II. HZ EBÛ BEKĠR DÖNEMĠ SĠYASĠ OLAYLARI
1. Hz Ebû Bekir’in Benî Sâide Örtmesinde Halife Seçilmesi
1.4. ġîî Ġmâmet Nazariyesi
ġîa, imamet ve hilafet kavramlarını birbirinden ayırır. Onlara göre “Halife veya Hilafet”; ġîî olmayan kimsenin, nass ve tayinle değil, baĢka yollarla Müslümanların baĢına geçmesiyle gerçekleĢir.156
“Ġmam veya Ġmamet” ise; nass ve tayinle belirlenen ġîî liderdir. Ġmamet daha çok ġîîlerce kullanılan bir tabirdir.157
Ancak tarih sürecine bakıldığında gerek Hz. Peygamber’den sonraki devirde seçimle iĢbaĢına gelen dört örnek yönetici, gerekse Emevi, Abbasi ve Osmanlı Hanedanlığı yö neticileri için tarihte genellikle “halife” unvanı kullanılmıĢtır.158
Küleynî, “Ġmâmet, Allah ve Raslü’nün hilafetidir; din baĢkanlığı, Müslümanların nizamı, dünyanın salahı ve müminlerin Ģerefidir; Ġslam’ın
153 Ku mmî/Nevbhati, Şiî Fırk alar, s. 62.
154
Küleynî, el-Kâfî, Da r a l-Kutub el-Ġsla miyyah, Qo m-Ġran 1985, I, 307.
155
el-Kâtib, Şiada Siyasal Düşüncenin Gelişimi, s. 27, Küleynî, Ravdatu’l-Kâfî, s. 246 den naklen, s. 292 ve 293.
156
Sünnile r bu tabiri kullan mayı terc ih et miĢlerdir.
157
Hasan Onat, “ġîî Ġma met Na za riyesi”, AÜİFD, Ankara 1992, XIX. s. 89.
158
Raşid Halifeler, Abbasi Halifeleri ve Osman lı Halifeleri ifadesi Ümmet arasında meĢhur olmuĢtur. Sabri Hizmetli, “Genel Olarak RaĢid Halifeler Dönemi Olaylar: Sonuçları ve Etkiler, s. 30.
48 nemalandığı kökü ve yükselen dalıdır”159
ifadeleriyle meselenin dini ve dünyevi yönünü de çerçevelemiĢtir. “Ġmamlar yeryüzünde Allah’ın halifeleridir”160; “Yeryüzü
hepsi imamların malıdır”161
sözleriyle imamın önemini, karakterini ve değerini kendine göre ifade etmiĢtir.
ġia’nın imamet konusunu usûl-ü dinden sayması bu konuya verdikleri önemi anlamamıza yeter. “Ġmamet din ve dünya iĢleri ile ilgili olarak herhangi bir Ģahsın Hz. Peygamber’e niyabetle umumi baĢkanlığıdır”. Bu manada bir baĢkanın bulunması aklen, Allah Teâlâ’ya gereklidir. Çünkü imamet lütuftur. Her lütuf Allah’a vacip olduğuna göre imamet de Allah’a vaciptir. Peygamberliğin vacip oluĢuna delalet eden her delil imametin vacip oluĢuna delalet eder. Çünkü imamet, vasıtasız olarak vahyi almanın dıĢında her vasfı ile peygamberlik makamına hilafet etmektir.162 Peygamberlik makamının sahibinin bulunması hikmet yönünden nasıl Allah’a vacipse bu da aynen öyledir. Ġmamet, ancak Allah Teâlâ’nın nassı ile yahut o Ġmamdan önceki Ġmamın, onun imametini beyânıyla tahakkuk eder; insanların seçmesiyle, istemesiyle olmaz; insanlar dilediklerini, Ġmam olarak tayin yahut dilediklerini azl hakkına da sahip değillerdir. Allah Teâlâ Hz. Peygamber’den sonra gelecek imamları tayin etmiĢ ve bu husus ümmete bildirmesi için Peygamberine emretmiĢtir.163
ġîîler imameti ister dinî ve dünyevî iĢlerde Peygamber’in bir vazife olduğunu ve ümmetten en seçkin kiĢi olması gerektiğini, evvelce yaptığı sonra yapacağı iĢler yüzünden hiçbir suretle kınanmaması, her hangi bir surette za’fa, ihmale düĢmemesi, soyunda bile kınanacak bir Ģeyin olmaması, hükümde taraf gütmemesi, bütün üstünlüklerde ümmetin en ileri kiĢi olması gerektir. Bu vasıflarsa, zatın masum olmasına bağlıdır ve ismet, Allah tarafından ihsan edilen bir Ģeydir. Bu bakımdan, peygamberlik hariç, imam, ümmetin en ileri olanıdır ve imamet Nübüvvet gibi ilahi
159 Küleynî, el-Kâfî, I, 193 160 Küleynî, el-Kâfî, I, 193 161 Küleynî, el-Kâfî, I, 407 162
Ebû Zehra, İslâm’da İtik âdî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, 46; Ġlhan, “ġia’da Usulu’d-Din”, s. 165.
163
ġehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, I, 117; Bağdadi, el-Fark Beyne’l-Fırak , s. 48; EĢ’arî, İlk Dönem İslam Mezhepleri, s. 48; Fığlalı, Çağımızda Îtîkâdi İslâm Mezhepleri s. 156; Ġmam Gazali, Batıniliğin İçyüzü, s. 81; Malatî, et-Tenbîh ve Red alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bida’, s. 40; Hasan Gü müĢoğlu, İslâm Akaid Sisteminde İmamet, (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Konya 1991, s 87.
49 vazifedir. Peygamberi nasıl Allah gönderdiyse, imamı da peygamberlerine Allah bildirir ve peygamberi Allah’ın emrini ümmete tebliği buyurur. Buna nazaran Allah’ın ve Peygamberin din ve dünya iĢlerinde veli olacak kiĢiyi, ümmetin seçimine bırakması, ġia’ya göre mümkün değildir.164
Ġmâmet meselesi usûl-ü dindendir. Ġnanmak gerekir. Ġmama ilâhî sıfatlar yüklenmiĢ ve Ġmama itaat, zaruri hale gelmiĢtir; çünkü onların buyrukları, Allahü Teâlâ’nın buyruklarıdır; nehiyleri de O’nun nehyidir; onlara itaat, Allah’a itaattır; onlara isyan, Allah’a isyandır…165
ġia içerisinde pek çok konuda farklı görüĢler vardır. En temel konu olan imamet konusunda da farklı görüĢler vardır. Ġmâmiyye ile Zeydiyye imâmeti farklı Ģekilde algılamıĢlardır. Zeydiyye, “Hz. Peygamber isim ve Ģahıs belirtmek suretiyle yerine bir imam vasiyet etmiĢ değildir. Ġmam, ancak vasıfları ile tanınabilir. TaĢıdığı vasıflar itibariyle Hz. Ali olmalıdır; çünkü o imamet için gerekli bütün Ģartları taĢımaktadır.”166
Onlara göre Hz. Ali, sahabenin en üstünü idi; dolayısıyla Hz. Ebû Bekir’den de üstün olduğunu iddia etmekle birlikte, Hz. Ebû Bekir ve Ömer’in hilafetini meĢru kabul edip diğer sahabileri tekfir etmemiĢlerdir.167
Zeydiyye’ye göre efdal, (en erdemli) yani en üstün olan varken mefdûlün (erdemli) yani daha az liyakatli ve faziletli kimsenin imameti caizdir. Daha faziletli imamın tercih edilmesine rağmen onların mefdûlün imametini meĢru kabul etmelerinde imametin dini bir esas olarak kabulünden ziyade, sadece siyasi bir mesele olarak görülmesinin etkili olduğu söylenebilir.168
Kendi aralarında bile derin görüĢ ayrılıklar olan ġîî fırkaların imamet konusundaki görüĢleri birbirini nakzederken, Ġslam’dan meydana gelen kopmalar ve
164 Gö lpınarlı, Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şîîlik , s. 72; Ġsferâyînî, et-Tabsîr fi’d-Dîn, s. 30-
37.
165 bkz. Fığ lalı, Çağımızda Îtîkâdi İslâm Mezhepleri, s. 157.
166 Bağdadi, el-Fark Beyne’l-Fırak , s. 32; Ġsferâyînî, et-Tabsîr fi ’d-Dîn, s. 24; Ebû Zehra, İslâm’da
İtikâdî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, s. 52.
167
Fığla lı, Çağımızda Îtîk âdi İslâm Mezhepleri s. 125; Ebû Zehra, İslâm’da İtik âdî, Siyasî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, s. 52; Ku mmî/Nevbahtî, Şîî Fırk alar, s. 183.
168
EĢ’arî, İlk Dönem İslam Mezhepleri, s. 85; Malatî, et-Tenbîh ve Red alâ Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bida’, s. 42; Ġsferâyînî, et-Tabsîr fi’d-Dîn, s. 25; Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 155; Hizmetli, “Genel Olarak RaĢid Halifeler Dönemi Olaylar: Sonuçları ve Etkiler, s. 33; Mehmet Hüseyn Demir, Zeydiyye’ye Göre İmamet ve İmamda Bulunması Gereken Özellikleri, (Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Yü ksek Lisans Tezi), Ġstanbul 2003, s. 6.
50 uzaklaĢmalar günümüz ġîîleri’nin de dikkatini çekmiĢtir. Ali ġeriati, “Ali Şiası
Safevî Şiası” adlı eserinde Safevî’lerden ġîîliğe birçok Ģeyin geçtiğini geniĢ olarak
açıklamıĢtır. Bununla birlikte kendinden önceki ġîî müelliflerin iddialarının da çoklarını kabul etmeye devam etmiĢtir. Hz. Ali’nin nassla imam olduğunu o da kabul etmekle beraber çok sivri olan bazı görüĢleri üslup farkıyla ortaya koymaktadır.169
ġia âlimleri, imamın nassla belirleneceğini ispat ettikten sonra nassla tayin edilenin kim olduğu sorusuna cevap verirler ve bu kiĢinin Rasûlullah’tan sonra araya hiç fasıla girmeksizin Hz. Ali olduğunu söylerler. Bu konuya delil olarak ayet ve hadislerden çokça delil getirirler. Ayrıca bunun yanında akli delilleri de ihmal etmezler. O’nun ilk Müslüman oluĢu, ilmi, cömertliği, zühdü ve sorumluluğu altındakilere karĢı gösterdiği adaleti sebebiyle Ġmameti ve Peygamber’in makamını hak ettiğini savunurlar.170