ortasından bakıldığında insan burada ilk kez samimi ve düzenli bir şekilde muhafaza edilmiş bir şehir görüyor” diyerek şehrin güzelliğini tasvir etmektedir. 28 Şehrin fiziki durumu hakkında bilgi veren diğer bir seyyah olan Smith şehrin bir tepenin dibinde kurulduğunu ve şehirde; şimdilerde kayıklar ve küçük gemiler için kullanılan liman iskelesinin haricinde eski dönemlere ait hemen hemen hiçbir kalıntının görünmediğini ve çökmek üzere olan şehrin surlarının ise muhtemelen Komnenoslar zamanından kaldığını belirtir. 29 Koch’da Deyrolle ve Smith gibi Komnenlerden sonra dikkate alınmayan ve yıldan yıla inkıraza uğrayan Yukarı Hisar’ın durumundan bahsetmektedir.30

25 Henry C.Barkley, A Ride Through Asia Minor and Armenia, Londra 1891, s.342.

26 Humphry Sandwıth, A Narrative of the Siege of Kars and of the Six Months' Resistance by the Turkish Garrison Under General Williams to the Russian Army, London, 1856, s.16-17.

27

Walpole, a.g.e., s. 223.

28 Mustafa Aydın, “ Alman Seyyahı Karl Koch’un 1843 Yılına Ait Trabzon İzlenimleri”, Trabzon Tarihi Sempozyumu Bildirileri, 6-8 Kasım 1998, Trabzon, 1999, s. 411.

29 Smith, a.g.e., s. 321-322.Smith gibi bu liman kalıntılarının İmparator Hadrian tarafından yapılmış olan liman olduğunun belirten başka seyyahlar da vardı. Walpole, a.g.e., s. 236–237;Sandwith, a.g.e., s. 16; Fakat bu kalıntıların Hadrian tarafından yapılan liman olup olmadığı kesin değildir. Bkz. Anthony Bryer and David Winfield, The Byzantine Monuments and Topography of The Pontos, vol. I, Washington DC, 1985, s.180.

23

Şehre gelen seyyahlar arasında şehrin temizliğinin de oldukça iyi olduğunu belirtenler vardı. 1871 yılında Trabzon’a gelen Gunynghame, şehrin fiziki yapısından bahsettikten sonra, daha önce görmüş olduğu Türk şehirlerine oranla Trabzon sokaklarının daha temiz tutulduğunu belirtir. 31

Şehre gelen seyyahların şehirde ilginç buldukları diğer bir nokta da ev tipleri idi. Fallmerayer evlerin bu yapılarını şöyle tasvir etmektedir: “..burada çarşılar hariç tutulursa, sokak, Avrupa şehirlerinde olduğu gibi doğrudan evlerin önlerinde değildir; sokakla ev arasında boş, koridor biçiminde altı ila on ayak yüksekliğinde bir duvar çekilmiş. Evlerin etrafı bu duvarlarla çevrilerek izole edilmiş ve çimenli ya da döşenmiş avluların içinde, su kuyularıyla ve ağaçlarıyla birlikte mahrem duruma getirilmiş” .32 Fallmerayer gibi diğer bir Alman seyyah Koch da benzer noktalar üzerinde durur: “Ev tiplerini katı kaideler belirler. Hiçbir ev, buna evin selamlığı da dahil sokak tarafına inşa edilmez, bilakis arkada daha çok bahçeye benzer bir avlu içinde yüksek sokak duvarlarının karşı tarafında bulunur. Ev avlu haricindeki olası bakışlardan uzak olmalıdır. Zemin katta çiftlik odaları ve sıcak yaz günleri için bir veya daha çok serin odaları bulunan Trabzon’un varoş evleri bir zemin ve normal kattan oluşur ve çok az istisnalar dışında birbirinin aynıdır.33 Gerek Fallmerayer’in gerekse de Koch’un anlattığı, Kinneir’in ise büyük bir kısmının taş ve kireçtaşından yapıldığını ve kırmızı kiremitlerle örtüldüğünü söylediği 34 Trabzon’daki ev tiplerinin aile mahremiyetini koruyan ve özellikle yazları olmak üzere kentin iklim koşullarına göre tasarlanmış bir yapıda oldukları ortaya çıkmaktadır.

Şehrin sokakları da seyyahlar dikkat için çekiciydi. Southgate, şehrin pazarlarının sıradan olduğunu, evlerin ise genelde kötü bir görünüme sahip olduğunu söyledikten sonra sokaklar hakkında şunları söyler: “caddeler o kadar dardır ki ortasından yürüyen biri elleriyle her iki tarafa değebilir”.35 Fallmerayer ise şehrin sokakları hakkında: “Trabzon sokaklarının genişliği altıyla sekiz ayağı geçmez, bazı yerlerde daha dardır, ama bütün bakımsızlığına rağmen, istisnasız çok iyi malzeme ile döşenmiş ve her iki tarafta olmasa

31 A. A. Thurlow Gunynghame, Travels Eastern Caucasus, on the Caspian and Black Seas, London, 1872, s. 345. 32 Fallmerayer, a.g.e., s. 46. 33 Aydın, a.g.e., s. 412. 34 Kinneir, a.g.e., s. 338. 35 Southgate, a.g.e., s. 152.

24

bile bir tarafta dar bir kaldırımla donatılmıştır; ortada daha alçaktan geçen ark şeklindeki yol hamallar, yük hayvanları, yağmur ve kaynak suları için öngörülmüştür” demektedir.36

Robert Curzon ise Trabzon caddeleri hakkında daha canlı bir tasvir yaparak kentin denizden mükemmel göründüğünü, fakat karaya çıkıldığında, Doğu’daki çoğu kent gibi, üzerlerinde incir ağaçlarının, evlerin çatılarının, portakal ve limon ağacı dallarının göründüğü boş duvarların arasındaki caddelerden geçerken her iki tarafta ev mi ya da bahçe mi olup olmadığının bilinemeyeceğini yazmaktadır.37

Bu ve bunun gibi şehrin fiziki yapısına ilişkin seyyahların notlarının bazıları burada verilmeyecek kadar uzundur ve oldukça geniş teferruat içermektedir. Burada örnek olması bakımından bizim verdiğimiz tasvirlerde ortaya çıkan tabloya göre şehrin genel yerleşimini kale ve bunun etrafındaki mahalleler belirlemekteydi. Coğrafi yapının çok geniş yerleşme imkânları sunmadığı şehirde, şehrin doğu, batı ve güney tarafında kümelenmiş yerleşim birimleri bulunmaktaydı. Şehrin fiziki yapısında dikkati çeken unsurlardan biri olan evleri Türk mesken tipini yansıtmaktadır ve caddeleri de sınırlı yerleşim alanının izlerini taşımaktadır. Şehrin bazı seyyahların notlarına yansıyan diğer bir özelliği de iklimiydi.