• Sonuç bulunamadı

SözleĢme iliĢkisi kendi içinde iki ayrı ve belirgin kısımdan meydana gelir. Bu Ģu Ģekilde ifade edilebilir: “ Sözleşme + İfa ”; sözleĢmenin kurulması ve ifa edilmesidir. Birinci kısım olan sözleĢme, borç doğuran aĢamayı oluĢturmakta olup ikinci kısımda ise bu borç yerine getirilir. Daha önce de ifade edildiği gibi sözleĢme tamamen rızaya dayanan ve tarafların iradelerini açıklamaları ile kurulan bir hukukî iliĢkidir. Bir sözleĢmenin geçerli olarak kurulmuĢ olması için, tarafların karĢılıklı olarak anlaĢmaları gerekmekte olup birbirlerine sözleĢmenin konusu ile ilgili olarak herhangi bir fizikî veya nakdî değer vermeleri gerekmemektedir. Böyle bir değer değiĢimi, ifa kısmında yer alır.

Tarafların bir sözleĢme yapmalarının ve dolayısı ile de bir borç iliĢkisi kurmalarının sebebi, çoğunlukla ekonomik, bazen tamamen kiĢisel de olsa, ortak amaç olan bir yarar elde etmek olduğuna göre, sözleĢmenin hedefi de bu yararın sağlanması ve gerçekleĢtirilmesi olmalıdır215. ĠĢte ifa aĢaması bu

yararın sağlandığı, elde edildiği aĢamadır. Yani sözleĢmenin amacı ifadır216. Ġfa

215 SÖZER, B., age, s. 61.

ile sözleĢme iliĢkisi veya diğer bir deyiĢle, borç iliĢkisi sona erer217. Tarafların

arasında kurulmuĢ olan hukukî bağ da ortadan kalkar.

Bu sonucun elde edilebilmesi için, ifanın, tam ve gereği gibi yapılmıĢ ol- ması icap eder. Borçlanılan Ģey ne ise ifa edilecek olan da o Ģeydir. Buna ifanın

edime uygun olması prensibi denir218. Alacaklı, eksik veya kısmî ifayı kabule

mecbur tutulamaz, bu halde de borç ifa edilmiĢ olmaz. SözleĢme ile borç yaratılır, borcun ifa edilmemesi ise sorumluluk sebebidir.

Ġfa gerek sözleĢmenin içerdiği Ģartların gerekse de sözleĢmenin konusu- na iliĢkin hukuk kurallarının (ilgili kanun, tüzük, vb. gibi) buyurduğu Ģekilde yapılmalıdır. Bu anlamda ifa hem sübjektif kurallara ve hem de objektif normlara uygun olmalıdır219

.

Ġfa, kural olarak, sözleĢmenin diğer tarafını teĢkil eden kiĢi yani borçlu tarafından, yapılmalıdır. Ancak, borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının korunmaya değer özel bir menfaati yoksa, yani borcun borçlu veya baĢka herhangi bir kiĢi tarafından ifasının alacaklı bakımından önem taĢımadığı hallerde, BK. md. 67‟ye göre borcu baĢka birisi de ifa edebilir.

Diğer taraftan, ifanın tam olması lâzımdır. Taraflar özel olarak anlaĢmıĢ olmadıkça, BK. md. 68‟e göre alacaklı kısmî veya eksik ifayı kabule mecbur tutulamaz.

Ġfanın, edimin tamamını mı içerdiği yoksa bir kısmını mı hedef aldığı ba- zen tartıĢmaya yol açabilir. Konu para borçlarında pek ortaya çıkmaz, fakat verme borçlarında, özellikle satıĢ sözleĢmelerinde satıcının borcunun ifasında

217 SÖZER, B., age, s. 61.

218 OĞUZMAN, ÖZ, age, s. 203. 219 SÖZER, B., age, s. 61.

tartıĢmalı durumlar belirebilir. Örneğin; bir bilgisayar satıĢında, açıkça hariç tutulmamıĢsa, iĢletim sistemi de satıĢ konusuna (edime) dahil olmalıdır ve alıcı sadece dört köĢe ve önünde ekran bulunan bir kutuyu almaya zorlanamaz; yazıcı ile birlikte satın alınan bir bilgisayarın, yazıcı kullanıma hazır olmadan teslim edilmek istenmesi de kısmî ifa sayılır ve yine alıcı bunu kabule mecbur değildir.

Bununla beraber; taraflar anlaĢarak, ifa aĢamasında borçlunun edim konusundan baĢka bir Ģey vermesini kabul edebilirler. Bu tür anlaĢmalar, tarafların ortak iradesine göre, ya ifa yerine edim ya da ifa uğruna edim olarak nitelendirilmektedir.

Ġfa yerine edimde, tarafların anlaĢması ile borçlu alacaklısına borç konusu olan Ģeyi değil fakat baĢka bir Ģey vererek ifada bulunur ve borç ortadan kalkar220. Meselâ; satıcı satıĢ sözleĢmesinin konusu olan bir dizüstü bilgisayar yerine, baĢka bir model dizüstü bilgisayar vermeyi önerirse ve alacaklı da bunu asıl edimin yerini almak üzere kabul ederse, ifa yerine edim yolu ile borç ortadan kalkmıĢ olur221. Borçlu, borcunu nakit olarak ödemek yerine

alacaklısına bir mal verecek olursa, alacaklı bununla borcun ödenmiĢ sayılacağını kabul etmesi halinde borçlu da borcunu ifa etmiĢ olur222. Alacaklı

parasını elde etmek için o malı satılığa çıkarırsa ve satıĢtan gelen para asıl alacaktan az olursa, alacaklı açık kalan miktar için borçluya baĢvuramayacağı gibi, alacağından fazlasını elde ederse bu fazlalığı borçluya iade etmek zorunda da değildir. Aynı Ģekilde, borçlu alacaklıya olan borcunu nakit para ile ödemek yerine, kendisinin bir baĢkasından olan alacağını devir (temlik) ederse, alacaklının muvafakati olmak koĢulu ile, borç ortadan kalkar; alacaklı söz konusu parayı tam veya hiç tahsil edemese dahi borç ifa edilmiĢ olur ve

220 SÖZER, B., age, s. 62.

221 SÖZER, B., age, s. 63. 222 SÖZER, B., age, s. 63.

artık borçluya baĢvuramaz223

. Bu Ģekilde bir para alacağının devrine ifa yerine temlik denir.

Ġfa uğruna edimde ise; yine anlaĢma uyarınca, borçlu alacaklıya sözleĢme konusundan baĢka bir Ģey vermektedir, fakat borç bu iĢlemle sona ermemekte, ancak alacaklının bu farklı Ģeyi paraya çevirip alacağı tutarı elde etmesi ile ifa yapılmıĢ kabul edilmektedir224.

Borçlu alacaklısına olan borcunu nakit olarak ödemeyip alacağının yerine bir yüzük verirse, borç ancak borçlunun alacaklısına bu yüzüğü satıp alacağını elde etmesi Ģartı ile ifa edilmiĢ olur ve dolayısı ile de borçlu ancak bu Ģartla borcundan kurtulur225. Borçlu, alacaklısına nakit ödeme yapmak yerine,

bir baĢkasından olan alacağını devir ve temlik eder, borç ancak alacaklı temlik edilmiĢ olan tutarı tahsil ettiği zaman ve tahsil edebildiği oranda ifa edilmiĢ sayılır. Eksik kalan kısım için borçlunun sorumluluğu devam eder ve ancak bu tutar da ödendiği takdirde ifa tamamlanmıĢ sayılır. Bu tür bir iĢleme, ifa uğruna temlik denir.

Alacaklı alacağını tam olarak elde edemediği takdirde, borçlu bu farktan sorumlu olmaya devam eder. Alacaklı, asıl borç tutarından daha fazla bir para elde eder ise, bu fazlanın borçluya geri verilmesi icap eder226.

Tarafların anlaĢmasının yorumunda tereddüt duyulduğu takdirde, or- tada açık bir çözüm olmadıkça, esas kural olarak ifa uğruna edimde anlaĢılmıĢ olduğu kabul edilmelidir227

. 223 OĞUZMAN, ÖZ, age, s. 204-206. 224 SÖZER, B., age, s. 63. 225 SÖZER, B., age, s. 63. 226 OĞUZMAN, ÖZ, age, s. 204-206. 227 OĞUZMAN, ÖZ, age, s. 206.