• Sonuç bulunamadı

Üroflovmetri ve rezidüel idrarın değerlendirilmesi:

2.12. Ürodinamik Laboratuar Testleri

2.12.1. Üroflovmetri ve rezidüel idrarın değerlendirilmesi:

İdrar akım hızını ölçmek için yapılan noninvaziv bir testtir. Mesanenin boşaltım fonksiyonu hakkında fikir verir

Günümüz üroflovmetrilerinde ölçüm için ağırlık transducerleri veya dönen disk metodu kullanılmaktadır. Hasta özel bir kabın içine idrarını yapar, bu kap transducer vasıtasıyla bilgisayara bağlıdır veya dönen bir diskin üzerine yapılan idrar sonrası diskin sabit bir hızla dönmesi için gerekli kuvvet miktarı ve bu gücün akım ile oranlaması ile sonuçlar elde edilir.

Üroflov yapılacak hasta iyi hidrate olmalı ve mesanesi iyice dolu olmalıdır. İşenen idrar hacminin 150 ml’nin altında kaldığı hallerde yorum yapmak zor olup yanlış tahminler yapılabilir. Hastanın her zamanki akımlarına benzer bir akım tespit etmek önemlidir ve böyle olup olmadığı hastaya sorulmalıdır. Güvenilir bilgi için test 2-3 kez tekrar edilmelidir (200,201).

Yapılan idrar hacmi ve hızı otomatik olarak ölçülür, işeme eğrisi grafik olarak belirlenir. Hastanın işediği idrar miktarı olan işenen hacim ‘Vcomp’ olarak; ölçülebilen akımın ortaya çıktığı zaman süreci akım süresi ‘TQ’ olarak; hastanın işeme süresince idrar yapmak için uğraştığı total süre işeme zamanı ‘T100’ olarak; hastanın idrarını yaparken ulaştığı en yüksek hız ‘Qmax’ olarak; işenen idrar hacminin akım süresine bölünmesiyle elde edilen değer olan ortalama akım hızı ‘Qave’ olarak ifade edilmektedir. Normalde idrar akım hızı erkeklerde 20-25 ml/sn, kadınlarda 25-30 ml/sn’dir. Bu değerlerin ilerleyen yaşla birlikte azalacağı unutulmamalıdır. Genellikle 10-15 ml/sn’den az olan bir akım hızı patolojik kabul edilir.

Üroflovmetri tanı koyma amaçlı kullanılmaz daha ziyade, rezidüel idrar ölçümüyle birleştirildiğinde, işeme eyleminin etkinliğini taramada hızlı ve ekonomik bir araç olarak karşımıza çıkar. Çünkü, idrar akım hızı detrüsör adalesinin kasılmasına, üretral açıklık ve sfinkter gevşemesine bağlıdır. Üroflovun düşük olması detrüsör adalesinin iyi

kasılamamasına, sfinkterlerin yeterince gevşeyememesine veya mesane boynundan itibaren eksternal üretral meatusa kadar herhangi bir yerde mevcut bir obstrüksiyona bağlı olabilir.

BPH, üretra darlığı, detrüsör-sfinkter-dissinerjisi ( DSD ), atonik mesane ve diabetik sistopati üroflovun değişik etyolojilere bağlı azaldığı çeşitli hastalıklardır. Anormal üroflovmetrisi olan hastalarda, işeme problemlerinin izahı açısından daha ileri tetkik yapmak gerekir.

2.12.2. Sistometri:

Mesanenin depolama fonksiyonunu ve dolum fazında mesanenin hassasiyetini anlamak için yapılan çok önemli bir testtir. Sistometri süresince, mesane dolarken ortaya çıkan basınç ölçüldüğü gibi kendiliğinden veya provakasyon testleri ile ( öksürme, su sesi, elleri ıslatma, pozisyon değiştirme gibi ) ortaya çıkabilen istemsiz kasılmalar da

gösterilebilir. Bu tetkik sayesinde mesane kapasitesi, mesane içi basınç, mesanenin hassasiyeti ve kompliansı rakamsal olarak ve eğriler halinde kaydedilir. Sistometri aletine bağlı basınç veya ağırlık transduceri vardır. Ölçümler bu cihazlar vasıtasıyla otomatik olarak yapılırken tetkiklerle ilgili çeşitli grafikler izlenip bazı manevralar yaptırılıp mesanenin bunlara yanıtı izlenebilir.

Sistometri esnasında mesaneyi doldurmak için sıvı veya gaz kullanılır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan izotonik NaCl verilerek yapılan sistometridir. Sistometri

esnasında kullanılan sıvı vücut sıcaklığına eşit ya da yakın olmalıdır. Dolum hızı ICS tarafından standardize edilmiştir:

<10 ml/dk yavaş dolum 10-100 ml/dk orta hız dolum

>100 ml/dk hızlı dolum

Sistometriye başlamadan hastaya idrar yaptırılır. Bunu takiben takılan kateter ile önce mesanede rezidüel idrarın kalıp kalmadığı araştırılır. Sonra da işleme başlanır. Tetkik mesaneye takılan iki yollu bir kateter ve rektal yoldan konan bir rektomanometri kateteri yardımıyla yapılır. Genellikle 6-12 F kateterler kullanılır. Mesaneye konan kateterin bir ucu içeriye sıvı gönderen pompaya diğeri de basınç transducerına bağlıdır. İntraabdominal

basıncın ölçüldüğü balonlu veya valvli rektal tüp de yine başka bir basınç transducerına bağlanır. Böylece hem intravezikal basınç (Pves), hem intraabdominal basınç (Pabd), hem de ikisinin farkı olan gerçek detrüsör basıncını

( Pves-Pabd= Pdet) saptamak mümkün olur.

Mesane belirli bir hızla sıvı vermek suretiyle doldurulur. Mesane duyumu, dolum esnasında hastaya mesane dolum derecesini fark edip etmediği sorularak değerlendirilir.

Sistometriye başlayıp, mesane doldurulurken hastadan ilk defa idrar hissettiği anda bunu bildirmesi istenir. Bu değer ilk idrar hissidir. İlk idrar hissinin 50 cc’den sonra ortalama 150-200 ml’de gelmesi beklenir. Daha sonra hastanın idrarının geldiği ve işeme isteğinin olduğu ancak tutabildiği normal idrar hissi, daha da sonra sürekli idrarını yapma isteği ve kaçırma korkusunun olduğu kuvvetli idrar isteği, sonra tutamayacak gibi çok sıkıştığı urgency ve eğer ortaya çıkarsa ağrı hissi kaydedilebilir. Bu kayıtlara dayanarak hastada hipersensitif ( hacimler düşüktür ) ya da hiposensitif ( hacimler yüksek, duyu azdır ) mesane olduğu sonucuna varılabilir.

Normal bir insanda mesane kapasitesi 350-500 ml olup, çocuklarda (yaş+2)x30 formülüyle hesaplanabilir. Her insanın üç farklı mesane kapasitesi vardır. Birincisi sistometrik kapasite ( dolum sistometrisinin sonunda elde edilen hacim ), ikincisi hastanın artık idrarını kesinlikle tutamayacağını ifade ettiği anda ölçülen miktar olan maksimum sistometrik kapasite ve sonuncusu olan anestezi altında mesanenin doldurulabildiği en fazla sıvı miktarını gösteren anestezik kapasitesidir.

Mesane kompliansı, belirli bir hacim değişikliğine karşın mesane basıncında gözlenen değişiklik olarak tanımlanır. İşlem bitiminde hacim değişikliğinin (∆V) basınç değişikliğine (∆Pdet ) bölünmesiyle hesaplanır. Komplians= ∆V/∆Pdet ve ml/cmH2O cinsinden ifade edilir. Azalmış mesane kompliansı bu değerin 20 ml/cmH2O’ nun altında olması olarak tanımlanır. Mesane kompliansı düşük ise hipokomplian, yüksek bulunursa hiperkomplian mesaneden bahsedilir. Komplians azalmışsa basınç/hacim eğrisi dikleşir ve düşük hacim artışlarında basınç hızla yükselir (202).

İstemsiz kasılmalar ve detrüsör hiperaktivite kavramı: Detrüsör stabilitesi MSS’nin mesane işlevini kontrolündeki bütünlüğü yansıtır. Anstabil mesane denildiğinde, ya spontan olarak kasılan ya da dolum sistometrisi sırasında idrarını tutmaya çalışan hastalarda uyarıcı yanıt olarak kasılan mesane akla gelir. Nörolojik bir hastalığı olan kişilerde görüldüğünde detrüsör hiperrefleksisi, nörolojik rahatsızlığı olmayanlarda ise detrüsör instabilitesi adını alır (202).

Mesane instabilitesi asemptomatik olabilir, ancak tipik olarak sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, ani idrar sıkıştırması ve buna bağlı idrar kaçırma semptomlarına yol açar.

İdyopatik detrüsör aşırı aktivitesi; Pdet’de en az 15 cmH2O’dan daha fazla bir artış olması veya ani idrar sıkıştırması ile beraber görülen herhangi bir istemsiz basınç artışı olarak yorumlanmaktadır (203,204).

2.11.3. Kaçırma noktası basınçları

Benzer Belgeler