• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM:

2. TÜRK ĐNANÇ SĐSTEMĐ VE UYGULAMALARINDA ŞĐMŞEK VE YILDIRIM

2.3. HALK ĐNANIŞLARI VE YILDIRIM

Şimşek ve yıldırım halk inanışlarında, daha önceki bölümde ayrıntılarına yer verilen Rüzgâr gibi, oldukça geniş yer alan unsurlardır.

Daha önce de değinildiği gibi Türk inanış ve düşünüş sistemi doğa temelli bir sistemdir. Bu nedenle sistemin temellerini doğa olayları oluşturur. Tabii doğa olayları, doğal unsurları ile beraber pek çok mistik inanış da bu sistemin içine dâhil olmuştur.

Türkler zaman içinde pek çok dini inanışı kabul etmişlerdir. Ancak temel inanışlarını yeni dine sindirmeyi de başarmışlardır. Müslümanlığı tercih eden Anadolu Türkleri de gündelik hayatlarında şimşek, yıldırım, gök gürültüsü ile ilgili pek çok inanışları bulunmaktadır.

Gök gürlerken besmele çekilmezse insanın başına yıldırım düşer.176 Yağmur yağarken ocağın başında oturulursa eve bacadan yıldırım düşer. Đnek sağılırken gök gürlerse ineğin sütü kesilir.

Gök gürleyince herkilin üstüne birer okkalık üç taşı ayrı ayrı vurmalı. O yıl bereket olur. Pertev Naili BORATAV’a göre:

174 Mircea Eliade(1999), a.g.e., s. 53. 175 Mircea Eliade(1999), a.g.e., s. 61.

“Gök gürlerken ambarlara vurmak, bu tabiat olayının bereket gücüne bir işaret olsa gerektir. Antalya Yörüklerinin bir inanışına göre ise gök gürlemesi gökte meleklerle zebanilerin dövüşleri sırasında değneklerinin çıkardıkları sestir.” 177

Gök gürleyince bereket olsun diye ambar kapısı taşlanmalıdır.

Gök gürleyince baltayı sapından tutarak üç defa baştan başa herkilin üzerinde gezdirince bereket olur.

Gök gürleyince başına kırmızı örtü örtülürse yıldırım iner.178

Đlkbaharda ilk gök gürültüsü işitildiği zaman bolluk olsun diye ambarlara taşla vururlar, elleriyle ceplerine zengin olalım diye vururlar.

Gelin gök gürlerken çitinin ucunu düğümleyip loğusalıkta açarsa kolay doğurur.179

Anadolu’da alınan inanç örnekleri daha çok bereket ile ilgili inanışlardır. Yıldırım ile ilgili inanışlarda önceki döneme ait mistik yaklaşımlar artık kaybolmaya başladığı görülür. Ancak, taş ile yıldırım inanışları arasındaki ilişki dikkat çekicidir. Đnsanlar, gök gürlediğinde ambarları taşlamakta, taş ile çeşitli uygulamalar yapmaktadırlar. Türklerin taşlarla ilgili geliştirdikleri pek çok inanış olduğu biliniyor. Hatta bir “yıldırım taşı” deyiminin, kaş isimli madenin varlığı da bilinmektedir. Bu inanışlar da eski döneme ait bu inançların birer yansıması olmalıdır.

Anadolu’dan alınan inanç örneklerinde, yıldırım ve şimşeğin insan zihnindeki etkisinin devam ettiği ancak Đslami bir görünüş sergilediği görülmektedir. Gök gürlediğinde besmele çekmek, şahadet getirmek gibi uygulamalar buna örnektir.

177 Pertev Naili Boratav(1994), 100 Soruda Türk Folkloru(Đstanbul), s. 46.

178 Đstanbul’da Halk Adet ve Đtikatları, Halk Bilgisi Haberleri,35. S., Nisan–1934, , s. 316.

179 Şevket ( Trabzon Đli Tedrisat Müfettişi)(1930), Trabzon Đli’nde Halk Adet ve Đtikatları, Halk

Başına kırmızı örtü örttüğünde yıldırımın düşeceğine dair inanışın da yıldırım ve ateş arasındaki ilişkiden kaynaklanması kuvvetle muhtemeldir. Kırmızı ateşe yakın bir renktir. Yıldırım ile ateş arasındaki ilişki ise gayet açıktır. Ateş, yıldırımın doğal bir sonucudur. Türklerin ateş çevresinde geliştirdiği pek çok inanç bulunmaktadır. Bu inançlarla yıldırım arasındaki ilişkiye diğer bölümlerde değinilecektir.

Eski Bulgarlarda yurda yıldırım düşse söndürmeye koşmazlarmış hatta ona yaklaşmak da iyi gelmezmiş. Yurt yanıp bitene kadar uzakta seyredip dururlarmış ve tanrıdan günahları için merhamet dilerlermiş. Yıldırım düşen yurda tanrının öfkesi düşmüş diye düşünürlermiş hatta bu lanetli yerden göçüp giderlermiş. 180

Yazın ilk gök gürlemesinde sıçrarsan büyürsün, ilk kez gök gürültüsünü duyunca yere yatmalı, sıçramalı ve arka arkaya “esenliğe-sağlığa, azaldığa- zenginliğe !” demek gerekir. Böyle yapıldığında sağlık da zenginlik de gelir. Gök gürleyip yağmur yağdığında horoz ötse afete, belaya delalettir. Bu horozu su kıyısına götürüp suya sokarlar. Đlk yangın öncesinde yağmur yağsa yel yangını olur. Yıldırım düştüğünde ağaç altında durursan yıldırım çarpar, yani şeytan yıldırım taşlarından kaçıp ağaç altına saklanır. Yıldırım düştüğünde kadınların, kızların yanında durmak iyi gelmez. Şeytan bu vakitte kadınların kızların yanına sığınır. Şeytana vurduğunda insana da vurması muhtemeldir. Yıldırım düştüğünde yanan yurdu suyla ne kadar söndürürsen söndür yangın sönmez. Yıldırımın yaktığı ateşi kara sığır sütünü sağıp söndürmek mümkündür. Eskiler kara sığır sütü yıldırımı geri döndürür diye düşünmüşler. Yıldırım düşmesini seyretmek iyi gelmez. Şeytanı vururken insanı vurması da muhtemeldir. Gök gürlediğinde patates ekersen patates bol ürün verir. 181

Tatarlardan alınan bu inançlarda eski Türk inanışlarını daha hâkim olduğu dikkati çeker. Yıldırım ve şeytan ile ilgili bağdaştırmalar devam etmektedirler. Yıldırım tanrı tarafından şeytanı öldürmek üzere gönderilen bir cezalandırma aracıdır. Đnsanlara da ancak şeytana yakın durumlarda bulunduklarında etki eder. Şeytan, ağaç altlarında, kadın ve kızların yakınlarında bulunur kabul edilmektedir.

180 Tatar Mifları (Đyeler, Irımnar, Fallar, Đm-Tomnar, Sınamışlar, Yolalar), Đkinci Kitap, Kazan

1999, s. 235-236.

Yıldırımın düştüğü yer lanetlenmiş kabul edilmektedir. Çünkü yıldırım, şeytanın bulunduğu mekâna gönderilmektedir. Đnsanlar bu yangını söndürmedikleri gibi bu yeri tamamen terk de edebilmektedirler.

Bu inanışlarda dikkati çeken bir başka nokta ilk olanın özel kabul edilmesidir. Đlk gök gürlemesi özeldir. Mitoloji zaten, ilklerin taşıdığı bu özel mana üzerinde kurulmuş anlatılardan oluşur. Đlk olan önemlidir özeldir, ilk olanı takip edenler sadece ilk olanın tekrarıdır.

Yıldırımı söndürmek için su kullanılmaz. Suyun bu yangına faydasının olmayacağı düşünülür. Yıldırımın yarattığı yangına karşı sadece kara sığır sütü kullanılmaktadır. Yıldırıma yapılan saçılarda özellikle süt özel bir yer almaktadır. Bu saçıların ayrıntılarına önceki bölümlerde değinilmişti. Ancak bu noktada sütün özellikle karasığır sütü olması dikkat çekicidir.

“Eski Türklerin mitolojisine göre tanırının başlıca silahı, esas değişmez özelliğidir. Yıldırımın çakmasını iyi bir belirti olarak yorduklarından eski Türkler, bundan duydukları sevinci yıldırımın düştüğü yerde dans edip göklere ok atmakla bildirirler. Genellikle, yıldırımdan çok korkan Moğollardan farklı olarak, Türkler yıldırımın ilk çakışını yeni yılın gelişi olarak kabul ederler, yıldırım çaktığı zaman atlarını koşturarak, bağrışıp çağrışıp göğe ok atarlar. Göğe ok atmak Türk mitolojik Türk mitolojik düşüncesinde tanrıyı selamlamayı, onun silahını kabul etmeyi simgeler. Türkler gökten inen silahların, yıldırımın hamisi tarafından gönderildiğine inanırlar. Köroğlu’nun gökten düşen yıldırım parçasından hazırlanmış mısri kılıcı da, bu bakımdan aynı derecede kutsal idi.

182

Đnançlara göre yıldırım tanrısı yeri kirli varlıklardan temizlemek için kendi evlatlarını yeryüzüne gönderir. O, kendi iradesini burada kahramanları aracılığıyla gösterir. K. Potanin’e göre, bozkurt yıldırım tanrısı (ruhu) olarak düşünülürdü. Yıldırım tanrısının Şamanlarla bağlılığı veya onun bir şaman gibi tasavvur olunması fikrini de ilk defa Potanin ileri sürmüş, bu inanca dayanarak

yazar, şamanın davla vurarak ses çıkarmasını yıldırımın çakmasına benzetmiştir.183

Yukarıda belirtilen Azeri Türklerine ait inançlarda ise diğer Türk topluluklarından farklı inançlar yer almaktadır. Bir kere Azeri Türkleri yıldırımı korkulması gereken bir olay olarak değil, sevinçle karşılanması gereken bir olay olarak algılamışlardır. Bu sevinçlerini göğe ok atıp sevinç çığlıkları atıp at koşturarak belirtirlerdi. Bu hareketlerin yorumu araştırıcıdan araştırıcıya farklılık da göstermektedir. Kimi araştırmacı bu hareketleri kötü ruhları kovmak için yapılan etkinlikler olarak yorumlarken, kimisi yıldırım gibi bir tanrısal bir olaya karşı gösterilen sevinç etkinlikleri olarak yorumlayabilmektedir.

Benzer Belgeler