• Sonuç bulunamadı

Đşçilerin Lehe Yorum Yapılarak Korunması

BÖLÜM 2: ĐŞYERĐ DEVRĐNDE ĐŞÇĐNĐN KORUNMASI

2.2. Đşçilerin Lehe Yorum Yapılarak Korunması

Anayasa'ca Devletin, çalışanların hayat seviyelerinin yükseltilmesini, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortamın oluşmasını sağlamak için gerekli önlemleri alması hükme bağlanmıştır (Any. md. 49). Bu nedenle işçilerin anılan amaçla çıkarılan yasalarla korunduğu bilinmektedir. Bu bakımdan iş hakimi ve diğer uygulayıcılar Đş Kanunlarını Anayasanın öngördüğü doğrultuda yorumlamaları gerekir. Ancak, işçileri korumak için yapılan yasalarda her hüküm işçi lehine düzenlenmiş olmayabilir. Sadece boşluk bulunan ve açıklık taşımayan hükümlerin yorumu ve yasa boşluklarının doldurulmasında da işçilerin korunması söz konusu edilebilir. Böyle durumlarda öğreti ve Yargıtay işçi lehine yorumu kabul etmektedirler. Kanun hükümleri sözü ve özüyle uygulanmalıdır. Yasalar düzenlediği konularda açık ve objektif olmalıdır. Hiç bir yasa hükmü sözleriyle açık bir kural getirmiş olmasına rağmen yoruma tabi tutulamaz. Đş hakimi iş mevzuatında yorumlamak zorunda kaldığı açık olmayan hükümleri, "işçinin korunması ilkesi" doğrultusunda işçi lehine yorumlamak zorundadır. Yargıtay’ın 1958 tarihli Yargıtay Đçtihadı Birleştirme Kararında (Yargıtay ĐBK, 27.5.1955, E. 15 K. 5, RG 26.9.1955, 10117. ) "Đş Hukukuna ait hükümlerin tefsirinde tereddüt halinde işçinin lehine olan hal şeklinin kabul edilmesi, Đş Hukukunun ana kaidelerindendir. Genel bir planda, yorum yapılırken Đş Hukukunun işçileri koruyucu niteliğinin gözden kaçırılmaması gereğinin tanınmış hukukçular tarafından da ifade" edildiğine işaret olunmaktadır. Kararda, sadece duraksama halinde işçi yararına yorum yapılabileceği kabul edildiğine göre, bundan, duraksama olmayan hallerde böyle bir yoruma gidilemeyeceği sonucuna varılacaktır. Yargıtay’ın başka bir kararına göre de, bir iş sözleşmesinde birbiriyle çelişen kurallara yer verilmişse, Đş Hukukunun işçiyi koruyucu temel ilkesi gereği olarak işçi yararına olan kural dikkate alınmalıdır (Günay, 2004:102).

Anayasada da açıkça beliren işçiyi koruma amacının Đş Hukuku alanında gerçekleştirilebilmesi için bir yandan mevzuat çıkarılmakta, öte yandan, mevzuatın açık olmayan hükümlerinin yorumlanmasında ve boşlukların doldurulmasında bu amaç göz önünde tutulmaktadır. Nitekim Yargıtay, Đş Hukukunda duraksama doğuran hükümlerin yorumlanmasında işçi yararının gözetilmesini gerekli görmektedir (Çelik,2003:20).

56

Đş ilişkilerini düzenleyen kuralların yeterli açıklık ve kesinlikten uzak, ikircikli bir anlatıma sahip olmaları halinde kuralın anlamının, işçinin çıkarına uygun olacak

şekilde yorumlanarak saptanması, işçinin korunması bakımından Đş Hukukunun önemli bir yöntemini oluşturur. Bu yöntem, Đş Hukukunda şüpheye düşülen hallerde yorumun, iş ilişkisinin zayıf süjesi olarak işçi lehine yapılmasını öngören bir yorum ilkesidir (Mollamahmutoğlu, 2004:13).

Đşçinin iş ilişkisindeki zayıf konumu, Đş Hukukuna ait herhangi bir kuralın anlamında tereddüt yaşanması halinde işçi lehine yorum yapılmasını gerektirir. Ancak bir konu işçinin aleyhine de olsa yasada netlikle düzenlenmişse, işçi lehine yorum yoluyla yasayı hiçe saymak mümkün değildir, yasal çözüme itibar edilir (Akyiğit; 2008:43). 2.2.1. Đşçi Lehine Yorum Đlkesinin Sınırları

Đşçi lehine yorum sınırsız olarak düşünülmemelidir. Đş Hukukunun amacının "işçiyi korumak" olmakla birlikte toplum yaran Đle bu korumanın çatıştırılmamasına dikkat edilmelidir. Gerçekten işçinin korunması, durumunun geliştirilmesi ilkesi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun gerekleriyle çatışmamalıdır. Đşçiler ülkenin ekonomik bünyesinin kaldırabileceği ölçüde korunabilecektir. Đşçi ve işveren kuruluşlarının devletin asgari Ölçüde müdahalesiyle işçilerin çalışma şartlarını toplu iş sözleşmeleriyle belirlemeleri demokratik ülkelerde söz konusu olmaktadır. Ülkemizde sermaye ile emek arasındaki karşılıklı münasebetleri düzenleyen hukuki esasları; Borçlar Kanunu'nun bütünüyle özel hukuk çerçevesi içinde kalan bir anlayışı değil, liberal düşünceden uzaklaşılarak yerine, devletin sözleşmeleri denetleyen kamu düzeni düşüncesi etkilemektedir. Bu nedenle Đş Hukukunda işçiyi koruyucu hükümler çoğu kez emredici hukuk kuralları ile güvence altına alınmışlardır. Kamu düzeninin etkisi, ilke olarak, Đşverene karşı ve yalnız işçinin yararınadır.

Đş Hukukunun işçiyi koruma amacı ve sosyal politika gereği işçinin değil, işverenin sözleşme serbestisi kısıtlanmış bulunmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak, Đş Kanunu'nun hizmet sözleşmesini düzenleyen buyurucu hükümleri de etkilenmiştir. Anılan buyuruculuk, mutlak değil, nispidir. Emredici hükümlerin işçilere bahşettiği haklar ve işverenlere yüklediği borçlar bir asgarî sının gösterdiği için bu sınırın altına hiç bir zaman inilemez; fakat sınırın aşılarak işçiye daha fazla haklar verilmesine ve işverene daha ileri derecede borçlar yüklenmesine bir engel bulunmamaktadır. Nispi

57

emrediciliğe "sosyal kamu düzeni" de denilmektedir. Sosyal kamu düzeni hükümleri işçi yararına asgari şartlar (taban) tespit edip; azami had (tavan)için bir sınır öngörmediğinden bunların üstünde, yani işçinin daha yararına olarak toplu iş sözleşmesiyle veya hizmet akdiyle hak ve menfaatler kararlaştırılabilir. Kanunu'nun buyurucu kurallarına aykırı düşen toplu iş sözleşmesi hükümlerine geçerlik tanınamaz. Ne var ki tarafların işçiye daha fazla hak tanıyan hükümleri kabul etmelerine de bir engel yoktur. Toplu iş sözleşmesinde teknik zorunluluk ve umulmayan durumlarda dahi ücretin bir kısmını teminat altına alan hükümler konulduğunda, tarafların asıl amaçlarının söz edilen hallerde de işçi ücretlerini güvence altına almak olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda hükmün bu kesimine dokunulmadan toplu iş sözleşmesini, Kanunu'nun buyurucu hükümlerine göre yorumlamak gerekir (Günay, 2004:102-103). 2.2.2.1. Toplum Yararı

Đş Hukukunun amacı işçinin korunmasıdır. Ancak, işçiyi koruma çabalarının sınırsız olacağı düşünülmemelidir. Đşçinin korunmasına ve sosyal adaletin gerçekleştirilmesine ilişkin düzenlemeler bu amacın en önemli dayanağı olan toplum yararı ile çatışmamalıdır. Gerçekten, işçinin korunması ve durumunun geliştirilmesi yolundaki sosyal görüş ülkenin iktisadi koşullarıyla sınırlıdır. Đşçi ancak Ülkenin iktisadi bünyesinin kaldırabileceği ölçüde korunacaktır. Bu esasa uymak ve katlanmak işçinin de yararınadır. Çünkü ülkenin iktisadi bünyesinin taşıyamayacağı sosyal yüklerin altına sokulması halinde yıkılacağı ve bunun herkesle birlikte işçiye de zarar vereceği kuşkusuzdur. Bu arada hemen belirtmeliyiz ki, toplum yararına ilişkin sınırın tam olarak çizilmesinin güçlüğü de açıktır. Demokratik düzene bağlı ülkelerde bu sınırın çizilmesinde işçi ve işveren taraflarına özerklik tanınmakta ve devlet müdahalesi sadece zorunlu durumlar için ön görülmektedir. Uygulamada hakim, söz konusu sınırı araştırırken yürürlükteki (pozitif) hukuk kuralları ile bağlıdır (Çelik, 2003:20).

2.2.2.2. Mevzuatın Çizdiği Sınır

Mevzuatın açık olmayan hükümlerinin yorumlanmasında, yukarıda belirttiğimiz gibi, hâkimin Đş Hukukunun işçiyi koruyucu karakterini göz önünde tutacağı kuşkusuzdur. Ancak, bundan, mevzuatın bütün hükümlerinin işçi yararına uygulanacağı anlamı çıkarılamaz. Herhangi bir yorumu gerektirmeyecek kadar

58

açık bir hüküm, işçi yararına yorumla hükmün sözüne aykırı sonuç doğuracak biçimde uygulanamaz. Bir hükmün, hakkaniyet ve sosyal adalete aykırılığı söz konusu ise, bunun anılan ilkelere uygun olarak düzenlenmesi konusunda yetkili olan yasama organıdır. Hâkim, sadece yürürlükteki acık hükmü uygulamak zorundadır. Anayasa Mahkemesine göre de kanun hükmünün açık ve belirli olduğu durumda "yorum yapmak hukuk kurallarına aykırı düşer. Bir metin okunur okunmaz anlaşılmaz, başka anlamlara olanak verecek kadar duraksamalar doğuracak nitelikte kapalı veya yanlışlık apaçık ise ancak o zaman yoruma gidilir (Çelik, 2003:21).