• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEMLER

ĠSTATĠSTĠKSEL ANALĠZ

Ġstatistiksel değerlendirmeler Statistica 7.0 (Lisans Kodu: 31N6YUCV38) programında yapıldı. Verilerin normal dağılıma uygunluğu tek örneklem Kolmogorov Smirnov test ile incelendi. Tedavi ve kontrol gruplarının değerlerinin karĢılaĢtırmasında, normal dağılım gösteren değiĢkenler için bağımsız gruplarda t-testi, normal dağılım göstermeyen değiĢkenler için Mann Whitney U testi kullanıldı. Kategorik değiĢkenlerin gruplar arası farklılığını araĢtırma için ki-kare testi kullanıldı.

Ölçeklerin biribirleriyle korelasyonunu değerlendirmek için Spearman‘s testi yapıldı. Tüm istatistikler için anlamlılık sınırı p<0.05 olarak seçildi.

BULGULAR

Alkol bağımlısı grubu ve kontrol grubu arasında yaĢ ve vücut kitle indeksi (VKĠ) açısından fark bulunmadı (p>0.05) (Tablo 3). Alkol bağımlılığı olan grubun yaĢ ortalaması 43.38±10.83 iken kontrol grubunun yaĢ ortalaması 41.34±11.50 idi.

Tablo 3. Grupların yaĢ ve vücut kitle indeksinin karĢılaĢtırılması

Parametre Alkol bağımlısı grubu (n=55) Kontrol grubu (n=52) p* Ort±SS Ort±SS YaĢ 43.38±10.83 41.34±11.50 0.801 VKĠ 23.27±3.85 25.80±3.90 0.587

*t-testi. Ort: Ortalama, SS: Standart sapma, VKĠ: Vücut kitle indeksi.

Alkol bağımlılığı olan grup ve kontrol grubu eğitim yılı açısından karĢılaĢtırıldı. Birinci gruptaki 55 alkol bağımlısının 16‘sı 5 yıl (%29.1), 2‘si (%3.6) 6 yıl, 2‘ si (%3.6) 7 yıl, 14‘ü (%25.5) 8 yıl, 2‘si (%3.6) 10 yıl, 14‘ü (%25.5) 11 yıl, 3‘ü (%5.5) 13 yıl, 1‘i (%1.8) 14 yıl, 1‘i (%1.8) 16 yıl eğitim görmüĢtü. Ġkinci gruptaki 52 gönüllünün 12‘si 5 yıl (%23.1), 2‘si (%3.8) 6 yıl, 15‘i (%28.8) 8 yıl, 1‘i (%1.9) 9 yıl, 11‘i (%21.2) 11 yıl, 6‘sı (%11.5) 13 yıl, 4‘ü (%7.7) 15 yıl, 1‘i (%1.9) 17 yıl eğitim görmüĢtü. Eğitim süreleri açısından fark tespit edilmedi (p>0.05). Alkol bağımlılığı olan grupta ortalama eğitim süresi 8.38 yıl iken, kontrol grubunun ortalama eğitim süresi 9.17 yıldı. Ortalama eğitim sürelerinde fark saptanmadı (p>0.05).

Alkol kullanımı açısından iki grup karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 kiĢide (%100) geçmiĢte alkol kullanımı vardı. Kontrol grubunun 23‘ünde (%44.2) geçmiĢte

alkol kullanımı varken, 29‘unda (%55.8) alkol kullanımı yoktu. Ġki grup arasındaki fark anlamlıydı (p=0.000).

Alkol bağımlılığı olan birinci grupta alkol tüketim miktarı 13.63 standart içki/gün olarak tespit edildi. Sağlıklı gönüllülerden oluĢan ikinci grupta ise alkol tüketim miktarı 0.75 standart içki/gün olarak tespit edildi. Her iki grup arasında anlamlı fark tespit edildi (p=0.000).

Birinci grubun 34‘ü (%61.8) geçmiĢte alkol bağımlılığı tedavisi almıĢ, 21‘i (%38.2) ilk defa alkol bağımlılığı tedavisi için baĢvurmuĢtu. Ġkinci grupta alkol bağımlılığı olan kiĢi yoktu. Alkol bağımlılığı tedavisi açısından fark tespit edildi (p=0.000).

Cinsiyet dağılımı iki grup arasında karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 alkol bağımlısının 50‘si (%90.9) erkek ve 5‘i (%9.1) kadındı. Kontrol grubundaki 52 gönüllünün ise 47‘si (%90.4) erkek ve 5‘i (%9.6) kadındı. Cinsiyet dağılımı açısından iki grup arasında fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo 4).

Tablo 4. Grupların cinsiyetleri açısından değerlendirilmesi

Cinsiyet

Alkol bağımlısı grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

Erkek 50 90.9 47 90.4

0.926

Kadın 5 9.1 5 9.6

* Ki-kare.

Medeni durum açısından iki grup karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 alkol bağımlısının 37‘si (%67.3) evli, 11‘i (%20.0) bekar, 6‘sı boĢanmıĢtı (%10.9) ve 1‘inin (%1.8) eĢi vefat etmiĢti. Kontrol grubundaki 52 gönüllünün ise 33‘ü (%63.5) evli, 12‘si (%23.1) bekar, 3‘ü boĢanmıĢtı (%5.8) ve 4‘ünün (%7.6) eĢi vefat etmiĢti. Medeni durum açısından iki grup arasında fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo 5).

Tablo 5. Medeni durum açısından grupların karĢılaĢtırılması

Medeni durum

Alkol bağımlısı grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

Evli 37 67.3 33 63.5

0.393

Bekar 11 20.0 12 23.1

BoĢanmıĢ 6 10.9 3 5.8

Ekonomik durum açısından iki grup karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 alkol bağımlısının 26‘sının (%47.3) aylık geliri 1000 TL altında, 19‘unun (%34.5) 1000-2000 TL arası, 10‘unun 2000 TL üstündeydi (%18.2). Kontrol grubundaki 52 gönüllünün ise 27‘sinin (%51.9) aylık geliri 1000 TL altı, 13‘ünün (%25) 1000-2000 TL arası, 12‘sini 2000 TL üstündeydi (%23.1). Ekonomik durum açısından iki grup arasında fark saptanmadı (p>0.05) (Tablo 6).

Tablo 6. Grupların aylık gelirleri açısından karĢılaĢtırılması

Aylık gelir Alkol bağımlısı grubu (n=55) Kontrol grubu (n=52) p* Sayı Yüzde (%) Sayı Yüzde (%) 1000 TL altı 26 47.3 27 51.9 0.537 1000-2000 TL arası 19 34.5 13 25.0 2000 TL üstü 10 18.2 12 23.1 *Ki-kare.

Ġki grup meslekleri açısından karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 alkol bağımlısının 6‘sı (%10.9) iĢsiz, 8‘i (%14.5) iĢçi, 2‘si (%3.6) memur, 12‘si (%21.8) çiftçi, 2‘si (%3.6) ev hanımı, 16‘sı (%29.1) serbest meslek erbabı, 9‘u (%16.4) emekliydi. Kontrol grubundaki 52 gönüllünün ise 4‘ü (%7.7) iĢsiz, 16‘sı (%30.8) iĢçi, 10‘u (%19.2) memur, 6‘sı (%11.5) çiftçi, 3‘ü (%5.8) ev hanımı, 6‘sı (%11.5) serbest meslek erbabı, 7‘si (%13.5) emekliydi. Meslek dağılımı açısından iki grup arasında fark vardı (p<0.05) (Tablo 7).

Tablo 7. Grupların meslek dağılımları

Meslek grubu

Alkol bağımlısı grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

ĠĢsiz 6 10.9 4 7.7 0.018 ĠĢçi 8 14.5 16 30.8 Memur 2 3.6 10 19.2 Çiftçi 12 21.8 6 11.5 Ev hanımı 2 3.6 3 5.8 Serbest meslek 16 29.1 6 11.5 Emekli 9 16.5 7 13.5 *Ki-kare.

Ġkamet yerleri açısından iki grup karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 alkol bağımlısının 16‘sı (%29.1) köyde, 39‘u (%70.9) Ģehirde ikamet etmekteydi. Kontrol grubundaki 52 gönüllünün 15‘i (%28.8) köyde, 37‘si (%71.2) Ģehirde ikamet etmekteydi. Ġkamet yerleri açısından gruplar arasında fark yoktu (p>0.05) (Tablo 8).

Tablo 8. Grupların ikamet yerlerinin karĢılaĢtırılması

Ġkamet

Alkol bağımlısı grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

Köy 16 29.1 15 28.8 0.978

ġehir 39 70.9 37 71.2

*Ki-kare.

Ġki grup sigara kullanımı ve miktarları açısından karĢılaĢtırıldığında alkol bağımlılığı olan gruptaki alkol bağımlılarının 51‘i (%92.7) sigara kullanmaktaydı ve 4‘ü (%7.3) sigara kullanmamaktaydı. Kontrol grubundaki sağlıklı gönüllülerin 28‘i (%53.8) sigara kullanırken, 24‘ü (%46.2) sigara kullanmıyordu. Sigara kullanımı açısından iki grup arasında anlamlı fark vardı (p=0.000) (Tablo 9). Sigara kullanım miktarı açısından karĢılaĢtırıldığında alkol bağımlılığı olan gruptaki sigara kullanım miktarı ortalama 20.49±11.49 adet/gün, kontrol grubunda ise 8.86±7.18 adet/gün sigara kullanmaktaydı. Ġki grup arasında anlamlı fark vardı (p=0.000) (Tablo 10).

Tablo 9. Grupların sigara kullanımının karĢılaĢtırılması Alkol bağımlısı

grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

Sigara kullanımı Var Yok

51 92.7 28 53.8 0.000

4 7.3 24 46.2

*Ki-kare

Tablo 10. Grupların sigara kullanım miktarının karĢılaĢtırılması Alkol bağımlısı grubu (n=55) Kontrol grubu (n=52) p* Ort±SS Ort±SS Sigara (adet/gün) 20.49±11.49 8.86±7.18 0.000

Ġki grup ailede psikiyatrik bozukluk açısından karĢılaĢtırıldığında alkol bağımlılığı olan gruptaki alkol bağımlılarının 25‘nin (%45.5) ailesinde psikiyatrik bozukluk bulunmaktaydı ve 30‘unun (%54.5) ailesinde psikiyatrik bozukluk bulunmamaktaydı. Sağlıklı gönüllülerin 11‘inin (%21.2) ailesinde psikiyatrik bozukluk bulunmaktayken, 41‘inin (%78.8) ailesinde psikiyatrik bozukluk yoktu. Alkol bağımlılığı psikiyatrik bozukluk kapsamında değerlendirildi. Ailede psikiyatrik bozukluk varlığı açısından iki grup arasında anlamlı fark vardı (p=0.000) (Tablo 11).

Tablo 11. Grupların ailede psikiyatrik bozukluk varlığı açısından karĢılaĢtırılması Alkol bağımlısı

grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

Ailede psikiyatrik boz. Var Yok

25 45.5 11 21.2

0.008

30 54.5 41 78.8

*Ki-kare.

Kullanılan alkol cinsi açısından iki grup karĢılaĢtırıldı. Alkol bağımlılığı olan gruptaki 55 alkol bağımlısının 17‘si (%30.9) bira, 15‘i (%27.3) Ģarap, 12‘si (%21.8) rakı, 2‘si(%3.6) votka, 9‘u (%16.4) birden fazla çeĢit alkol tüketmekteydi. Kontrol grubundaki 52 gönüllünün ise 15‘i (%28.8) bira, 3‘ü (%5.8) Ģarap, 5‘i (%9.6) rakı tüketmekteydi. Tüketilen alkol cinsi açısından iki grup arasında anlamlı fark saptandı (p=0.000) (Tablo 12).

Tablo 12. Grupların tüketilen alkol cinsi açısından karĢılaĢtırılması

Alkol cinsi

Alkol bağımlısı grubu (n=55)

Kontrol grubu

(n=52) p*

Sayı Yüzde Sayı Yüzde

Hiç içmeyen 0 0 29 55.8 0.000 Bira 17 30.9 15 28.8 ġarap 15 27.3 3 5.8 Rakı 12 21.8 5 9.6 Votka 2 3.6 0 0

Birden fazla çeĢit 9 16.4 0 0

*Ki-kare.

Ġki grup kalp atım sayıları açısından karĢılaĢtırıldığında alkol bağımlılığı olan gruptaki alkol bağımlılarında 25 saniye sayılan kalp atım sayısı ortalama 22.47±9.30 atım, EKG ile kaydedilen kalp atım sayısı ortalama 32.98±4.88 atım, 35 saniye sayılan kalp atım sayısı

ortalama 30.18±13.21 atım, kaydedilen kalp atım sayısı 46.40±6.94 atım, 45 saniye sayılan kalp atım sayısı ortalama 38.90±16.83 atım, kaydedilen kalp atım sayısı ortalama 58.47±9.15 atım, 100 saniye sayılan kalp atım sayısı ortalama 74.72±32.45 atım, kaydedilen kalp atım sayısı 127.47±19.16 atım olarak tespit edildi. Kontrol grubundaki sağlıklı gönüllülerde 25 saniye sayılan kalp atım sayısı ortalama 25.07±7.50 atım, EKG ile kaydedilen kalp atım sayısı ortalama 31.51±5.32 atım, 35 saniye sayılan kalp atım sayısı ortalama 33.40±9.80 atım, kaydedilen kalp atım sayısı 43.28±6.42 atım, 45 saniye sayılan kalp atım sayısı ortalama 43.42±14.72 atım, kaydedilen kalp atım sayısı ortalama 55.65±8.34 atım, 100 saniyede sayılan kalp atım sayısı ortalama 88.03±24.11 atım, kaydedilen kalp atım sayısı 122.53±16.65 atım olarak tespit edildi. 25 saniye boyunca sayılan kalp atım sayıları, 35 saniye boyunca kaydedilen kalp atım sayıları, 100 saniye sayılan kalp atım sayıları arasında iki grup arasında anlamlı fark vardı (p<0.05) (Tablo 13).

Tablo 13. Grupların kalp atım sayıları açısından karĢılaĢtırılması

Süre Kalp atım sayısı Alkol bağımlısı grubu (n=55) Ort±SS Kontrol grubu (n=52) Ort±SS p* 25 saniye Sayılan 22.47±9.30 25.07±7.50 0.049 EKG ile kaydedilen 32.98±4.88 31.51±5.32 0.083 35 saniye Sayılan 30.18±13.21 33.40±9.80 0.061 EKG ile kaydedilen 46.40±6.94 43.28±6.42 0.015 45 saniye Sayılan 38.90±16.83 43.42±14.72 0.065 EKG ile kaydedilen 58.47±9.15 55.65±8.34 0.081 100 saniye Sayılan 74.72±32.45 88.03±24.11 0.005 EKG ile kaydedilen 127.47±19.16 122.53±16.65 0.160

*Mann Whitney U. Ort: Ortalama, SS: Standart sapma, EKG: Elektrokardiyografi

Ġki grup içsel farkındalık skorları açısından karĢılaĢtırıldığında alkol bağımlılarında içsel farkındalık skoru ortalaması 0.58, sağlıklı gönüllülerde ise 0.71 olarak tespit edildi. Ġki grup arasında anlamlı fark vardı (p<0.05) (Tablo 14) (ġekil 1).

Tablo 14. Grupların içsel farkındalık skorları açısından karĢılaĢtırılması Alkol bağımlısı grubu (n=55) Kontrol grubu (n=52) p* Ort±SS Ort±SS Ġçsel farkındalık 0.58±0.18 0.71±0.16 0.001

*Mann-Whitney U. Ort: Ortalama, SS: Standart sapma

ġekil 1. Alkol bağımlısı ve kontrol grubunun içsel farkındalık skorlarının karĢılaĢtırılması

Her iki grupta içsel farkındalık skorları ile AKBTT, PAAÖ, OKIÖ skorları arasında korelasyon olup olmadığının değerlendirilmesi sonrasında; PAAÖ ile negatif korelasyon (r = - 0.330) tespit edildi. Bu korelasyon anlamlıydı (p<0.05). AKBTT ve OKIÖ ile negatif korelasyon (sırasıyla r = - 0.216 ve - 0.216) tespit edildi. Ancak bu fark anlamlı değildi (p>0.05) (Tablo 15).

Tablo 15. Ġçsel farkındalık ile alkol kullanım bozukluklarını tanımlama testi, penn alkol aĢerme ölçeği, obsesif kompülsif içme ölçeği arasındaki korelasyonun değerlendirilmesi

Ġçsel farkındalık r p*

AKBTT -0.216 0.114

PAAÖ -0.330 0.014

OKIÖ -0.216 0.109

*Spearman. AKBTT: Alkol Kullanım Bozukluklarını Tanımlama Testi, PAAÖ: Penn Alkol AĢerme Ölçeği, OKĠÖ: Obsesif Kompulsif Ġçme Ölçeği.

TARTIġMA

Son yıllarda dürtü kontrol bozukluklarında içsel farkındalığın azaldığıyla iliĢkili yayınlar artmaktadır. Alkol bağımlılığında da bedensel ya da fiziksel yollarla kontrol edilemeyen dürtülere çözümler aranmaktadır (137-139). Ġçsel farkındalığın alkol bağımlılarında da azalmıĢ olabileceği varsayımıyla bu çalıĢma planlanmıĢtır.

Bu çalıĢmada ayık alkol bağımlıları ile sağlıklı kontrol grubu arasında içsel farkındalık düzeyleri karĢılaĢtırılmıĢ ve bununla iliĢkili klinik, sosyodemografik değiĢkenler incelenmiĢtir.

ÇalıĢmamız, alkol bağımlılarında içsel farkındalığı kalp atıĢı algı performansları üzerinden inceleyen literatürdeki ilk çalıĢmadır.

Bu çalıĢmanın en önemli bulgusu alkol bağımlılığı olan hastalarda kontrol grubuna göre içsel farkındalığın azalmıĢ olduğunun saptanmasıdır.

Ayrıca diğer bir bulgu da PAAÖ ve içsel farkındalık arasında olumsuz yönde bir iliĢkinin tespit edilmiĢ olmasıdır. Yani bir hafta öncesinde alkol isteği ne kadar fazla ise içsel farkındalık o kadar azalmıĢ olarak bulunmuĢtur. Ġçsel farkındalığın bu dönemle iliĢkili bulunması, alkol bağımlılarının erken dönemde tekrar alkole baĢlama nedenleri arasında olabilir. Farkındalık temelli terapi uygulamaları erken dönem nüks önleme programlarında kullanılabilir.

Alkol bağımlılığı olan grupta ailede psikiyatrik hastalık daha fazla görülmüĢtür. Bunun sebebi ailesinde alkol bağımlılığı bulunanların genetik olarak alkol bağımlılığına daha yatkın olmaları olabilir.

ÇalıĢmanın diğer bir sonucu olarak iki grup arasında sigara kullanımı ve miktarları açısından anlamlı bir fark tespit edilmiĢtir. Alkol Bağımlılarının %92.7‘si sigara

kullanmaktayken, kontrol grubunda bu oran %53.8 olarak bulunmuĢtur. Literatürde de alkol bağımlılarında tütün bağımlılığı sık görülmektedir. Bizim çalıĢmamızda da alkol bağımlılarında tütün bağımlılığı oranları kontrol grubundan daha fazla bulunmuĢtur. Bu sonuç Batel ve ark.‘nın (140) ayaktan tedavi gören alkol bağımlıları ile yaptığı çalıĢmada tespit edilen %91.6 oranı ile uyumludur.

Pollatos ve ark.(8) tarafından yapılan çalıĢmada 28 Anoreksiya Nervoza (AN) ve 28 kiĢiden oluĢan sağlıklı kontrol grubunun içsel farkındalık hassasiyetleri Schandry tarafından 1981‘de tanımlanan kalp atımı algılama görevlerindeki performansları üzerinden karĢılaĢtırılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonucunda AN hastalarında sadece açlığın algılanması ile ilgili iç organlardan gelen sinyallerde değil aynı zamanda bedensel sinyallerin algılanma kapasitesinde de genel bir azalma olduğu görülmüĢtür. Kontrol grubunun ortalama kalp atım farkındalık skoru 0.77, AN hastalarında ortalama kalp atım farkındalık skoru 0.68 olarak bulunmuĢtur. AN hastalarındaki kalp atım farkındalık skoru kontrol grubuna kıyasla anlamlı düzeyde zayıf olarak tespit edilmiĢtir. Ayrıca bu çalıĢmada içsel farkındalık değerleri ile depresyon ve anksiyete düzeyleri arasındaki iliĢki de incelenmiĢ, aralarında bağımsız ve pozitif iliĢki tespit edilmiĢtir. ÇalıĢmamızda alkol bağımlılarının içsel farkındalık ortalaması 0.58, kontrol grubunun içsel farkındalığı 0.71 olarak bulunmuĢtur. Alkol-madde kullanımı bozukluğu olanlar da, yeme bozukluklarında olduğu gibi içsel farkındalığın bozulması ile bedenden gelen uyarıları doğru yorumlayamamaktadırlar. Alkol isteği ve emosyonlarını biliĢsel olarak ayırt edememeleri nedeniyle içme davranıĢını sürdürdükleri, ayık oldukları durumlarda alkol isteği ile gelen uyarılar nedeni ile seçici dikkatlerini sadece alkol/madde üzerine yoğunlaĢtıklarını ve madde kullanımın getireceği olumsuz durumları fark edemekleri düĢünülebilir. ÇalıĢmamızdan elde edilen veriler ile Pollatos‘un çalĢması arasında uyumlu bir sonuç elde edilmiĢtir.

Dunn ve ark. (141) tarafından 2010 yılında yapılan araĢtırmada aynı bireylerde içsel farkındalık ile anksiyeteyle iliĢkili uyarılma belirtileri ve depresyonla iliĢkili anhedoni skorlarının iliĢkisi araĢtırılmıĢ, farklı düzeylerde duygudurum bozukluğu olan 113 olgunun içsel farkındalık hassasiyetleri kalp atıĢı algı görevi ile değerlendirilmiĢ, anksiyeteyle iliĢkili uyarılma belirtileri, yüksek içsel farkındalık hassasiyetiyle iliĢkili bulunmuĢtur. Anhedoni belirtilerinin Ģiddeti arttıkça uyarılma ve içsel farkındalık hassasiyeti arasındaki iliĢki zayıflamıĢ olduğu bulunmuĢtur. Bu durum anksiyete bozukluklarında kiĢilerin bedenlerinden gelen otonomik belirtilere karĢı duyarlılaĢmaları ile iliĢkili olabileceğini düĢündürmektedir.

atımı algı görevi ve el ile izometrik kavrama egzersiz görevi uygulanmıĢtır. Egzersizde yüksek aktivite gösterenlerde içsel farkındalık ve anksiyete düzeyleri daha yüksek bulunmuĢtur. Egzersiz içsel farkındalık iliĢkisinin sebep mi yoksa sonuç mu olduğu bu çalıĢma deseninde anlaĢılamamakla birlikte, anksiyete düzeyleri yüksek olan kiĢilerde içsel farkındalığın daha fazla olduğu bilinmektedir. Fiziksel egzersiz programları içsel farkındalığı düĢük olan alkol bağımlılarında tedaviye destek amacıyla kullanılabilir.

Pollatos ve ark.‘nın (143) 2007 yılında yaptığı çalıĢmada emosyonel iĢlem, içsel farkındalık ve anksiyete üçlüsü arasındaki iliĢki 102 sağlıklı (ortalama yaĢları 26.9) üniversite öğrencisi üzerinde incelenmiĢtir. Katılımcıların anksiyete ve içsel farkındalık düzeyleri tespit edildikten sonra, nötral ve hoĢnutsuzluk yaratan resimler gösterilmiĢ ve sonrasında yaĢadıkları uyarımı ve hoĢnutsuzluğu derecelendirmeleri istenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonucunda içsel farkındalık ile anksiyete düzeyleri arasında olumlu iliĢki bulunmuĢtur. Emosyonel uyarılma ve anksiyete düzeyleri arasındaki iliĢkinin, içsel farkındalık düzeylerindeki farklılıklardan etkilendiği tespit edilmiĢtir. Olumsuz duygulanım ve içsel süreçler tarafından aktive edilen erken yoksunluk belirtilerinin, bağımlı kiĢileri madde arayıĢına ya da madde kullanımına doğru yönlendirdiği düĢünülmektedir. Bu nedenle özellikle anksiyete düzeyi yüksek alkol bağımlılarında içsel farkındalığın düzenlenmesi ile ilgili tedavi programlarının hastanın erken dönem nükslerden korunmasına yardımcı olabileceği düĢünülmektedir.

Matsumoto ve ark. (9) tarafından 2006 yılında yapılan çalıĢmada, AN tanılı 8 kadının tek foton emisyon bilgisayarlı tomografi (Single Photon Emission Computed Tomography - SPECT) kullanılarak davranıĢçı terapi öncesi ve sonrası bölgesel serebral kan akımlarındaki değiĢim araĢtırılmıĢtır. Sağ dorsolateral prefrontal korteks, posterior singulat korteks ve prekuneustaki bölgesel kan akımındaki değiĢimlerin AN‘nın iyileĢme süreciyle iliĢkili olabileceği ve içsel farkındalığın bu hastalarda geliĢtirilmesinin süreci etkilemiĢ olabileceği düĢünülmüĢtür. Benzer Ģekilde, alkol bağımlılığında içsel farkındalığı geliĢtirmeye yönelik tedavi programları alkol bağımlılarında da tedavi sürecini olumlu yönde etkileyebilir.

Pollatos ve ark.‘nın (144) 2009 yılında yaptığı çalıĢmada sağlıklı bireylerde anksiyete ve depresif semptomların içsel farkındalığa etkisi incelenmiĢtir. ÇalıĢmaya 119 katılımcı dahil edilmiĢ, anksiyete düzeyleri Durumluk / Sürekli Anksiyete Ölçeği ile, depresyon düzeyleri ise Beck Depresyon Ölçeği kullanılarak değerlendirilmiĢtir. Ġçsel farkındalık ise Schandry‘nin önerdiği ‗Zihinsel Ġzleme Yöntemi‘ kullanılarak incelenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonucunda kalp atıĢı farkındalığının anksiyete düzeyleriyle olumlu, depresyon düzeyleri ile olumsuz yönde iliĢkili olduğu bulunmuĢtur. Bizim çalıĢmamız sağlıklı gönüllüler ve alkol bağımlıları gruplarından oluĢuyordu. ÇalıĢmamızda sağlıklı gönüllülerin ortalama içsel farkındalığı 0.71

idi ve bu çalıĢmada tespit edilen 0.70 ortalama değeri ile uyumluydu. Ancak çalıĢmamızda kadın katılımcı sayısı 10 iken Pollatos‘un çalıĢmasında 98 kadın katılımcı mevcuttu ve ortalama yaĢ daha gençti (27.2). Katılımcıların cinsiyetleri açısından iki çalıĢma benzer değildi. Alkolün kaygıyı azaltma, sosyal ortamlarda daha rahat hareket etme, uyku ile ilgili sorunlar nedeniyle kendi kendini tedavi etme Ģeklinde kullanılmaya baĢlanması ve sonunda bağımlılık oluĢması sık karĢılaĢılan bir durumdur. Ġçsel farkındalığı yüksek olan bağımlı gruplarında madde yoksunluğunun yarattığı olumsuz duygulanım nüksü tetikleyebilir. Bu nedenle alkol bağımlılarında içsel farkındalık ve duygulanım iliĢkisini inceleyen daha fazla çalıĢmaya ihtiyaç vardır.

Antony ve ark.‘nın (145) yaptığı çalıĢmada, panik bozukluk hastaları, sosyal fobi hastaları ve sağlıklı gönüllüler istirahat ve egzersiz sonrası kalp atıĢı algı performansları açısından karĢılaĢtırılmıĢtır. 20‘Ģer kiĢilik 3 grup oluĢturulmuĢ, gruplar arasında kalp atıĢı algı görevinde istirahat performansları açısından fark bulunamamıĢtır. Egzersiz sonrası her 3 grubun da kalp atıĢı algı performansları istirahate göre düĢük bulunmuĢtur. Ancak gruplar arasında istatistiksel bir fark tespit edilmemiĢtir. Kardiyovasküler egzersizin içselsinyalleri doğal olarak düzenlediği (madde isteğine bağlı ikincil sinyallerle içsel sinyalleri ayırarak) ve madde ile iliĢkili dürtüleri kısa zamanda azaltabildiği daha önce yapılan çalıĢmalarda gösterilmiĢtir (146,147).Bu bilgiler ıĢığında fiziksel egzersiz gibi davranıĢsal müdahalelerin, özellikle içsel farkındalığı bozulmuĢ alkol bağımlılarında tedavi baĢarısını arttırmak için uygulanabileceği düĢünülebilir.

O‘Brien ve ark. (148) tarafından yapılan çalıĢmada, kan basıncı ve kalp atımı farkındalığı iliĢkisi araĢtırılmıĢ, çalıĢmaya ortalama yaĢları 19.28 olan 57 erkek öğrenci alınmıĢtır. Katılımcılar daha sonra sistolik kan basınç değerlerine göre iki gruba ayrılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda yüksek sistolik kan basıncı olan grupta kalp atımı farkındalık hassasiyetinin daha fazla olduğu tespit edilmiĢtir. Alkol bağımlılarında özellikle bağımlılığın ileri dönemlerinde hipertansiyon sık rastlanan bir durumdur. Ancak çalıĢmamızda alkol bağımlılarının içsel farkındalıkları kontrol grubundan düĢük olarak bulunmuĢtur. Bu bulgu O‘Brien‘ın çalıĢmasıyla uyumsuzdur. Bunun sebebi içsel farkındalığı etkiletebilecek birçok faktörün olması ya da yüksek kan basıncının bağımlılığa kıyasla daha az etkili bir değiĢken olması olabilir.

Ehlers ve ark.‘nın (149) çalıĢmasında, 112 agorafobili panik bozukluk (PB) hastası ile 40 sağlıklı birey kalp atıĢı algı görevindeki performansları açısından karĢılaĢtırılmıĢtır. Ek olarak antidepresan kullanan PB hastaları ile kullanmayan PB hastalarının içsel farkındalık

olmadığı da araĢtırılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda tıbbi tedavi alan PB grubunda, almayanlara göre daha düĢük içsel farkındalık değeri bulunmuĢtur. 40 hasta ile oluĢturulan herhangi bir tıbbi tedavi almayan alt gruba 32 saatlik maruz bırakma (exposure) terapisi uygulanmıĢtır. Terapi öncesi ve sonrası içsel farkındalık değerlerinde farklılık bulunmamıĢtır. Standart sayma talimatları verildiğinde PB olan hastalarda kontrol grubuna kıyasla daha yüksek içsel farkındalık değerleri elde edilmiĢken sayma talimatları ‗sadece hissettiklerini say‘ Ģeklinde değiĢtirildiğinde iki grup arasında içsel farkındalık değerleri açısından fark bulunamamıĢtır. ÇalıĢmamızda alkol bağımlılığı olan hastaların kalp atıĢı algı performansları standart sayma talimatları uygulanarak bir kez değerlendirilmiĢtir. Hastalara ek bir tedavi uygulanmamıĢtır.

Herbert ve ark.‘nın (150) yaptıkları çalıĢmada, 155 sağlıklı kiĢiden oluĢan grupta içsel farkındalık ile aleksitimi iliĢkisi araĢtırılmıĢ, duyguları tanımakta, belirlemekte ve onları bedensel duyumlardan ayırmakta güçlük çekmek olarak özetlenebilecek aleksitimi ile içsel

Benzer Belgeler