• Sonuç bulunamadı

Ġnsan ve Dünyadaki Konumu

Belgede Kur’ân’da insanın mutluluğu (sayfa 185-189)

4. MUTLULUĞUN TARĠFĠNE DAĠR GÖRÜġLER

1.3. KURʼÂNʼDA MUTLULUĞA DAĠR DOLAYLI ĠFADELER

2.1.2. Ġnsan ve Dünyadaki Konumu

Hz. Peygamber (s.a.s.)ʼe gelen Kurʼân vahyinin daha ilk ayetlerinde ismi iki kez zikredilen ve yaratılıĢına dikkat çekilen insan,904 Kurʼânʼın indiriliĢine medar teĢkil eden temel unsurdur. Onlarca ayette geçmekte olan “ey insanlar”905

hitabında

899

14/Ġbrahim, 32-34. 900

31/Lokman, 20. Ayrıca bakınız: 22/Hacc, 65; 2/Bakara, 172; 14/Ġbrahim, 7. 901

14/Ġbrahim, 3. 902

79/Nâziât, 37-39. 903

2/Bakara, 200-202. Ayrıca bakınız: 2/Bakara, 86; 4/Nisâ, 74. 904

96/Alak, 2, 5. 905

171

olduğu gibi Kurʼân, insanı muhatap almakta ve onu vahyin rehberliğine davet etmektedir.

Kurʼanʼda insan bütün yönleriyle ele alınmıĢ, konuyla ilgili ayetler onun yaratılıĢı, mahiyeti ve gayesini bir bütünlük içinde temellendirmiĢtir. Ġnsan türünün atası olan Hz. Âdem hakkındaki ayetlere göre Allah onu “iki eliyle” yaratmıĢtır.906 Yani ilk insan, özel bir yaratılıĢla varlık alanına çıkarılmıĢtır. Aslı topraktan olan bu varlığa Allah, “ruhum” dediği varlık ilkesinden bir soluk üflemiĢ, meleklerin insana secde etmesini emretmiĢ, ona “isimlerin tamamını” öğreterek bu isimlerin gösterdiği varlık Ģemasını kavratmıĢtır. Ġlk insanın, eĢiyle birlikte cennetten çıkarılıĢ öyküsü, bir yandan insanın zaaflarına,907

öte yandan sonunda yeryüzünde halife kılınacak olan bu seçkin varlığın kaderine iĢaret etmektedir.908

Kurʼânʼa göre ilk insan, yeryüzünde “halife” olarak yaratılmıĢtır. 909 Ġnsanlar, yeryüzünün halifeleridir.910

Kendisine yeryüzünü imar ve ıslah etme, orada Allah adına adaletle hükmetme görevi tevdi edilen insan,911

bir takım zaafları olsa da ulvî bir amaçla yaratılmıĢ olan bir varlıktır.912

Onun asıl yaratılıĢ amacının ne olduğu ise Kurʼânʼda açık bir Ģekilde Ģöyle ifade edilmektedir:

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”913

Ayette açıkça belirtildiği üzere Allahʼa kulluk göreviyle mükellef kılınan insan, Kurʼânʼın ifadelerine göre dünyada birtakım sınavlara tabi tutulmaktadır. Bu dünya, insan için gelip geçici bir hayat olmakla birlikte ebedî hayattaki akıbetinin belirlendiği bir imtihan yeridir. Ġman ve inkâr hususunda tercih hakkı kendisine bırakılan insan, kendisine verilen “akıl” kabiliyetini kullanarak ve Allahʼın rehber olarak göndermiĢ olduğu peygamberlerin kılavuzluğundan faydalanarak bu imtihanı

906

38/Sâd, 75. 907

Ġnsanın Kurʼânʼda zikredilen zaafları için bakınız: Hayati Aydın, Kurʼânʼda Ġnsan Psikolojisi, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul 1999, s. 39-45; Mûsâ Kazım Gülçür, Kur‟ân‟da Karakter Eğitimi, IĢık Yayınları, Ġzmir 1994, s. 17-57.

908

Kutluer, “Ġnsan”, DĠA, 22/321. Ġlgili ayetler için bakınız: 2/Bakara, 30-31; 7/Aʻrâf, 11-25; 15/Hicr, 26-31; 38/Sâd, 71-75 909 2/Bakara, 30. 910 6/Enʻâm, 165; 27/Neml, 62. 911

Uludağ, “Halife”, DĠA, 15/299-300. 912

Fazlur Rahman, Ankara Konularıyla Kurʼân, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 1998, s. 51. 913

172

baĢarıyla verdiği takdirde ebedî mutluluğa erme imkânı bulacaktır.914

Bu hususların dile getirildiği bazı ayetler Ģöyledir:

“O ki, hanginizin daha güzel davranacağı hususunda sizi sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıĢtır. O, mutlak galiptir, çok bağıĢlayıcıdır.”915

“De ki, hak Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.”916

“Her kim Allahʼa ve Resûlüne itaat eder, Allahʼa saygı duyar ve Oʼndan sakınırsa, iĢte asıl onlardır mutluluğa erecek olanlar!”917

Ayetlerde ifade edildiği gibi dünya hayatı devam ettiği müddetçe insan, bir imtihan süreci içerisindedir. Ancak Yaratan, bir süreliğine dünyada yaĢayacağını hükmettiği insanı, daha ilk insandan itibaren sahipsiz bırakmamıĢ, ona daima rehberlik yapacağını, onu doğru bir yaĢam tarzına iletecek olan mesajlarla yönlendireceğini ve bu yönlendirmeler doğrultusunda hayatını dizayn ederek yaĢayanlar için herhangi bir korku ve hüznün söz konusu olmayacağını belirtmiĢtir. Bu konudaki bazı ayetlerde Ģu ifadeler geçmektedir:

“ġeytan onların ayaklarını kaydırdı ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine, ʻBirbirinize düĢman olarak inin, yeryüzünde barınacak ve belli bir zamana dek yaĢayacaksınızʼ dedik. Âdem de rabbinden bir takım sözler öğrendi o sözler ile tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhametli olandır. Dedik ki, ʻHepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir kılavuz gelir de her kim kılavuzuma tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü de çekmezler.ʼ”918

“Âdem rabbine karĢı geldi ve yoldan çıktı. Sonra rabbi onu seçip ayırdı, tevbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi. Dedi ki, ʻBirbirinize düĢman olarak hepiniz cennetten (dünyaya) inin! ġayet benden size bir kılavuz gelir de kim benim kılavuzuma tabi olursa o ne sapar ne de mutsuz olur. Kim de zikrimden yüz çevirirse

914

Ömer Dumlu, Kur‟ân‟da Bazı Kavramlara BakıĢ, Anadolu Yayınları, Ġzmir 1999, s. 48-57. 915

67/Mülk, 2. Ayrıca bakınız: 21/Enbiyâ, 35. 916

18/Kehf, 29. 917

24/Nûr, 52. Ayrıca bakınız: 33/Ahzâb, 71. 918

173

Ģüphesiz onun sıkıntılı, huzursuz bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haĢredeceğiz.ʼ”919

Bu ayetler, Allahʼın yeryüzünde insanı rehbersiz bırakmadığını, ona yol gösterici mesajlar gönderdiğini, bu mesajlara tabi olanların ise ideal olan yoldan sapmayıp Yaratanın uygun gördüğü bir hayat tarzına sahip olacaklarını göstermektedir. Oʼnun insan için uygun gördüğü hayat tarzı elbette ki hem dünya hem de ahirette insanın huzur ve mutluluğunu temin edecek olan yoldur.920

Allahʼın insanlık tarihi boyunca peygamberler aracılığı ile insanlara ulaĢtırdığı mesajların sonuncusu olan Kurʼân da insan için öngörülen o en ideal olan yola sevk etmektedir:

“ġüphesiz ki bu Kurʼan en doğru yola iletmekte ve iyi davranıĢlarda bulunan müminlere de kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdelemektedir.”921

Görüldüğü gibi Kurʼân, insanın hem dünya hayatında hem de ahirette en güzel sonuca ulaĢmasını, huzur ve mutluluğa ermesini, manevî potansiyelini doğru kullanarak yücelmesini hedefleyen bir kitaptır. Zira insanı hakiki anlamda insan yapacak olan Ģey de bu hedeflere doğru yürümesidir. Aksi takdirde maddî yönüyle ve süflî ihtiyaçları itibariyle insan, herhangi bir hayvandan farklı değildir. O da hayvanlar gibi yemeye, içmeye, barınmaya, cinselliğe, dinlenmeye ve benzeri Ģeylere ihtiyaç duyar. Ama onu yüceltecek olan Ģey, sadece bu tür maddî ihtiyaçlarını giderme peĢinde yaĢamını sürdüren bir varlık olmayıp ilim ile ifade edilen biliĢsel yönünü geliĢtirmesi, tıpkı ilk insan gibi vahiyden beslenerek hakikate dair bilgiler öğrenmesi ve bu bilgileri hayatına yansıtarak varlık amacına uygun bir yaĢam Ģekline sahip olup terakki etmesidir.922

Bu nedenle çalıĢmamızın bu bölümünde Kurʼânʼın, dünya hayatında insanın huzur ve mutluluğunu temin etmeye yönelik olarak vazettiği temel prensiplerin neler olduğu tespit edilmeye çalıĢılacaktır. Ancak burada göz ardı edilmemesi gereken bir husus, Kurʼânʼda dünya hayatına yönelik olarak belirlenmiĢ olan prensiplerin, yaĢanan hayatı istenen Ģekilde dizayn etmesinin yanında uhrevi kurtuluĢu ve baĢarıyı

919

20/Tâhâ, 121-124. 920

Kutub, Fî Zilâl, 7/246; Mevdûdî, Tefhîm, 1/68-69. 921

17/Ġsrâ, 9. 922

Râğıb, Ebû‟l-Kasım el-Hüseyn b. Muhammed el-Ġsfehânî, Kitâbuʼz-Zerîʻa ilâ MekârimiʼĢ-ġerîʻa, Dâruʼs-Selâm, Kahire 2007, s. 79-84.

174

da temin eden prensipler oluĢudur. Bu yönüyle Kurʼânʼın hayata dair belirlemiĢ olduğu itikadî, aklî, amelî, ahlâkî ve sosyal prensipler, insan üzerindeki etkisi dünyada baĢlayıp ahirette devam eden ve mutlu bir ebedî sona ulaĢtıran prensiplerdir.

2.2. KURʼÂNʼA GÖRE DÜNYEVĠ MUTLULUĞUN TEMEL

Belgede Kur’ân’da insanın mutluluğu (sayfa 185-189)

Benzer Belgeler