• Sonuç bulunamadı

ĐRAN AZERBAYCANI’NIN SOSYO-KÜLTÜREL ÖZELLĐKLERĐ

Đran’ın büyük bölümü eski zamanlardan beri Türk yurdu olmuştur. Türkistan ve Anadolu coğrafyasını birleştiren bu önemli bölge, göçler sırasında Türklerin Türkistan’dan Anadolu’ya geçiş yolu olmuştur. Blaga’nın belirttiği gibi, Anadolu’nun Türkleşmesinden önce Đran’ın Türkleşmesi tamamlanmış ve bu durum Anadolu’nun Türkleşmesine önemli katkılarda bulunmuştur (Blaga, 1997: 312).

Đran’da Türkler, Selçuklular, Kara Koyunlular, Ak Koyunlular, Safeviler ve Kaçarlar gibi büyük Türk devletleri kurmuşlardır. Selçuklu Đmparatorluğu’ndan önce bu bölgede Türk varlığı görülse de, Selçuklu Đmparatorluğu ile birlikte Türk topluluklarının Horasan, Kirman, Fars, Irak ve Azerbaycan bölgesinde yoğunlaştığını görüyoruz. Ordu ve saray dilinin Türkçe olması dönemin Farsça edebî dilini etkilemiş ve birçok Türkçe sözcük Farsçaya geçmiştir. Bu dönemde Selçuklu sarayında Fars edebiyatı gelişmiş ve Şehname gibi önemli eserler ortaya çıkmıştır.

Đran’da yaşayan Türkler yalnız Azeri Türkleri değildir. Đran’ın yer yer her tarafına yayılan, Avşarlar, Halaçlar, Kaçarlar, Karapapaklar, Kiresunlular, Türkmenler, Şahsevenler ve Kaşkaylar, göçebe veya yerleşik şekilde Đran’ın çeşitli kentlerinde yaşamaktadırlar.

Đran nüfusunun % 40’ü kırsal yerleşim yerlerinde yaşamaktadır. % 10’u ise hâlâ göçebe hayatı sürer (Blaga, 1997: 11). Bu göçebe insanların tamamına yakını Türklerdir (Kafkasyalı, 2002: 20).

4.1. Đran Azerbaycanı’ndaki Türkler ile Diğer Etnik Gruplar ve Bunların Sosyo-Kültürel Özellikleri

Đran’ın Azerbaycan bölgesi, Türk kültürünün en canlı olduğu bölgelerindendir. Đran Azerbaycanı zengin bir halk edebiyatına sahiptir. Azerbaycan âşık şiiri yaratıcılarının önemli simalarının çoğu son 500 yılda Đran Azerbaycanı’ndan çıkmıştır.

Bu gün Đran’da Türk kültürü araştırmaları birkaç yabancı grup tarafından yapılmaktadır. Yerli araştırmacılar ise bireysel kültürel çalışmalar yürütmektedirler. Ali Kemali, Ali Tebrizli, Dr. Hüseyin Feyzullahi, Heyder Bayat, Prof. Dr. Cevat Heyet, Hüseyin Güneyli gibi birçok araştırmacı Đran’da Türk kültürü hakkında değerli çalışmalar yapmışlardır.

4.1.1. Azerbaycan Türkleri

Azerbaycan’da yaşayan Türkler için genel olarak “Azeri” tabiri kullanılsa da aslında Azeri adlı bir millet yoktur. Azeri, “Azerbaycan coğrafyasında yaşayanlar” anlamında kullanılmakta olup, etnik değil coğrafi bir kimliği temsil eder. Azerbaycan Cumhuriyeti, Đran Azerbaycanı, Irak ve Türkiye Türkleri Oğuz boyundandır. Bu sebeple Azerbaycan coğrafyasında yaşayan Türklere “Azerbaycan Türkleri” olarak hitap etmek daha uygundur. Azerbaycan coğrafyasında birçok Türk boyu karışarak günümüzdeki Azerbaycan Türklerini oluşturmuşlardır.

Azerbaycan Türkleri, Türkiye sınırından itibaren, Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil, Kazvin, Zencan, Hamedan Eyaletlerinin tamamında ve Gilan Eyaleti’nin kuzey kesiminde yaşamaktadırlar. 162.700 km2 alana sahip olan bu bölgede yaşayanların %90’ını Azerbaycan Türkleri oluşturmaktadır. Nüfus yoğunluğu km2’ye 78.1 (2006 sayımına göre) kişi olup, nüfusun yarısı şehirlerde yaşamaktadır. Azerbaycan Türklerinin diğer bölümü ise Tahran ve Fars eyaletlerinde bulunmaktadır. Azerbaycan Türklerinin ancak yarısı okuma- yazma bilmektedir. En yüksek okuma-yazma oranı Tebriz’de olup, bu oran % 80 civarındadır. Đran’da Azerbaycan Türklerinin yoğun olarak yaşadıkları başlıca

şehirler, Tebriz, Urmiye, Erdebil, Zencan, Halhal, Hamedan, Kazvin, Merend, Makü, Salmas, Hoy ve Sulduz’dur (Balbay, 2005: 120).

Azerbaycan Türklerinin büyük kısmı Şii mezhebinden olmasına karşın, Urmiye Gölü’nün batısında, Urmiye ile Hoy arasında 300 000 civarında Sünni Azerbaycan Türkü de bulunmaktadır. Azerbaycan Türkleri, Batı Türkçesi’nin Azeri lehçesini kullanmakta olup, bu lehçe Anadolu Türkçesi’ne yakındır ve kolay

anlaşılmaktadır. Resmi dil olan Farsça’dan sonra en yaygın dil, Azerbaycan Türkçesi’dir. Azerbaycan Türklerinin yoğun olduğu eyaletlerden, büyük yatırım ve iş olanakları bulunan Tahran, Đsfahan ve Şiraz gibi şehirlere göç sürmektedir. Đran yönetimi uyguladığı planlı siyasetlerde bu göçü teşvik etmekte ve ülkenin kuzeybatısındaki Azeri yoğunluğu eritmeye çalışmaktadır.

4.1.2. Avşar Türkleri

XII. yüzyılda Đran’ın Huzistan eyaletinde Avşarların yaşadığı bilinmektedir. Safevi Devleti döneminde de Suriye Avşarlarının bir kısmı Đran’a göç etmiştir. Faruk Sümer’in tespitine göre Đran’daki büyük Avşar topluluğunu, Anadolu’dan ve Halep’ten göç eden Avşarlar oluşturmuştur (Sümer, 1965: 286).

16. yüzyılın başlarında Avşarlar, Anadolu’dan yine Đran’a göçerek Urmiye’den Herat’a kadar olan geniş bir bölgede yerleşmişlerdir. Şah Đsmail bu Avşarları özellikle Horasan sınırını korumakla görevlendirmiştir. Daha sonra Avşarların Kırklu oymağından olan Nadir Şah liderliğinde, Safevilerin son dönemlerinde oluşan otorite boşluğunda Avşar Hanedanlığı’nı (1736-1747) kurmuşlardır.

Avşarların büyük çoğunluğu göçebe bir hayat tarzını sürdürmekte, bir bölümü ise tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir. Đran’ın geniş sınırları içerisinde dağınık ve düzensiz bir hâlde yayılmış olduklarından belirli bir bölgede etkinlik oluşturamamışlardır. Đran Avşarları, günümüzde, Urmiye Gölü’nün kuzey batısında ve Hamedan Eyaleti içerisinde dağınık halde yaşamaktadırlar.

4.1.3. Karapapak Türkleri

Siyah astragan kalpak giydikleri için Karapapak olarak adlandırılan Karapapak Türkleri, Urmiye Gölü’nün güneydoğusunda yaşarlar. Burada 190.000 nüfuslu Sulduz şehrinin 100.000’ini Karapapaklar oluşturmaktadır. Sulduz

şehrindeki Kürtler şafi, Karapapaklar ise Şii’dir. Karapapakların büyük çoğunluğu

şimdiki Azerbaycan Devleti içerisinde yaşamaktadır. Bunları Gürcistan’da yaşayan Karapapaklar takip etmektedir. Türkiye’de yaşayan Karapapakların sayısı

da Đran’dakilerden az değildir. Bugün Türkiye’nin Kars ili ve ilçelerine bağlı 140 köyde, Ağrı ve Sivas civarında da Karapapaklar yaşamaktadırlar.

Karapapak Türkleri Đran’da yaşamakta oldukları bölgeye 1810-1825 yıllarında gelmişlerdir. Bugün yaşadıkları bölge Karapapaklara Fethali Şah’ın oğlu Abbas Mirza tarafından bir fermanla verilmiştir. Evvelce boş bir alan olan Sulduz ve çevresinin nüfusu Karapapak Türklerinin gelişi ile artmaya başlamıştır. Sulduz şehrinin kurucuları Karapapaklardır.

Karapapak Türkleri çevreleriyle uyumları ile bilinirler. Dürüst ve mert insanlardır. Sosyal ilişkileri güçlü bir toplumdur.

Karapapak Türklerinde ataerkil aile tipi vardır. Karapapaklarda erkekler 20- 22 yaşlarında, kızlar ise 18 yaşlarında evlenmektedir. Her ailenin asgari üç çocuğu olmaktadır.

Karapapaklarda çocuğa adını babası veya dedesi koyar. Çocuğa ad konulduğu gün kurban kesilir. Kurbanı çocuğa adını koyan kişi hediye eder. Çocuğun kulağına üç defa ezan okunur. Doğduğu gün, ay ile ilgili veya dini içerikli bir isim koyulur. Đkiz çocuklara Ömer Osman veya Hasan-Hüseyin adları koyulur. Bazen de eski adlar yaşasın diye çocuklara babasının ve dedesinin ismi konulur.

4.1.4. Kaçar Türkleri

Đran tarihinde son Türk hükümdarı olan Kaçarlar 1925’e kadar Đran’da hüküm sürmüşlerdir. Bu sülaleden sonra yabancı güçler vasıtasıyla Đran yönetiminden Türkler çıkarılmışlardır.

1794’ten 1925’e kadar Đran’da hüküm süren Kaçarlar, Đran tarihinde çok etkili olmuştur. Zeki Velidi Togan, Kaçarların Azerbaycan’daki en eski Türk uruğu (boyu) olduğunu söylemekte ve Ağaç-Eriler adlı bir Türk boyuyla alakalı olduklarını belirtmektedir (Togan, 1981: 44). Đran’ın merkez bölgesinde bulunan Ağacari (Ağaç-eri) kenti bu düşünceyi desteklemektedir. Faruk Sümer, Kaçarların

Anadolu’da Yozgat bölgesinde yaşayan Boz-Ok Türklerinden oldukları ve Ak Koyunlu devrinde Đran’a göç ettikleri kanısındadır (Sümer, 1965: 156).

4.1.5. Şahseven Türkleri

Şahseven Türkleri Đran Azerbaycanı’nın kuzeydoğusunda yer alan Mugan Ovası’nda yaşamaktadırlar. Mugan Ovası’nı Araz Nehri ikiye böler. Kuzeydeki kısmı Şimdiki Azerbaycan Cumhuriyeti içerisinde, güneydeki kısmı ise Đran Azerbaycanı içerisinde kalmaktadır. Mugan ve yöresinde Azerbaycan Türkçesi konuşulmaktadır.

Şahsevenler Oğuz Türklerindendir. XI. yy. dan beri bölgede yaşamaktadırlar.

Şah Đsmail döneminde Kızılbaş adıyla bilinirken, Şah Abbas tarafından Şahseven ismi verilmiştir (Kalafat, 2005: 95).

Şahseven Türklerinde göçebe kültürü hakimdir. Göç etmeyen Şahseven Türkü çevresinde hoş karşılanmaz. Göçte içtimai durumu iyi olan aileler önden giderler. Göç zamanı bütün aile seferber olur. Ailede yemek yapmak, süt sağmak kadınlara, çobanlık, kuzuculuk ise erkeklere aittir.

Şahseven Türklerinde, evliler arasında boşanma görünmez. Evlenmiş çiftler ahte vefa ile ömürlerini doldururlar (Kalafat, 2005: 106).

4.1.6. Kiresunlu Türkleri

Giresunlu veya Kiresunlu Türk toplumu Đran Azerbaycanı’nın Türkiye sınırında olan Hoy, Salmas ve Urmiye Gölü’nün batı kesiminde yaşamaktadırlar.

Đran Azerbaycanı’nda bu toplumun Karadeniz’in Giresun bölgesinden geldikleri kanaati hakimdir (Kalafat, 2005: 131). Kiresunlu Türkleri Çepni Türkmenlerindendir. Şafi mezhebinde olan Kiresunlu Türkleri Karadeniz ile Azerbaycan ağızları arasında bir lehçe ile konuşurlar.

Kiresunlularda uzak bir yerden köyüne gelen birisi, evine gitmeden evvel ilkin mezarlığa gider. Orada yatmakta olan aile büyüklerini ziyaret eder. Ziyaret ettiği mezarların toprağından bir parça alıp ağzına atar. Bu uygulama “ata kültü”

ile ilgilidir (Kalafat, 2005: 132). Ata ruhlarına saygılı davranmak Türk inanç sisteminde önemli bir yer tutar. Geleneksel Đslam’ın tezahürlerinden olan bu uygulama Türk halkları arasında çok yaygındır ve Göktürk dönemine kadar uzanan bir uygulama derinliği vardır.

4.1.7. Kürtler

Đran Azerbaycanı içerisinde yaşayan halkın % 8’ini Kürtler oluşturmaktadır.

Đran Azerbaycanı içerisinde yaşayan Türk olmayan en büyük gurubu Kürtler oluşturmaktadır. Kürtler, Đran Azerbaycanı içerisinde Batı Azerbaycan Eyaleti’nin güney kesimleri ile Türkiye-Đran sınır bölgelerinde yaşamaktadırlar. Qasımlo, Batı Azerbaycan Eyaleti’nin güney kesimlerini Đran Kürdistanı’nın kuzeyi olarak tanımlamaktadır (Qasımlo, 1991: 6). Halbuki Kürdistan Eyaleti Batı Azerbaycan Eyaleti’nin güney kısmında yer almaktadır ve Batı Azerbaycan 1000 yıldır Türklerin yaşadığı bir coğrafyadır.

Batı Azerbaycan Eyaleti’nin kuzeyinde Makü vilâyetinin çevresinde Milan, Celali ve Heyderanlu Kürt aşiretleri dağınık şekilde yaşamaktadır. Kürtlerin yaşadığı diğer bir Azerbaycan şehri ise Hoy’dur. Hoy kentinde yaşayan Kürtlerin oranı % 10 olarak tahmin edilmektedir (Avşarlı, 2008). Hoy-Urmiye arasında bulunan Salmas bölgesinde de Kürt aşiretleri yaşamaktadır. Salmas şehir nüfusunun %10’u, köylerle birlikte bölge nüfusunun ise % 30’unu Kürtlerin oluşturduğu tahmin edilmektedir (Avşarlı, 2008). Azerbaycan’ın batı bölgelerinin merkezi konumunda olan Urmiye şehri Azerbaycan’ın en eski ve tarihi

şehirlerindendir. Urmiye bölge nüfusunun da %30’unu Kürtler oluşturmaktadır. Sulduz Bölgesi Urmiye Gölü’nün güneyinde bulunmaktadır. Bu bölgede Karapapak Türklerinin yanı sıra Zaza, Piran ve Mamış Kürt aşiretleri de yaşamaktadır. Türkler Sulduz (Negedeh) şehri ve civarında, Kürtler ise Üşnü ve Hana (Piranşehr) şehirleri ve civarında yaşamaktadırlar. Bölge nüfusunun %40’nı Türkler %60’nı ise Kürtler oluşturmaktadır (Avşarlı, 2008). Kürtlerin yaşadığı bir diğer bölge olan Soğukbulak eski bir Türk yurdu olmasına rağmen maalesef zaman içerisinde tamamen Kürtleşmiştir. Günümüzde Soğukbulak şehri Mahabat olarak anılmaktadır. Batı Azerbaycan’ın Güney bölgelerinde Koşaçay, Sayınkala, ve

Tikantepe şehirleri bulunmaktadır. Koşaçay Kürtlerin en az sızabildikleri şehirdir. Bu üç bölgede de ortalama %25 oranında Kürt olduğu öngörülmektedir (Avşarlı, 2008).

Batı Azerbaycan Eyaleti’nin kuzeyinde Urmiye, Makü, Salmas ve Hoy

şehirlerinde yaşayan Kürtler Türkiye Kürtlerine yakınken, güneyinde yaşayan Kürtler daha çok Irak Kürtlerine yakındır.

4.2. Đran Azerbaycanı Dışında Yaşayan Türkler ve Bunların Sosyo- Kültürel Özellikleri

Đran Türklerinden Türkmenler, Kaşkaylar ve Halaç Türkleri Đran Azerbaycanı dışında yaşamaktadırlar. Bunlar arasında Türkmenler, Đran’da, Azerbaycan Türklerinden sonra en kalabalık Türk gurubudur.

4.2.1. Türkmen Türkleri

Đran’da, Azerbaycan Türklerinden sonra en büyük Türk gurubunu Türkmenler oluşturur. Đran’ın kuzeydoğusunda yoğunlaşan Türkmenlerin, din ve bilim adamları vasıtasıyla, Türk kültürüne ve Anadolu’nun Türkleşmesine büyük katkıları olmuştur. (Blaga, 1997: 312). Dil bakımından Đran Türkmen ağzı, Doğu Oğuz Türkçesi’nin devamı olup, Türkmen Türkçesinden çok, Batı Türkçesi’nin devamı olan Türkiye ve Azerbaycan Türkçesi’ne yakındır.

Türkmenlerin nüfusu 3 milyonun üzerindedir. Azerbaycan Türklerinin ve Kaşkayların aksine tamamı Sünnidir. Türkmenler çoğunlukla Mazenderan Eyaleti’nin doğusunda Gorgan ve Türkmen Sahra denilen Đran-Türkmenistan sınırına yakın verimli arazilerde yerleşmişlerdir (Balbay, 2005: 124). Kırsal ve dağlık kesimlerdeki Türkmenler halen, oba adı verilen evlerde yaşamaktadır. Türkmenler, Đran’daki soydaşlarımız arasında Türklüklerini en çok koruyan toplum olarak kabul edilmektedir. Türkmenler Türkiye’ye olan bağlılıkları, cesaretleri ve inançları ile önemli özellikler taşımaktadırlar. Kuzeyde Türkmenistan Devleti’nin bağımsızlığına kavuşması sonrasında Đran’daki Türkmenlerin milliyetçilik duygularında da ciddi bir uyanış oluşmaya başlamıştır.

Ancak Şii Đran Devleti tarafından özellikle Sünni olmaları nedeniyle büyük bir ihmale uğramış olan Türkmen toplumu, eğitim ve sağlık konularında çok geri kalmış olup aydın kesim de yok denecek kadar azdır.

Türkmenistan sınırları yanında yaşayan Đran Türkmenleri, adet ve geleneklerini korumuşlardır. Đran Türkmenleri hakkında Prof Dr. Sultan Tulu önemli araştırmalarda bulunmuştur. Đran Azerbaycanı Türkleri ve Đran Türkmenleri her zaman bir dayanışma içerisinde bulunmuşlardır. Güney Azerbaycan’da Azerbaycan Türklerinin çıkardığı “Đnkilap Yolunda” adlı bir dergi, 1981–1988 yılları arasında Türkmenler için “Galam Ucu” adıyla 2 sayısı yayımlanan bir özel ek çıkarmıştır. Bu sayıda Đran Türkmenleri hakkında tanıtıcı bilgiler verilmiştir (Tulu, 1988: 80).

4.2.2. Kaşkay Türkleri

Kaşkay adının Kaşgar şehri ve Özbekistan’daki Kaşka Derya ile bağlantılı olduğu görüşleri vardır (Caferoğlu, 1966: 126). Soy olarak Oğuz Türklerinden gelen Kaşkay Türkleri, Hülagü Han zamanında Kaşgar’dan Đran’a gelip yerleşmişlerdir. Đranlı tarihçi Said Nefisi, 1607- 1618 yılları arasındaki Osmanlı-

Đran savaşı esnasında Kaşkayların Osmanlılarla olan yakınlığı sebebiyle, Şah Abbas tarafından Đran’ın güney illerine göçürülerek Azerbaycan’dan uzaklaştırıldığını yazmıştır (Nefisi, 1965: 178).

Đran Türklüğünün Merkez Türklerinden olan Kaşkaylar, Đran’ın Đsfahan, Fars, Şiraz, Buşehr ve Huzistan gölgesinde yaşamaktadırlar. Kaşkaylar, Đran’da kısmen göçebe hayat süren, oldukça büyük ve kalabalık bir Türk boyudur. Genellikle kış aylarını Đran Körfezi’nin doğusundaki Zagros Dağları’nın doğu eteklerinde geçirirler. Đlkbahara doğru kuzeyde Đsfahan Eyaleti’ne çıkan Kaşkaylar, kış başlangıcında ise tekrar güneye dönmektedirler. Sayıları net olarak bilinmemesine rağmen göçerler dahil 3 milyon civarında nüfusları olduğu tahmin edilmektedir (Kalafat, 2005: 28)

Yılda iki defa göç eden Kaşkayların ilk göçü ilkbaharda, ikinci göçü sonbaharda olur. Göçün kesin tarihini, hayvanların sağlık durumu, yem durumu

gibi faktörler belirler. Göçe katılacak olanlara ve göçün süresine yaşlı erkeklerden oluşan ‘aksakallar’ karar verir. Aksakallar göçün zamanını fala bakarak ve istişareye yatarak belirlerler. Kaşkaylarda göç planlı bir şekilde yapılır. Binlerce insan hiçbir kargaşa yaşanmadan yer değiştirir. Göç boyunca izlenecek yol, konaklanacak yerler önceden belirlenir. Göç, Kaşkay Türklerinin en önemli kültürel gelenekleridir.

Kaykayların en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Geniş ve verimli arazileri olması nedeniyle hayvancılıktan sonraki en önemli geçim kaynakları tarımdır. Tarım ve hayvancılık yapmalarından dolayı kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilen Kaşkaylar, şehir hayatına pek ilgi duymamışlardır.

Hayvancılık ve dokuma iç içe geçmiş ekonomik faaliyetlerdir. Bu sebeple hayvancılığın yoğun şekilde yapıldığı Kaşkaylarda dokumacılığında gelişmiş olduğunu görmekteyiz. Hayvanlardan elde ettikleri yünleri önce ip haline getiren Kaşkaylar, bu ipleri doğal bitkilerden yararlanarak çeşitli renklerde boyarlar ve bunları dokumacılıkta kullanırlar. Eskiden beri el dokumacılığına önem veren Kaşkayların halı, kilim, keçe ve çadır dokumaları ünlüdür. Günümüzde Kaşkay halıları Đran halısı adıyla dünyanın dört bir yanında pek çok evi süslemektedir.

Göçebe kültüre sahip olan Kaşkaylarda bu özelliklerinden dolayı sözlü edebiyat gelişmiştir (Kalafat, 2005: 35).

Kaşkay Türkmen ailesinde erkeğin sözü geçer. Ailenin en yaşlı erkeği en fazla sözü geçen ferttir. Kaşkay sosyal hayatında erkek 20 yaşından sonra evlenir. Kızların evlenme yaşı ortalama 15’tir. Kaşkay töresine göre ilk önce ailenin büyük erkek evladı evlenir (Kalafat, 2005: 41).

4.2.3. Halaç Türkleri

En eski Türk boylarından olan Halaç Türkleri bu gün Đran’ın Tahran, Kum, Erak kentleri çevresinde yaşamaktadır. Bu Türkler 20. yüzyılın başlarında Minorski’nin Halaç Türklerinden yaptığı derlemelerle bilim dünyasına tanıtılmıştır (Özkan, 2003: 83).

4.3. Đran Azerbaycanı’nda Sosyo-Kültürel Sorunlar

Đran Azerbaycanı’nda en önemli sosyo-kültürel sorun, Đran’ın 1925 yılından sonra Fars hakimiyetine girmesiyle başlayan Farslaştırma, dolayısıyla diğer etnik unsurlar üzerinde uygulanan asimilasyon politikasıdır. Diğer bütün sosyo-kültürel sorunlar bundan kaynaklanmaktadır. Bu başlık altında Farsçılığın gelişmesiyle Türklere uygulanan asimilasyon politikaları işlenecektir.

4.3.1. Đran’da Fars Milliyetçiliğinin Geçirdiği Evreler

Đran’ın çağdaş tarihinde Fars milliyetçiliğinin gelişim süreci üç aşamaya ayrılabilir. Đlk aşama Modern Fars Milliyetçiliği aşamasıdır. Đkinci aşama Geleneksel Fars Milliyetçiliği, üçüncü ve en son aşama ise Đranlılık aşamasıdır (Bayır, 2001). 1997 yılından sonra Cumhurbaşkanı olan Hatemi, Fars milliyetçiliğinin yapısında değişiklikler yaparak Đranlılık safhasına geçişi başlatmıştır.

4.3.1.1. Modern Fars Milliyetçiliği

Modern Fars milliyetçiliği, dinden ziyade dili milli birliğin temeli saymaktadır. Bu ideoloji Fars dilinde konuşan, yerel etnik farklılıkları ortadan kaldırıp Farslık temelinde bir Đran Devleti yaratmayı hedef alan Fars şovenizminin temelini oluşturmuştur. Etnik farklılıkları ve devletin federatif yapısını ortadan kaldırmak için de Ari ırkı efsanesi uydurulmuş ve faşistlerin ırkçılığına eşit zorba Fars ırkçılığı ileri çıkmıştır (Rehimoğlu, 2001: 353)

Đran milli kimliğini, Fars milli kimliği olarak kabul eden Modern Fars milliyetçiliği, Đslam karşıtı ve batıya dönük bir düşünsel yapıya sahiptir. Ülke genelinde diğer dillerde konuşan etnik grupları Farslaştırmayı esas alan bir ideolojidir. 1924-1979 yılları arasında etkili olmuş Pehlevi Hanedanı ile gündeme gelmiştir (Bayır, 2001: 5).

Kaçar hanedanının devrilmesiyle iktidara gelen Modern Fars milliyetçiliği Batı'nın Đran'a ekonomik, siyasal ve kültürel olarak girmesi karşısında, tepkisel olarak gelişmeye başlamıştır (Keskin, 2005: 23). Modern milliyetçilik ilk etapta

Batı karşıtı olarak ortaya çıkmasına rağmen gelişme sürecinde batılılaşmayı benimsemiştir. Modern Fars milliyetçiliği, modernleşme ve Batılılaşma kavramlarını ideolojinin ayrılmaz unsurları olarak görmüş ve bünyesinde barındırmıştır.

Modern Fars milliyetçiliğinin gelişip yaygınlaşmasında, Đran No Gazetesi, Kave Dergisi, Ayenda Dergisi ve Đranşehr Dergisi gibi basın yayın organları ile

Đran Demokrat Partisi önemli rol oynamıştır.

Türk düşmanlığı ile donatılan Fars milliyetçiliği, diğer halkları Farslaştırmak ana fikri üzerine kurulmuştur. Arap ve Đslam karşıtı olarak gelişme gösteren Modern Farsçılık, Đslam dininden ziyade Zerdüşt dinini daha makbul saymıştır. Batıcı bir anlayışla modernleşme taraftarıdır. Fars milliyetçiliği Ari ırkını Đran'ın ilk sakinleri ve uygarlık kuran kavim sayan bir tarihsel varsayım üzerine kurulmuştur.

Fars milliyetçilerine göre, Đran halkları tarihsel süreç içerisinde Farsçanın dışında başka dilleri de benimsemişlerdir. Mesela, Azerbaycan'da yaşayan halk Türkleşmiştir. Đddiaya göre, Azerbaycanlılar sadece Türkçe konuşmaktadırlar ama etnik köken itibarı ile Türk değildirler. Modern Fars milliyetçilere göre Đran'da Türklerden sonra en büyük tehlike Đslam ve Araplardır.

1925'te Đran ordusunda görevli ve anne tarafından Azeri Türkü, baba tarafından ise Fars olan Rıza Pehlevi'nin, Đngilizlerin yardımıyla Kaçar Hanedanı’nı tasfiye ederek iktidarı ele geçirmesiyle birlikte Modern Fars milliyetçiliği iktidara gelmiştir. Rıza Şah Pehlevi'nin uyguladığı politikalar Fars milliyetçilerinin isteklerini ve belki de daha fazlasını gerçekleştirmeyi amaçlamıştır (Bayır, 2001: 9).

4.3.1.2. Geleneksel Fars Milliyetçiliği

Đran milli kimliğini Şii olarak inşa etmeye çalışan Geleneksel Fars milliyetçiliği, 19. yüzyılda Batı karşıtı olarak ortaya çıkmıştır. Batıyı kötülüğün kaynağı olarak görmekte ve Batı karşıtı hareketlere dini ve milli gerekçeler

sunmaktadır. Gelenekseller, Fars dilini Đslam'ın ikinci dili olarak kabul ederler. Siyasal Đslam ile özdeşleşen Geleneksel Fars milliyetçiliği 1979'da Đran Đslam Devrimi ile iktidara gelmiştir. Geleneksel Fars milliyetçiliği, toplumsal tabanını tüccarlar, mollalar ve dindar kesim içinde bulmuştur (Keskin, 2005: 29). Đran'da

Şii mezhebine mensup insanların oranı yaklaşık %90 olarak tahmin edilmektedir.

Şiilik bu coğrafyada yaşayan çeşitli etnik grupları birleştiren tutkal konumundadır. Geleneksel Fars Milliyetçiliği fikrinin oluşumunda Cemalettin Afgani’nin

Benzer Belgeler