• Sonuç bulunamadı

Hipotez 10: Temin süreleri (L), VMI yaklaşımından elde edilen performans artışı üzerinde etkilidir ve temin sürelerinde meydana gelebilecek artışlar,

5. BENZETİM MODELİ SONUÇLARININ ANALİZİ

5.1. CPFR ve VMI Yaklaşımlarından Elde Edilen Performans Artışı

5.1.2. Üretim Kapasitesinin Performans Üzerindeki Etkileri

Üretici firmanın üretim kapasitesinin tedarik zinciri yönetim biçimleri üzerindeki etkilerini anlamak için Tablo 5.1’deki MANOVA tablosuna baktığımızda; tedarik zinciri yönetim biçimiyle (SCType) üretici firmanın üretim kapasitesi (CAP) arasında anlamlı bir etkileşim olduğu görülmektedir. Tablo 5.2’de görülen ANOVA tablosu incelendiğinde ise, SCType ve CAP arasındaki etkileşimin tüm performans ölçütleri açısından anlamlı olduğu görülmektedir. Tablo 5.4’de her bir yönetim biçimindeki tedarik zincirinin farklı üretim kapasitesi seviyelerinde gösterdikleri performans görülmektedir.

0 5 10 15 20 25 30 35 40 45

1,1 1,3 1,5

Üretim Kapasite Oranı (CAP)

TSC deki Azalma (%)

VMI CPFR

Şekil 5.7: Üretim kapasitesinin tedarik zinciri maliyetlerine etkisi

Tedarik zinciri maliyeti açısından, üretim kapasitesinin tedarik zinciri yönetim biçimlerinin performansları üzerindeki etkileri incelendiğinde; üretici firmanın üretim kapasitesinde meydana gelen artışların, CPFR ve VMI yaklaşımlarından elde edilen faydayı arttırdığı görülmektedir (Şekil 5.7). Örneğin, üretim kapasite oranı 1,10’dan 1,50’ye çıktığında, CPFR yaklaşımının tedarik zinciri maliyetlerinde sağladığı düşüş %19,2’den %42,26’ya çıkmaktadır. Benzer şekilde VMI yaklaşımının toplam tedarik zinciri maliyetlerinde sağladığı azalma oranı %14,6’dan

%21’e çıkmaktadır. Bu durum, VMI ve CPFR yaklaşımlarının özellikle üretici firmadaki üretim kapasitesinin yüksek olduğu durumlarda, toplam tedarik zinciri maliyeti açısından oldukça önemli olduğunu göstermektedir.

CPFR ve VMI yaklaşımlarının gösterdikleri performans karşılaştırıldığında; üretim kapasitesinin düşük olduğu durumlarda, tedarik zinciri maliyeti açısından aralarında çok büyük bir farklılık olmadığı görülmektedir. Nitekim üretim kapasite oranının 1,10 olduğu durumda CPFR yaklaşımının tedarik zinciri maliyetlerinde sağladığı düşüş ortalama %19,2 iken, VMI yaklaşımında bu oran %14,6’dır. Ancak üretim kapasite oranının 1,50 olduğu durumda tedarik zinciri maliyetindeki düşüş, CPFR ve VMI yaklaşımları için sırasıyla %42 ve %21 olarak gerçekleşmiştir. Bu durum CPFR yaklaşımının üretim kapasitesine daha duyarlı olduğunu ve üretim kapasitesinin yüksek olmasının tedarik zinciri maliyetlerinde ciddi oranlarda düşüşler sağladığını göstermektedir. Şekil 5.7’de üretim kapasitesinin etkisi VMI ve CPFR yaklaşımları açısından oldukça net olarak görülmektedir. Dolayısıyla üretim kapasitesinin yüksek

olduğu durumlara CPFR yaklaşımının çok daha fazla ön plana çıktığı ve tedarik zinciri maliyetlerinde VMI yaklaşımına göre, önemli düşüşler sağladığı görülmektedir.

0 10 20 30 40 50 60

1,1 1,3 1,5

Üretim Kapasite Oranı (CAP)

INV deki Azalma (%)

VMI CPFR

Şekil 5.8: Üretim kapasitesinin ortalama envanter düzeylerine etkisi

Üretim kapasitesinin CPFR ve VMI yaklaşımları üzerindeki etkileri, başka bir performans ölçütü olan tedarik zincirinde bulunan envanter düzeyi (INV) açısından incelendiğinde ise; Tablo 5.4’den de görülebileceği gibi üretim kapasitesinde meydana gelen artışların tüm tedarik zincirlerindeki ortalama envanter düzeylerini arttırdığı görülmektedir. Elde edilen bu sonuç bizim açımızdan şaşırtıcı bir sonuç değildir, çünkü üretim kapasitesinin yüksek olduğu durumlarda envanter düzeylerinin yüksek olması beklenmektedir. Ancak envanter düzeylerinde görülen bu artışlar karşılaştırıldığında, en fazla artışın yine TSS yaklaşımıyla yönetilen tedarik zincirinde gerçekleştiği görülmektedir.

Şekil 5.8 incelendiğinde, tüm üretim kapasite seviyelerinde CPFR yaklaşımının envanter düzeyi için önemli oranlarda azalmalar sağladığı, VMI yaklaşımı sayesinde meydana gelen envanter düzeyi azalmalarının ise sınırlı oranlarda olduğu görülmektedir. Nitekim CPFR yaklaşımının, TSS yaklaşımının uygulandığı tedarik zincirine oranla, üretim kapasite oranının 1,10 olduğu durumda envanter düzeyinde sağladığı azalmanın %51,9 olduğu, kapasite oranının 1,50 olduğu durumda ise bu düşüşün %56 oranında gerçekleştiği görülmektedir. VMI yaklaşımıyla yönetilen tedarik zincirinde ise, üretim kapasitesinin değişmesinin, VMI yaklaşımı sayesinde

elde edilen envanter düşüş oranlarında pek fazla bir değişiklik yaratmadığı görülmektedir.

93 94 95 96 97 98 99 100

1,1 1,3 1,5

Üretim Kapasite Oranı (CAP)

Hizmet Düzeyi (%)

TSS VMI CPFR

Şekil 5.9: Üretim kapasitesinin müşteri hizmet düzeyine etkisi

Başka bir performans kriteri olan müşteri hizmet düzeyi (CSL) açısından üretim kapasitesinin etkileri incelendiğinde; tüm kapasite seviyelerinde, TSS yaklaşımının en kötü sonucu verdiği, CPFR yaklaşımının ise en iyi sonucu verdiği görülmektedir.

Ayrıca Şekil 5.9 incelendiğinde, üretim kapasitesinde meydana gelen artışlarla birlikte tüm tedarik zinciri yönetim biçimlerinin hizmet düzeylerinde artışlar olduğu görülmektedir. Ancak üretim kapasitesindeki artışla birlikte müşteri hizmet düzeylerinde gözlenen bu artışların şiddetlerinin TSS, VMI ve CPFR yaklaşımlarının uygulandığı tedarik zincirlerinde farklılık gösterdiği görülmektedir. Nitekim üretim kapasitesi oranının 1,10’dan 1,50’ye çıkması CPFR yaklaşımındaki hizmet düzeyini 2,04 puan arttırırken; VMI ve TSS yaklaşımlarındaki hizmet düzeylerini 1,58 ve 0,98 puan arttırmaktadır. Bu durum, sağlanan müşteri hizmet düzeyleri dikkate alındığında, üretim kapasitesindeki artıştan, en fazla CPFR yaklaşımıyla yönetilen tedarik zincirinin faydalanabildiğini göstermektedir.

Son olarak bu başlık altında incelenen Tablo 5.4, Şekil 5.7, 5.8 ve 5.9 birlikte dikkate alındıklarında, üretim kapasitesinde meydana gelebilecek artışların CPFR ve VMI yaklaşımlarından elde edilen faydayı önemli düzeylerde arttırdığı görülmektedir.

Dolayısıyla üretim kapasitesinin yüksek olması, CPFR ve VMI yaklaşımlarının daha faydalı ve çekici olmasını sağlamaktadır. CPFR ve VMI yaklaşımları

karşılaştırıldıklarında ise, CPFR yaklaşımının üretim kapasitesinde meydana gelecek artıştan çok daha yüksek oranlarda faydalandığı görülmektedir. Bu durum özellikle üretim kapasitesinin yüksek olduğu durumlarda, hem TSS yaklaşımıyla hem de VMI yaklaşımıyla yönetilen tedarik zincirlerinin CPFR yaklaşımını uygulamaya geçmeleri gerekliliğini vurgulamaktadır.

Sonuç olarak bu bölümde yapılan analizler bir bütün olarak dikkate alındığında, üretim kapasitesinin tüm tedarik zinciri yönetim biçimleri için anlamlı olduğu ve üretim kapasitesinde görülen artışların CPFR ve VMI yaklaşımlarından elde edilen faydayı arttırdığı görülmektedir. Dolayısıyla bu bölümde elde edilen bulgular araştırma hipotezlerinden hipotez 7 ve hipotez 8’nin desteklendiğini göstermektedir.

Tablo 5.4:SCType ve CAP faktörleri arasındaki etkileşim

%95 GÜVEN ARALIĞI