• Sonuç bulunamadı

1. BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1.1. ġâh u Gedâ

1.1.6. Şâh u Gedâ‟da Tahkiye Unsurları

1.1.6.1. ġahıs Kadrosu

Edebî eserlerin ana unsurlarından biri olan Ģahıs kadrosu, kurmaca metinlerde vaka- nın ortaya çıkması için gerekli insan ve insan hüviyeti verilmiĢ diğer varlıklar ve kavram- lardır (AktaĢ, 2013: 43). Anlatı metinlerinin vaka parçalarından oluĢan bir bütün olduğu göz önünde bulundurulduğunda, olay örgüsünü vücûda getiren her bir olay parçasında Ģa- hısların yer aldığı ve bu Ģahısların, olay örgüsünün oluĢumunda çeĢitli fonksiyonlar üstlen- dikleri görülür. Anlatma esasına bağlı bir edebî metni, karĢı veya aynı istikametteki güçle- rin oyunu olarak tarif eden AktaĢ, olayın her parçasında kiĢilerin münasebetlerinden kay- naklanan durumlarla karĢılaĢıldığını söyler. Bu kiĢiler, her olay halkasında ya birbirlerini takip eder ya da birbirleriyle karĢı karĢıya gelirler. Bu yönüyle olayın içinde yüklendikleri fonksiyon bakımından önem kazanırlar (2013: 46).

ġahıs kadrosunu oluĢturan kiĢiler, aynen gerçek hayatta olduğu gibi insanî vasıflarla donatılarak kurmaca metinde yerlerini alırlar ve birbirleriyle olan iliĢkilerine göre çeĢitli fonksiyonlar üstlenirler. Metinde yer alan Ģahıslar, metnin diğer unsurlarıyla doğrudan ilgi- li olduklarından, Ģahıs kadrosunun anlaĢılması metnin diğer unsurlarının, dolayısıyla met- nin kendisinin daha iyi anlaĢılmasını sağlar. Ayrıca, Ģahıs kadrosunun tarif, tasvir ve tahlil edilmesi, yazarların hem eserlerini idare etme boyutlarını hem de yazarlıklarını ortaya koyma yetilerini belirlemeye yardım eder. Bu bağlamda Ģahıs kadrosunun ortaya konması yazarın anlaĢılmasını da sağlar.

Şâh u Gedâ‟nın Ģahıs kadrosu birinci dereceden kiĢiler, ikinci dereceden kiĢiler, karĢı

kiĢiler ve dekoratif durumdaki kiĢiler olmak üzere dört baĢlık altında incelenecektir.

1.1.6.1.1. Birinci Dereceden KiĢiler

Anlatı metinlerinde olayların merkezinde yer alan bu kahramanlar, eserin olmazsa olmazlarındandırlar. Olaylar onların etrafında Ģekillenir.

Asıl kahraman hikâye, roman ve tiyatrodaki olay örgüsünün baĢlayıp geliĢmesi, Ģu veya bu is- tikamette Ģekillenmesindeki en önemli ve birinci derecede rol oynayan kahramandır. Çoğu za- man eser, bu kahramanın merkezinde Ģekillenir. Diğer kahramanlar, hep onun etrafında yer alır ve onunla olan iliĢkileri ölçüsünde değer kazanırlar. Ayrıca asıl kahraman, eserde ele alınıp iĢ-

lenen tema ve konunun gerçekleĢtirilmesi veya vurgulanmasında asıl yükümlü durumundadır. Okuyucuya iletilmek istenen mesajın, eserin itibari dünyasında savunulması, hayata geçirilmesi de onun sorumluluğundadır (ÇetiĢli, 2004: 69-70).

Bu kiĢiler, diğerlerine nazaran daha ayrıntılı bir Ģekilde tanıtılırlar. Eserde yönlendi- rici fonksiyonları vardır. Romanın onlarla ayakta olduğu söylense abartı olmaz.

Onlar romanın odağında bütün yolların, olay örgüsünün ve temaların kesiĢtiği bir noktada du- rurlar. Romancı onların iç dünyalarını, hayatlarını en ayrıntılı Ģekilde yansıtır. KarmaĢık bir Ģe- kilde hikâyenin akıĢı içinde çatıĢmalar, değiĢmeler ve tepkileri sürekli ve tam olarak yönlendi- ren kiĢilerdir. Romanda ilgi çekici soruların ortaya atılmasına hizmet eden araçlardır. Okuyu- cuda inanç, sempati ve ani hissi değiĢmeleri meydana getirirler. Romandaki ahlak felsefesinin meydana gelmesine hizmet ederler. Romanın varoluĢ sebebi bunlardır. Roman onlara hayat vermek için yazılır (Uç, 2006: 272).

Şâh u Gedâ‟nın asıl kiĢileri, ġâh ve Gedâ‟dır. Her iki Ģahıs da diğer kiĢilere oranla

daha ayrıntılı tanıtılır. Bütün hikâyenin merkezinde onlar vardır. Olaylar ikisinin etrafında Ģekillenir.

1.1.6.1.1.1. Gedâ

Hikâyenin baĢlangıcında Rumelili olduğu belirtilen Gedâ, gündüzleri oruç tutup ge- celerini ibâdetle geçiren, ilim ve hikmet konusunda rakip tanımayan büyük bir âlim olarak tanıtılır. Rüyasında ġâh‟ı gördükten sonra büyük bir değiĢim yaĢar. YaĢadığı bu değiĢimle hikâyedeki asıl fonksiyonunu alır. Rüyasında ġâh‟ı gören Gedâ ona âĢık olur. ġâh‟ı gör- dükten sonra dünyaya ait bütün sevgilerden tamamen kurtulur. Uyandığında ġâh‟ı yanında göremeyince üzüntüsünden kendini kaybeder.

Rüyadan sonra değiĢen Gedâ okumayı, yazmayı bırakarak sevgilisini aramaya koyu- lur. “İşi sadece sevgiliyi anmaktı. Okumayı yazmayı bir yana attı. Şehri baştan başa geze-

rek rüyasında gördüğünü arardı” anlamındaki beyitler, Gedâ‟nın yeni düzenini yansıtır: İĢi źikr-i ĥabįb idi ancaķ

Ber-ŧaraf oldı oķumaķ yazmaķ (ġG: 661)

ġehri baĢdan baĢa gezerdi tamām

DüĢde gördügini aradı müdām (ġG: 664)

ÂĢık olması dolayısıyla etkilenen konumunda bulunan Gedâ, aĢk derdiyle dîvâne hâle gelir. Maddî açıdan bakıldığında olumsuz, manevî yönden olumlu bir değiĢime uğrar:

ǾIĢķ ile olmıĢ idi dįvāne

Gedâ‟nın deliliği her geçen gün daha da artar. “Kendisini aşka alıştırdığından gittik-

çe deliliği arttı” anlamındaki beyit bu süreci özetler: Eyleyüp ǾıĢķa kendüzin muǾtād

Gitdügince cünūnı oldı ziyād (ġG: 741)

Yıllarca aĢk acısı çeken Gedâ, kendisini kontrol edemez hâle gelir. Ġradesini tama- mıyla kaybeder:

ġevķi günden güne ziyāde olup Mihr ile sāyeveĢ fütāde olup Gitdügince ķarārı gitdi anuñ

Śabr ile iħtiyārı gitdi anuñ (ġG: 1786-1787)

Hikâye boyunca büyük bir tecrübe sürecinden geçen Gedâ, sevgilisi uğruna mücade- le etmekten asla vazgeçmez. Yedi yıl boyunca yaĢadığı sıkıntılara tahammül ederek sâdık bir âĢık olduğunu gösterir. En önemlisi de mecâzdan hakîkate geçerek asıl sevilmesi gere- kenin Allâh olduğunu anlar. Mesnevînin sonunda söyledikleri bu durumu özetler:

Fürķati dil-berüñ Ǿaźāb ancaķ Vuślatı bir ħayāl-i ħāb ancaķ DüĢde ǾāĢıķ viśāle bulsa vuśūl

Uyanup degmez ıżŧırābına ol (ġG: 1880-1881)

Felegüñ iĢi ber-ķarār olmaz

Kimse devrinde Ģād olup gülmez (ġG: 1886)

Gedâ, mesnevînin birçok yerinde Ģâirin düĢüncelerine sözcülük de yapar. Yahyâ, her ne kadar araya girip yorum yapmaktan geri kalmasa da, çoğu yerde sözünü Gedâ‟ya ema- net eder. Eserin sonunda Gedâ‟ya bunca yıldır sevgilinin kendisine vefâ gösterip göster- mediğini, onunla birlikte olup olmadığını sorduklarında, Gedâ‟nın bunun ancak rüyada olabileceği cevabını vermesi ve hemen akabinde anlattıkları, Ģâirin kendi dünya görüĢünü yansıtır:

Çünki uyandum irdi cāna melāl DüĢüm imiĢ meger ki bu aĥvāl

Hįç ola mı ki dil-ber-i raǾnā ǾĀĢıķa eyleye bu deñlü vefā

Fürķati dil-berüñ Ǿaźāb ancaķ Vuślatı bir ħayāl-i ħvāb ancaķ DüĢde ǾāĢıķ viśāle bulsa vuśūl Uyanup degmez ıżŧırābına ol

Var niçe biñ belāsı baĢında Nesne yoķdur zamāne ĥālinde Kime kim śundı sāġar-ı gülgūn Eyledi soñ nefesde baġrına ħūn Her kimüñ ķıldı yüzine ħande Aġladup itdi āħir efgende

Kimi kim źevķ-i vuślata iledür Anuñ ardınca fürķati biledür Felegüñ iĢi ber-ķarār olmaz Kimse devrinde Ģād olup gülmez Eyle bu pendümi benüm maǾlūm

Eyleme kendü kendüni meźmūm (ġG: 1878-1887)

1.1.6.1.1.2. ġâh

ġâh, eserin giriĢinde güzellikleriyle öne çıkan dört erkek güzelden biridir. Mesnevîde Gedâ‟nın âĢık olduğu kimse, yani sevgili Ģeklinde karĢımıza çıkan Ġstanbullu bir güzeldir. BaĢlangıçta isminin Ahmed olarak belirtilmesinden cinsiyetinin erkek olduğu anlaĢılır. Eserin ilerleyen safhalarında onun cinsel kimliğini belli edecek bir çıkarımda bulunulamaz:

Biri ķaĢı gibi ser-āmeddür Laķābı ġāh u adı Aĥmeddür YaraĢur altūn üsküf aña müdām Ser-i serv üzre śanki bedr-i tamām Mürġ-i cānı Ģikār ider her gāh Beñzer üsküflü Ģāhine ol ġāh ǾĀĢıķıdur güzeller ol ħānuñ

PādiĢāhlar ķulı durur anuñ (ġG: 602-605)

ġâh, gerek güzellik unsurları gerekse davranıĢsal açıdan klasik Ģiir geleneğindeki sevgili modeline bağlı kalınarak idealize edilir. KaĢları Nûr sûresinin üzerindeki bis- mi‟llâh, alnı kudret nûru, yüzü hidâyet aynası, boyu cennetin servi ağacı gibi olan bu güze-

lin bütün azalarının uyumu yerli yerindedir. Boyu Sidre gibi uzun, yüzü ay gibi parlaktır. Gözleri Sidre‟de oturan bir Ģahbaz gibidir. KaĢları iki râ harfine, saçı da lâm harfinin kıv- rımına benzer. Alnı cömertlik kaynağı, kaĢlarının eğriliği de mutluluk denizinin dalgasıdır. Sevgili bütün güzellik unsurlarını ay ıĢığına benzeyen yüzünde toplamıĢtır. KaĢı niyaz eh- linin mihrabı, gözü ümmetin imâmı, kirpikleri de cemâattir. Yanağı Kadir Gecesi‟nin kan- dili, gönlü lütuf kapısının kilididir. Gözleri de aynen yanakları gibi nûrdur. KonuĢmaya baĢladığı zaman dudaklarından cevherler saçar. Hayat kaynağı olan ağzı can gibi gizlen- miĢtir. DiĢleri sürur kelimesindeki sîn harfi gibidir. Beni de gün yüzü üzerinde nûrun nok- tası gibi durur. Bileği Hz. Mûsâ‟nın eli gibi tamamen nûrdur.

ġâh âĢığına sürekli cefâlarda bulunan, söz verip sözünde durmayan, kavuĢmanın ne- redeyse imkânsız olduğu bir sevgilidir. Hikâye boyunca Gedâ‟ya yaĢatacağı sıkıntıları, daha hikâyenin baĢlangıcındayken Gedâ‟nın, ġâh‟ın kim olduğunu sorduğu adam özetle- miĢtir:

Śordı ħalķuñ birine anda hemān Didi kimüñ nesi durur bu cüvān Aytdı iy Gedā-yı kūy-ı belā ġāh dirler bu Ģehr içinde aña

Ḳulı olmaġa kim ki ŧālib olur Aña rūy-ı celāli ġālib olur ġems-i ŧābānıdur bu devrānuñ ġįve bābında miŝli yoķ anuñ

Ĥüsni maĥbūblardan efzūndur Gerçi dirler el elden üstündür Žāhiren gerçi kim mülāyimdür Sen baña śor anı ne žālimdür Hicrinüñ yoķ durur hįç oranı

DüĢmenüm daħı sevmesin anı (ġG: 675-681)

Sevgili tamamen beĢeriyetten sıyrılmamıĢtır. Zaman zaman âĢığın duygularından et- kilendiği de olur. Ona tamamen ilgisiz değildir. Çok nadir de olsa âĢığına bakıĢlarıyla ve sözleriyle ihsânda bulunur. Uzun süre onu eĢiğinde göremediği zamanlarda merak edip sorar. Onun öldüğüne inandığında ağlar.

Gedâ‟ya yardım etmeye çalıĢan tellal, onu satılık bir köle kılığına sokarak satıĢa çı- karır. Gedâ‟yı tanıyan ġâh, bakıĢlarıyla ona ihsânda bulunur. Arada birçok naz ve niyaz olur fakat baĢkaları bunu anlayamaz:

ġāh baķdı Gedāsını bildi Gözi ucıyla merĥabā ķıldı

Arada oldı niçe nāz u niyāz

Vāķıf olmadı düĢmen-i ġammāz (ġG: 1262-1263)

Gedâ‟yı uzun süredir eĢiğinde göremeyen ġâh, onu merak ederek rakiplerden sorar. Rakipler, ġâh‟ın Gedâ‟ya olan hislerini anlamak için ġâh‟a onun öldüğünü söylerler. ġâh, bunun üzerine iki gözü iki çeĢme ağlayarak Gedâ‟nın yasını tutar. Ona çektirdiklerinden dolayı piĢmanlık duyar.

Çoğunlukla fiziksel özellikleriyle öne çıkan ġâh‟ın, zaman zaman mizacına dair ay- rıntılarla karĢılaĢmak da mümkündür. Örneğin, eserin ilerleyen bölümlerinde onun latîfe- den hoĢlanan, nüktedân biri olduğuna değinilir:

Bir žarįf-i cihān idi ol ġāh Ĥaž iderdi laŧįfeden her gāh Nüktedān idi pür-maǾārif idi

Sözleri nükte vü leŧāyif idi (ġG: 1271-1272)

ġâh‟ın, âĢığına cefâ etmesinin yanı sıra ona karĢı tamamen Ģefkatsiz olmadığı görü- lür. Onun eser boyunca bir değiĢime uğradığı söylenemez. Daha çok etkileyen fonksiyo- nundadır. Zaman zaman Ģâirin sözcülüğünü de yapar.

1.1.6.1.2. Ġkinci Dereceden KiĢiler

ġâir çoğu hikâyesinde, vermek istediği mesajı tam olarak aktarabilmek için baĢkah- ramanın yanında norm kiĢi olarak bilinen yardımcı kahramanlara da yer verir.

Norm kiĢi sosyal çevrenin oluĢmasına hizmet eden herhangi bir fon Ģahıstan daha boyutlu ve ferdiyet kazanan bir Ģahıstır. Romanda belli bir fonksiyon icra eder. Roman baĢkiĢisinin aksine norm Ģahıs romanda gaye olmaktan ziyade bir gayeyi gerçekleĢtirmek için kullanılan araçtır. Romanın protogonist Ģahsı ile toplum arasındaki bağlantıyı sağlayan araç olabilir. En basit an- lamda tezat yaratmak ve antitez olmak için kullanılabilir (Uç, 2006: 272).

1.1.6.1.2.1. Gedâ’nın ArkadaĢları

Gedâ‟nın dostları yardımcı Ģahıs fonksiyonundadırlar. Olaylar onların müdahalele- riyle Ģekillenir. Gedâ‟nın dostlarının nasıl kimseler olduklarına dair tanıtıcı bilgiler veril- memekle birlikte olaylar karĢısında takındıkları tavır ve konuĢmalarından, onların; hayata klasik bakan, dünya makam ve mevkilerine değer veren, aĢk derdinden anlamayan insanlar oldukları anlaĢılır. Gedâ‟nın aĢk derdiyle çektiği sıkıntıları anlayamayan aynı zamanda ona karĢı ilgisiz de kalamayan dostları, Gedâ‟ya nasihat ederler:

Hem-dem idinme ǾıĢķ pįĢesini Śıma Ǿırż u vaķar ĢįĢesini

Ħūblar Ģimdi bį-ĥaķįķatdür Anlaruñ ǾıĢķı Ǿayn-ı źilletdür

Kendini ħor u mübteźel itme ǾAķlını ǾıĢķuñ ile ŧaġıtma

Sen ki Ǿilm ile źü-fünūn olasın Ne revā ǾıĢķ ile zebūn olasın BaĢuña miĥnet-i maĥabbet üĢüp Saña düĢmez ki il diline düĢüp

Bir śaçı leylį sever diyeler Seni Mecnūn yirine baġlayalar Bilür anı cihānda ĥāl ehli Dile artuķ düĢer kemāl ehli

Saña el vere Ǿizzet eyleyeler Lāyıķ-ı śadr-ı devlet eyleyeler Muĥtemeldür ki pādiĢāh-ı cihān Seni ide güzįde-i erkān

Bir vaķar ehli kām-rān olasın

Ad ile sen de bir fülān olasın (ġG: 714-723)

Dostları, Gedâ‟ya karĢı Ģefkatlidirler. Sürekli ona yardım etmeye çalıĢırlar. “Dostları

onu can u gönülden koruyup ona derman ararlardı” anlamındaki beyit dostların Gedâ‟ya

Ģefkatle yaklaĢtıklarını gösterir:

Cān u dilden esirgeyüp anı

Uzun süre Gedâ‟ya destek olmaya çalıĢan dostları, bu iĢten kolayca pes etmezler. Gedâ‟nın onlara karĢı savunmalarını mantıklı bulmakla birlikte bir değiĢim yaĢamazlar:

Kelimātına itdiler çü nažar

Didiler kim delüden uślu ħaber (ġG: 770)

Dostları, Gedâ‟nın kararlı tavrı karĢısında bir Ģey yapamayacaklarını anladıklarında onu kendi hâline bırakırlar:

Acıyup derdmende yārānı

Ķodılar kendü ĥāline anı (ġG: 773)

Hikâyede olaylar arasında bir bütünlük olmadığından Ģahısların tavırlarının tutarlılığı ve sürekliliği tam olarak belirlenemez. Dostlar zaman zaman sahneye çıkıp geri çekilirler. Gedâ‟ya yardım etmeye çalıĢan dostları, onu bu hâlden kurtarabilmek için onun yanında ġâh‟ı yererler. Gedâ, onların bu eleĢtirilerini kabullenmez. Onlara karĢı ġâh‟ı savunur. Bu hâlin çözüm olmadığını gören dostları, üzgün bir Ģekilde oradan ayrılırlar:

Sözlerini iĢitdiler bir bir Olmadılar cevābına ķādir

Acıyup ķıldılar figān u enįn

Gitdiler her biri melūl u ĥazįn (ġG: 1109-1110)

1.1.6.1.3. KarĢı KiĢiler

Anlatı metinlerinde Ģahıs kadrosunu teĢkil eden kiĢiler, her zaman olumlu kiĢiler ola- rak karĢımıza çıkmazlar. Zaman zaman hikâye kahramanlarının karĢısında yer alan, gerilim oluĢturan, engel çıkaran Ģahıslar da bulunabilir. Uç, karĢı kiĢiyle ilgili muhalif, düĢman tanımlamalarını yapar. KarĢı kiĢinin insanın içinde de dıĢında da olabileceğine dikkat çe- ker. Onun bir kiĢi, bir Ģehir, bir mana, bir kavram ya da bir zıtlık da olabileceğini ifade eder. Nasıl evrende tezâd hayatın sürekliliğini sağlarsa, antagonist eylem veya kavram da romanın sürekliliğini sağlar (2006: 41).

1.1.6.1.3.1. Rakipler

Ġkinci dereceden kiĢiler bölümünde de sözü edilen bu rakipler, Gedâ‟nın karĢısında yer alırlar. Mesnevînin bazı kısımlarında sözü edilen bu kiĢiler canlı birer kiĢilik olarak görünmezler. Sadece düĢman olarak gösterilen bir kiĢi, ayrıntılı tanıtılır. Kahramanın dav-

ranıĢları tamamen tasvir edildiği gibidir. Gammaz, hileci, câhil, yalancı ve utanmaz bu adamın günâhkârlığı yüzüne de yansır, sûreten Ģeytâna benzer.

Yukarıda sözü edilen adamın iftiralarına ortaklık eden kimseler de karĢı kiĢilerdir. Kimler oldukları belirtilmeyen bu kimseler yalancı Ģahitlik yapan fesat çıkarıcı eĢekler Ģeklinde tanıtılırlar:

Didügi söze oldılar Ģāhid

Śıñarı bir niçe ħar-ı müfsid (ġG: 912)

Eserin ilerleyen bölümlerinde, Gedâ‟nın bedduasıyla rakiplerin tamamının genç yaĢta öldüğünden söz edilir. Mesnevînin olay örgüsü birbirinden bağımsız kesitler hâlinde ilerle- diğinden olsa gerek kötü kimseler ölenlerle sınırlı kalmaz. Bir grup rakip, ġâh‟ın Gedâ‟yı sevip sevmediğini test etmek için yine sahneye çıkar. ġâir, onları tanıtmaz. DavranıĢların- dan ve konuĢmalarından nasıl bir kiĢiliğe sahip oldukları anlaĢılır. Bu kıskanç kiĢiler yalan söyleyebilirler fakat ġâh‟ın üzüntüsüne ilgisiz kalamayacak kadar hassastırlar. Rakipler, ġâh‟ın ağlamalarına Ģahit olduklarında onun hâline üzülüp ağlarlar. Fitne çıkarmanın fayda vermeyeceğini fark eden rakipler hatalarını anlarlar. ġâh‟a, Gedâ‟nın ölmediğini, latîfe yapmak niyetiyle böyle bir yalana baĢvurduklarını söylerler:

Her biri āh idüp melūl oldı Gözleri ķanlu yaĢ ile ŧoldı

Bildiler cān bedenden ayrılmaz Arada fitne fāǿide ķılmaz Biri aġyāruñ itdi ķıyām Didi iy ġāh-ı muķtedā-yı enām Zindedür ol Gedā-yı bį-dermān

Ġarażumuz laŧįfe idi hemān (ġG: 1691-1694)

Rakip ortadan kalkmıĢ gibi görünse de bir türlü aradan çekilmez. ġâh, Gedâ‟yı kabul ettikten sonra, rakip yine devrededir. Onlar konuĢurlarken birdenbire rakip olaya dâhil olur. Gelen kiĢinin eski rakiplerden biri mi yoksa bir baĢkası mı olduğu belli değildir:

SöyleĢürken Gedā ile o ĥabįb

1.1.6.1.4. Dekoratif Durumdaki KiĢiler

Anlatı metinlerinde yer verilen fon Ģahıslar, eserin sosyal atmosferini oluĢturmada, olayları gerçek yaĢama yakınlaĢtırmada büyük bir fonksiyona sahiptirler.

Hikâye, roman ve tiyatronun Ģahıs kadrosu içinde, olay örgüsünün oluĢumunda doğrudan doğ- ruya herhangi bir iĢlevi olmayan veya yazarın sözünü okuyucuya iletme ile görevlendirilmemiĢ bulunan kahramanlar da vardır. Dekoratif unsur durumundaki kahraman, fon karakter veya fi- güran olarak da isimlendirilen bu kahramanlar, sadece anlatılan olay, durum, kahraman, zaman ve mekânın daha gerçekçi ve tabii bir görünüm kazanabilmesi için lüzumlu olan sosyal atmos- feri sağlamakla yükümlüdürler (ÇetiĢli, 2004: 71).

ġâir, Şâh u Gedâ‟da birçok fon Ģahıstan faydalanır. Olay örgüsünün oluĢumunda doğrudan iĢlevi olmayan bu kiĢiler, hikâyenin sosyal atmosferini oluĢtururlar. Örneğin At Meydanı‟nda ġâh‟ı gören Gedâ, onun kim olduğunu orada gördüğü birine sorar:

Śordı ħalķuñ birine anda hemān

Didi kimüñ nesi durur bu cüvān (ġG: 675)

Gedâ‟nın mektubunu ġâh‟a sunanların kim oldukları belirtilmez. ġâh, mutlu olduğu bir sırada, birileri Gedâ‟nın mektubunu getirerek ona sunar:

ġādmān iken ol gül-i ĥamrā

Śundılar nāme-i Gedāyı aña (ġG: 1061)

Gedâ‟nın, ġâh‟ın eĢiğine atıyla gelmesini haber veren birileri vardır fakat ġâh‟ın ar- kadaĢları mı, hizmetçileri mi oldukları belli değildir:

Didiler ġāha geldi bir atlu

Atlu ammā Ǿažįm heybetlü (ġG: 1292)

ġâh‟ın etrafında sürekli birileri bulunur. Örneğin, Gedâ onun evinin yakınına geldi- ğinde, selâm verme mesafesinde bulunmasına rağmen ġâh, onu baĢkalarına çağırtır. Gedâ‟yı çağıranların kimler oldukları belirtilmez. Bunların, ġâh‟ın hizmetçileri olma ihti- mali yüksektir:

Didi kim çaġıruñ o dervįĢi

Ol nemed-pūĢ-ı miĥnet-endįĢi (ġG: 1726)

Gedâ, aĢk derdiyle ızdırap içinde kıvranırken insanlar, ona Ģefkat gösterir. Büyük kü- çük herkes yanına toplanarak gece gündüz Gedâ‟nın hâlini sorar. Onun içinde bulunduğu bu duruma üzülenlerin de kim oldukları belirtilmez:

CemǾ olup yanına śiġār u kibār

Ħāŧırın śorar idi leyl ü nehār (ġG: 1621)

Şâh u Gedâ‟da yer alan diğer dekoratif unsur durumundaki Ģahıslar Ģu Ģekilde sırala-

nabilir:

Gedâ‟nın At Meydanı‟nda karĢılaĢtığı dört erkek güzelden üçü (ġG: 666), Gedâ‟nın delirdiği yönünde dedikodu yapanlar (ġG: 698, 701, 702), kerâmet sahibi velî (ġG: 743), satranç oynayanlardan biri (ġG: 852), satranç oynayanlar (ġG: 857), ġâh‟ın mektubunu Gedâ‟ya getirenler (ġG: 935), ġâh‟ın hasta olduğunu Gedâ‟ya haber getiren kiĢi (ġG: 995), Gedâ‟nın mektubunu ġâh‟a veren kiĢi (ġG: 1053, 1065).

Gedâ‟yı ġâh‟la karĢılaĢtıran tellal (ġG: 1239), Gedâ‟nın öğütleriyle değiĢen bahçıvan (ġG: 1348), ġâh‟ın yanındaki güzeller (ġG: 1369), Gedâ‟ya dövünmesi için taĢ getiren kiĢi (ġG: 1547), ġâh‟ı öven güzel (ġG: 1578), Gedâ‟nın ġâh‟a kavuĢamayacağına dair yorum yapanlar (ġG: 1620), Gedâ hastalandığında onu ġâh‟a götüren kiĢi (ġG: 1629), Gedâ‟ya soru soranlar (ġG: 1843).

Benzer Belgeler