3.4. YUSUF İLE MENOFİS OYUNUNDA ANA METĠNSEL DÖNÜġÜMLER VE
3.4.1. Tarih Ötesi YaklaĢımdan Tarihselliğe: Yusuf‟un Mısır‟a GeliĢi….… 44
3.4.2.4. Halk Ġçin Kıtlık, Her Yerde ve Her zaman
Yusuf Mısır‟a yönetici olduktan sonra geçen yedi bolluk yılı alt metinde de ana metinde de spesifik bir olay üzerinden anlatılmaz. Yedi bolluk yılının geçtiği, bu sırada Yusuf‟un iki çocuğu olduğu bilgisi verilir. Sonra kıtlık yılları, kıtlığın Ģiddeti vurgulanarak anlatıcı tarafından aktarılır. Kıtlık yıllarının anlatımını ana metne taĢıyan yazar bu bölümde, kıtlığın bütün dünyada yaĢandığını ve herkesi eĢit etkilemediğini, egemenler ile halk arasındaki sınıfsal farka dikkat çekerek vurgulamaktadır.
61 Oyunda kıtlık yıllarının anlatımı, Torah metninin 41. ve 47. baplarından alıntılanan ayetlerin bir haham tarafından okunmasıyla baĢlar. Bu tabloda oyun kiĢileri Haham, Asyalı Ölü, Amerikalı Ölü, Afrikalı Ölü ve Avrupalı Ölü‟dür.
Metinde anlamsal dönüşüm, haham Torah‟tan ayetler okurken araya diğer oyun kiĢilerinin girmeleri ve hahamın kıtlıkla ilgili söylediklerinin ardından kendi deneyimlerini aktarmalarıyla gerçekleĢir. Bu dönüĢüm kıtlığın Yusuf‟un yaĢadığı döneme ve Mısır‟a has bir olgu olmadığı, dünya üzerine kıtlığın “her zaman” ve
“ezilenler için” olduğu vurgusunu taĢır. Hahamın “Ve bütün memleketlerde kıtlık vardı” cümlesini okumasından sonra ölüler araya girerler:
Asyalı Ölü: “Ve bütün memleketlerde kıtlık vardı.” Ne zaman? Bütün zamanlarda. Benim için bütün zamanlarda hep kıtlık vardı. Ben kaç kere, kaç kere kıtlıktan öldüm.
Avrupalı Ölü: Ben de.
[…]
Asyalı Ölü: Kaç kere, kaç kere aç kaldım. Tibet‟te aç kaldım, Çin‟de aç kaldım, Hindistan‟da aç kaldım, Birmanya‟da aç kaldım, Samatra‟da aç kaldım, Japonya‟da aç kaldım, yakın, orta, uzak, bütün doğularda aç kaldım.
Afrikalı Ölü: Ben de, ben de. Tunus‟ta aç kaldım, Fas‟ta aç kaldım.
Ümit Burnu‟nda aç kaldım, Tomboktu‟da aç kaldım, Kartaca‟da aç kaldım, sahralar, ormanlar, kuzey güney, bütün Afrika‟da aç kaldım.
[…]
Amerikalı Ölü: Ben de, ben de, […] New York‟ta aç kaldım, Kaliforniya‟da aç kaldım, Meksika‟da aç kaldım, Kanada‟da aç kaldım, Latin, Anglosakson ve yerli tüm Amerikalarda aç kaldım. (Nâzım Hikmet, 2013: 216).
Avrupalı, Amerikalı, Afrikalı ve Asyalı ölüler bu kıtalarda yaĢayan ezilen sınıfları temsil etmektedir. Yazarın bağlı olduğu Marksist dünya görüĢüne göre, tarih bir sınıf mücadeleleri tarihidir ve bütün toplumsal sistemlerde, toplumlar ezenler ve ezilenler olmak üzere iki baĢat sınıfa ayrılır. Marks ve Engels, Komünist Manifesto‟da bu ayrımı Ģöyle dile getirir: “Özgür ile köle, partisyen ile pleb, senyör ile serf, lonca ustası ile çırak, kısacası, ezen ile ezilen, birbiriyle sürekli bir karĢıtlık içinde bulunmuĢ, birbirine karĢı gizli ya da açık kesintisiz bir mücadele sürdürmüĢ[tür]” (Marks ve Engels, 2011: 116). Her toplumsal sistem servetin ezenler ile ezilenler arasında eĢitsiz paylaĢımına dayandığı için kıtlık gibi toplumsal olgular toplumun bütün kesimlerini aynı derecede etkilemez. Çıkarları birbiriyle uzlaĢmaz bir Ģekilde çeliĢen sınıflar arasındaki ayrım, ezilen sınıflar için felaket olan bir
62 durumu ezen sınıflar için tam tersine servetlerini büyütecek bir zemine dönüĢtürebilir.
Kıtlığın sadece ezilenlerin payına düĢtüğü, ezenler ile ezilenler arasındaki servetin dağılımı açısından eĢitsizlik, Torah metninden yapılan gizli alıntı ve ölülerin ona eklenen Ģu sözleriyle daha somut olarak vurgulanır:
Haham: Kavim ekmek için Firavun‟a feryad ettiler.
Asyalı Ölü: Kaç kere, kaç kere, kaç yerde, kaç yerde ben de, kavimlerim de Firavun‟a açlık için feryad ettiler.
Afrikalı Ölü: Ben de, kavimlerim de.
Avrupalı Ölü: Ben de, bizimkiler de.
Amerikalı Ölü: Ben de, benimkiler de. Kaç kere, kaç kere, kaç yerde, kaç yerde Firavun‟a açlık için feryad ettiler. (Nâzım Hikmet, 2013: 217).
Firavun yönetici konumunda olması dolayısıyla serveti elinde bulunduran ezen sınıfın temsilcisi durumundadır. Torah metninde halk kıtlık baĢlayınca ekmek vermesi için Firavun‟a feryat eder. Çünkü Firavun yedi bolluk yılı boyunca üretilen bütün buğdayı Yusuf‟un aracılığıyla toplamıĢ, kıtlık yılları gelince elinde buğdayı bulunmayan halk aç kalmıĢtır. Bu durum, yukarıda bahsettiğimiz çeliĢkinin somutlanmıĢ halidir. Asyalı, Amerikalı, Avrupalı ve Afrikalı ölüler ise ezen ve ezilenler arasındaki bu çeliĢkinin sadece kutsal metinde anlatılan döneme özgü olmadığını, ezilenlerin karınlarını doyurmak için bütün zamanlarda ve her yerde ezen sınıfın temsilcileriyle karĢı karĢıya geldiklerini anlatmaktadır. Yazarın burada vurgulamak istediği, açlığın sorumlusu olan Firavunların her yerde ve bütün zamanlarda var olduğudur.
Açlıktan ölümlere kıtlığın değil, toplumsal adaletsizliğin sebep olduğu;
ölülerin, hangi durumlarda öldüklerini anlattığı satırlarda en net ifadesini bulur.
Avrupalı ölü kendi hikâyesini Ģöyle anlatır: “Kaçıncı ölüĢümdü, benim de aklımda kalmamıĢ. […] Camekânları cennet bahçeleri gibi aydınlık bakkal dükkânları vardı.
Domuz etleri pembe, sığır etleri kanlı, tereyağları kehribar gibi ve konserve kutuları pırıl pırıldı. Ve ben kıtlıktan öldüm” (Nâzım Hikmet, 2013: 218). Burada ölümün asıl sebebinin kıtlık olmadığı vurgulanmaktadır. Açlıktan ölümlerin sebebi yiyecek maddesinin olmaması değil, birilerinin ona eriĢecek gücü varken baĢkalarının bu güçten yoksun bırakılmalarıdır.
63 Hahamın Torah‟tan okuduğu “Ve bütün memlekette ekmek yoktu” (K.M., Tekvin, 41/56; Nâzım Hikmet, 2013: 218) ifadesi Amerikalı ölü tarafından Ģöyle cevaplanır: “Yalan! YemiĢ bahçelerinde dallar meyvalarını taĢıyamıyorlardı”.
“Çünkü kıtlık çok ağırdı” (Nâzım Hikmet, 2013: 218) ifadesi ise Avrupalı ölü tarafından “Yalan!” sözüyle karĢılanır.
Denebilir ki, bu bölümde yazar, tabloya baĢka oyun kiĢileri katarak ve hahamın Torah‟tan okuduğu bölümlerin arasına bu kiĢilerin konuĢmalarını ekleyerek alt metindeki kıtlık anlatımını geniĢleterek ana metne taĢımıĢtır. Bu yolla metnin anlamını tamamen değiĢtirmiĢtir. Alt metinde kıtlığın ne kadar Ģiddetli olduğu anlatılmaktadır. Ana metinde ise kutsal metinde kıtlığın Ģiddetinin vurgulandığı ifadeler ölülerin sözleriyle anlamsal dönüşüme uğratılır. Ana metinde yaratılan yeni anlam, tarihsel süreç içinde ezilen sınıfların her zaman ve bütün dünyada açlıktan öldüğü, insanların yiyecek sıkıntısının çekmesinin sebebinin kıtlık değil, servetin eĢitsiz dağılımı olduğudur.