• Sonuç bulunamadı

Đspat faaliyeti, taraflardan davanın kazanılmasına yönelik olarak, beklenen bir çabadır. Taraflarca kalkışılan ispatlama çabaları ise, ispat eyleminin amacı ve sonuçlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Burada değinecek olacağımız ispat türleri;

asıl ispat, karşı ispat ve aksini ispattır.

Kural olarak bir vakıaya dayanan ya da iddiada bulunanın, başka bir ifadeyle de ispat yükü üzerinde olan tarafın ilk olarak ispat faaliyetine girişmesi gerekir. Đşte gerçekleşen bu ilk ispat faaliyeti asıl ispattır.

95 YILDIRIM Mehmet Kamil, Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, Kazancı Yayınları, Đstanbul 1990, s.40.

Đspat yükü üzerinde olan tarafça yapılan asıl ispattan sonra, hâkimde ya da mahkemede oluşan geçici kanaati sarsmak veya çürütmek üzere karşı tarafça yapılan ispat faaliyeti ise karşı ispat olarak adlandırılmaktadır.96

Asıl ispatın amacı, iddia olan vakıanın gerçekleştiği veya gerçekleşmediği hakkında hâkimde kanaat oluşturmaya çalışmak olduğu halde; karşı ispatla, hâkimde ispat yükü üzerinde olan tarafça oluşturulan kanaatin sarsılması ve karşı tarafın iddiasının doğruluğu hakkında şüphe uyandırılması olup, bu anlamda iki ispat türü arasında işlevsel olarak farklılık bulunmaktadır.97 Örneğin yapıldığı iddia edilen bir sözleşmeye ilişkin olarak sözleşme belgesinin sunulması asıl ispata ilişkin bir faaliyet iken; karşı tarafça sözleşmenin muvazaalı olduğuna ilişkin bir ispat faaliyeti karşı ispattır.

Aksini ispat ise, asıl ispat konusunu oluşturan vakıanın ispat edilmiş sayılmasından sonra karşı tarafça, o vakıanın aksinin ispat edilmesine yönelik olarak yapılan ispat faaliyetidir. Aksini ispat kural olarak, yasal karinelerin çürütülmesine yönelik ispat faaliyetidir.98 Burada, yasada belirtilen durumun varlığı halinde vakıanın ispatlanmış sayıldığı kabul edildiğinden, karşı taraf, ancak karinenin aksini ispat edebilirse başarılı olabilecektir.

Genel olarak aksini ispat ile karşı ispat birbirine karşılaştırılmakla birlikte; karşı ispatta, bir taraf asıl ispat faaliyetinde bulunur ve karşı taraf bunun gerçek olmadığını ispata çalışırken; aksini ispatta bu şekilde karşılıklı bir ispat faaliyeti bulunmamakta olup, karşı tarafın ispat etmiş sayıldığı bir vakıanın ispat edilmesi söz konusudur.

Örneğin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 73.maddesinde, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı belirtilmiş olduğundan, burada davacının, kira bedelinin emsal bedelden daha düşük olduğu yönündeki ispat faaliyeti aksini ispattır.

96 PEKCANITEZ-ATALAY-ÖZEKES, age, s.409.

97 PEKCANITEZ-ATALAY-ÖZEKES, age, s.409.

98 PEKCANITEZ-ATALAY-ÖZEKES, age, s.410.

B- DELĐL

1- KAVRAM

Şahısların hak iddialarıyla açmış oldukları dava ile elde edilmek istenilen amaç, bu iddialarının doğruluğunun ortaya çıkması ve sonuç olarak mahkemece lehe hüküm kurulmasını elde etmektir. Bu durum hem davacı hem de davalı için geçerli olup, lehe sonucun elde edilmesinin şartı, iddiaların ispat edilmesi suretiyle haklılığın ortaya konulmasıyla olacaktır. Đşte, “tarafların iddialarını dayandırdıkları veya çekişmeli olan maddi olay ve olguların ispatlanması için kullandıkları araçlar olan”99 delil; “yargıcın muhakeme sonucunda maddi olayı çözmesine ve böylece bunu sabit görmesine veya görmemesine hizmet eden araçlar”,100 “bir vakıanın doğruluğu hakkında hâkimi inandırmak için kullanılan vasıtalar,”101 “insanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare”102 olarak da tanımlanmıştır. Yine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 238.maddesinde delil; “davanın halline tesir edebilecek münazaalı hususları ispat için ikame olunur” hükmüyle ifade edilmiştir.

Genel olarak delil deyimi, delil muhtevasının öğrenilmesi ve değerlendirilmesi araçlarını, örneğin bilirkişi incelemesi ve keşfi de içine alacak şekilde kullanılmaktadır.103 Ayrıca delil ve delilin kaynağının da birbirine karıştırılarak, örneğin tanığın beyanı ile birlikte beyanda bulunan tanığa da delil denildiği görülmektedir.104

Açılmış olan davada, tarafların, iddialarının dayanaklarını ispatlayıp ispatlayamamaları dava ile ulaşmak istedikleri sonuç bakımından çok önemlidir. Đspat fonksiyonunun aracı olan deliller ise, uyuşmazlığın çözülmesi ve olayların aydınlatılmasına dayanak teşkil eder. Bunun sonucu olarak taraflar, iddialarını doğrulayan delillerini ellerinde olduğu kadarıyla, mahkemeye sunmak durumundadırlar.105

99 KURU-ARSLAN-YILMAZ, age, s.424;KURU, age.s.413; GÖZÜBÜYÜK, age, s.463, ALANGOYA, age, s.261; EDĐS, age, s.364; ÖNEN, age., s.207; KONURALP, age., s.8; SEVĐĞ Veysi, “Vergi Hukukumuzda Maddi Delil Kavramı Konusundaki Gelişmeler”, Đ ve MD., C.26, S.7, s.295.

100 TOROSLU, age., s.160.

101 PEKCANITEZ-ATALAY-ÖZEKES, age, s.412; POSTACIOĞLU, age, s.528.

102 Türk Dil Kurumu Sözlüğü, www.tdkterim.gov.tr/bts/

103 KARAKOÇ Yusuf, Türk Vergi Yargılaması Hukukunda Delil Sistemi, Đzmir 1994, s.9.

104 KUNTER-YENĐSEY, age, s.531.

105 Şenlen SUNAY, age, s.32.

Uyuşmazlıklar, genelde bir hakkın varlığı veya yokluğu çerçevesinde kendini gösterir ve hakkın varlığı veya yokluğu, yasaların öngördüğü kanıtlama araçları, yani delillerle somutlaşır. Bu halde delil, yasal kalıplar içerisinde elde edilip yasal yöntemlere göre ileri sürüldüğünde uyuşmazlığı sona erdirici bir işleve sahiptir.106

Öte yandan delil ya da kanıtlar, tarafların olduğu kadar mahkemelerin de karar verirken başlıca dayanaklarındadır. Taraflar arasında bulunan husumet sonucu mahkemelerin önüne taşınan uyuşmazlıklar genellikle delillerle çözülür. Böylelikle mahkemeler geniş bir takdir yetkisinden sıyrılarak, somut kıstaslar olan delillerle olayı aydınlatır.

Sonuç olarak denilebilir ki delil, ispat faaliyetinde kullanılan ve öncesinde mahkeme dışında gerçekleşmiş olan vakıaların yargılamaya aktarılmasını sağlayan ve vakıayı temsile ve yansıtmaya elverişli olan inandırma araçlarıdır.107 Dolayısıyla deliller sayesinde, mahkeme veya hâkimin bizzat şahit olmadığı olay ve vakıaların, mahkemenin gözünde canlandırılması sağlanır.

2- DELĐLLERĐN ÖZELLĐKLERĐ

a) Akılcı ve Gerçekçi Olması

Deliller, akla ve mantığa uygun olmalı, bunun yanı sıra da gerçekçi yani rasyonel olmalıdır. Ancak, aklın ve bilimin kabul ettiği hususlar delil niteliğini kazanabilirler.108 Öte yandan deliller gerçekçi olmalı, yani gerçeğin bir parçasını oluşturmalı ve beş duyudan biriyle algılanabilmelidir.109 Bir başka ifadeyle delillerin, akılcı olmalarının yanında gerçeği akla uygun olarak ifade edebilmeleri gerekir.

Đnsanların iç dünyalarına hitap eden şeylerin delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.110 Hâkim, kanaatini bir falcının kehanetine 111 veya içinden gelen bir sese dayandıramaz.112

106 TUTUMLU, age, s.21.

107 PEKCANITEZ-ATALAY-ÖZEKES, age, s.412.

108 PARLAK, agt, s.50.

109 TOROSLU, age., s.162.

110 PARLAK, agt., s.50.

111 KUNTER-YENĐSEY, age, s.533; TOROSLU, age, s.162.

112 ELÇĐM, agt, s.50.

Benzer Belgeler